|   Cevap No : 2 ( Nazım Hikmet Ran ) 
 Cevap No : 2
 İki serseri var:
 Birinci serseri
 Kö p rü altında yatar,
 Sularda yıldızları sayar geceleri..
 İki serseri var:
 İkinci serseri
 Atlas yakalı sarhoş sofralarında
 Bağdatlı bir dilencinin çaldığı sazdır.
 Fransız emperyalizminin
 İdare meclisinde ayvazdır.
 
 Ben:
 Ne kö p rü altında yatan,
 Ne de atlas yakalı sarhoş sofralarında
 Saz çalıp Arabistan fıstığı satanların
 Şairiyim;
 
 Topraktan, ateşten ve demirden
 Hayatı yaratanların
 Şairiyim ben.
 
 İki serseri var:
 İkinci serseri
 Yolumun üstünde duruyor
 Ve soruyor
 Bana:
 Proleter dediğimin
 Ne biçim kuş olduğunu?
 
 Anlaşılan
 Bağdadî şaklaban
 Unutmuş
 Mösyö kimle beraber
 Adana-Mersin hattında o kuşu yolduğunu...
 
 İki serseri var:
 İkinci serseri
 Pencerelerden bir gölge gibi girergeceleri..
 İki serseri var:
 İkinci serseri
 Halkın alınterinden altın yapanlara
 Kendi kafatasında hurma rakısı sunar.
 
 Ben hızımı asırlardan almışım,
 Bende her mısra bir yanardağ hatırlatır.
 Ben ki halkın ne alınterinden on para çalmışım
 Ne de bir şairin cebinden bir satır...
 
 İki serseri var:
 İkinci serseri
 Meydana dört topaç gibi saldığım dört eseri
 Sanmış ki yazmışım kendileriiçin.
 Halbuki benim
 Bir serseriye hitap eden
 İkinci yazım işte budur:
 Atlas yakalı sarhoş sofralarının sazı
 Fransız sermayesinin hacı ayvazı
 Bu yazdığım yazı
 Örse balyoz salanların şimşekli yumruğudur
 Katmerli yağ yağ ensende
 Ve sen o kemik yaladığın
 Sofranın altına girsen de
 -Dostun Karamaçabey gibi-
 Kaldırıp kaldırıp yere çaaalmak için
 Canını burnundan aaalmak için,
 Bulacağım seni..
 Koca göbeklerin Russel kuşağı sen,
 Sen uşşşak murabbaı,
 Sen uşşşak mik'abı
 Satılmış uşşakların uşşşağı sen!
 
 Nazım Hikmet Ran
 |