BU GÜN 23 NİSAN ATAM!
Bu gün 23 Nisan!
Biz üç arkadaş yine mahallemizdeki okulun bahçesinde seyrettik töreni. Selim, Hüseyin ve ben… Bu gün biraz geç çıkacağız işe her 23 Nisan’da olduğu gibi…
Selim ayakkabı boyuyor! Çöpten bulduğu yırtık ayakkabılarda ayak parmakları utançla büzülürken, temizleyip parlattığı ayakkabılarda özlemlerini yaşıyor…
Hüseyin kâğıt mendil satıyor ama kendisi hiç mendil kullanmıyor. Kol yenlerinde biriktiriyor çaresizce dökülen gözyaşlarını, burun akıntısını…
Ben çöplerdeki atıkları topluyorum boyumdan büyük çuvalların içinde. Yemek kokularını düşlüyorum hep çöp kokusu yerine…
Bu gün 23 Nisan!
Nasıl güzel giyinmiş çocuklar… Renksiz gözlerimize renk oldular bir anda. Hani bahçıvanların özenle emek verip yetiştirdiği rengârenk yediverenlerin olduğu bahçeler vardır ya, işte o bahçelere benzemiş bizim okulun bahçesi yine…
Bir görseydin o bayram çocuklarını Atam! Gururla daha bir mavi gülerdi göz bebeklerin…
Bu gün 23 Nisan!
Biz mi Atam? Biz hiç çocuk olmadık ki? Bahçıvanlar bedava yetiştirmiyormuş o gülleri. Bizim paramız yok renklere vereceğimiz… Zaten bahçesi de yok ev diye barındığımız gecekonduların önünde… Biz yol kenarında kendiliğinden açan çiçekler gibiyiz. Yaban otlarının arasında vahşî güzellikte ama hep boynumuz büküktür kimsesizliğimizde…
Görmeyen gözlerde renk ararken ayaklar altında eziliriz hoyratca… Bizim ayakkabı boyasıyla bütünleşmiş ellerimiz hiç balon ipinden tutmadı… Bizim çöp kokan tenimiz hiç köpüklü banyo yapmadı… Bizim yüzümüz yumuşak mendillerle değil hep kol yenlerimizde temizlendi. Saçlarımız hiç okşanmadı… Hatırımız sorulmadı…
Bir görseydin biz sokak çocuklarını Atam! Öfkeyle bilenirdi keskin bakışların… Sen olsaydın hiç çocukları birbirinden ayırmazdın, ayırmazdın değil mi Atam?
Bu gün 23 Nisan!
Seni anlatıyor Atam, kürsüde pembeler içinde bir kız çocuğu… Heyecanı diline dolanmış, nasılda coşkulu. Ah bir çıksam diyorum o kürsüye var ya, neler anlatırdım içim dışım isyan dolu… Haksızlık duvarını örmüşler okulun çevresine, bize yasak üzerinde oturup töreni seyretmemiz bile! Oysa tırnak diplerine yerleşmiş kara boyaları saklamak için Selim’in elleri ceplerinde… Sabah çöp kokusu gitsin diye bende ovmuştum ellerimi iğde çiçekleriyle… Hüseyin omuzuna kadar sıvamıştı kazağının kollarını, yenleri görünmesin diye…
Bugün 23 Nisan!
Sen yine de rahat uyu Atam! Biz gelecek 23 Nisan’da da oturacağız bu duvarda… Yılmayacağız, küsmeyeceğiz asla! Pes etmeyeceğiz bizi hor görüp aralarına almasalar da…
Masum bakışlarımızda çocuk olamadık 23 Nisan’larda ama… Senin ilkelerine tutunmuş gençler olacağız gelecek 19 Mayıs’larda…