tualimforum.com

tualimforum.com (http://www.tualimforum.com/)
-   Türk Şairlerin Şiirleri (http://www.tualimforum.com/turk-sairlerin-siirleri/)
-   -   Behçet Necatigil Şiirleri (http://www.tualimforum.com/turk-sairlerin-siirleri/1627-behcet-necatigil-siirleri.html)

Sevda 27.02.08 11:54

Duraklar
 
DURAKLAR

Bir kişiyi sevgilerde görmeye

Kaç kapıdan geçeceksin :

1) Kimlik kartı
2) Yanına katılanlar
3) Bırakın eşyanızı
Son kapı açılınca karşında başkası.

Kaç merdiven çıkacaksın :

1) Görmen şart mı
2) Ya yoksa
3) Bakalım ister mi
Son merdiven bitince
Bir boşlukta kalacaksın.

Yan yana daireler :

1) Gecikme
2) Çok geç
3) Gitti
Aradığın hangisi
Kime, neyi soracaksın?

Hayal mi, gerçek mi
Kollaya önleye
Düşleri, düşmeleri
İşte gene sokaktasın...

Behçet Necatigil

Sevda 27.02.08 11:55

Duyuru
 
DUYURU

Sessizliği bir evin
Telefon, kapı
Açan yoksa
Bir şeyler olmuştur.

Ya gittiler uzaklara
Ki bu kurtuluştur
Ya yalnızlık adına
Bir savaşa girdiler
Bundan korkulur.

Ya uzak bir çağrıya
Kulak uydurulmuştur
Duyulmaz başka sesler
Er geç duyulur...

Behçet Necatigil

Sevda 27.02.08 11:56

Dünya çocuk Yilinda - Ii
 
DÜNYA ÇOCUK YILINDA - II

Her çocuk bir nur topudur,
Paçavralar içine bile düşse
Bir nur topudur.

Dar çağlara gelmese,
Değmese hoyrat ayaklar,
Çamurlara belenmese
Her çocuk bir nur topudur.

El üstü tutulunca,
Çimli sahalarda
Gezdirip koşturunca
Güler nazlı, güzel
Göklerde bir uçurtma.

Örselenmiş doğmuşsa
Onarılsın ister,
Baksınlar, korusunlar
Ana baba yanında olsun ister,
Tanrısal dilekler:
Her çocuk bir nur topudur...

Behçet Necatigil

Sevda 27.02.08 11:57

Edebiyat Matinesi
 
EDEBİYAT MATİNESİ

Kaykılmış koltuğunda bir kız
Çiğner ciklet.
Bir oğlan dalgada,
Geldiğine pişman uyuklar
Bir başkası arkada.

Hiç bulabilir mi beyaz evi çok uzak
Uçurduğunuz kuş?
Kılıç gibi keskin karlı dağ.
Hiç yeri miydi açmak kalbi
Bu çiğ ışık altında.

Sizden önce birisi bir fantazi okudu,
Kırdı geçirdi.
Yayvan gülüşlerden ağızlar çok geç döner;
Şimdi sıra sizde üzgün ağır,
Ne güzel !

Olsa bari benzeri duygularla tedirgin,
Sizdekini yaşamış
Birkaç kişi.
Işıktasınız seçilmiyor,
Karanlıkta hepsi.

Okudunuz,
Bittiğine memnun,
Anlamamış;
Bozuk paralar gibi düşer önümüze
Alkış.

Gördünüz işte yerde
Çürük domatesler gibi ezik,
Avuçlarda mıncıklanmış kalbiniz.
Büyürken leke ince ipekte,
Yeniden eğildiniz !

Behçet Necatigil

Sevda 27.02.08 11:58

Engeller
 
ENGELLER

Sen benim engelimsin beyaza.
Yaparım yıkılır,
Saldıran sularda silinen
Kumdan kuleler deniz kıyısında.

Sen benim düşmanımsın değişen,
Her seferinde ismin başka.
Ama hiç tadı yok yaşamanın
Tam doğrulurken yeniden
Tarlamı suların basmasa.

İnsanınla vur, hastalığınla yere ser,
Sars beni paraca
Her yıkılışımda kuvvetim artar
Işıyan köşe er geç benim
Sen benim geçidimsin beyaza...

Behçet Necatigil

Sevda 27.02.08 11:59

Eski Sokak
 
ESKİ SOKAK

Küçük ahşap bir dizi evlerdi
On yıl önce o sokak.
Sonra geniş caddelere çıktık
Apartman, sizden uzak.

Çocuklar orda büyüdü
Orda okula gitti,
Komşunuzduk ama görüşemedik
Hiç vakit yoktu.

Sizdendik, yalnız biraz okumuş,
İki kadın, bir erkek, iki çocuk
Uykulu, acele bir karıkoca
Bizdik geçen önünüzden başları eğik.

Akşamları çanta, file, yorgun, ağır
Dönerdik eve.
Bir hamal bile tutmaz, cimriler!
Diye düşünürdünüz her halde.

Bilmezdik, siz
(Hiçbir şey paylaşılamazdı)
Çarşılardan neler getirirdiniz
(Herkese kendi telaşı) .

Girer miydi evinize, yer miydi
Turfanda bir meyva, iyi bir besin
Kalın kağıtlarda çöplerimiz
Çocuklar görüp imrenmesin!

Açılan kapıyı hemen kapatmak
Karşılıklı gizlemekti bir şeyleri.
Gelip gidenimiz olurdu ya
Gülüşmeler bizden değildi.

Kimi günler evdeydim
Masada kağıtlara kapanarak.
Ne de çok çocuk
Sesleriyle dolardı sokak.

Bir cami avlusunda kuşlarca
Bunun sekiz, onun on , duyardım.
Ürküp kaçmasınlar, pencereden
Yavaşça bakardım.

Hadi ben çok sigara, öksürükler
Hele çalışırken.
Ya gece yarısı, göğsü parçalanırdı
O kadın, iki ev öteden.

Bilmezdik kaç nüfus her hane
Duyulurdu sertçe sesi bir kapının:
Bağıran bir erkek boşluğa karşı
Ağlayan bir genç kadın.

Kimdin sen, karşımızdaki ev,
Sarı ampul söner onbire doğru.
Eğilirdim, havasız sokak
Camlar kararırdı.

Bitmezdi makinede dikişin,
Kimdin sen, bitişik komşu?
Üç yavrunla kalmışsın
Bir tanıdık söylemişti.

Kimsin sen, sorsaydım hepinize,
Gelirdi aynı yankı hepinizden:
Sana mı kaldı, işine bak,
Kimsin sen?

Bilinmedi, ne çare, sizdendik,
Yalnız biraz daha iyi yaşamaya özlemli.
Şimdi aynı uzaklık, aynı utanç,
Düşündükçe o sokağı, o evleri.

Behçet Necatigil

Sevda 27.02.08 12:00

Eskilemek
 
ESKİLEMEK

Dükkan duvarlarında
Saatler
Geçerken
Bakınca.

Kayıp çağ,uyulurdu
Yıldızlara, aya.
Belliydi bahar başlar
Hangi fırtınalarda.

Kuşlar göçmen, bulutlar gri
Eriyen güz.
Hangi lodos kış
Kamçılar denizi.

Nasıl gelirdi ülker
Aşk atımı günleri
Cemreler kalbe düşer
Bilinirdi.

Türedi kağıtlarda fal
Duvarlar saatsiz
Leylek, kırlangıç
Yok kuş kemikleri...

Behçet Necatigil

Sevda 27.02.08 12:02

Eşya Gücü
 
EŞYA GÜCÜ

Güçsüzüm eşyalara
Kırılsa, bir şey olsa
Nerde yapacak adam
Git gel yalvar !

Kırılsam insanlara
Çaresi var
Çekil yalnızlığa
Güçtür aynalar...

Behçet Necatigil

Sevda 27.02.08 12:03

Evin Halleri
 
EVİN HALLERİ

Evin yalın hali
İster cüce, ister dev
Camlarında perde yok
Bomboş, ev.

Evini hali, sabah,
Geciktiniz haydi!
Uykuların tatlandığı sularda
Bıracaksınız evi.

Evine hali, gün boyu,
Ha gayret emektar deve!
Sırtınızda yılların yorgunluğu
Akşam erkenden eve.

Evinde hali, saadet,
Isınmak ocaktaki alevde
Sönmüş yıldızlara karşı
Işıklar varsa evde.

Evinden hali, uzaksınız,
Hattâ içinde yaşarken
Aşkların, ölümlerin omzunda
Ayrılmak varken evden.

Behçet Necatigil

Sevda 27.02.08 12:04

Evler
 
EVLER

İnsanlar yüzyıllar yılı evler yaptılar.
İrili ufaklı, birbirinden farklı,
Ahşap evler, kagir evler yaptılar.
Doğup ölenleri oldu, gelip gidenleri oldu,
Evlerin içi devir devir değişti
Evlerin dışı pencere, duvar.

Vurulmuş vurgunların yücelttiği evlerde
Kalbi kara insanlar oturdu.
Gündelik korkuların çökerttiği evlerde
O fıkara insanlar oturdu.

Evlerin çoğu eskidi gitti, tamir edilemedi,
Evlerin çoğu gereği gibi tasvir edilemedi.
Kimi hayata doymuş göründü,
Bazılara zamana uydular.
Evlerin içi oda oda üzüntü,
Evlerin dışı pencere, duvar.

Evlerde saadetler sabunlar gibi köpürdü:
Eve geldi bir tane, nar gibi,
Arttı, eksilmedi.
Evleri felaketler taunlar gibi süpürdü.
Kaderden eski fırtınalar gibi,
Ardı kesilmedi.

Evlerin çoğunda dirlik düzen
Kalan bir hatıra oldu geçmişte.
Gönül almak, hatır saymak arama.
Evlatlar aileye asi işte,
Bir çığ ki kopmuş gider, üzüntüden.
Evlerde nice nice cinayetler işlendi,
Ruhu bile duymadı insanların.
Dört duvar arasında aile sırları,
Bunca çocuk, bunca erkek, bunca kadın,
Gözyaşlarıyla beslendi.

Çocuklar, büyük adam yerine evlerin kiminde:
Çocukları işe koştu kalabalık aileler.
Okul çağının kadersiz yavruları,
Ufacık avuçlardan akşamları akan ter,
Tuz yerine geçti evlerin yemeğinde.

İnananların kaderi besbelli evlere bağlı,
Zengin evler fakirlere çok yüksekten baktılar,
Kendi seviyesinde evler kız verdi, kız aldı.
Bazıları özlediler daha yüksek hayatı,
Çırpındılar daha üste çıkmaya
Evler bırakmadı.

Yeni yeni tüterken ocakların dumanı
Kadın en büyük kuvvet erkeğin işinde
Erkekleri kaçtı, kadınları kaçtı
Evler dilsiz şikayet kaçmışların peşinde.

Şu dünyada oturacak o kadar yer yapıldı,
Kulübeler, evler, hanlar, apartmanlar
Bölüşüldü oda oda, bölüşüldü kapı kapı
Ama size hiçbir hisse ayrılmadı
Duvar dipleri, yangın yerleri halkı,
Külhanlarda, sarnıçlarda yatanlar...

Behçet Necatigil

Sevda 27.02.08 12:05

Garnitür
 
GARNİTÜR

Ölümler söyletir
Sağlık sağlık susarız
Gömülü gönlümüzde
Ölümdür.

Türlü garnitürleri yaşamanın
Yalın yemek bulduk da garnitür
Kork fazla olandan
Tanrı'ya isyan olur.

Bir başka konu bu: Garnitür
Nerede olursan ol
Ölüm diye ne diye hor görmeli
O da ayrı bölümdür.

Bir yere dek dik
Top...devrilir takoz
Kork uzakta olandan
Sevgi de bir çözümdür.

Yaşamak yaşanmadıysa
Daha çok görülür
Sızlanmak, katık
Bu yüzsüz yüzümdür.

Konumuza dönelim
Yaşamak ilk bölüm
O kolay anlaşıldı
Ölüm son bölümdür...

Behçet Necatigil

Sevda 27.02.08 12:06

Gece Vakti
 
GECE VAKTİ

Erkekler evlere çekildi çoktan,
Katran gibi camlara yapıştı perde.
Göreyim sıkıntıyı sav başından,
Gel de dolaşma caddelerde.

Kale her zamankinden korkunç:
Gece vakti, karlar altında, kışın.
Üzüyor mu seni delikanlı,
Yollar gibi sokaklarda kalışın?

Yine yarın benimlesin bekleyiş,
Gelmedi posta treni!
Bu berbat düşünceler saatinde;
Tanrım, başıboş bırakma beni!

Behçet Necatigil

Sevda 27.02.08 12:07

Gençken
 
GENÇKEN

Niçin ölümden bahsediyorsun
Bu sevda nerden esti
Şairler yazmadan önce
Kimse ölümü sevmezdi
Sen onlara bakma
Geldin gidiyorsun
Kimin var seni düşünür
Bu yol deli dolu yürünür
Yakındır iki büklüm
Ararsın gençliğini
Elinde fırsat varken
Beğen beğendiğini...

Behçet Necatigil

Sevda 27.02.08 12:08

Gizli Sevda
 
GİZLİ SEVDA

Hani bir sevgilin vardı
Yedi sekiz sene önce,
Dün yolda rastladım
Sevindi beni görünce.

Sokakta ayaküstü
Konuştuk ordan burdan,
Evlenmiş, çocukları olmuş
Bir kız, bir oğlan.

Seni sordu
Hiç değişmedi, dedim,
Bildiğin gibi...
Anlıyordu.

Mesutmuş, kocasını seviyormuş,
Kendilerininmiş evleri..
Bir suçlu gibi ezik,
Sana selâm söyledi...

Behçet Necatigil

Sevda 27.02.08 12:09

Gizli Sevda
 
GİZLİ SEVDA

Hani bir sevgilin vardı
Yedi sekiz sene önce,
Dün yolda rastladım
Sevindi beni görünce.

Sokakta ayaküstü
Konuştuk ordan burdan,
Evlenmiş, çocukları olmuş
Bir kız, bir oğlan.

Seni sordu
Hiç değişmedi, dedim,
Bildiğin gibi...
Anlıyordu.

Mesutmuş, kocasını seviyormuş,
Kendilerininmiş evleri..
Bir suçlu gibi ezik,
Sana selâm söyledi...

Behçet Necatigil

Sevda 27.02.08 12:10

Hangi Han
 
HANGİ HAN

O zaman ki o hangi hanları ararsam
Buldum desem de bulamam ki.
Bir saksı kocaman ve devetabanları
İçerden gelen ses dışardan duyamam ki.

Duydum desem de bir aldanış bir sanrı
Derinden uğultular kalabalık olmalı
Hem kim geliyor seslerden anlamam ki
Artan ayazda açılsa bile kapı
Doluysa içerisi bir de ben kalamam ki.

Hem beni o telaşta alırlar mı içeri
Gene düşmek yollara yalnız neyle gitmeli
Çürük çarık pek de çabuk eskidi
Bulamam yenisini bulsam da alamam ki.

Şu fena gecede sarpa sarmış bir yol
Dinlenmek belki biraz sundurmada
Yalnız bilmek isterdim bu geldiğim hangisi
Daha önce kaldığım hanlardan hangi han ki?

Behçet Necatigil

Sevda 27.02.08 12:11

Harman
 
HARMAN

Üstünüzde gözleri
Camlar ardından yaşlı
Bakar
Tanır gibi sizleri.

Ya da beklerler, siz
Tanıyasınız onları,
Durursunuz, hayır!
Küskün uzaklaşırlar.

Gördüğü birini yaşlı
Ne çok kimseye benzetir,
Yüzler, ayırmak zordur
Her yabancı bulanık bir anı...

Behçet Necatigil

Sevda 27.02.08 12:11

Hep Böyle
 
HEP BÖYLE

Hep böyle :
Kömür aldı, mendiller sallandı;
Trenler gitti ona doğru,
İstasyonda deliler gibi bunaldım.

Hep böyle :
Demir aldı, sular çalkandı;
Gemiler gitti ona doğru,
Gözümden bir daha düştü rıhtım.

Hep böyle :
Emir aldı, günün birinde yollandı;
Eller gitti ona doğru,
Yine ben telaş içinde kaldım...

Behçet Necatigil

Sevda 27.02.08 12:13

Ince Ipekli Yaşamak
 
İNCE İPEKLİ YAŞAMAK

Yaşarken, ölünce bilmesin çok kimse
Taşıtlarda bilet
Kime kesilmişse
Herkesin kendine ölümleri.

Sarılsa, saklansa nelerdendi
Gelip açar bakarlar
Yanlış gömütlüklere
Koymayın ölenleri.

Yaşarken ve sonra çok kısa ılık su
İnce ipek kaynaşma anları
Kaynatmaya gelmez
Sıkmayın ölenleri...

Behçet Necatigil

Sevda 27.02.08 12:14

Ince Yapili Göz
 
İNCE YAPILI GÖZ

Akar su üzerine düşünce
Erimiş kurşun
Üstünde düşününce.

Bir eteğe takılıp, bir başka göze dalıp
Söz söz yanınca gidince
Sonu dalgalı deniz, suyu da derince.

İş hanları dosyalar yarasalar
Biri çıkıp araya bir posta koyunca
Bir posta konulunca.

Biriniz yoksunuz, yoğun sis
Kapanır önünüz
Göz bir yere dikilince...

Behçet Necatigil

Sevda 27.02.08 12:15

Incir Yapraklari
 
İNCİR YAPRAKLARI

Yumuldular uğultular arasında
İncir yapraklarını artık kim düşünürdü
Sallanırken iki dalga arasında bir martı
Bu yatağa, koltuğa, bu kara tahtalara
Düşmeden önce
Eksiydi eksi şimdi iki artı.

Gömüldüler dalgalar arasına
Ellerinde uzatılan iki elma
Yüzlerinde alı al bir kızartı
Bekleyen yan yana ayrılıklardı
Perdeler inerse az daha sürerdi
Yumuldular, gözlerini yumdular.

Eksikti tamken bile hepsi bu kadardı
Dumandı, dağılır, çiçekti solardı
Uçuşurken üflenmiş şeytan arabaları
Anladılar, duruldular, doğruldular
Az önceki incir yapraklarını
Aradılar, buldular, tutundular...

Behçet Necatigil

Sevda 27.02.08 12:16

Kaçaklar
 
KAÇAKLAR

Bölün bölün kaç parça, evleri düşün
Dayanılmaz özlem uzaklara.
Önlenmez korku: Ölüleri düşün!
Sonra bu kafayla yürüttüğün işin!

Saçlarda akları nasıl saklamalı
Sığınmaya yağmurla saçak
Koy üst üste tabakları
Kolay gider, tek tek taşıma!

Ben şimdi yakındaki arsada
(Siz de gelin, üç beş adım)
Yaşıtım çocuklarla
Bilye oynuyorum...

Behçet Necatigil

Sevda 27.02.08 12:20

Kapi
 
KAPI

Çalınır
Kim ne getirir
Vazgeçemediklerin
Anahtarları vardır.

Sezilir
Kim ne zaman gelir
Yatağında uyuyan bir kedi
Söyler içindeki türküyü

İnsan bazan o kadar yalnızdır...

Behçet Necatigil

Sevda 27.02.08 12:21

Kara Kehribar
 
KARA KEHRİBAR

Gözler, çekmeler ona göre
Zaten dar
Kalmasın geldiğinde
Hepsi dolmuş olsunlar!

Çok sıkıntı
Ne yapalım karşılıklı
Bir lamba karanlığa çarpınca
Onlara da, size de geçmiş olsunlar!

Bir yere bir şeyler koymuştuk
Gözler, sözler arasında bir yere
Belki işlerine yarar biz yokken
Dilerim görmüş, almış olsunlar...

Behçet Necatigil

Sevda 27.02.08 12:22

Keyif
 
KEYİF

Meyhane sen güzelsin,
Satıcıların olmasa.
Ezilir siteminde ufalmış gözlerin
Masalar, bir masa

İhtiyar adam gelir, açlıktan kalma, yanık
Börek satar, taze.
Aldınız, yiyemezsiniz,
Oturur midenize.

Siz kızarsınız başka, irin gibi yüzlü,
Çiçekçi kadın gelir.
Çoğaltır bardaktaki hüznü,
Uzattığı karanfil.

Karides, deniz gülü karides...
Tatmadınız ömrünüzde.
Duyarsınız al bir utanç gibi bikes,
Pörsük antenleri gönlünüzde.

Parfümlerim var esans..
Babacan bir adam.
Muhteremdir,
Diretiyor madem.

Dolması, midye, sıcak..
Kirli beyaz önlüğü.
Gizler bir pırıltı, içli, yaltak,
Uykulu gözlerdeki yorgunluğu.

Sen küçük kız ver bir gazete,
Hangisi olursa olsun.
Öperdim ellerini kötüye çekilmese
Çocukluğunu satıyorsun.

Hiç düşündünüz mü, sarhoşsunuz,
İğrençtir adeta.
İstediğiniz kadar sarhoş olunuz
Keyfediyorsunuz ya !

Behçet Necatigil

Sevda 27.02.08 12:22

Kir şarkisi
 
KIR ŞARKISI

Tam otların sarardığı zamanlar
Yere yüzükoyun uzanıyorum
Toprakta bir telâş, bir telâş
Karıncalar ötedenberi dostum.

Ellerime hanım böcekleri konuyor
Ne şeker şey onlar!
Uç böcek, uç böcek diyorum
Uçuyorlar

Pan'ın teneffüsü bile
Ilık, okşamakta yüzü.
Devedikenleri, çalılık vesâire
Bir âlem bu toprakların üstü.

Tabiatla haşır neşir
Kırlarda geçen ikindi vakti.
Sakin, dinlenmiş, rahat
Bir gün daha bitti...

Behçet Necatigil

Sevda 27.02.08 12:23

Kirli Masa
 
KİRLİ MASA

İkisi de okumuş
Ana baba
Yoktu kimseleri.

İçlerinde karanlık
Çökerken bir daralma
Ev zindan gibiydi.

Alıp geldiler
Bir süre
Oyalandı yoruldu.

Derken biri gördü
Uyumuş kalmış
Bir kenara yatırdı.

Biri baktı bir ara
Yüzünde seğirmeler
İçki gürültü.

Kansız soluk
Çocuk küçük
Başı yana düştü.

Yürüdü saatler
Doluysa masa
Herkes şiirden konuştu...

Behçet Necatigil

Sevda 27.02.08 12:24

Kirli Soru
 
KİRLİ SORU

Benim oralarda hiçbir işim yoktu
Şeytana uydum
Aç ahtapotlar kaynaşırken dipte
Kaypak kalabalıkta sürükleniyordum

İnce yüzünüzde üzgünce bir bakış
Birden sizi gördüm
Açtı arı doruklarda bir safran
Durdum

İlk sevgili güldü yitik anılardan
Mutsuz, yalnız
Sessiz kınamanızı, utançlarda küçülmüş
Aldım, geri döndüm

Gelsem
Siz yine orda mısınız?

Behçet Necatigil

Sevda 27.02.08 12:25

Kitaplarda ölmek
 
KİTAPLARDA ÖLMEK

Adı, soyadı
Açılır parantez
Doğduğu yıl, çizgi, öldüğü yıl, bitti
Kapanır, parantez.

O şimdi kitaplarda bir isim, bir soyadı
Bir parantez içinde doğum, ölüm yılları.

Ya sayfa altında, ya da az ilerde
Eserleri, ne zaman basıldıkları
Kısa, uzun bir liste.
Kitap adları
Can çekişen kuşlar gibi elinizde.

Parantezin içindeki çizgi
Ne varsa orda
Ümidi, korkusu, gözyaşı, sevinci
Ne varsa orda.

O şimdi kitaplarda
Bir çizgilik yerde hapis,
Hâlâ mı yaşıyor, korunamaz ki,
Öldürebilirsiniz...

Behçet Necatigil

Sevda 27.02.08 12:26

Küskün Yolcunun Türküsü
 
KÜSKÜN YOLCUNUN TÜRKÜSÜ

Uzun yürümelerden
Sonra bitkin düşerek
Bu bir çocuk oyunu:
Ben seni çektim çekerek.

Şimdi hangi kitaplardan
Öğreneceksiniz onu,
Gelmiyorsa bazı şeyler
Çocukluktan geçerek.

Kasırgayı, doluyu
Yemiş de düşmüş gibi
Issız kaldırımlarda
Garip gece kelebeği
Düşe kalka sekerek.

Şimdi hangi yollardan
Siliniyor izleri
Çağ dışı bir çağrıyı
Sigara içer gibi
İçine çekerek.

Dünya böyle gidiyorsa
Elbet bir nedeni var
Ben sana küstüm küserek...

Behçet Necatigil

Sevda 27.02.08 12:27

Liman
 
LİMAN

Güçlü fırtınalarda direkleri kırılmış
Gemiler bize sığınır, bulduk sanırız.

Görmezler. Varsa yoksa uzaklar
Onarırız. Giderler, kalırız.

Sonra gecelerde. Bu son olsun, son
Gönderme ; Engine yalvarırız.

Sonra büyür daha da
Korkunç yalnızlığımız...

Behçet Necatigil

Sevda 27.02.08 12:27

Nerde Neden
 
NERDE NEDEN

Nerde neden kırılır
Bir üçüncü varsa önemsiz bir sözde
Birden kırılır

Neyi neden saklar
Arkasından konuşurlar bilir de
Kendinden saklar

Nerde neden ölür
Uzak mezarlar
Kendinde gömülüdür...

Behçet Necatigil

Sevda 27.02.08 12:28

Nilüfer
 
NİLÜFER

Ben oraya koymuştum, almışlar,
Arasına sıkışık saatlerin.
Çıkarır bakardım kimseler yokken;
Beni bana gösterecek aynamdı, almışlar.

Kışken ilkyaz, sularımda açardı;
Buzlu dağlar gerisine kaçıracak ne vardı?
Eski defterlerde sararırmış yaprak.
Beni bana gösterecek anlamdı, almışlar.

Bir ışıktı yanardı gecelerde;
Akşam, çiçekler uykuya yattı,
Sardı karşı kıyıları karanlık
Beni bana gösterecek lambamdı, almışlar...

Behçet Necatigil

Sevda 27.02.08 12:29

ölü çizgi
 
ÖLÜ ÇİZGİ

Bir zehir
Birikir odalarda,
Almaz ki veresin rüzgâra
Rüzgâr deli değil.

Birden yayılır kanda
Kararır dört yan.
Bir çöküntü başlar yaşamanda
Her şeyin değersizleştiği an.

Deniz mi bu, geçilmez
Aşılmaz dağ mı?
Tam bana göre, uyuşuk
Miskinlik gibi var mı?

Nedir seni saran bu sis
Yok dünyalarda tat.
Kuvvetsiz
Böyle daha rahat.

Yaşamışım kaç para
Mezar taşları neci?
Deli gibi sarılsam da hayata
Kalacak nesi var ki?

Kitaplar seslenir, yüksekten, mağrur:
Gel bize, kurtul, gel!
Almanızla bırakmanız bir olur,
Böyle daha güzel.

Sokaklar seslenir, akpak, temiz:
Hadi gel, avunursun!
Bütün sokaklardan iğrenirsiniz,
Avunmak şöyle dursun.

Behçet Necatigil

Sevda 27.02.08 12:30

Sade
 
SADE

Ancak bulunduğun yerde,
Gündüzüm gündüzmüş,
Yokluğum seni de üzmüş,
Allah kısmet ederse
Kalkıp geleceğim.

Fazlası istenmez bence,
Gözlerin olmalı sade
Görüp göreceğim...

Behçet Necatigil

Sevda 27.02.08 12:31

Seni Yaşamak
 
SENİ YAŞAMAK

Seni her özlediğimde sevgilim,
Gökyüzüne bakıyorum;
Göğün mavisinde gözlerini görüyorum çünkü.
Seni her özlediğimde bir tanem,
Denizlere bakıyorum.
Ufuğa bakınca mucizeni görüyorum çünkü.
Seni her özlediğimde bir tanem,
Kuşlara bakıyorum.
O kanatlardaki özgürlüğünü görüyorum çünkü.
Ve aşkım, seni her özlediğimde,
Adında isyan ediyorum.
Seni özlemek istemiyorum ben,
Ben seni yaşamak istiyorum,
Seni her özlediğimde sana bakmak istiyorum
Ve seni sende görmek sadece...

Behçet Necatigil

Sevda 27.02.08 12:32

Ses
 
SES

Kopan çığlar altında kalanlar olduğu
Oysa görülüyordu.

Bir kadının ileride
Bir şeyler hıçkırdığı;
Bir erkeğin, birine,
Görünmeyen birine bir şeyler seslendiği
Oysa görülüyordu.

Ama duyulmuyordu. -Ses!
Sanki ses olmayınca hiçbiri olmuyordu...

Behçet Necatigil

Sevda 27.02.08 12:33

Sevgilerde
 
SEVGİLERDE

Sevgileri yarınlara bıraktınız
Çekingen, tutuk, saygılı.
Bütün yakınlarınız
Sizi yanlış tanıdı.

Bitmeyen işler yüzünden
(Siz böyle olsun istemezdiniz)
Bir bakış bile yeterken anlatmaya herşeyi
Kalbinizi dolduran duygular
Kalbinizde kaldı
Siz geniş zamanlar umuyordunuz
Çirkindi dar vakitlerde bir sevgiyi söylemek.
Yılların telaşlarda bu kadar çabuk
Geçeceği aklınıza gelmezdi.

Gizli bahçenizde
Açan çiçekler vardı,
Gecelerde ve yalnız.
Vermeye az buldunuz
Yahut vakit olmadı...

Behçet Necatigil

Sevda 27.02.08 12:34

Sisler Içinde Insanlar
 
SİSLER İÇİNDE İNSANLAR

Bir büyük kır bu dünya:
Gece vakti ıssız kır cin peri.
Bir baş uzanır gibi karanlıktan,
Gün ortası biri selam verip geçer,
Düşünürüm kimdi.

Tenha sokaklarda giderken yalnız,
Durdurur bir başkası beni dalgınlığımda;
Sallanır iki el, anlatır bir ağız,
Kırık dökük sözler kalır akılmda:
Görüşelim, siz şimdi nerdesiniz?

Sisler içinde insanlar, çoğu yakınken uzak;
Bir yerden tanıyorum, ama nerden?
Ardından bakarım, köşeyi döndü mü yok:
Bir yarım rüzgar değer gider yüzüme
Eski bahçelerden.

Uykuların eşiğinde aynı şey:
Yılların ötesinden biri
Sisler içinde seslenir: -Hatırla!
Gölgeler gibi erir uzatsam ellerimi,
Buğularda.

Sisler içinde insanlar, gün ortası, geceleyin;
Hangisi gerçek, hangisi düş, şaşırdım.
Daha demin vardı, şimdi birdenbire yok
Issız bir kır akşamı
Bu benim yaşadığım...

Behçet Necatigil

Sevda 27.02.08 12:35

Solgun Bir Gül Oluyor
 
SOLGUN BİR GÜL OLUYOR

Çoklarından düşüyor da bunca
Görmüyor gelip geçenler
Eğilip alıyorum
Solgun bir gül oluyor dokununca.

Ya büyük şehirlerin birinde
Geziniyor kalabalık duraklarda
Ya yurdun uzak bir yerinde
Kahve, otel köşesinde
Nereye gitse bu akşam vakti
Ellerini ceplerine sokuyor
Sigaralar, kağıtlar
Arasından kayıyor usulca
Eğilip alıyorum, kimse olmuyor
Solgun bir gül oluyor dokununca.

Ya da yalnız bir kızın
Sildiği dudak boyasında
Eşiğinde yine yorgun gecenin
Başını yastıklara koyunca.
Kimi de gün ortası yanıma sokuluyor
En çok güz ayları ve yağmur yağınca
Alçalır ya bir bulut, o hüzün bulutunda.
Uzanıp alıyorum, kimse olmuyor
Solgun bir gül oluyor dokununca.

Ellerde, dudaklarda, ıssız yazılarda
Akşamlara gerili ağlarla takılıyor
Yaralı hayvanlar gibi soluyor
Bunalıyor, kaçıp gitmek istiyor
Yollar, ya da anılar boyunca.
Alıp alıp geliyorum, uyumuyor bütün gece
Kımıldıyor karanlıkta ne zaman dokunsam
Solgun bir gül oluyor dokununca...

Behçet Necatigil


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 17:55 .

Powered by vBulletin Version 3.8.7
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0 RC 2