Tuzak Tuzak Nefretin adresini mi soruyorsun cinnet yağmurunda kimsesiz kuşlardan rüzgarı çalınmış yalnızlığımı mı sevdanın adresini mi soruyorsun ayrılığı mavi, hüznü beyaz uçan Yüzüne ay doğmakta. Seviyorum seni Sensin çılgınlığımın zalim kaynağı elemin aşktan damıtılmış alevi taşarken yüzünden hicranın ırmağı zulmetin vahasını mı arıyorsun bakışı gül sesi, gülüşü yaz açan Yüzünde ay doğmakta. Seviyorum seni Fırtınası çalınmış işte umudun gençliğimin şafağı da haczedilmiş acının ve aşkın tarihini yazmadan su menzilinde akşam mı avlıyorsun ikindisi kumral, baharı az olan Yüzüne ay doğmakta. Seviyorum seni Çile kuşatılmaz demedim mi sana nur heykeli, gün avcısı, ay alevi yüzü bereketli sevdalar tuzağı kalbimin adresini mi soruyorsun soyadı hüzünlü, adı naz anılan Yüzüne ay doğmakta. Seviyorum seni... Refik Durbaş |
Vur Vur Buğdayın, petrolün ve alınterin Yabancı ırmaklara akıyorsa Su dursa bile sen durma Alnından kaderini çalanı vur Ağzından alınmış olsa da sözün Can, yüreğinden damıtılsa da -Acılar kardeşindir senin Kan sussa bile sen susma Hayından zalımdan doğanı vur Gönülden doğan acıyı vurma... Refik Durbaş |
Yaz Yaz Kan fışkırıyor topraktan. Yaz geldi dağlara. Pınarlarım kurudu. Yüzümde karanfiller kurudu. Günler uzun, şehvetim bereketli Karanlığımın tarihi artık yok. Başımda aydınlığı tazelenmiş günlerin rüzgârı Yaz geldi. Kalbim bembeyaz yüzünde kızların ve uzun ince bacakları arasında bir kuş tufanı şimdi... Refik Durbaş |
Yaz Alfabesi Yaz Alfabesi Kaç yaz çocuktum ben Kasabalı bir yolu gittikçe Kahraman dostum nazik ay Bir rozet gibi göğü süslerdi Bir katalog yapıp göğün alfabesini Sık ağaçlı bir koruya indirirdi Ve avcılar demli çaylarını Ceplerinin elli iki kağıtlarını Bir kirlik yeri gizlemeden Yürürlerdi Bense saz göllerden geçerdim Kartal kanadı yüzümde Canı bir otobüs plakası Ve kumarda kaybettiğim Yıldızlar olurdu gökyüzünde Bir kuş öterdi ay ışığından Bir tavşanı hedef bilip geceye... Refik Durbaş |
Yıldönümü Yıldönümü Küçücük odamda karanlığın dizine koyup başımı canını canıma kattığım günleri düşündüm bu akşam yalnızlığın gözlerinden öpüp saçlarını okşadım rüzgarın sevdamızın dudaklarından sevinci emdim bir de hüznü ve ayrılığı küçücük odamda karanlığın dizine koyup başımı düşündüm bu akşam, meğer ne çok hisli sevmiştim ben seni... Refik Durbaş |
Zamanı Zamanı Her sabah bu musibet sis Demirden yol kavşakları Dur durabilirsen her akşam Bir tuhaf ölüm ilanları Kitap adları: yakılmış çiçek adları Yakılmış har kokusu yağmurun Bir denizden bir yüze çıkma zamanı (Dizlerine koyup başımı uyusaydım Çok mu geç seni anlamaların zamanı) Yaşa yaşayabilirsen her sabah Dalları budanmış bu aşkı Genç zamanları ölü romanları Bir şiirden bir sesi çalma zamanı Her akşam: adını sen koy bu rüzgarın Yüzüne değer değmez uçan rüzgarın Hüzünler filizini budama zamanı (Ellerinin kuytusunda saklardım yüzümü Çok mu geç seni sevmelerin zamanı) Çürürse çürüsün gün alev tükensin Su uyumuştur gider akşama kalırım Uyanmışımdır gelir sevdana kalırım Ne derse ölüm meydana kalırım Ne derse bir ses bir sessizliğe Bir tuhaf yalnızlığın tadı Gidersin bırakılmışlığa kalırım (Özledim özledim acılar zamanı Çok mu geç seni ölmeler zamanı) Refik Durbaş |
Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 15:48 . |
Powered by vBulletin Version 3.8.7
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0 RC 2