![]() |
Öndeyiş Öndeyiş Bedenim üşür, yüregim sızlar. Ah kavaklar, kavaklar Beni hoyrat bir makasla Eski bir fotograftan oydular. Orda kaldı yanagımın yarısı, Kendini boşlukla tamamlar. Omuzumda bir kesik el, Ki durmadan kanar. Ah kavaklar, kavaklar Acı düştü peşime ardımdan ıslık çalar... Metin Altıok |
Sarıl Bana Sarıl Bana Bu yaşa geldim içimde bir çocuk hâlâ Sevgiler bekliyor sürekli benden. İnsanın bir yanı nedense hep eksik Ve o eksiği tamamlayayım derken Var olan aşınıyor azar azar zamanla. Anamın bıraktığı yerden sarıl bana Anıların kar topluyor inceden Bir yorgan gibi geçmişimin üstüne. Ama yine de unutuş değil bu Sızlatıyor sensizliği tersine. Senin kim olduğunu bile bilmezken. Sevgiden caydığım yerde darıl bana... Metin Altıok |
Sis Sis Özenle boyadım ipligini sevginin, Gidip de bulamamanın incinmiş rengine. Sisi gümüş bir rüzgârla tepelerden egirdim, Dokudum yalnızlıgın bu serin kumaşını, Sesime ayrılıklardan bir gömlek diktim. Ölümü tastamam ezberledim de geldim, Dilimde bu buruk türkü tadıyla Bilmem ki buradan nereye giderim. Sonunda kendime bir top yangın edindim, Solugumla besledim dudagımın ucunda. Ömrümün külüydü savrulan hep ardımda, Örterek yavaş yavaş bıraktıgım izleri Yanmış bir günün sürüklenen kanatlarıyla. Koştum, durmadan koştum o küçük yangınımla, Adımın çaresiz kıyılarında kendi gögümü bulmaya. Metin Altıok |
Sondeyiş Sondeyiş Dolaştım yıllardır şurda burda, Ucuz otellerde kaldım. İgne iplik taşıdım yanımda, bir düzen tutturamadım. Kadınlar da oldu elbet yaşamımda, Biri hariç hepsini bagışladım. Sınadım kendimi karşılıklı acıyla, Ben hep ölüme ve aşka inandım. Bir şey var dokunur bana; Yüzüme uymayan igreti adım... Metin Altıok |
Soneler XXIV Soneler XXIV Durup geçmişe baktım hüzünle bugün; Bir otele iner gibi kendime indim. Kunt acılarla incinmiş ve ölgün, Sağnaklardan geçtim de sonunda dindim. Yıllardır unutulmuş suskun varlığı, Kanepenin altından bir cam bilye Ve bir ilk öpüşün gizemli sıcaklığı, Seslendiler derinden bizi de an diye. Nedir ki zaten geçmiş dediğimiz, İçinde közler bulunan külden başka; Zaman zaman ürperip eselendiğimiz, Gereksinim duydukça sevgiye ve aşka. Geçerek dününün puslu kapısından, Geçmişle kurtulur insan dağdağasından. Metin Altıok |
Sonludur Aşk da Sonludur Aşk da Güzel anılar biriktirdim senden Dudağıma solgun gülücükler getiren. Özenle sakladım belleğimde, Bir yığın oldu daha şimdiden Nasıl olsa bir sonu olacaktı bu aşkın, Bir gün apansız gerçekleşiveren. Bir terazinin durgun prinç kefesine Pat diye inince kara kiloluk, Nasıl kalkar havaya birdenbire Boş kalan zavallı kefe. Nasıl titreşir terazi uzun süre, Denge sağlanıncaya kadar başka şeylerle. Anılarla bozdum o dengeyi ben önce, İkimiz için de yaptım bunu. Yaşadığımız günlerden biriktirdim sessizce, Bir kefede sana hiç sezdirmeden. Koyabilirsin kara kiloyu artık, Bak terazi nasıl kolay gelecek dengeye. Mutluyum ben yine de kendimce, Senin girdilerin, çıktılarım benim Doğrusu uygundu birbirine, Yanyana gelince birbirini tamamlayan. Vazgeçilmezdi ellerin sonra, Yangınımdan yorgan, döşek kaçıran. Ama inan sonludur aşk da Kovalar sonunu kendi kendinin. Bana bir uçurum gerek şimdilerde, Yeterince dik ve derin. Bir çavlan istiyorum çünkü, Kırmak için kristalini hayatın ve şiirin. Metin Altıok |
Su Su Su ol da ak ki akla beni... Metin Altıok |
Yalnizligin Buzdan Ayi Yalnızlıgın Buzdan Ayı Islanmış taşlıgında suskun bir bekleyişin Yutar yalnızlıgın buzdan ayini, Akşamsefaları içinde karanlık gözlerin. Döker çiçegini sararan rengiyle, Yaralı bir aşkla segiren derin. Ve aklın seni sürgüne gönderir Yüzüne igreti gelen isminle, En yalnız köşesinde donmuş yüreginin. Metin Altıok |
Yanyana Yanyana Sevgiyle yapılmış bir yama Kaplamış yırtığını yanağımın Rengi pek tutmasa da. Sanki yüzüme akmış yüzün Başını başıma dayadığında. Seninle yanyanayız Eğri bir aynanın karşısında. İsli titrek bir lamba Boğuşurken gölgeyle duvarda Acıyla ilmek ilmek Aşkımız yıllanıyor odalarda. Seninle yanyanayız Sessiz, yorgun ve ürkek Eğri bir aynanın karşısında. Metin Altıok |
Yıkıcılar Geldiler Yıkıcılar Geldiler Ve evin yüzü burkuldu Bir kıpırtı vardı şakaklarında. Yıkıcılar geldiler, çatıdan başladılar. Kiremitleri topladılar birer birer. Tahtaları söktüler, kanırtıp çivileri Ellerinde keserler. Anımsar mısın denize karşı oturmuştuk. İkimizde arkamızı dönmek istememiştık kıyıya. Susmuştuk uzun bir hesaplaşmayla. İki sevgili vardı yan masada; Umurlarında bile degildi deniz, Alınları birbirine degecekti az daha. Yıkıcılar geldiler, Çıkardılar kapı ve pencerelerin pervazlarını. Kör gözleri ve açılmış agzıyla Kaldı temelleri üstünde umarsız ev. Sıra balyozlardaydı artık, Çelik iskeletini evin ortaya çıkarmak için. Benim gögüs kafesimde bir iskete, İskeletimin bekçisi, içten baglı kemiklerime. Sıçrayıp duruyordu ordan oraya, Duyuyordum kıpırtısını içimde. Bir bulut geçiyordu senin gözlerinden. Oturuyorduk; ben kızgın çölüm, sen yıldızsın gögünle. Yıkıcılar geldiler; Düştü gürültüsüyle yüzü köhne evin, Göründü bazı odaları ve iç duvarları. Aynı renklerle boyanmış sofası, isli mutfagı. Bir kesit kalmıştı geriye şimdi o evden Eski bir yaşantıyı simgeleyen Çıkıp yürümüştük kıyı boyu Benim sıvası dökük yüzüm, senin çocuk gözlerinle. Oysa sen yürümeyi sevmezsin. Nasıl da degişmişti görünüşü Yıllardır görmedigimiz kentin Yürümüştük anısıyla eski cumbalı evlerin. Yıkıcılar geldiler, yıktılar bütün duvarları. Yalnız temel kaldı geriye ve birkaç tugla kırıgı. İş araçlarında artık, Bir canavar agzıyla deşmek için topragı. Ve temizleyecekler kazılan yerlerde Bizden kalan balçıgı. Metin Altıok |
Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 02:35 . |
Powered by vBulletin Version 3.8.7
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0 RC 2