tualimforum.com

tualimforum.com (http://www.tualimforum.com/)
-   Türk Şairlerin Şiirleri (http://www.tualimforum.com/turk-sairlerin-siirleri/)
-   -   Hilmi Yavuz Şiirleri (http://www.tualimforum.com/turk-sairlerin-siirleri/12471-hilmi-yavuz-siirleri.html)

Josephine 20.08.08 01:23

Koç Salih
 
Koç Salih

5. koç salih

Ey can hüması, bize bu rüzgardan
Bir sayfa okur musun?

Sen umuda bak ve onu güzel eyle

Ey tanyerini kızıl bir harmaniyeyle
Boydanboya örten uzun bedevi
Bize altın lengerlerde ölüm sun
Sonra bir dudağı yerde
Ve bir dudağı gökte bir devi
Sanki sen doğurmuşsun
Gibi acıyan memelerle
Bizi emzir

Gün döner, ay irişir, ey can hümasi
Bize bu rüzgardan
Bir sayfa okur musun?

Şimdi gök, suskun develerle
Ve mahzun
Ağır ağır konup kalkan kervandır
Çölü, yeni doğmuş bir bebek
Gibi koynunda uyutup
Bir lalenin perçemini keserek
Okşa onu, ey can hüması ve öp
Ve onu kanayan geceyle uyandır

Ölümün bir toy gibi kurulduğunu
Hiç görmemişiz hayli zamandır...

Kaynak: Bedreddin Üzerine Şiirler

Hilmi Yavuz

Josephine 20.08.08 01:23

Kuşma
 
Kuşma

Döner kapılardan girip çıkardı
Tıkabasa kuşla dolu bir adam
Ha dese ölümsüz olacakken tam
Tezgah kurup kuşbazlığı yeğledi

Yemeyip içmeyip cimri kerata
Habire bir açlığı biriktiriyor
Gün aşırı gömlekler diktiriyor
Almaz oldu nişanları ceketi

Ya iğreti ya bayramlık bilinmez
Yüzünü herkeslerden gizledi
Mermer anıtlara hayranlığından
Ağzı açık bankaları gözledi

Zarif duyarlıklar mı, o eskidendi
Kuşbazlığın envâını denedi
Metelik etmezken aptallığının
Şimdi yükseliyor hisse senedi...

Kaynak: Bakış Kuşu, 1969

Hilmi Yavuz

Josephine 20.08.08 01:26

Lavinia İçin Sonnet
 
Lavinia İçin Sonnet

Sana da yaş yaraştığı söylenir, öyle değil!..
Birden bir dal kırılır, hani düşer ya suya,
Sen o akarsusun... akma!.. kendine eğil,
Orda gördüğün dalı,. ey solgun lavinia,
Sanki tanır gibisin... belki eski yerinden
Göçmüş bir yaz sözünde unutulan zakkumu
Usulca büyüttündü, akarak ta derinden;

Anımsa, öpüşlerdeki taşı, çakılı, kumu...

Nerde bir yaz olduysa o dalı taşır şimdi;
Ah! al götür, al götür... bırakma bir kuytuda;
Sen onu bıraktıkça ona yaraşırım şimdi
Yaş... ansızın köpüklerle sevişen bir duyguda...
Kırık... o yaz aynalarda dürülsün diye güya
Sana yaş değil elbet, yaz yaraşır lavinia...

Hilmi Yavuz

Josephine 20.08.08 01:29

Mevlana Hayder
 
Mevlana Hayder

9. mevlana hayder

Ölüm, uysal bir mesnevi gibi
Aktı gider, döne döne

Güneş de batarken sararır

Acılar kaldıysa dünden bugüne
Elbet sorulacak bir hesap vardır
Ve hüznü bir kirmen gibi eğirip
Yükleyip türküleri tuza ve yüne
Ve ilkyazı bir garib efsane
Diye söyleyenler, yaşatanlardır

Ölüm, uysal bir mesnevi gibi
Aktı gider, döne döne

Ve gel zaman, git zamandır
Söz yanar, cönk üşür, yaz morarır
Saçları çil kuşu, sesi nar tane
Ve ürkek bir kilim gibi seğirip
Ve nasılsa bir gülü edip bahane
Gözleri mahzunidir, karacaoğlandır

Güneş de batarken sararır

Ölüm uysal bir mesnevi gibi
Aktı gider, döne döne...

Kaynak: Bedreddin Üzerine Şiirler

Hilmi Yavuz

Josephine 20.08.08 01:31

Musa Çelebi
 
Musa Çelebi

6. musa çelebi

Devlet solgundu

Güya ki yaprağın biri
Düşmüş de, ağaç
Kökünden sarsılmış gibi

Elmalar akikti, üzümler canfes
Ve ölümü bir hasbahçe belleyip
Musa çelebi
Nicedir sırmalı bir düşü
Yağlı bir kemend gibi
Boynuna dolamış

Devlet solgundu

Ve halk, yakut bir atlas olarak
Susuşu karakalem, gülüşü miri
Ve ansızın sedef bir orak
Biçmiş gibi gülüşü, yahut ki
Acının kol demiri
Şrak göğsüne vurulmuş

Güya ki yaprağın biri
Düşmüş de, ağaç
Kökünden sarsılmış gibi...

Kaynak: Bedreddin Üzerine Şiirler

Hilmi Yavuz

Josephine 20.08.08 01:33

Nazım Hikmet
 
Nazım Hikmet

10. Nazım Hikmet

Hüzün ki en çok yakışandır bize
Belki de en çok anladığımız

Biz ki sessiz ve yağız
Bir yazın yumağını çözerek
Ve ölümü bir kepenek gibi örtüp üstümüze
Ovayı köpürte köpürte akan küheylan
Ve günleri hoyrat bir mahmuz
Ya da atlastan bir çarkıfelek
Gibi döndüre döndüre
Bir mapustan bir mapusa yollandığımız

Biz, ey sürgünlerin nazım'ı derken
Tutkulu, sevecen ve yalnız
Gerek acının teleğinden ve gerek
Lacivert gergefinde gecelerin
Şiiri bir kuş gibi örerek
Halkımız, gülün sesini savurup
Bir türkünün kekiğinden tüterken
Der ki, böyle yazılır sevdamız

Hüzün ki en çok yakışandır bize
Belki de en çok anladığımız...

Kaynak: Bedreddin Üzerine Şiirler

Hilmi Yavuz

Josephine 20.08.08 01:34

Saatçi
 
Saatçi

En çok yanılgısı başkaydı benden
Bir suya çalardı saati
Gümüş köstekli bir akşam vakti
Karardı solukları göğü görmeden

Kraldı yaz dönüşü sürgünden
Bir ceza ülkesinde davulcu
Geceleri ipe bağlı bir suçu
Asardı kimseleri ele vermeden

Durmadan bir çocuk akıp gidiyor
Sevmezken kendinde olanın
Ağır kokuları ölü eşyanın
Kaplardı odaları eve girmeden

Adını bildiği saat değil bu
Kuş seslerinden çin laleleri
Çarmıha gerilmiş çan kuleleri
Düzeltir saatini vakti bilmeden...

Kaynak: Bakış Kuşu, 1969

Hilmi Yavuz

Josephine 20.08.08 01:37

Sarı Anastas
 
Sarı Anastas

4. Sarı Anastas

Yelkenler mutasavvıf
Ve boynu büküktüler

Ve bedreddin büyük fırtınalarla
Uğuldayan kaftanı giydi

Ve işte kırmızı ve şahtıyan
Bir kuşak gibi
Duyuyor tanyerini etinde
İlkyaz, koynumuzda bir resimdi
O isyan ki kana kana rumeli
Ve yıkık bir ayazma suretinde
Onda belirdi

Ve işte acılardan bir sur
Ölüm ancak bu kadar çocuk
Ve mağrur olabilirdi
Ve kuytu dağ koyaklarını
Bir sürme gibi çekmiş gözlerine
Hallac-ı mansur
Ya da şahabettin-i suhreverdi

Şimdi o, bir gurbet gibi güler
Ağıtlarla konar göçer gibiydi

Ve bedreddin büyük fırtınalarla
Uğuldayan kaftanı giydi...

Kaynak: Bedreddin Üzerine Şiirler

Hilmi Yavuz

Josephine 20.08.08 01:39

Sebsefa Sokağı İçin Sonnet
 
Sebsefa Sokağı İçin Sonnet

Ben hep senden yanaydım; o bildiğim sebsefa,
Sokak ilk göçebe yurdum olduydu hani;
İşte orda seninle gökyüzünü ilk defa
Çökertip oturduyduk, kötücül ve yabani
Bir belleğin içinden atılan öteberi;
Kendini bir aşka benzeterek anımsar:
En sığ yılları onun ve en derin günleri
Orda dururken işte, öyle ince, karamsar
Biri gibi o sokak... aşkımız fotoroman,
Okunmuş bitmiş artık, sürünüyor yerlerde;
Yağmur kendini okşar, yaprakları nemfoman
O ağaç, duruyorken, soyunuk, pencerede...

Bir beyaz miyoloji olur sözlerim orda;
Seni ansa da belki, aynalar anmasa da...

Kaynak: Gosteri, Ekim 1992

Hilmi Yavuz

Josephine 20.08.08 01:43

Size Bakmanın Tarihi
 
Size Bakmanın Tarihi

Size bakmanın tarihi! siz
Bir gonca kadar kendiliğinden
Yazılmış olmalısınız
Derin, korkunç ve ergen
Kalbim, sevdalara sığmayan kalbim
Bir dağı içeriyor geçerken
Siz o dağa sanki kış
Ve sanki bıldır yağan karşınız
Umarsız sözcüklere bulanmış

Size bakmanın tarihi! siz
Bir keteni köpürten yaz
Ve inanılmaz
Yalnızlıklarsınız; sadece
Sizin olan o vahim, o beyaz
Ve kuytu gurbet sesleriyle
İşlenmiş yazdıklarınız
Ve yanık, kavrulmuş dizelersiniz
Kimbilir hangi sevdalara dolanmış

Size bakmanın tarihi! bir
Kalbime güvensem sizi hep
Okurdum ben... ama nedense
Hep aynı hüzün ve
Hep aynı tutkuyla
Bakmayı bilmediğinden, ne yapsam
Bir ilenç, bir kargış
Gibi ardımsıra geliyor şairliğim
O solgun yolculuğa adanmış...

Hilmi Yavuz

Josephine 20.08.08 01:44

Sömürge
 
Sömürge

Elyazması acılar aşılmış duvarlara
Tezgahlar umutları daha da germiş
Dokurlar kenevirden ev resimleri.

Uzun bir suskunluk adı verilen
Elleri daha kalın tanrılardan
Nehirlerle bir tutarlar ölümleri

İlk buldukları ateş değildi
Gemiler gelmiş de barut getirmişti
Direklerinde sallanan çocuk ölüleri

Sesleri tüylü sıcak alçıdan
Davullar çalınca erimeye başlar
Sömürge güneşinde kral heykelleri...

Kaynak: Bakış Kuşu, 1969

Hilmi Yavuz

Josephine 20.08.08 01:46

Şimdi Nedense
 
Şimdi Nedense

Şimdi nedense her şeyde
Ansızın dağılan kelebek tadı

Biliyorsun en bakımlı bahçe
Sessizliktir
Gülüşler oraya sürgün edildi
Acıların kardeş olduğunu
Kimse anlayamadı

Sevdalarda olsun, ilkyaz ölümlerinde olsun
Geçit vermeyen akarsu olmaz
Gülün kendini işlemek için
Çırağı ya da ustası yoktur

Çocuklar! bağışlayın beni
Sözlerimi boz üveyiklerin
Hırçın tuzuna batırıp bakın
Hüzünden daha kötü bir yolaçıcı olabilir mi?

Şimdiye kadar olmadı

Ama şimdi, nedense, her şeyde
Ansızın dağılan kelebek tadı...

Kaynak: Bedreddin Üzerine Şiirler

Hilmi Yavuz

Josephine 20.08.08 01:48

Taflan
 
Taflan

Ne zaman dinecek, ne zaman
Bu taflan, bu taflan?

Ey uçurum gözlü sevgilim!
Ne zaman baksam
Bir hiçlik tadı
Ve ağzından
Yıldızlar uçuran
Ergin, yeşil ve yabanıl
Bir yaz gecesi gibisin
Yüzünde yolların gülüşü
Ve yaz göğüne ilişkin
Bir esenlik üretiyorsun
Geçip giden fırtınalardan

Ey uçurum gözlü sevgilim!
Ne zaman baksam
Aşkların büyük yarlarıyla
Kuşatılmış görüyorum kendimi
Safran

Ve ezilmiş yazlardan
Bakışlarının kıyısız
Açıklarına
Gurbet ve cevahir taşıyan
Bir gülüş söylencesi
Geçer bir yazdan ötekine
Derin anlatılardan

Ey uçurum gözlü sevgilim!
Ne zaman baksam
Bir dağın yırtmacından
İnce bir dere yatağı
Gibi kayan
Yeşil tenini görüyorum
Akşam
Nasıl da yakışıyor yüzüne

Ve sanki bir kayalığın içinde
Durmadan kendi kendini oyan
Bir ferhad gibiyim ben
Ya da pusuda, karanlık
Bir destan gibi
Hem solan hem solmayan

Ne zaman dinecek, ne zaman
Bu taflan, bu taflan?

Ey uçurum gözlü sevgilim!

Hilmi Yavuz

Josephine 20.08.08 01:50

Tenha
 
Tenha

Her şiir boydanboya
Bir ıssızlıktır artık
Dizelerse giderek daha tenha

Acının düzyazısı olmaya
Hazır mı sözlerin kişi?
Aşklar! onları yazan yaşasın
Sarışı
Ne atlas kağıtlarda yaz
Ne güz okunur ağaçlar güya

Sen sussan da susmasan da bir
Tutup tutuştuğun hayale
Ağırdan iri güller ve lale
Düşer düştüğün melale
Ve hüznü yeniden okumak
İçin bir kitap olur dünya

Ve her şiir boydanboya
Bir ıssızlıktır artık
Dizelerse giderek daha tenha...

Hilmi Yavuz

Josephine 20.08.08 01:51

Torlak Kemal
 
Torlak Kemal

3. Torlak Kemal

Kış, dağların kürkü
Gibi kış
Gece midir düşen dal?

Sen ey böğürtlenlerin
Ve umutsuzluğun mülkü
Ve bir hüzünden huruç eder
Gibi kalın bir türkü
İle dağları duz eden abdal

Şimdi sen ilkyazı, belki
Kara, yün bir kuşak
Gibi beline dolayıp
Acıyı kav, sevdayı çakmak
Bilip yola çıkmak üzresin

Ellerin ovalara üzengi
Denizin tuğu, ağacın börkü
Ve dahi ölümü bir yılki
Gibi bırakıp gidensin
Torlak kemal

Kış, dağların kürkü
Gibi kış
Gece midir düşen dal?

Kaynak: Bedreddin Üzerine Şiirler

Hilmi Yavuz

Josephine 20.08.08 01:53

Yahya Kemal'e Rubai
 
Yahya Kemal'e Rubai

Sen gittin gideli kuşlar anlamaz görünür
Her açılan gülde yepyeni bir Şirâz görünür
Bakışlar dağılırken denizin belleğinde
Senin her şiirinde geçmiş bir yaz görünür...

Kaynak: Bakış Kuşu, 1969

Hilmi Yavuz

Josephine 20.08.08 01:54

Yalnızlık Bir Tarihtir
 
Yalnızlık Bir Tarihtir

Yalnızlık bir tarihtir ikimiz
Dururuz odalarda bir giysi gibi
En kalın soluklarla çekiyor ipi
Kimbilir kimlere kalmışlığımız

Yalnızlık bir tarihtir sen misin
Bir geçmişi sürüp giden ak turna?
Ya benden önceydi ya da çok sonra
Bir halk türküsüne gül olan sesin

Yalnızlık bir tarihtir onlarla
Gök dediğin iki kuşun arası
Ey ilkyazlı gülüşlerin sonrası
Ansızın donuyor gül, bakışlarda...

Kaynak: Bakış Kuşu, 1969

Hilmi Yavuz

Josephine 20.08.08 01:55

Yanlızlık Sonnet'si
 
Yanlızlık Sonnet'si

Yanlızlık zamanlandı: önce aşk, sonra yaprak...
Günler geçilecekler... atlar, gümüş yeleli
Yüzünü aynalara, bir tek onlara bırak;
Sürünsün sır'ı aşkın, bak, seni görmeyeli
Çok değişti aynalar ev içleri bulandı;
Herşey artık ne kadar, ne kadar da kurak
Odalar orda burda, içlerine kapandı;
Sofalarsa eğreti; yüklük ve kap kacak
Somurtup duruyorlar... hersey ölgün bekleyiş
Gibidir burda olmak, 'bekleyiş gibi' olmak...
Sen gel, şimdi kendini o aynalarla değiş;
Gel, burda ol daima -ve nasılsa kararmak-

Ta olandan bakarım sana giden günlere;
Tenindir, beleniyor, ah, yeşil ekinlere...

Hilmi Yavuz

Josephine 20.08.08 01:56

Yolculuk ve Gül
 
Yolculuk ve Gül

Nerde o sarı sabır, safran ve sarı sesi
Akşamın? duymak sanki bir gülün
Yolculuğu gibidir bahçeden sana doğru;
Gelsin, bilsin ve sensin, yağdığın o yağmuru
Alıp gidensin işte, daha ergin bir yaza...

Bahçemde yer kalmadı, her taraf tıka basa
Yaşlı yazlarla dolu... orda, elbet o çölün
Ortasında yabansı, ürkek ve sanki garip
Bir şeyler duyuyorum... sesler, şeyler? ölünün
Son gördüğü o gülü çağrıştıran, -nedense...

Ben yine bahçemleyim, bu belki kendimleyim
Mi demek? yolcu ten'dir, eğer yollar bedense...

Hilmi Yavuz

Josephine 20.08.08 01:58

Yollar ve Zaman
 
Yollar ve Zaman

Sen bir yalnızlığı koşup gittin de
Bir yerde buluşulur diye, belki de...

Elbet buluşulur, orda, o yerde...
Bir hüzün töreniyle kutlanır
Bulunur birşeyler ve saklanır
Saklanan Zaman mı, yoksa yol mudur
Aranır bahçelerde ve şiirlerde

Kimbilir ki dündür, olgundur kalbimiz
Yollarsa her zaman biraz küskündür
Yokuşlarda ve inişlerde...
Zaman'dır seni sardığım kumaş
Bekledin, örtülsün ki yavaş yavaş...
Erguvandın, kayboldun dilegelişlerde...

Hilmi Yavuz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 22:40 .

Powered by vBulletin Version 3.8.7
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0 RC 2