Saints Row 2

**Mavi Lord** · 19.11.09, 23:49

Saints Row 2

Yorucu bir final haftasından, işlerin ve toplantıların yoğunlaştığı bir ayın sonrasında arkadaşlarınızla akşam çıkıp eğlenmek gibisi yoktur. Hele ki bu durumu serbestçe yapabiliyorsanız, tadından yenmez. Özellikle büyük bir kutlama planlıyor veya kafanıza göre takılmayı düşünüyorsanız, uzun bir gece sizi bekliyor demektir.

Oyun dünyasında GTA ile başlayan, daha sonraları bir çok firma tarafından denenen ama maalesef GTA kadar başarılı olamayan bir “serbestlik” formülü mevcut nedense. Oyuncuların büyük bir kısmı, gerçek hayatta yapamadıklarını, oyunlar sayesinde sanal ortamda yapmaktan büyük haz alıyorlar ve bunun içinde saatlerini bilgisayar başında geçiriyorlar. Aslında bu durum son senelerde tüm oyun türlerine de yansımış durumda. Detaylarına birazdan geleceğim ama, baştan söylemek istediğim bir durum var. Karşımızda, kötü bir GTA çakması, kötü bir port ve kötü bir oyun duruyor. Evet, buyurun...

Hapishaneden “serbest” hayata...

Saints Row serisi, ilk oyunuyla birlikte oyunculara GTA tarzını yansıtma konusunda başarılı olmayı denemiş, kimilerine göre bunu gerçekleştirmiş, kimilerine göre de başarılı olamamıştı. İlk oyundan sonra, 2. oyunun geleceği dedikoduları yayılırken, yapımcıların böyle bir proje üzerinde çalıştıkları haberi alınmış ve beni şaşırtan derecede bekleyen oyuncular çıkmıştı. Neden şaşırtıcı şekilde? Çünkü ilk oyuna da nedense pek ısınamamıştım.

İkinci oyun geldi ve bilgisayarlarımıza konuk oldu. İyi yaptı, ama maalesef ellerinde hiçbir şey olmadan, yani klasik “eli boş geldi” lafını desteklercesine teşrif etti.

Oyunun hemen başlangıcında, geniş bir karakter yaratma ekranıyla karşılaşıyoruz. Senaryoya başlamadan önce, karakterimizi olabildiğince detaylı bir şekilde tasarlamamıza ve oyun boyunca ortalığı kırıp dökebileceğimiz “canavara” dönüştürmemize imkan sağlıyor bu ekran. Göz rengi, kaş genişliği, ağız bölümü vs. derken bütün detayları geçtikten sonra veya klasik karakterle oynamaya karar verdikten sonra, oyunumuza başlıyoruz.

Hapishaneden kaçan bir karakter olarak hikâyemize başladığımız oyun, önümüze gelen polisleri indirerek kaçışımızı kendimizin oynamamıza imkan vererek başlıyor. Ama daha ilk dakikadan, büyük bir hayal kırıklığına uğruyorsunuz. Çünkü beklediğim SR2 ile, karşımızdaki oyunun alakası yok.

Kötü taklit diye buna denir?!

Son zamanlarda oynadığım oyunlarda, ilk dakikalarda oyuna karşı çok büyük ön yargıyla yaklaşıyorum. Kötü olduğu hissiyatı doğuyor bende otomatik olarak nedense. Bu oyuna da öyle başladım ama oynamaya devam ettikçe, bu sefer hislerimde yanılmadığımı anladım.

Oyunu bir süre oynadıktan sonra, karakterinizi yönlendirirken, araç kullanırken veya istediğiniz herhangi bir şeyi yaparken, “yönlendirmenin” vasat olduğunu göreceksiniz. THQ firması, isim yapmış bir firma olduğundan bu durumu kabullenmek istemeyebilirsiniz ama oynamaya devam ettikçe, kontroller ciddi şekilde oyundan soğumanıza neden oluyor. Özellikle şu anda piyasada GTA IV gibi kendi türünde ciddi bir oyun varken, bu kontroller ile bu oyunu oynamayı istemeyeceksiniz.

SR2'nin belki de GTA IV karşısında tutunacağı tek dal, oyundaki serbestlik. Özgürlük ortamı bu oyunda var ama diğer olumsuz faktörler yüzünden geri planda kalıyor. Olumsuzluklara aldırmayıp bir süre oynarsanız, oyunda yapabilecekleriniz çok fazla olduğunu göreceksiniz. Özellikle paranızı harcama konusunda kesinlikle sıkıntı çekmeyeceğinizi söylemeliyim. Oyunda çok fazla mağaza, iş yeri vs. var ve bunların ciddi bir kısmını satın alabiliyorsunuz. Ayrıca oyunun “özgürlük” ortamını sağlamasına yardımcı olan en büyük faktör ise, devasa şehir. Oyunda oldukça büyük bir harita var ve bu haritanın her bir noktasına serbestçe hareket edebiliyorsunuz. Dediğim gibi, oyunun tutunacağı bir dalsa, tam üzerinde duruyoruz şu anda =)

“Seni sevmek, tuzsuz bir çorba içmek gibi ey SR2!”

Başlık oldukça kötü oldu, farkındayım. Ama tam anlamıyla düşüncelerimi anlatıyor o cümle. Oyundaki teknik ögelerin neredeyse tamamı, vasat bir performans sergiliyor. Oyundaki grafikler, şu anda piyasadaki rakibi GTA IV'e oranla çok geride kalmış. Gerek kaplamalar, gerekse karakter tasarımları umut verici değil. Deniz tasarımı bile gerçekçiliğe bir katkı sağlamıyor...

Sesler, oyunun en yetersiz noktası. Oyundaki seslendirmeler yerlerde sürünürken, oyun içerisinde duyduğunuz her sese biraz daha kulak verirseniz, 2. sınıf bir sinema filmindeki seslere benzetmemeniz için hiçbir sebep yok.

Oynanabilirlik ise bu noktada birbirine zıt olmak üzere ikiye ayrılıyor. Özgürlük penceresinden baktığınızda çok iyi bir oynanabilirlik karşınıza çıkarken, bu özgürlüğü yaşama nokrasında oynanabilirlik sınıfta kalıyor. Teknik ögeler oyuna o kadar etki ediyor ki, özgürlüğü yaşarken bile tam anlamıyla bundan haz duymanız engelleniyor ve bu da oyundan soğumanız için büyük bir etken oluyor.

Optimizasyon ise, oyunun en büyük belası. Oyun içerisinde, bir anda FPS'nin yerlere düşüp 2. saniyede göklere çıkması beni epeyce rahatsız etti. Özellikle kovalama sahnelerinde veya polisten kaçmaya çalıştığınız durumlarda, FPS'nin bir iki anlık yerlerde sürünmesi, sizin kaza yapmanız ve/veya oyuna hakaret etmenize sebep olabilir...

Sonuç olarak...

...üç nokta kullanmayı nedense sevmişimdir hep. Saints Row 2, şu anda piyasadaki rakibi GTA IV karşısında ezilmekten kurtulamıyor maalesef. Yapımcıların Birkaç nokta üzerinde daha fazla çalışması gerektiği sonucunu rahatça çıkartabiliriz. Keşke yapımcılar oyunu çıkartmak için acele etmeselerdi ve birkaç ay sonra çok daha iyi bir şekilde karşımıza gelseydi SR2.

Oyunsuz kalmayın...

Konu Bilgileri
	Konu Başlığı Saints Row 2	Konudaki Cevap Sayısı 0
	Şuan Bu Konuyu Görüntüleyenler	Görüntülenme Sayısı 720

Benzer Konular
Konu	Konuyu Başlatan	Forum	Cevaplar	son Mesaj
Saints'n'Sinners Biyografisi-Saints'n'Sinners Hayatı-Grup Saints'n'Sinners Kimdir?	Akasya	Türk Rock Müzigi Şarkıcılarının Hayatları ( Biyografileri )	0	16.12.09 15:49

Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)