tualimforum.com

tualimforum.com (http://www.tualimforum.com/)
-   Türk Şairlerin Şiirleri (http://www.tualimforum.com/turk-sairlerin-siirleri/)
-   -   Yavuz Bülent Bakiler Şiirleri (http://www.tualimforum.com/turk-sairlerin-siirleri/13756-yavuz-bulent-bakiler-siirleri.html)

Josephine 03.09.08 00:04

Sen Pişmanlığı Bilmezsin
 
Sen Pişmanlığı Bilmezsin

Gözlerin olmasaydı, beni ağlatmasaydı
Alıp giderdim başımı uzak iklimlere yarın
Hani bahar gelince pembe güller açar ya
Senin de öyle mektupların.

Şarkıların, türkülerin en güzel olduğu yerden
Ne olursun bir ses getir bana yetecek.
Seni güzelliğin mi alıp götürdü birden?
Ama bu yalnızlık beni hep kahredecek.

Burası İstanbul mu böyle yosun kokulu?
Gel gitme vakit erken.
Gel Beyazıt Kulesi'nden türküler söyleyelim.
İstanbul bu kadar güzelken

Şimdi Japon türküleri söyleniyor gel!
Rüzgar gibi uzaklardan, yelken gibi denizlerden
Gel bırakma sokaklarda böyle yapayalnız beni
İstanbul bu kadar güzelken...

Yavuz Bülent Bakiler

Josephine 03.09.08 00:04

Sen Sen Sen
 
Sen Sen Sen

Bir dağbaşı yalnızlığı yaşıyorum yeniden.,
Dağbaşı yalnızlığı ölümden beter.
Hiç kimse aramasa sormasa beni
Sen gelsen yeter..

Huzur ellerinin güzelliğidir.
Gözlerin karşımda mutluluk denizi.
Her sabah soframızda ekmeğimizi
Sen bölsen yeter..

Yüreğim seninle yaylalar kadar serin
Ne bir çizgi hasret, ne bir nokta gam
Yayla dumanı gibi gözlerime her akşam
Sen dolsan yeter..

Bende çaresizlik sonsuz kördüğüm.
Bende sabır sende naz..
Gündüzünden vazgeçtim düşümde biraz
Bir yüz görümlüğü sen olsan yeter..

Duymasa da hiç kimse şâir gönlümün,
Sende karar kıldığını...
Ve içimin şerha şerha yarıldığını,
Sen bilsen yeter..

Bir gün duysan bittiğimi, tükendiğimi..
Çıkıp gelsen uzaklardan korkulu ürkek..
Bir incecik dal gibi üzerime titreyerek,
Eğilsen yeter...

Yavuz Bülent Bakiler

Josephine 03.09.08 00:06

Seni Yazdım Ebem Kuşaklarına
 
Seni Yazdım Ebem Kuşaklarına

Seni yaşadıktan sonra anladım
Bana sensin mahşer nuru, kol-kanat
İçimde şahlanıp duran huysuz at
Dizginsiz gemsiz değil!

Unuttum gözyaşı döken kadını
Ördüm gerçek aşkın ruh mihrabını
Bir yay gibi gerdim göğe adını
Gönül kubbem artık alemsiz değil!

Benim neme gerek yıldız, dolunay
Rahatlığa paydos, çileye hayhay
Ne kuştüyü yatak ne ruhsuz saray
Günlerim İbrahim Etem'siz değil!

Açılın açılın kalabalıklar
İçerim zemheri, dışarım bahar
Bir alev halinde geçtiğim yollar
Hallac-ı Mansur'suz, Keremsiz değil!

Uzakların daha uzaklarına
Büyük zaferlerin nur tabakalarına
Seni yazdım ebemkuşaklarına
Ellerim çaresiz, kalemsiz değil!

Yavuz Bülent Bakiler

Josephine 03.09.08 00:07

Sivas'ta Yoksul Çocuklar
 
Sivas'ta Yoksul Çocuklar

Sivas'ta Ulu Camii avlusunda çocuklar
Yalvaran gözlerle etrafa baka baka
Açıyorlar küçük esmer avuçlarını:
-Emmilerim sadaka! Emmilerim sadaka!

Hükümet konağının yanında biri
Bir kemik kalmış bir deri...
'Boya cila yimbeş, boya cila yimbeş' diye ağlıyor
Ve daha fırça bile tutamıyor elleri.

Garipler Pazarı'nda körpe çocuklar
Yorgunluktan güzelim yüzleri al al...
Öldüren bir çığlık dudaklarında:
-Boş hamal!boş hamal!boş hamal!

Nane satan su satan yetim çocuklar
Şarkı söyleyemediler güneşe aya...
Biliyorum ne masal dinlemeye doydular
Ne oyun oynamaya...

Bezirci'de, Yüceyurt'ta Altıntabak'ta...
Çocuklar var incecik yüzleri nurdan
Ama toz toprak içinde elleri ayakları
Oyuncakları çamurdan...

Ve günahkar çocuklar, suçlu çocuklar
Mahkeme salonunda bakarım dizi dizi
Bu suç bizim suçumuz, bu günah bizim
Affedin bizi.

Gökteki yıldızlar kadar sayısız
Ah yurdumun kimsesiz ve yoksul çocukları
Anladım farkınız yok koparılmış başaktan!
Alın bu gözleri benden, alın bu yüreği artık
Utanıyorum yaşamaktan...

Yavuz Bülent Bakiler

Josephine 03.09.08 00:07

Soru
 
Soru

Ellerin neden soğuk, üşümüş müsün?
Gerçek misin, düş müsün?
Kar mı yağdı sokaklara, rüzgar mı esti?
Üşümüş müsün?

Odaları bir büyük sessizlik almış
Anladım ki artık her şey masalmış.
Dudakların açık kalmış.
Gülmüş müsün?

Neden yatıyorsun böyle upuzun
Gözlerin neden dalgın, yüzün neden öyle mahzun
Bir bilinmez yerinde uykumuzun
Ölmüş müsün?

Yavuz Bülent Bakiler

Josephine 03.09.08 00:08

Şaşırdım Kaldım İşte Bilmem Ki Nemsin
 
Şaşırdım Kaldım İşte Bilmem Ki Nemsin

Sözde senden kaçıyorum
Dolu dizgin atlarla
Bazen sessiz sevdasın
İpekten kanatlarla

Ama sen hep bin yıllık bilenmiş inatlarla
Karşıma çıkıyorsun
En serin imbatlarda
Adını yazıyorum
Bulduğun fırsatlarla
Yüreğimin başına noktalarla, hatlarla
Başbaşa kalıyorum sonunda heyhatlarla
Sözde senden kaçıyorum
Dolu dizgin atlarla

Ne olur bir gün beni
Kapından olsun dinle
Öldür bendeki beni
Sonra dirilt kendinle
Çarpsam kara sevdayı
En azından yüzbinle
Nasıl bağlandığımı
Anlarsın kemendinle

Kaç defa çıkıp gittim
Buralardan yeminle
Ama her defasında
Geri döndüm seninle
Hangi düğüm çözülür
Nazla, sitemle, kinle
Ne olur bir gün beni
Kapından olsun dinle

Şaşırdım kaldım işte
Bilmem ki nemsin
Bazen kız kardeşimsin
Bazen öp öz annemsin
Sultanımsın susunca
Konuşunca kölemsin
Eksilmeyen çilemsin
Orada ufuk çizgim
Burda yanım yöremsin
Beni ruh gibi saran
Sonsuzluk dairemsin

Çaresizim çaremsin
Şaşırdım kaldım işte
Bilmem ki nemsin...

Yavuz Bülent Bakiler

Josephine 03.09.08 00:09

Turan
 
Turan

Sadık Kemal Tural Kardeşimize

Ben Altay dağlarından koparak geldim
Yüreğimde Türkistan'dan binbir nakış var.
Çok şükür aslım da neslim de belli.
Türküm müslümanım o dağlar kadar.

Dokuz tuğ taşıdım ben, dokuz davula vurdum.
Dokuz evliya gücüyle yürüdüm geldim.
Büyüdü benimle mübarek yurdum.
Ebed-müddet bu devleti ben kurdum.

Nevruz toylarımızda ateşler tutuşturdum.
Orhun'dan, Seyhun'dan, Ceyhun'dan geçtim.
Yol gösterdi kükreyerek bana Bozkurt'um.
Atımla hep yanyana gözelerden su içtim.
Baykal'da da çimdimben, Hazar Denizi'nde de
Toprağıma bağdaş kurup oturdum.

Ben ki Alper Tunga'ya gönül verenlerdenim.
Yurt uğruna dolu dizgin göğüs gerenlerdenim.
Sonra durgun sulara Bismillahlarla.
Kilim seccadesini serenlerdenim.
Yani hem Alplerdenim, hem Alperenlerdenim.

Ben Türkmen'im, Özbek'im, Kazak'ım, Kırgız'ım ben.
Azerbaycan Türkleriyle aynı kandanım.
Kıpçakları, Uygurları aşkla duyanlardanım
Ben ki Tatarlardan, Gagavuzlardan
Çuvaşlardan, Bozkurtlardan, Oğuazlardanım.

Kalem de tuttum çok şükür, kılıç da, gül de.
Güvercin bakışlı sıcak türküler de söyledim.
Anlayan anladı kim olduğumu.
Aman dileyeni sevdim, öfkemi yendim.
Övdü büyük peygamber İstanbul Başbuğumu
Kur'an'la da müjdelendim.

Sevsem gözbebeğim olur ne varsa
Öfkelensem öfkem dağları ezer.
Dilim bazan sularım çağlamasına
Bazan da bülbüllerin şakımasına benzer.

İşte bilge Tomyukuk, Kültikin, Bilge Kağan
Hepsi birbirinden daha mübarek
Süzme asaletimin nurdan kefili
İşte Dede Korkut, kaftanı ipek
Soyumun-sopumun bin yıllık dili

Ve Yusuf Hashacib, Mahdum Kulu, Fuzuli
Hepsi de peygamber soyunca asil
Sonra Kaşgarlı Mahmut; gönlüme düşen çemre
Ali Şir Nevai, Gaspıralı İsmail
Şiiri bir bakraç süt gibi Yunus Emre.

Cengiz Aytmatov ki, Cengiz Dağcı ki
Ayın ondördündenden sağılan huzur
Sabir Rüstemhanlı... ruh kadar eski
Ve daha binlerce nur üstüne nur.

Servetim Buhari'nin, Yusuf Hamedanî'nin
Ahmet Yesevî'nin nur servetinden
Güzelliğim, merhametim, şefkatim
Hep Şah-ı Nakşibent hazretlerinden.

Hunlardan, Göktürklerden alıp getirdim.
İpek ipliğimi altın tığımı
Mintanıma minyatürler işledim durdum
Selçuklu çinisine gönül mührümü vurdum.
Osmanlı ebrusuyla süsledim yastığımı
Mustafa Kemâllerle yeni baştan doğruldum.
Kim demiş 75 yaşıma bastığımı...

Yavuz Bülent Bakiler

Josephine 03.09.08 00:11

Türkiyem, Anayurdum, Sebebim, Çarem!
 
Türkiyem, Anayurdum, Sebebim, Çarem!

Ben, kağnılarla yaylılarla büyüdüm geldim
Çocuk yüreğimi yakan türküler dinleye dinleye.
Mahzun kağnılarla, nazlı yaylılarınla
Ve tozlu yollarınla sevdim seni Türkiye!

O tezek topladığım kırlar, yaylalar...
Başına oturduğum, yemek yediğim atandır.
Türkiye'm, anayurdum, sebebim, çarem...
Taşına toprağına vurgunluğum bundandır...

Akşam karanlığıyla başlardı kurbağalar
Susar gökyüzü kadar, dinlerdim biteviye.
Gecemi besteleyen cırcır böceklerinle.
Kurbağa seslerinle sevdim seni Türkiye!

Bir Peygamber sofrasıydı soframız:
Biraz tandır ekmeği, biraz çökelik...
Yoksulluğunla da bağlandım kaldım sana
Mecnunlar gibi üstelik.

Yağmurlar başlayınca, odalarımız damlardı
Dizlerini döve döve ağlardı anam.
Şimdi kırkikindiler boyunca sırılsıklam
Küçük kerpiç evlerin çıkmaz aklımdan!

Türkiye'm! Hasretim! Kınalı türküm!..
İçiçe güzellik, uç uca kahır
Yüreğimi bin parçaya bölseler
Her parçası yine seni çağrışır...

Yavuz Bülent Bakiler

Josephine 03.09.08 00:11

Üsküdar Türküsü
 
Üsküdar Türküsü

İstanbul'da Üsküdar'lı bir kız var
Bir tramvay durağında evleri
Sarı kanaryalar, ak kanaryalar
Öter balkonunda geceleri...

Bulutsuz rüzgârlar gibi her sabah
Bir masal âleminden çıkıp gelirdi.
Ne adını düşünürdüm bir deniz kıyısında
Ne adımı bilirdi.

Bir gün bulutlar geldi habersiz
Sonra incecikten yağdı üstüme
Büyüdü içimde zamanla yeri.
İki mısra gibi aldı gönlümü
Bir gül yaprağından güzel elleri

Bendim artık gölge gölge sokaklardaki
Öylesine mahzun, kaygılı, ürkek.
Bendim her mevsim boyu sımsıcak
Sevdalar içinde vuran tek yürek

Bir gün baktım penceresi perdesiz
Yok odalarda çın çın şarkı söyleyen sesi.
Yok balkonda artık ak kanaryanın,
Sarı kanaryanın kafesi.

Benden sorun Üsküdar'ın şimdi her gece
Sokakları kaç adım.
Bir gece yarısı düştüm yollara
Her köşe başında ağladım...

Yavuz Bülent Bakiler

Josephine 03.09.08 00:12

Yağmur Güzeli
 
Yağmur Güzeli

Yağmurlar yağmıyor mu inceden ince
Rüzgarlar esmiyor mu serince
Bir sigara yakıyorum efkarlanarak
Çıkıp karşıma sen geliyorsun
Saçların ıslanmış oluyor
?Gel? diyorum duymuyorsun beni bir türlü
Seni böyle hayal meyal yaşamak çok zor
Uzanıp tutsam diyorum incecik ellerinden
Ellerim boşlukta kalıyor.

Bir gün çıkıp gideceksin
Sonra arkandan yine ince bir yağmur yağacak
Cadde cadde,sokak sokak
Sayıklar gibi dolaşıp seni arayacağım
Beni bir köşe başında ağlıyor bulacaklar.
Saklamak zor olacak,çaresiz kalacağım
Seni sevdiğimi anlayacaklar.
Üstüme yağmurlar yağacak
İnce bir dal gibi birden kopup kırılacağım
Kaldırım taşlarında sıcaklığım kalacak
Kahrolacağım.

Bu şiiri yağmur yağarken yazdım
Ezanlar okunuyordu minarelerden
Seni düşünmeseydim yağmurlu havalarda
Sokaklara çıkmayı göze almazdım.

Yağmurlar yağmıyor mu inceden ince
Rüzgarlar esmiyor mu serince
Bir sigara yakıyorum efkarlanarak
Çıkıp karşıma sen geliyorsun
Saçların ıslanmış oluyor
"Gel" diyorum duymuyorsun beni bir türlü
Seni böyle hayal meyal yaşamak çok zor
Uzanıp tutsam diyorum incecik ellerinden
Ellerim boşlukta kalıyor...

Yavuz Bülent Bakiler


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 02:21 .

Powered by vBulletin Version 3.8.7
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0 RC 2