|
Eylül Eylül Kara bulutlarla yüklendi gönül Yar ile böyle kaç zaman Geçmişti eylül velhasıl Yağmurdan ıslandık aşk babında... Fazıl İbaokurgil |
Eyvallah Eyvallah Gizli gizli ''gel'' diyorsun sevdiğim ''Eski çamlar bardak oldu'' eyvallah ''İşte sana yol'' diyorsun sevdiğim İnadına diken doldu eyvallah... Fazıl İbaokurgil |
Gizli Hıçkırık Gizli Hıçkırık Hayalim seni hayal etmekten de aciz kaldı Bir ateş yüreğimde ruhumu alevler sardı. Çığ düştü benliğime buz gibi dağılıverdim Tüm parçalarımı toprağına sermek isterdim. Gül yaprağında bir çiğ tanesi gibi seherde Bir damla düşsem de ayaklarına, ama nerde? Sıcağınla buharlaşıp bulutlara yücelsem Bir kuş gibi ellerinde can vermeye mi gelsem. Aynıyla görünse her şey perdeleri sıyırsam Seni gizli hıçkırık gibi içime haykırsam. Topal karınca misali sürünerek yaklaşsam Sevr'deki yılanda kalan kokunla kucaklaşsam... Fazıl İbaokurgil |
Gölgemdeki İz Gölgemdeki İz Çilesin yumak yumak Gönlümün derinliğinde Gün misali doğarken Denizin kaybolduğu yerden Bir kurşun sıyırır göz kapaklarımı İki damla yaş yürür... Vahim düş kırıklıklarının darbına uğrarım Titrek bir ses olur fikrime çöreklenirsin... Hürriyete, aşk'a, vuslata!.. Düğümleyip sevgimi boynuma Gözlerindeki dara çekip kendimi Kirpiklerini vurdum sehpaya Gölgemdeki iz dudakların İdamıma onay mührüdür!.. Fazıl İbaokurgil |
Gülüm Gülüm Bu gece de seni düşüneceğim Sabaha kadar. Yine içimde umudun hüzünlü ışığı parlayacak. Rüzgar geleceğin yerden esecek Yıldızlar seni kollayacak Bilirim, sensiz olmayacak, Olmayacak gülüm!.. Bu gece de içimde izini süreceğim Kim bilir, nerede, nasıl?.. Sana geleceğim... Her gördüğümde senden bir şey bulacağım Bilirim, seninle bu can ölmeyecek, Ölmeyecek gülüm!.. Filizin toprağa baş kaldırışında, Tomurcuğun gül'e yürüyüşünde, O gizemli bağla Yüreğimden yüreğine baharı müjdeleyeceğim. Her çiğ damlası düştüğünde, Seher vakti toprağa Yar yüreğinden sevgiyi sabaha müjdeleyeceğim. Bilirim, sevgisiz güneş doğmayacak, Doğmayacak gülüm!.. Sensiz sabah olmayacak!.. Fazıl İbaokurgil |
Hesapsızca Hesapsızca Değer verdiğim her şeyi götürdü yıllar Hesapsızca harcadığım zamana kızıyorum Bazan kendime de, sana da kızıyorum Batıya, gittiğin yöne doğru; Her gün iniminde gözlerim buğulu Dişlerimi sıkıyorum Bütün isyankar duygularımla birlik Köpürsede içimde dalgalar Yok edici yanım alevlenip kabarsada, Hüznüme gem vurdum Ağlamıyorum artık!.. Fazıl İbaokurgil |
Kandil Kandil O yapayalnız karanlık ve hoyrat geceler Alemi hayalimi zulme duçar eylerken Ellerim fezada boşluğu tarayıp Geçmiş hatıralardan aşina çehreler ararken Neredesin ey sevgili Çöllerde katrelere vurgun bir yürek gibi Bir ışık hüzmesi gibi Kıymetli bir yakuta Hissedilen sahiplik duygusu Toprak gibi kan değer Bayrak kadar kutsal Paha biçilmez sevgili Güneş yüzlü yar Parıltı, bir parıltı gibi Yüreğime yansı tek Serap olsun Bitmeyen gönlün sönmeyen kandiline Sonsuz mesafeler kat edip Eksilmez bir şehvetle arzularken Neredesin ey sevgili Ben Eskimeyene, Sönmeyene, Batmayana Ve gitmeyene Vurgun iken Yalnızlığım doruktayken kalabalıklarda Sesin yok, Kokun yok Yok tesellim sen yoksun Gece kara çarşafa bürünüpte yüz çevirince Yükselir yıldızların hıçkırık sesi Uçsuz tepelerden Ve kendimi kaybettiğim uzak mesafelerden Bir ses duyarım gel der Yorgunum Ya sen nerdesin ey sevgili... Fazıl İbaokurgil |
Kurşun Sıkmalı Kurşun Sıkmalı Sensiz geçen güne kurşun sıkmalı Yokluğuna çöküp ağlanmalı yar Gel diyende seven yola çıkmalı Gelmeyende ciğer dağlanmalı yar Hasretin elinde dara düşende Tenim çölde ruhum senin peşinde Ferhat misli karlı dağlar aşanda Sana çıkmayan yol bağlanmalı yar Kavuşmak yoksa eğer kaderde Gözümüzden kalksın hele şu perde Gücün tükenip can verdiğin yerde Bana da bir urgan yağlanmalı yar Ölünce seninle kanat açmalı Yıldızdan yıldıza ışık saçmalı Yakut saray elmas taştan geçmeli Hurilerden uzak eğlenmeli yar Dünyadaki ayrılıklara inat Sonsuz bahçemizde koşturalım at Takılıp peşimize Dicle Fırat Kevser ırmağında çağlanmalı yar... Fazıl İbaokurgil |
Mektup Mektup Kaç yıl oldu bilmem ayrı düşeli Bir günüm olmadı sensiz neşeli Şu karlı dağlar başımdan aşalı Kavuşmak yok düştü sensiz burada Divane oldum hasretten toprağım Sılaya varsam gurbetten toprağım İçine alsan minnetle toprağım Gönlüme ok düştü sensiz burada Çektiğim acı üst üste katlandı Bayram geldi emmi dayı yoklandı Sevgi benden köşe bucak saklandı Çileni çek düştü sensiz burada Yıllarca ne çok çalışıp didindim Bu sayede bir çok kazanç edindim Sonunda maddenin atına bindim Manadan çık düştü sensiz burada Ömrümü çürüttüm yaban ellerde Kara varmış bende gördüm güllerde Coşkun akan şu kıpkızıl sellerde Durmadan ak düştü sensiz burada Evladı iyalim hayır vermedi Bir dostum yokmuş halimi sormadı İyiler güzeller beni bulmadı Kötüler çok düştü sensiz burada Ana, bacı, gardaşımı özledim Can yurdumu doya doya gezmedim Bir gün olsun güzel mektup yazmadım Gam ve yük yek düştü sensiz burada Yetmedimi çekilseniz aradan Yalvarırım çıkarsanız sıradan Tabutta gitmek istemem yaradan Canıma tak düştü sensiz burada... Fazıl İbaokurgil |
Perde Perde Perde Perde Yine gözlerim dalgın ve yanmakta Perde perde sevgiliyi anmakta. Üç günlük firkatin yaktığı ateş Bir asırda vuslatın hazzına eş. Yıldızların sübyan bakışlarında Seni ararım gür nakışlarında. Özlemim bulutlara selam verir. Şimşek ateşli buseler gönderir. Sonra yüreğim erir avucunda Hayalin filizlenir baş ucumda... Fazıl İbaokurgil |
| Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 10:24 . |
Powered by vBulletin Version 3.8.7
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0 RC 2