tualimforum.com

tualimforum.com (http://www.tualimforum.com/)
-   Türk Şairlerin Şiirleri (http://www.tualimforum.com/turk-sairlerin-siirleri/)
-   -   Murathan Mungan Şiirleri (http://www.tualimforum.com/turk-sairlerin-siirleri/949-murathan-mungan-siirleri.html)

Metrix 10.02.08 15:04

Murathan Mungan Şiirleri
 
Adı Dua Olan Sevgilim

Yedi rekât günah kıldım bedeninde
Dizlerinde yedi zikir secdeye vardım
İhmalin uzak meleğine teninde aldandım
Yapayalnızdım kendi kalabalığım içinde
Tarih kadar yalnız,
Aşka âşina, acıya unutkandım

Er yüzlerde tavaf ettim bunca yıl kalb evini
Kırk yemin kurutmuştur sanırken içimin pınarlarını
İnanmadığım Allah'a
Senin yüzünde inandım
Adı dua olan sevgilim
Yandım yandım yandım

Sessizliğe borcum var birkaç kelime,
Sessizliğe borcum var birkaç feryat,
Sessizliğe borcum var birkaç çığlık,
Sustum, yıllarca sustum kan içinde
Ödeyemedim borcumu onca şiirle
Adı dua olan sevgilim
Yandı ruhumun gömleği
Yedi deryalar içinde
Aştım aştım aştım

Aslında sen yoktun
Yalnızca bir duayı sevdim ben
Varlığın yalanımdı
Aşktım aşktın aşktı
Geçti gitti hepsi
Geçti gitti işte
Dudaklarım kilitli
Yasin yasin yasin

Çok şükür ölmeden
Son duamı ettim ben
Allah beni tek etti
Kendi dağımı kazdım defterime
Gün geldi burdan da gittim

Murathan Mungan

Metrix 10.02.08 15:06

Affedilmeyen
 
Affedilmeyen

Puhu, biyografi çağı
Can çekişmenin grameri
Varlığın kıstırıldığı sözcükler
Hayatını yazsın herkez
Tedavüldeki jestler bizi almıyor
Karartmayı çalışıyor bürokratik felcin ara dolguları
Çok tanrılı görüştü yapıcıları
Ne yaptınız
Arkhont atum alizeler
Ayrıntıların cinnetiyle yoğunlaşan batakta
Gündeliğin kiri
Üstüpüye silin şiirlerinizi
Çığlıklarınızı törpüleyen metal dünya
Ne tanrı istiyorsunuz ne patron
Görüntü yapıcıları
Kanla geçirdiler ellerine bütün iktidarları
Kanla alınsın ellerinden
Çekinmeyin vahşetin estetiğinden
Vardığımız yerde iki şey kaldı geriye
Bir intikam bir de affedilmeyen

Murathan Mungan

Metrix 10.02.08 15:12

Alacanım
 
Alacanım

Ah, nerede benim altından avaze sesim!
Yankısı bir duvara gömülmüş testide kaldı
Avaze sesim!

Şimdi başkalarının kalplerinde yankılanan
Bir zamanlar içinden geçtigim aşklardı
Feryattan kimseler ölmez, denirken
Duvarlardan geçtim
Artık kimseyi sevemez aşktan ölmüş yürek, derlerdi
Şimdi kulagını dayadıgın duvarda inleyen testi
Bir zamanlar feryatlarda unuttugum avaze sesim!

Alacanım
Mil yeşili gözlerin
Dindirdi gözlerimi
Kaç körü birden öldürdün bende
Mahsur kaldım, eksik oldum, kapına düştüm
Ben yandıkça
Ezber ettin ayazın demirini
Alacanım,
İndi mi gögsüne heves?
Hangi duvarın halısında
Gördün, bildin, vurdun beni
Kaç ormandan geçti
Içinde kayboldugumuz o büyük takip
Içimizde bunca gurbet dururken
Yol ettik uzaktaki sılayı
Şimdi buradayız
Kanlar içinde
Alacanım
İndi mi gögsüne heves?

Etimdeki eksik yangın, sindi yüregim
Seyreldi tenim sahtiyan tarih
Mahsur kaldım, meçhul oldum, şehit düştüm,
Alacanım,
İndi mi gögsüne heves?

Alacanım,
Rahat et, ben gölgene ilişeyim
Her belanı ben göreyim
Yüregimi ihbar et,
Bana bir uçurum ver, gideyim
Alacanım
İndi mi gögsüne heves?
Biliyorsun adımn kıblesini
Bir meşhur hafızla, meşhur bir şehvet
Alacanım,
Şuramda sinsi bir sızı
Gel öldügümü farz et
Senden gelen her harabe
Canımdan uçurdugum şahin
Pençesinde kaldı bilegim, yazım, harflerim
Bir yanım onla uçtu, sende kaldı, ben bittim
Alacanım,
İndi mi gögsüne heves?

Alacanım,
Yakılmış bir köyün adıydı adın
Görmedi kimse
İçinde bende yandım
O gün bugün kalbimin dogusunda tüten duman
Nerede olursan ol gögündeyim kanlı tarih her zaman
Mardin’im, Midyat’ım
Ah benim altından avaze sesim
Kardeşlerimdi ölen de, öldüren de
Aranızdaki duvarda
Gömülü kaldım

Etimden uçurduğum uçurum
Meşhurdum, meçhuldüm, mahsurdum
Bir hafızken eskiden
Mecnun kaldım şimdi
Aşktan, senden, kendimden
N’olur sevmeden öldürme beni
Alacanım,
Söyle, indi mi göğsüne heves?

Murathan Mungan

Metrix 10.02.08 15:13

Armalar
 
Armalar

Bazı sözler karanlıkta söylenir
Bazı sözler hiçbir zaman
Karşı karşıya kaldığımız armalardır
Yüzümüzü parça parça aydınlatırken
Uzaktaki ateş
Yalnızca onlardır konuşan ve hatırlayan
Simgelerde çökelir magmalaşır tarih
Armalanmış rüya ölü dil
Bazı anlar için çözer kendini
Sökülür taşınır çerçeve başka deneyimlere
Yüzümüze değen alev
Kadar içimizdeki çakım
Belirler bizi ve kendi karanlığına döner
Simgelerin dilsizliğinde
Karşı karşıya dururken biz
Armalardır her şeyi kararlaştıran
Bazı sözler karanlıkta söylenir
Bazı sözler hiçbir zaman

Murathan Mungan

Metrix 10.02.08 15:14

Aşkın Karanlık Metali
 
Aşkın Karanlık Metali

Karanlıkta duruyorum aşk vurmasın yüzüme
Dokunmasın kimse bana
Kimse ulaşamasin artık tenimin incinen yerlerine...
Uyanmasın bir daha etimdeki yaralı hayvan
Zamanın siyah deltasında çürümek istiyorum
Biliyorum artık kimse yok kimsesizliğime...

Biliyorum aşka kimse yok
Aşkın karanlık metali soğuyor yüreğimin derinliklerinde...
Aşklarım, arkadaşlarım, dostlarım
Dağılıp gitti herkes
İçimi sızlatacak kimse kalmadı içimde...

Murathan Mungan

Metrix 10.02.08 15:16

Ateşte Unutulmuş Ferman
 
Ateşte Unutulmuş Ferman

Herkes kendi ateşini başkasının cehenneminde sınar
Kendi külünde söner bütün rüzgârlarına yazıldığın akşam

Ateş tadında kum tadında kalarak
Derinleştirir bazı ayrılıkları zaman

Al ağrını git buradan
En uzun eylülü ömrümüzün

Uyutmuyor seni ne kömürleşmiş bu gurur
Ne göğsündeki kaplan

Seçilmiş taş milyonlarca taş arasından
Başını vurduğun
Çok gençti genç olmak için bile
Kendi zamanına muhtaç
Kendiyle dalgın

Daha yolun başında görülüyordu
Menzilindeki noksan

Ömrünce sızlayacak
Kayıplar sarayında ateşte unuttuğun ferman

Murathan Mungan

Metrix 10.02.08 15:18

Avara
 
Avara

Anımsıyor musun?
Bir çetemiz vardı: Vahşi Siyah Atlar
Ismarlama serserilikler yaşardık
Kimseden bir şey demeden kaçıp gitmeler gibi
Sokaklarda sabahlamak, parklarda yatmak
Yabancıları mahalleye sokmamak gibi
Ve bir gün gideceğimiz bir Amerika vardı
Herkesin bir Amerika'sı vardı o zamanlar
Herkes gece istasyonlarında
Kendi Amerika'sını aradı

Kısık ışıklı arkadaş odaları
Plağın bir yüzünü kaplayan uzun parçalar eşliğinde
Kendi rüyalarımıza dalar, dağılırdık
Okyanuslar, gemi yolculukları, kanayan ıslıklar
Ve dünyanın bütün limanları
Önümüzdeki sessizce uzardı

BİTERDİ PLAK, DİSK BOŞA DÖNERDİ.
DÜŞLERİMİZ ÇARPIP GERİ DÖNEN SULARDI ŞİMDİ
BÖYLE ZAMANLARDA İLK SÖZÜ SÖYLEMEKTEN
KAÇINIRDI HERKES
SONRA BİRİ USULCA KALKAR, HERKESE ÇAY KOYARDI
ANIMSIYOR MUSUN?

Vahşi siyah atlardık
Kentin ışıklı çöllerinde kendi izini arayan
Deri ceketlerimize sığdıramadığımız düşlerimiz kadar
Aşık ve düşmandık
Dünya acıtırdı bizi. her şey kanatır, her şey yaralardı
Sevişmek çekip çıkarmazdı bizi derinliğimizden
Öfkemizi dindirmezdi hiçbir şey
Geceleri uyuyamayan çocuklardık,
Otobüs garlarında uzun macerlara umar
Apansız yolculuklara çıkardık

Uykulu kentlere girerdik gece yarıları
Issız ağaçlar olurdu yol kenarlarında
Gökyüzünde parlak yıldızlar, her yere aynı uzaklıkta
Sarhoş bindiğimiz otobüsün penceresinden
Sanki bambaşka bir dünyaya bakardık
Sonra saklayarak yüzümüzü birbirimizden
Yumruklarımızı sıkar sessizce ağlardık
Işığı açık kalmış pencerelere, kepengi örtülü dükkanlara,
Yaz bahçelerinden taşan çiçeklere,
Adını bile bilmediğimiz bu kente
Neye olduğunu bile bilmediğimiz bir hasretle
Uzun uzun bakardık
Anımsıyor musun?

Ahh o gece yolculukları
Bir başka kentte, bir başka insan olmanın umutları
Kaç yol arkadaşı kaldı şimdi geriye
Gençliğin ilk acılarını birlikte keşfettiğimiz

Kaç yol arkadaşı?
Sürüyerek götürdüğümüz dargın beraberlikleri saymazsak
Ne kalıyor elimizde?
Ölenler,
Terk edenler,
Bir de telefonları, adresleri, kendileri değişenler

Vahşi, siyah atlardık; yılkıya bırakıldık
İçimizden kimse gidemedi Amerika'ya
Kendi Amerika'sı da olmadı hiçbirimizin
Yağmur aldı
Rüzgar aldı
Zaman aldı
O vahşi siyah atları
Herşey o eski rüyada kaldı

Çarpıp geri dönen düşlerimizin üstünde
Çürümüş cesetleri yüzüyor şimdi vahşi siyah atların
Öldükleri sahilleri kendileri de bilmiyorlar
Peki sen anımsıyor musun?

Murathan Mungan

Metrix 10.02.08 15:19

Ay Zeytin Gece
 
Ay Zeytin Gece

Kamçılı karanlıktı geldin üstüme
Bütün masalları dolaştın
Ay zeytin gece
Ay vurmuştu alnına
Perçemlerin Tokat akıtması
Yorgundu atılmış yılan derisi
Değiştirilmiş güvercin gömleği tende
Nereye gidiyorsun, dedim
Zeytinlerin arasından
Siste silinip giderken yollar
Aydı zeytindi geceydi
Korkmadım bağırdım ardından
Aydaki zeytindeki gecedeki delikanlı
Nereye böyle
Aldı rüzgar sesimi duyurmadı
Vurdu geçti durduğum yeri
Gümüşünü silkeledi yüzüme
Atının kanatları
Ben öldüm, ölüm bulunamadı
Kamçılı bir karanlıktı
Hikayemin gecesini dürdüm de
Kimse çıkamadı dışarı
Ay kaldı zeytin kaldı gece kaldı
Sis kaldı yollar kaldı
Karanlıktı

Murathan Mungan

Metrix 10.02.08 15:19

Ayaküstü Yaşanmış Ölümsüz Aşk Hikayeleri
 
Ayaküstü Yaşanmış Ölümsüz Aşk Hikayeleri

Her durakta ölümsüz bir aşk edinecegim
Bir bakıştan bir duruştan
Çağrışımın sonsuz hazından
Unutulmaz bir sevgili daha birakacağım ardımda
Belki de yaşanabilecek en uzun serüveni terk edeceğim
Daha otobüsün ilk basamağında
Kim bilebilir ki?
Sonrayı, sonrasını kim bilebilir?
Gizli gizli veda edeceğim ona, görmeyecek
Ve bu duyguyla burkulmuş yüreğim
Otobüs camına bağrında kanlı bir ok ile
Bir aşk levhası çizecek, ah min-el!
Bu da ötekiler gibi kendisini ölesiye sevdiğimi bilmeden
Yaşayıp gidecek

Murathan Mungan

Metrix 10.02.08 15:20

Bana Zamandan Söz Ediyorlar
 
Bana Zamandan Söz Ediyorlar

Gelip size zamandan söz ederler
Yaraları nasıl sardığından ya da her şeye nasıl iyi geldiğinden.
Zamanla ilgili bütün atasözleri gündeme gelir yeniden.
Hepsini bilirsiniz zaten, bir işe yaramadığını bildiğiniz gibi.
Dahası onlar da bilirler. Ama yine de güç verir bazı sözler, sözcükler,
öyle düşünürler.
Bittiğine kendini inandırmak, ayrılığın gerçeğine katlanmak,
sırtınızdaki hançeri çıkartmak, yüreğinizin unuttuğunuz yerleriyle
yeniden kucaklaşmak kolay değildir elbet. Kolay değildir bunlarla
başetmek, uğruna içinizi öldürmek. Zaman alır.

Zaman
Alır sizden bunların yükünü
O boşluk dolar elbet, yaralar kabuk bağlar, sızılar diner, acılar
dibe çöker. Hayatta sevinilecek şeyler yeniden fark edilir. Bir
yerlerden bulunup yeni mutluluklar edinilir.
O boşluk doldu sanırsınız.
Oysa o boşluğu dolduran eksilmenizdir.

Gün gelir bir gün
başka bir mevsim, başka bir takvim, başka bir ilişkide
o eski ağrı
ansızın geri teper.
Dilerim geri teper. Yoksa gerçekten
Bitmişsinizdir.

Zamanla yerleşir yaşadıkların, yeniden konumlanır, çoğalır
anlamları, önemi kavranır. Bir zamanlar anlamadan yaşadığın
şey, çok sonra değerini kazanır. Yokluğu derin ve sürekli bir sızı
halini alır.
Oysa yapacak hiçbir şey kalmamıştır artık
Mutluluk geçip gitmiştir yanınızdan
Her şeye iyi gelen zaman sizi kanatır...

Murathan Mungan

Metrix 10.02.08 15:22

Bıçak
 
Bıçak

Yere düşürülen bir bıçak sesi
Kristali tuzla buz olmuş gözlerinin
Biliyorum ay kanatıyor
Ne zaman sussak geceyi
Kendini benim yerime koy
Oğul öksüzü babalar yerine
Susmayalım. Bıçak uyuyor kelimelerin kalbinde

Kanlı bir şerbet gibi akar dururdu
İpeği ikiye bölen kılıçların ağzı
Bir biz inmedik suya
Kaç mevsimin yağmuru buruştu elimizde
Örtülü çarşılarda ölümü tebdil ettik
Uzak durduk kabzasına çağıran intikamdan
Bir biz inmedik suya
Kendini benim yerime koy
Oğul öksüzü babalar yerine
Susuyorum. Ölülerim uyuyor kalbimde

Murathan Mungan

Metrix 10.02.08 15:23

Bilardo Topları
 
Bilardo Topları

Ayrıldığımız gündü.
Mutfaktaydık, buzdolabının yanında, kapısı açıktı,
Her şey bambaşka görünüyordu yüzüne vuran o soğuk ışıkta
"Biliyor musun" dedin.
"Sen neye benziyorsun biliyor musun?"
Epeydir aradığın bir şeyi bulmuş olmanın hem sevinç,
Hem keder veren gizli bir an için bulandırmıştı yüzündeki tedirginliği, kırgınlığı.
Sis ışığa çıkmıştı.
Sonra yavaşça çevirip başını yüzüme baktın kuyuya düşmeye benzeyen derin bir korkuyla.
"Neye?" dedim, yan yanayken yaşadığımız ayrılığın adını sorar gibi, "Neye?"
"Bilardo toplarına."
"Neden?" dedim.
"Yazgını hep başkalarının ıstakalarının insafına bırakıyorsun da ondan..."
Bir uçurum gibi derinleşen sessizlik o an başlamıştı bile bizi birbirimizden uzaklaştırmaya.
Beni terk etmeden önce yaptığın son konuşma oldu bu.
Sonra iki arkadaşım geldi, birinin omzunda ağladım, hangisiydi şimdi hatırlamıyorum.
Sonra birlikte başka bir kente gittik,
Anlarsın ayrılığın ilk günlerinde o eve katlanamazdım,
Sonra ben başka aşklara,
Sonra başka evlerin duvarlarına başka takvimler astım.
Şimdi ne zaman birinden ayrılsam ıstakaların sesi patlıyor kulaklarımda
Ardından bilardo topları dağılıyor dört bir yana
Seni hatırlıyorum o soğuk ışıkta bir daha
Bir daha
Bir daha

Murathan Mungan

Metrix 10.02.08 15:24

Bu Ne Biçim Hayat
 
Bu Ne Biçim Hayat

Bu ne biçim Postacı
Üç defa çalıyor kapıyı
Bu ne biçim kel
Hem merhemi var
Hem sürmüyor başına
Bu ne biçim biçimler
İstediğiniz kadar çoğaltılabilir
Memleket çok müsait buna
Örneğin yeni bir komşu taşındı karşıya
Bir baktım Fahriye Abla!
Kırk yıllık bir rötar yapmış
Erzincan Treni
Ben gelmişim şu yaşıma
O ise şiirdeki yaşından gün almamış daha
Benimki ne biçim hayat
Uymuyor ne gördüklerime
ne duyduklarıma
ne okuduklarıma
Ben ne biçim benim
Ne kendime benziyorum
Ne başkalarına

Murathan Mungan

Metrix 10.02.08 15:25

Cam Yaz
 
Cam Yaz

Adını arayan rumuz
Eylüllerden yaz yap bana
Bir dönümlük bir dünyada
Şiirim mıntıka temizliği
Cam şişelere koyduğum
Eylüllerden yaz yap bana
Bir dönümlük bir çocukluk
Gökkuşağı uçurtma
Mayın mantar ütopya
Yalancı mücevherler gibi
Birbirine benzemeyen şiirler yazdım
Okyanusa karşı ağladım sonra
Bak ay karışıyor akşama
Acemi mevsimlerdi
Aşk adı altında yıllarca tek kale top oynadım
Cam üfledi şiirlerimi
Batık gökkuşağı, patlamış mayın
Yırtık uçurtma
Eylül gelmeden bavulumda ütopya
Kendime trenlerden ayrılık aldım
Bak ay karışıyor alnıma
Adını arayan rumuz
Bu mantar sende kalsın
Yırt at bu şiiri okuduktan sonra

Murathan Mungan

Metrix 10.02.08 15:26

Çöl Terzisi
 
Çöl Terzisi

Kendim diktim düştüğüm
Yolların hırkasını
Eğnimi onlarla eksilttim
Sabrını beklediğim kuyulardı yeminli ay vakti
Talibi olmadım heykelimin
Bildim kumdan yapılmaz çölün heykeli
Vahamı kendim diktim
Kendim diktim hikâyelerimi
Yırtığını söküğünü onulmazın, hayatın
Adımı ben sananlara
Ne yazsam
Duyulmaz sesim
Herkesin zamanından başka türlü geçerim
Bana adımdan yapılan zaman
Aldı beni
Madem seslendim dünyaya
Madem imzamı verdim
Benden geri çekildi çoğaltılan suretim
Yazdıkça bildim:
Zamanın malıyız hepimiz
Düğümlüyüz bağlıyız
Azımız çoğumuz
Ne kadar sevsek o kadarız
Çok kısa görünen hayat
Çok uzundur aslında, çünkü
Kaderi çok az çıkar insanın karşısına
Çöle vursa da kendini, adanmış bir iç kale sanatına
Karşılaşmalarla kısalır insan hayatı
Çıplaktım, acıktım, bana inen yıldırımdın
Yakın geçersin sandım, vurdun geçtin beni, baktım:
Dokunmadın bile bana
Kavurup bıraktın ve yeniden uzakta bir yıldızdın ansızın.

Yeni terzim, mutlak serabım, aklımda senin adın
Başka bir hırkaya başladım, yolum aynı
Aşkım uçsuz bir çöl, ben kum kadarım.

Murathan Mungan

Metrix 10.02.08 15:28

Çöl ve Duvar
 
Çöl ve Duvar

Hanlarda uğuldayan çılgın hayaletler
Çölün zamansız epopesinden
Gündeliğin sefertasına daralan günler

Çimentonun aktığı oluklarda
Harflerdeki kehribar
Tekrarlanarak kaybettirilen
Yollardan gecece
Vardığımız
Dünyaya kapatılmış kapılar

Çimento akıyor harfler soluyor
Başkalaşmış bir benliği
Kendimizle değiştiriyoruz her seferinde
Çıkmıyor gönlümüzden hiç kimse
Her yer çöl her yer duvar

Murathan Mungan

Metrix 10.02.08 15:29

Eskidendi Çok Eskiden
 
Eskidendi Çok Eskiden

Hani erken inerdi karanlık,
Hani yagmur yagardı inceden,
Hani okuldan, işten dönerken,
Işıklar yanardı evlerde,
Eskidendi, çok eskiden.

Hani ay herkese gülümserken,
Mevsimler kimseyi dinlemezken,
Hani çocuklar gibi zaman nedir bilmezken,
Eskidendi, çok eskiden.

Hani hepimiz arkadaşken,
Hani oyunlar tükenmemişken,
Henüz kimse bize ihanet etmemiş,
Biz kimseyi aldatmamışken,
Eskidendi, çok eskiden.

Hani şarkılar bizi bu kadar incitmezken,
Hani körkütük sarhoşken gençligimizden,
Daha biz kimseye küsmemiş,
Daha kimse ölmemişken,
Eskidendi, çok eskiden.

Şimdi ay usul, yıldızlar eski
Hatıralar gökyüzü gibi gitmiyor üstümüzden
Geçen geçti,
Geceyi söndür kalbim
Geceler de gençlik gibi eskidendi
Şimdi uykusuzluk vakti.

Murathan Mungan

Metrix 10.02.08 15:31

Fay
 
Fay

Kaç kişiyim bu yalnızlığın ortasında
Bir boğa, bir leopar
Arena ve Opera
İyot ve Rüzgar
Arsenik ve Sözcükler arasında
Yüzüm çalılıklarla kaplı
Aralayan gözüpek avcılar
İçin parslar geziyor kuytularında
İyi yürekli bir canavar saklanıyor
Yazdıklarımın ve yüzümün
Satırlarında
Kendim için büyük bir tehlikeyim artık
İlerliyorum
İçimdeki yer çatlağı boyunca

Murathan Mungan

Metrix 10.02.08 15:31

Gece Nöbeti
 
Gece Nöbeti

Daha az seviyorum seni
Giderek daha az
Unutur gibi seviyorum
Azala azala
Aramızdaki uzaklığın karanlığında

Geceler kısalıp, gündüzler uzuyor böyle olunca
Daha az seviyorum seni
Kendini iyileştiren bir yara gibi
Daha az
Ve zamanla

Sen geceyi tutuyorsun, ben nöbetini
Uzak dağ kışlalarında
Görmüyoruz birbirimizi
Usul usul sis iniyor
Kopmuş yollara
Işığı hafif, uykusu ağır koğuşlarda üzerini örtüyorum senin
Bir çığ gibi uyuyorsun rüyalarımda
Sevgilim sevgilim
Yıldızları daha büyüktür bazı gecelerin
Nöbet kadar yalnızken öğreneceksin bunu da

Artık daha az seviyorum seni
Unutur gibi, ölür gibi daha az
Yeniden ödetiyorum kendime
Onca aşkın öğretemediğini
Kolay değildi
Yalnızca sevgilimi değil, evladımı da kaybettim ben
Kaç acı birden imtihan etti beni
Bir tek gece vardır insanın hayatında
Ömür boyu sürer nöbeti
Bu da öyleydi,
İyi ol, sağ ol, uzak ol
Ama bir daha görme beni

Murathan Mungan

Metrix 10.02.08 15:32

Göç Yolları
 
Göç Yolları

Söyleyin dağlara rüzgara
Yurdundan sürgün çocuklara
Düşmesin kimse yılgınlığa
Geçit vardır yarınlara
Göç yolları
Göründü bize
Görünür elbet
Göç yolları
Bir gün gelir
Döner tersine
Dönülür elbet
En büyük silah umut etmek
Yadigar kalsın size
Yolverin kanatlı atlara
Sürgünden dönen çocuklara
Ateşler yakın doruklarda
Geçit vardır yarınlara
Dağılsak da göç yollarında
Yarın bizim bütün dünya

Murathan Mungan

Metrix 10.02.08 15:33

Göçebe
 
Göçebe

Birbirinde arınan iki nehir gibi
Birbirimizden geçerek
Çıktığımız açıklık
Ruhlarımızı yeniden bölüştürüyordu bedenlerimize
Uçurum içini çekiyordu
Orman fısıldıyordu
Kumlarını silkeleyen göçebe bedenin
Yeniden düşüyordu yola
Görünmezin atlarıyla uzaklaşıyordun
Erkekliğin sütünü bıraktığın
Tuzlu dudaklarım
Ardından bi şiiri mırıldanıyordu sana

Uçurum, orman, ay ve bedenindeki birkaç işaretle
Zamana geçirilen dayanıklı söz, o gece
Ardından mırıldandığım şiir
Şimdi başkalarının dudaklarında göçebe

Murathan Mungan

Metrix 10.02.08 15:33

Görü
 
Görü

Bundan önceki hayatımın içinden geçiyorum
Önceki hayatımdaki çölden geçiyorum
Şimdi iki yanında yükselen uzun binalara aldırmadan
Burası çöldü biliyorum
O zaman da çöldü
Bu zamanda
Binaların örtemediği çölü görüyorum
Eski bedenimde aldığım öldürücü yaralar
Yalnızca birer leke şimdiki bedenimde
Yatağan, saldırma, ok mızrak
Fal gibi saklı duruyor derinimde
Kutsal kitaplara dilini veren şiir
Birer leke dilimde
Bir zamanlar gördüğüm bir rüya bu
Şimdi içinden geçiyorum
Görmüştüm görmüştüm görüyorum

Murathan Mungan

Metrix 10.02.08 15:34

Grizu
 
Grizu

Sözcüklerin hepsi pusu
İçindeki dilsiz çocuk
Çengel yürek, sarsak adım
Kırışmış kafesi yüzünün
Bu rol sana sepya
Alnın eski Türkçe yazısı
Taahhütlü sözcükler
Çık bu oyundan çık! Her replik sobe
Sözcüklerin gönderdiği yerden
Kim sağ salim dönebilmiş geriye
Çok azı gittiği gibi kalır
gönderildiği yerde: metruk anlam, tenha dilek
atomize edildiğin dil oyunlarının içinde saklı
Grizu: karşı tehlike
Kundakçı laser yakıyor jeneriği

Gittikçe genişleyen bir perde
kalır
gittikçe genişleyen bir perdede

Murathan Mungan

Metrix 10.02.08 15:35

Güz Beyleri
 
Güz Beyleri

Güz beyleri! Güz beyleri!
Kızarmış yapraklar saltanatı, nal sesleri
Cam çekiçler göğsünüzde
Hiçbir uyku silemez yüzünüzden
Yılın değil bu ömrün hazanı
Başka göklerden bir yıldız
Başka dağlardan bir ırmak
Başka atlaslarda yaşadı
Bağrınıza kadar battığınız gece
Hiçbir yağmur yıkayamaz artık bu duayı
Bulutların atlarla birlikte uyuduğu
Bir zamanlar sizin olan mevsimden
Bir yaprak düşüyor
Ne zaman gözlerimin önünden geçseniz
Cam çekiç
Yüreğimden kopmayan çığ
Siz yoktunuz ben sizin mevsiminize geldiğimde

Murathan Mungan

Metrix 10.02.08 15:36

İstersen Hiç Başlamasın
 
İstersen Hiç Başlamasın

İstersen hiç başlamasın
Bu hikaye eksik kalsın
Onca yaraların ardından
Yeni bir aşk yaratamazsın
Örselenmiş bir çocukluk
İşte benim bütün hikayem
Kaç sevda geçse de yüreğimden
Bu yıkıntıları onaramazsın

İstersen hiç başlamasın
Geç kalmışız birbirimize
Yanlış kapılarla geçmiş bunca yıl
Dönemeyiz artık ilk gençliğimize
İstersen hiç başlamasın
Söz verelim kendimize.

Murathan Mungan

Metrix 10.02.08 15:37

İzin
 
İzin

Bilmediğiniz kelimelerin altını çizin, derdi Öğretmenim.
Bunca yıl, bunca yol, bunca hayat ve kitaptan
sonra bütün kelimelerin altını çiziyorum
-Öğretmenim, artık izin istiyorum.

Murathan Mungan

Metrix 10.02.08 15:38

Kırılgan
 
Kırılgan

Kırılgan bir çocuğum ben
Yüreğim cam kırığı
Bütün duygulardan önce
Öğrendim ayrılığı
Saldırgan diyorlar bana
Oysa kırılganım ben
Gözyaşlarım mücevher
Saklıyorum herkesten
Ürküyorlar gözümdeki ateşten
Ürküyorlar dilimdeki zehirden
Ürküyorlar o dur durak bilmeyen
gözükara cesaretimden
Diyorlar: Bir yanı sarp bir uçurum,
Bir yanı çılgın dağ doruğu.
Oysa böyle yapmasam ben
Nasıl korurum içimdeki çocuğu?
Bir yanım çılgın nar ağacı
Bir yanım buz sarayı.

Murathan Mungan

Metrix 10.02.08 15:39

Kupon
 
Kupon

Ucuz bir efsane alın
Gündelik yaşamınızdan
Bir İmge biçin kendinize
Pazarın ürettiği görünmez kumaşlardan
Ya da değişik tarihli parçalardan
Yüzünüzü ısmarlayın
Yukarıdan aşağıya üç
Soldan sağa beş
Üç beş kişi
Sığdırın kendinize
Yedeğinizde bulunsun
Malum, bu durumlar belli olmaz
Her çekiliş için farklı
Kuponlar
Bu durak olmazsa önümüzdeki durak
İlerleyelim beyler
Öldürdükçe içimizi önde boş yer var

Murathan Mungan

Metrix 10.02.08 15:40

Kuzeydeki Pencere
 
Kuzeydeki Pencere

Kokladığın gülün kokusu kalmış sende
Bıraktığın denizin tuzu
Geçtiğin iklimlerin masalı sinmiş üstüne
Kuzeydeki pencere açık
Göçebe bin bir gece

Sözcükler sökülmüş bir anıyı
Ne kadar tamamlayabilirse
Bir andır eski defterlerin
Güneşinden vurur yüzüne
Yazsam olmaz dersin
Kimi zaman sırf bunun için
Yazmaya değerse de
Kuzeydeki pencereyi açarken
Yere düşen defterden görünür:
Eksik kule, yırtık nehir
Sımsıkı kapatmış olsak da
Bizi ürperten anıları hayatımızın
Eski defter ya da kuzeydeki pencere

Murathan Mungan

Metrix 10.02.08 15:41

Manşet
 
Manşet

Hayatıma manşet istiyorum.
Birkaç manşete ihtiyacım var, günler tekdüze
Karton filmlerden yapılma bütün serüvenlerin
içinden geçtiğimiz karanlık tünel bizim olmayan gündelik
Büyük bir köy artık bana tanınan, dünya!
ölüm tek ticaretin
Biz söyleriz başkalarına kalır kelimeler
sanal gerçeklikler için vurguna inmiş manşet
Gözlerimize attıkları bandın sakladığı karanlık
kimsenin ofsetinde kazınmıyor yalan sarmal grafik
kendine çevriniyor
Biz söyleriz başkalarına kalır kelimeler
Rekabetten başka yapacak bir şey bırakmıyorlar bize
Şerefin, haysiyetin, adaletin ve ümidin
eski moda öyküsüne bir biletim var, alıp cezalı bir biletle
değiştiriyorlar. Sesim hiçbir metinde tanınmayacak böyle
giderse.
Aşık olmak istiyorum.
Kendileri koyuyorlar kuralları. Naklen yayınlamak
istiyorlar bütün duygularımı. Güzel pişmanlıklar yaşamak
istiyorum, bırakmıyorlar, sterilize ediyorlar hemen yaşadığım
her anı. Hilesiz kuşlar bile kartpostallarda tuzağa düşürülüyor,
Tebrik ediliyor; poz verdiriliyor kanatlarına.
Pozdan putlar yaratılıyor her yanda, afişlerde, ekranlarda,
vitrinlerde, sokak pozlara tapmaya zorlanıyor insanlar.
Zorlandıklarını hiç anlamıyorlar.
Her yerde bela var. Olmayacak yerlerde üşüyorum.
Çarşaflarımı denetliyorlar ben yokken. Pencereme konan kuşları
takibe alıyorlar. Tek kişilik bir içbükey zaman bile
bırakmıyorlar bana.
Çıkmasam odam gömleğim oluyor. Çıkmasam sokaklar tundra.
Aynaya bile şebekemi gösteriyorum.
Bakın kimseyi dövmek istemiyorum. Aktör de olmak
istemiyorum. Vücuduma ve ruhuma muhtacım. Rahat
bırakmıyorlar. Yerimi bilmeliyim gitmeden önce. İzmarit olmak
istemiyorum. Gençken ve yeniyken bir şeyler denemeliyim. Önce
bir manşet bulmalıyım kendime, her şeye bir manşetten
başlamalıyım.
O zamanları anlatmak istiyorum.
Zamanı öğrenmeye çalışırken yitirdiğimiz zamanları.
Ölümden anlayan bir yanımız vardı gene de
Sesimiz açılırdı. Uyurken korkardık. Sıçrardık uyku
arasında ya da birinin elini tutardık
Gecenin koyu kibrinde gölgelense de erden masumiyetimiz
gelip geçerdik her şeyin yanı başından
derinleşmekti en büyük tehlike
Bağışlanırdık. Gençtik. Gençlik kaba cephane.
hiçbir şeyin içimize fazla işlemesine izin vermezdik
kahkahayla baş etmeye çalışırdık gözümüzle göremediğimiz
her şeyle, ölesiye korkardık
kendi içimizden tanımadığımız biri çıkacak diye günün
birinde

anonim bakış için rehin verdiğiniz gözler
önünde
geçip giden yazıp duran söyleyip eyleyen
ben değilim
duru suyun arı mantığın dingin optiğin
önünde
görülmek görünmek gözükmek isterim
çok mu zor çok mu olanaksız bilmek isterim
karşı durduğum şeyler vardır hayatta
manifestoya varmadan daha kısa mesafelerde
çözgüsü atkıya daha kolay dolanabilecek bir dolu yol
derin çözümsüzlükte
adı konmamış gizli bir sözleşme saklı madde
imha ve imla
ne çöllerde yiten geç dönemin mecnunları
ne teneke kutularda biriktirdiğim madeni paralar
en büyük günahımı işlemedim daha
elementlerin minimal kullanımı
daha yolun başındayım, yakında


şimdiki zaman yalnızca çarşı
pop ve popcorn zulmün bütün ayları
iki bin yıllık kadim şehirlerde işkenceciler emniyet
müdürü, katiller vali, Bağdat naklen bombalanıyor tarih ekrana
çıkıyor, şifreli çantalarda taşınıyor parçalanmış haritalar, zulme
çalışıyor devletin ve sermayenin bütün kanalları, polisler
gazeteci, sarı kartlı muhbirler, satılık şeref koltukları,
eski bir alınlık: Geçmişi anlamayan onu bir daha yaşamak
zorundadır
hem ortadoğudayız hem viyana kapılarında
kuşe bir gravürde dağılıyor kimlikler değerler özsu; katil
hep başkası çıkıyor kara piyasada kapalı iktisat
her yıl geriye çalışıyor infilaka kadar körlük
infilaka kadar kötülük
herkes birbirine düşman olursa sistem mümkün oluyor ve
buna, hayat işte, deniyor
şairler biliyor sonuna geliyoruz büyük duvara
herkes bir manşet bulmalı parçalandığı fragmanlara
bugünlerden bir gün çıkacaksak eğer, çıkılacaksa,
gömdüğümüz şeyler olmalı bugünlere, bir gün başka gözler
bugünleri yeniden okuduğunda bizi görsünler diye, birkaç
manşetlik kaba cephane
ne yalnızca siper ne barikatta verdiğimiz ölüler
şiir gizimizi herkesin gözleri önünde kaçırır geleceğe
kolay kirlenmeyecek mecralar deltalara vurur akıntısı
çıkarız çıkmalıyız acemi şiirler büyür başkalarının okuduğu
olduğu yerde
bizi de oldurur derin teorisiyle
tekin olmayan şiirlerin kotuma altına aldığı yarınlar
saklar kendi çocuklarını da
eski ve kara bir şarkı yineler kendini başkalarının
kaderlerinde:
"kendini ele verdiğin yerde
başkasına ihanet etmiş olursun
yapma n'olursun!
bizi almazken bizim kurduğumuz şehirler
biz söyleriz başkalarına kalır kelimeler
varsın olsun sen gene de
yapma n'olursun!"

yarım bırakılmış bir fragman gibi,
parçalanmışlığın sunduğu acemilikler gibi
mükemmel olmaktan özellikle kaçınmış şiirler gibi
söylenebilecek binlerce sözden yalnızca birkaçı gibi
kirletilmiş kayıtsızlığın her vahşeti mümkün kıldığı bir
dünyada
hayatımızın başına çekin kendi manşetinizi

Murathan Mungan

Metrix 10.02.08 15:43

Maske
 
Maske

Maske ölmek isteğidir sevgilim
Gerisingeriye dönen etiket
Bak gökyüzünde takma bulutlar
Ümitlerini yükseğe ayarla
Ve bataklık halılarında dinlen
Ey kutsal beden
Sana da gelecek sıra
Pilindeki kuraklık yetmiyor değil mi
Hatıranın yüksek gerilimine
Başkalarının bantlarında batıp çıkıyor sesin
Kağıttan intihar kuleleri
Eteklerinde dipnotlarıyla devrildi tek tek
Bilgisayarlarının depoladığı vahşetten çıkış alıyor
Yeni bir maskenin formülleri
Granite dönüşsün diye iskelet iskelet ve etiket
Doğru, kolay silinebilir bir muşambadır seks
Ateşten geçirir karton filmleri
Bazukalar altında kadife gece
Leoparlar öldü sevgilim, parslar, jaguarlar
Çölü olmayan bedeviler platoların yeni aynalar
Tinerle sil maskeni, ekrandaki görüntüyü ayarla
Volümünü kıs kalbinin, dahili hatta seni arıyorlar

Murathan Mungan

Metrix 10.02.08 15:44

Metal
 
Metal

Pencerede kedi yalnızlığı
Metal bir ay fener
Böyle gecelerde yağmurun sesi
Kağıt hışırtısına benzer
Işık yıllarının karanlık hızında
Yedi askı daha asılı yıldızlara
Takıyorum kulaklıklarımı
Dalmaya ve uçmaya hazır
İki kişi olarak
Bölündüğüm yerde
Hard'n'heavy slowları
Yer değiştiriyor içimde bütün kişilikler
Tek başıma oynadığım çin ruleti
Bir jeton, bir zıpkın
Aynı anda işliyor
Kaatil ile maktul arasındaki en kısa yol
Kalkış takımları infilak ediyor
Dans bittiğinde birimiz ölecek
Büyük plato bildiriyor koşulları:
Tek kişilik düello bir metal tango!

Murathan Mungan

Metrix 10.02.08 15:45

Mırıldandıklarım
 
Mırıldandıklarım

Kırdın mı incittin mi birilerini
Kimleri kazandım, yitirdiklerim kimler.
Kendimi yeniledim mi yazdıklarımda?
Yeniden düşünmeliyim
Dostluklarımı, ilişkilerimi
Gözlerim çocukluk fotoğraflarında mı kaldı
Yitirdim mi yoksa masumiyetimi?
Borçlarımı ödedim mi?
Doğru seçtim mi soruların fiillerini?
Tırnaklarım kesilmiş, dişlerim fırçalanmış, saçlarım taranmış,
giysilerim ütülü, odam düzenli mi?
Geri verdim mi aldıklarımı:
Aşkları, dostlukları, sevgileri, güvenleri, bağları,
Kitaplara, sayfalara, satırlara borcumu ödedim mi?
Yokladım mı duygularımı
Hala sevebiliyor muyum insanları?
Ovmalı gümüşleri, bakırlarımı; cila geçmeli ahşaplarıma
ovmalı umutları
Saklı tutmalı gelecek inancını, yarınları eksik etmemeli ağzımızdan
Ey uzak akrabalarım, üvey aşklarım
Mevsim sonu dostlarım, işporta malı ayrılıklar
Arkadaş ölümleri, dost hançerleri, talan ettiğimiz zulalar
Gece telefonları, ıssız konuşmalar
Mağrur incelikler, vurgun yemiş ilişkiler
Uçurum duygusuyla yaşadığımız hayat ey
O kadar çok anlattım ki
Kendime kaldım anlatmaktan...
Bunaldım kendisiyle boğuşmasını
Başkalarında çözmeye çalışan insanlardan
Usandım sözcük oynamalarından, tılsımlı sıfatlardan,
Ofset duyarlılıklardan
Kaç zamandır duru, yalın, çalışkan, iyi insanlar özlüyorum
"içtenliğin" ya da "dünya görüşünün" kirletmediği
Kendime bir yeni yıl kartı yazarak bunları diliyorum
Aranıp duruyorum adresini yitirdiğim insanları
vitrin camlarına yansıyan yüzlerde
Bilmiyorum kalmış mıdır adresini yüzlerinde taşıyan insanlar
Hala bir umut var mıdır
Çıkmaz bir sokağa benzeyen bu avare avunması vitrinlerde
Ne çıkmaz sokaktayım ne de mutsuz
Sadece rüzgarlardan daha güçlü olmak istiyorum o kadar
Açık denizlerde nice yolculuklara yelken açarken
Kış güneşinin mutlu ettiği bir kedi gibi mutlu, emin, tasasız
Sere serpe ve keyifli olmak tek isteğim ve dileğim
senin ve benim, yani bizim için...

Murathan Mungan

Metrix 10.02.08 15:46

Parçalar
 
Parçalar

Parçasından anladığımız filmler
Parçasından anladığımız bütünler
Parçasından anladığımız hayat
Yaşanmaz, ertelenir
Şimdiki zaman parçalar
Gelecek hafta, pek yakında
Sinemayla ilk tutkunluk ilişkimiz
Parçaları birleştirip, kurduğumuz gelecek
Sinemayla ilk tutkunluk ilişkimiz
Parçaların yarattığı merakı gidermek
Parçalarla süreklilik sağlanan
Seyre açılmış başka hayatlar
Olasılıklar, tuzaklar
Ya da var sandığımız bütünlük
Uğruna inançlar, ilkeler, değerler, aşklar
Zamanla parçalanırlar
Beyaz perdeden geçerek çıktığımız sokaklar
Çıkmadıkça sandıklarımızdan
Kendimize yazdığımız serüven
Ve çocukluğumuzdan beri
Bizi bir yerlerde beklediğini sandığımız
O muhteşem sahneler
Düşeriz gözümüzdeki kendimizden
Sıyrılır tüller, düşler, dumanlar
İçindeki kendimiz
Üzerimizden
Boşuna ararız bu sokaklardan
İçinde olmamız gereken fotoğrafları
Sinemalar hepimizi kandırdı!
Uzun bir bekleyişten sonra
Eşiğine vardığımız,
Umduğumuz,
Bulamadığımız,
'Tam da parçasında gösterdiler ama, filmin kendinde yoktu' dediğimiz anlar
Belki sahiden kırpılmış
Belki de hiç olmamış
Uçucu, bulanık tasarımlar
Aynı eşikte durduğumuz insanlar
Bazen ayrı sokaklara çıkar.
Gözleri bağlı geçtik şimdiki zamanları
Bağı çözülmüş gözler geriye baktığında
Anlar anlamı bilinmeden, değeri verilmeden yaşananları
Yok mudur herkesin hayatında
Bir kaç yitik sayfa, birkaç zaman parçası
İşte onlar toparlanır bir gün
Çıkar yol ağzında karşınıza
Tutuklar bizi anılar, sorgular, geçen zaman
Bir intikam gibi bulur yerini!!!
Filmlerde kopukluk sandığımız boşluklar
Her seferinde yanından geçtiniz,
Görmemiştiniz çünkü derinde
Unuttunuz zamanın ellerini. Yalnız perdede yaşanır
İki saate sığdırılan hayatlar.
Oysa ayrıntıların bilgisine sahip oldukça,
Açar bize sırlarını hayat
Bölünüp parçalanmış ilişkileri kimlikler, serüvenler
Herşey yerleşir yerli yerine
Anlaşılır olur
Bir zamanlar anlamadan seyrettiğimiz filmler.
Beyaz perdenin iki boyutlu kareleri
Dağılır sokağın prizmasında
Aldanışlar, ihanetler, yanılgılar
Yani melodramı hazırlayan bütün tuzaklar
Oysa pusuda!
Yaşamın omurgası dağılmış kurgusunda
Kırılır som hayaller,
Kırılır yüreği bütün tutan fanus
Kör filmlerden kalma gözlerimiz
Alışır çiğ ışığa
Bir zamanlar başka türlü çarpan kalbimiz
Salonların delinmiş karanlığında
Çürümüş koza
Değerinden eksiğine bozdurulmuş düşlerden
Yalnızca bir dövme gül kalır geriye
Dağılmış parçalarını arar
Bir Geçmiş Zaman tanımı olan
Bütünlüğümüz
Bozgunlarla sağlamlaşır
Ütopya Kalesi
Dağılmış parçaları bütünler,
Yeni zamanların gümrüğünde
Yol ayrımını doğru bilenler
Hiçbir aşk ve macera tanrısı
Yola çıktığı gibi dönmez geriye
Kabuk bağlar yüzümüzdeki gölgeler
Unutarak ve vedalaşarak geçilen durakların
Birinde inmemiz gerekir
Bindiğimiz düşlerden!
Hayat belki başka biri yapar bizi
Bir melodram öğesi olarak
Umudun da, umutsuzluğun da aşıldığı
O altın dengede
Biliriz içimizdeki avdan yorgun dönen akşamlar
Ne kadar bütünlese de
Parçalar

Murathan Mungan

Metrix 10.02.08 15:47

Peynir Tenekesi
 
Peynir Tenekesi

Nasır bağlamış elleri
Yüreğinin kapısını yıllarca
Kapalı tuta tuta
Yağmur öncesi bir buluta gizlenmiş
Unutmuş olsa gerek
Zorludur, öç alır pişmanlığın elleri
Getirir kör insanı bilmediği bir hududa

Murathan Mungan

Metrix 10.02.08 15:48

Sis Çanları
 
Sis Çanları

Ağır yol, uzak yapılar
Yaklaşmak için yaklaşık tanımlar
Onlarla çıktık yola
Yollarda kaldık
Sis bastı her yanı
Tutukluk çeken silahlar gibi
Sözcükler, fısıltılar, mırıldanışlar
Eksilerek vardık bir yapıya
O mu, değil mi?
Kim bilebilir şimdi
Kılavuzlar şehit
Şehitler hain
Gözlerimiz karanlık bir pusuda
Çoğumuz büyümüş, kimimiz ölmüş
Kendimiz bile tanıdık değiliz artık
Gözümüzden silinen düşün sabahında
Önümüzde açılan yeni bir uzay
Şimdiki Zamana ait bomboş ve ölü anlar
Ne başka yer ne başka zaman
Bizler için hala biryerlerde çalınan
Sis çanları var
Belki bir gün buluşur diye
Aynı ormanda kaybolan çocuklar

Murathan Mungan

Metrix 10.02.08 15:49

Sizden Saklı
 
Sizden Saklı

Gelmediniz, ben hep sizi bekledim
Eksilen yanlarımla
Sizden saklı eskidim.
Her şeyden önce aşk verilmiş bir sözdü benim için
Gün, ay, saat, hafta; takvimişi zaman yani
Aldıkça dönemeçleri değişmedi hiçbir şey
Yalnızca ufuklar yeniledim

Kaç aşktan oluşmuş bir şeydi aşk
Her sevgiliyle biraz daha
Biraz daha sizden saklı eskidim.

Murathan Mungan

Metrix 10.02.08 15:50

Söyle Bana
 
Söyle Bana

Her takvime üç beş ömür
Bahtımızın bilmecesini bölüştürdük
Çabuk düşen yapraklara

Her sey niye bu kadar çok zaman alıyor? niye?
Ne çabuk geldik
Bu soruyu derin bir iç sızısıyla soracak yaşa

Ölüm karşısında kazanılabakış derinliği
Niye yitirildi yaşamda?

Eski bir fotoğrafa bakıyordum
Bu sorular beni yokladığında
Fotoğrafta sen de varsın
Bak ve söyle bana

Murathan Mungan

Metrix 10.02.08 15:50

Sudra Gömlekleri
 
Sudra Gömlekleri

Sudra gömlekleri içindeyim
Zaman tanrı hem erkek hem kadın
Amcamoğlu beni bul
Mahpus değilim
Bir mahpusun saydığı günlerdeyim

Dağlanmış dövmelerim okunmaz etmiş izlerimi
Yittim ben, bilmiyorum nerdeyim
İkindiyle akşam arasında
Ne kadar taşıyabilir tebdilim beni
Ben ki reddettim
Mahpus, casus ve katilken
Yıkanmamışların takdirini

İçimi öldürüyorum. kazıyorum içimi
Çoğalmasın diye ötekilerim
Çoğalmasın diye parçalandığı yerde
Kaldı bedenim
Gövdemi çoktan aştı gitti gövdemin tarihi
Geçilmez yerinde karanlığın
Başkasını denedim

Bazen ıslığım çalınıyor kulaklarıma, bazen gelirken
Düşündüğüm kelimeler
Maden ocakları hatırlıyorum, demirci körükleri, kaçarken
Değiştirdiğim sayısız kan, bir her konaklama yerinde
Ödediğim defterler

İçime attığım taşlar tıkadı sarnıcımı
Tuzun ve kirecin şerbeti dindi
Kuzey defterleri güney rüzgarları arasında
Mühürlü mektuplar taşıdım
Bozgun zamanlarının çarşılarında dağıldı
Başka bir kader için sakladığım kıymetler

Ey benim ateşler kitabındaki babam
Nerde sazımın mızrabı
Nerde kehribarım
Amcamoğlu beni bul
Gidemem, bu yıl güney
Zaman tanrı Zurvanic
Beni de ezberine aldı
Resimde ellerin örtülü olması Kaderin
Esrarengiz karakterini simgeler
Denedim kabartmaların hacminden öteye açılan bütün imkanlarını
Ne yapsam gölgede kalıyordu
Hem Hürmüz hem Ahriman
Kendime dönecek bütün zamanı kılcala daraltmıştı
Taşıl katmanlar
Şimdiyse boşluğundayım
Bir büyük kabartmanın
Örtülü ellerin arkasında
Gömleğimi ilikleyen kopça
Gövdeme yazılan esrar
Karışır yazının gövdesine
Başkaları okudukça
Amcamoğlu buradayım
Otların gürültüsüne, taşların tarihine bak
Mezopotamyadayım..

Murathan Mungan

Metrix 10.02.08 15:52

Tılsım ve Kum
 
Tılsım ve Kum

İçimdeki hayvanın suya indiği saatler
Tılsım ve kum
Gümüş kadar çıplak
Altın kadar bulanık
Sükut ve konuşmak
Ve olmamış şeyleri hatırlamak
Hatıra diye
İçimdeki hayvanın suya indiği saatler
Dışındaki derin uyku
Dile kaçtım
Cinnetinden, cehenneminden
Dile geçtim
Dile gelmezken
Uykudayken söylediklerim
Kum söndü
Tılsımla dindim

Murathan Mungan


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 16:05 .

Powered by vBulletin Version 3.8.7
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0 RC 2