tualimforum.com  

Geri git   tualimforum.com > KÜLTÜR VE SANAT > Tatil/Gezi Rehberi
amp;markreadhash=guest" rel="nofollow">Bütün Forumları okunmuş kabul etrel="nofollow">Bütün Forumları okunmuş kabul et
Kayıt ol Yardım Üye Listesi Ajanda Arama Bugünki Mesajlar Bütün Forumları okunmuş kabul et

Tatil/Gezi Rehberi Türkiye'nin turistik mekanları,Türkiye de gezip görülmesi gereken turistik mekanlar... Tatil rehberi,tatil mekanları,tatil köyleri,oteller,moteller,kış tatili,kayak merkezleri,kaplıcalar,dinlenme tesisleri...


Konu Bilgileri
Konu Başlığı
Marmaris Hakkında Bilgi
Konudaki Cevap Sayısı
0
Şuan Bu Konuyu Görüntüleyenler
 
Görüntülenme Sayısı
1832

Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler
Alt 25.06.08, 15:18   #1 (permalink)
Kullanıcı Profili
Administrator
 
Admin - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Kullanıcı Bilgileri
Üyelik tarihi: Jan 2008
Mesajlar: 425
Konular: 410
Puan Grafiği
Rep Puanı:2520
Rep Gücü:20
RD:Admin has a reputation beyond reputeAdmin has a reputation beyond reputeAdmin has a reputation beyond reputeAdmin has a reputation beyond reputeAdmin has a reputation beyond reputeAdmin has a reputation beyond reputeAdmin has a reputation beyond reputeAdmin has a reputation beyond reputeAdmin has a reputation beyond reputeAdmin has a reputation beyond reputeAdmin has a reputation beyond repute
Teşekkür

Ettiği Teşekkür: 46
27 Mesajına 153 Kere Teşekkür Edlidi
:
Standart Marmaris Hakkında Bilgi

Marmaris

Marmaris Coğrafi konumu nedeniyle Akdeniz ve Ege Denizinin kavuştuğu yerde, önemli bir liman ve sahil kentidir. Bu nedenle ilk çağdan günümüze kadar Ege ve Akdeniz arasında önemli bir geçiş noktası olmuştur. Gerek Marmaris’in gerekse çevresinin kıyı yapısının çok girintili çıkıntılı olması, iyi korunmuş koyları ve limanları bulunması bu bölgenin Asya, Avrupa ve Afrika arasında önemli bir bağlantı noktası olmasını sağlamıştır.

Yüzyıllar süren Karya tarihi içinde yer alan Marmaris ve çevresi, Rodos ve Mısır arasındaki ticari yol nedeniyle bir deniz üssü haline gelmiş, zaman zaman diğer Ege limanlarına rakip olabilmiştir. Hatta bu konumu yüzünden sahillerden uzak ve denize ulaşmak isteyen kentlerin istilalarıyla da karşı karşıya kalmıştır.

Tarihte Karya Bölgesi ve Dönemi
Karya bölgesi yaklaşık olarak bugünkü Muğla ilini kapsayan topraklar üzerindeydi diyebiliriz. Ancak bu bölgede Karya’lılardan önce hangi halkların yaşamış olduğu hakkında kesin bir bilgiye sahip değiliz. Bazı tarihçilere göre İÖ 2000’lerde ve belki de daha önceleri yaşayan Luviler bu bölgenin yerli halkıydı. Karya’lılarla Lelegler de bunlardan sayılır.
Karya’lılar güçlendikten sonra Finikelilerin egemenliğindeki Rodos adasını zorlu savaşlar sonunda ele geçirdiler. Daha sonra Delos dahil bütün ege adalarını fethettiler. (İÖ 3000) ve kısa bir sıra sonra da Girit’e ve Minos’a egemen oldular.
Karya’lıların bu egemenliği Minos kralı Mene zamanına kadar sürdü; ancak Mene uzun mücadeleler sonucunda Karya’lıları Girit topraklarından atmayı başardı. Karya’lılar adalardaki egemenliklerini bırakıp Anadolu yarımadasına döndükten sonra uzun bir süre toparlanamamış, çevredeki bazı halkların saldırısına uğramış, onların egemenlikleri altına girmiş, ancak yine de Marmaris’i ellerinde tutmayı başarmışlardır.

Karya Bölgesine İlk Gelenler
Bazı kaynaklara göre Karya’dan önce Finike diye adlandırılan Ege kıyılarına kimi göçebe kavimler yerleşmiştir. Marmaris’te Ege’ye kadar uzanan bu bölgeye egemen olan ve bu bölgeye Leleglerle birlikte yerleşen Sesif’in torunu Karisa Avr’ın adından dolayı yöreye Karisa adı verilmiştir. Yine bu yöreye bu kavimden daha üstün, başlarında sorguç, ellerinde iki kulplu kalkan olan başka bir kevmin de egemen olduğu bildirilmektedir. Bu kavim çok eskiden beri “Argos” ta egemen olan inakuos’un torunu Kar’ın başkanlığında buralara gelip yerleşmiştir. İşte bundan sonra bu yöre onun adıyla Karya olarak anılmaya başlanmıştır. (İÖ 3400)

Herodotos’a göreyse Karya’lılar kendilerinin Girit’ten geldiği söylentisini kabul etmezler ve her zaman anakara olan Karya’da yaşamış olduklarını, Karya’lı olarak bilindiklerini söylerler. Ünlü tarihçi Herodotos ve Homeros, Karya’lıların Milet ve Mikale dağı çevresinde toplandıklarını ve burada yerleşmiş olduklarını kabul ederler. Bu Karya kentleri Herodotos ve Homeros’un yaşadığı dönemde İyon birliği üyesi Yunan kentleriydi.

Mısırlılar ve İskitler Dönemi
Karya’da kısa bir süre hakim olan Mısırlıların egemenliğini İskit’lerin egemenliği izlemiştir. Yöreye egemen oldukları süre içinde İskitler çevrede dokuz kent kurmuşlar, sınırlarını Ege Denizi’nden Asur’luların sınırına kadar genişletmişlerdir. Başka bir kaynak İskit’lerden sonra Asur’luların bu bölgeye egemen olduklarını belirtir.

Karya’lılar Troya Savaşlarında
Asur egemenliğinden kurtulan Karya’lılar, Homeros’un uzun uzun anlattığı tahta atıyla ünlü Troya savaşlarına bazı Asyalı kavimler gibi asker göndererek katılmışlardır. Diğer bir rivayete göreyse İÖ 1209 yılında Troya’lıların savaşı kaybetmesi sonucunda Karya’lılar da mağluplar arasında yer almışlardır. Troya savaşından sonra Yunanistan’da meydana gelen huzursuzluk ve savaşlar nedeniyle Ege adalarına ve sahillerine bir takım yeni istilacılar gelmiş ve yeni koloniler kurmuşlardır.



Yeni Koloniler: Eolya’lılar, İyonya’lılar, Dorlar

Eolya’lılar
Bu yeni istila hareketini başlatan Eolya’lı Orest (İÖ 1124) Misya ve Karya’nın bir bölümüne egemen olmuştur.

İyonya’lılar
Eolya’lılardan sonra ikinci istila hareketi İyonya’lılar tarafından İÖ 1044 yıllarında ikinci koldan yapılmıştır. Birinci kol kralın oğlu Andruklos tarafından Efes yöresine ikinci kolsa Milet çevresine yerleşmiş ve böylece İyonya’lılar bölgede egemenliklerini kurmuşlardır.

Dorlar
Dorların istila hareketi ise zaman içinde Peloponnes’le diğer adalara ve kıyılara savaşsız bir şekilde olmuştur. Dorlar İÖ 1000 yıllarında Karya’nın güney yöresini, İstanköy ve Rodos adalarını egemenlikleri altına almışlardır. Yörede dokuz şehir kurmuşlar, bunlardan Knidos ve Halikarnassos en önemlileri olmuştur.

Karya-Lidya İlişkileri
Karya’lılarla Lidya’lıların oldukça eskiye dayanan bir yakınlıkları ve ilişkileri vardır; Lidya Karya’lı yöneticiler tarafından yönlendiriliyordu. Yine Lidya’lıların en görkemli dönemi olan Heraklitler döneminde orduda Anadolu’nun en savaşçı askerleri olarak tanınan ve at üzerinde savaşabilen Karya’lılar bulunuyordu.

Lidya Krallığı’nın Karya’lılara geçmesi konusunda çeşitli rivayetler vardır. Bunlardan birinde Lidya’daki Karya’lı askerler tarafından düzenlenen bir isyan içinde kraliçe Niza’nın da bulunduğu söylenir. Bu isyan sonunda Karya’lı Daskil oğlu Kigi Ladya’ya kral olunca Karya’lılarla birlik olup Lidya topraklarında bulunan İyonya’lıları bu topraklardan atmıştır. Bir Karya’lı anneden olan Lidya’lıların son kralı Krezüs döneminde Likya ve Kilikya dışında Karya ve Anadolu Lidya’lıların egemenliğine girmiştir.(İÖ 560)

Perslerin Lidya ve Karya’da Egemen Olması
Lidya kralı Krezüs İÖ 546 yılında Med kralı Kiros’a karşı koyamamış, 14 günlük bir kuşatma altında kaldığı Sart şehrinde Perslere teslim olmuştur. Lidya’yla birlikte Karya’nın da egemenliği Perslere geçmiştir. (İÖ 546).

Karya’da Satraplar Dönemi
Persler işgal ettikleri yerleri tayin ettikleri satraplarla yönetiyorlardı. Perslere vergi ödeyen bu satraplar egemenliklerini istedikleri gibi sürdürüyorlardı. Karya ve çevresinde henüz teslim olmamış kentler vardı. Pers kralı Karya satrabı Harpagos’u bunların üzerine yolladı. Bu kentlerden biri de Kaunos idi. Kaunos’lular savaşa hazır olduklarından büyük bir direniş gösterdilerse de işgale engel olamadılar. Karya’lılarsa o dönemde güçlü olmalarına rağmen hiç beklenmedik bir şekilde küçük birkaç direniş dışında teslim oldular.

Daryus ( Dara ya da Darius )
İÖ 525 yılında Mısır’ı zapt ederek Anadolu’ya dönen Pers kralı Kambis yolda ölünce onun yerini alan Ansan prensi Daryus ordunun başına geçerek yönetimi eline almıştı. Diğer taraftan Perslere karşı bir isyan hareketi başlatan ve Atina’yla Eritre’nin de yardımını alan Miletli Aristogoros ve beraberindekiler Sart’a girmiş, sarhoş olarak ellerindeki meşalelerle kenti ateşe vermiş, birçok bina ve tanrıça Kibele tapınağı da yakılıp yıkılmıştı. Pers kralı Sart’a yapılan bu hücumun haberini alınca Batı Anadolu’ya hareket etti. Damadı Daurises’i de bir ordunun başında komutan olarak isyancıların üzerine gönderdi. Daurises isyancıları, onların yardımcılarını ve Kıbrıs’lıları yenilgiye uğrattı. Bu başarıdan sonra Çanakkale’ye yöneldi ve burada beş kenti zaptetti. Yolda Karya’lılarla İyonya’lıların birlikte hareket ettiklerini öğrenince de Karya yönüne döndü. Marsyas (Çine Nehri ) üzerinde çok şiddetli bir şekilde başlayan savaş sonucunda Karya’lılar on bin, Persler ise iki bine yakın zayiat vermiştir.
Savaşı kaybeden Karya’lılar Labranda’ya çekildi. Yeni bir hareket şekli düşünürlerken Milet’lilerin savaş istediği haberi alındı. Karya’lılar tekrar savaşmayı göze aldılarsa da, bu kez daha fazla ölü verdiler. Savaş isteğinde bulunan Milet’liler de çok ağır bir darbe yediler. Karya’lılar egemenliklerine çok düşkün olduklarından yenilgilerine rağmen savaşmaktan yılmamışlardı. Pedasa yolu üzerinde yürümekte olan Pers kuvvetlerini tuzağa düşürmüş, Daurises Amorges, Sisimakos ve ordusunu perişan ettikten sonra geri çekilmişlerdi. Karya kralı Mausolos’un sağladığı bu başarı komşularınca sevinç ve övgüyle sevinç ve övgüyle karşılanmıştır.

Karya ve Herodotos
Karya’da tarih İÖ 484-420 yılları arasında yaşamış ünlü tarihçi Herodotos’un yazmış olduğu Karya tarihiyle başlar. Buna göre Persler döneminde Karya’nın ünlü krallar soyu, İran yanlısı ve bağımlısı Milasa kentinin beyi Hissaldomos’la başlamış, ölümüyle de Mausolos yönetimi ele almıştır.

I. Mausolos
I. Mausolos döneminde Karya’nın yönetim merkezi Milasa zengin mermer ocaklarına sahipti. Kent bu mermerleri yapılarda kullanıyor, mimari eserler meydana getiriyordu. Aynı zamanda çevre kentler de bunda yararlanıyor, hatta mermer ihraç ediliyordu. Milasa kenti bu sayede zengin olmuş ve refaha kavuşmuştu.

Ligdamis
Mausolos’un ölümünden sonra krallık Ligdamis’e geçti. Ligdamis pek başarılı olmasa da Karya’yı ortak bir yönetimde birleştirmeye çalıştı ve Perslerle ilişkileri yumuşatmayı başardı.

Artemisya
Ligdamis’in kızı Artemisya babasının ölümünden sonra onun yerine geçti (İÖ 480). Perslerle daha yakın bir dostluk kurdu. Pers kralı Sarhas’ın Atina ve Isparta’lılara karşı hazırlanan seferine kendi gemileriyle katıldı. Artemisya aklı ve kahramanlığıyla Serhas’ın taktiri ve güvenini kazandı.

Pisindel
İÖ 431-404 yılları arasında Pisindel’in krallığı döneminde Ispartalılarla Atinalılar arasındaki savaşta durumları kötü olan Atinalılar para bulmak ve yardım almak için on iki gemiyi Karya’ya göndermişlerdi. Fakat Menderes Ovası’nda Miyos kentine çıkıp ilerleyen ordunun büyük bir bölümü Karya’lılar tarafından yok edildi.

II. Ligdamis
Tarihçiler Ligdamis’in hükümdarlığı hakkında pek az bilgi verebilmişlerdir.

I. Ekotomni
Ligdamis’in ölümünden sonra İÖ 390 yıllarında Ekotomni’nin kral olduğu sanılıyor. İsyan eden Kıbrıs’lılara karşı savaşan Perslere yardım etmiş, Persler savaşı kazanınca Karya’nın da itibarı yükselmişti.
Ekotomni’nin II. Mausolos, İdriye ve Piksodoras adında üç oğluyla II Artemisya ve Ada adlarında iki kızı olmuştur.

II. Mausolos
Babası Ekotomni’nin (İÖ 377) ölmesiyle kral olmuştur. Karya’ya mutlu, parlak bir dönem yaşatmış, Halikarnassos’u (Bodrum) mimari ve sanat eserleriyle zenginleştirmiştir. II. Mausolos çok gayretli ve egemenliğe çok düşkündü. O çağın en üstün uygarlığı Helen uygarlığıydı. Mausolos da Karya’lıları Helenler gibi olmaya, onlara benzetmeye çalışmıştır. Ancak erken ölümü (İÖ 353) bu düşüncelerini gerçekleştirmesine olanak tanımamıştır.


II. Artemisya
Artemisya ve Mausolos, Ekotomni’nin çocuklarıydı. O dönemin Karya adetlerine göre iki kardeş birbirleriyle evlenebiliyordu. Artemisya da kardeşi Mausolos ile evlenmiş, Mausolos ölünce yönetime kendisi geçmişti. Bugün Londra müzesinde bulunan ve zamanın yedi harikasından biri olan Mausoleum’u (anıtmezar) çok sevdiği kocasının anısına kızlarıyla birlikte yaptırdı. Kendisi ölünce aynı yere gömüldü. (İÖ 351)

İdriye
II. Artemisya’nın ölümünden sonra kardeşi İdriye onun yerine başa geçip küçük kız kardeşi Ada ile evlendi. Perslere karşı uyumlu ve pasif bir politika yürüttü.

Ada
Kocası İdriye (İÖ 341) ölünce tahta geçti. Ancak dört yıllık bir hükümdarlıktan sonra kardeşi Piksodaros Perslerle anlaşıp yönetimi ele geçirdi ve Ada’yı sürgüne gönderdi. Ada Halikarnassos’u terk ederek Alinda kentine sığındı. Büyük İskender bu yıllarda Karya topraklarında hızla ilerliyor, Karya kentlerini teker teker fethediyordu. Halikarnassos da bunların arasındaydı. İskender buraya gelince dostu olan Ada’yı geri getirip, bütün Karya’nın yönetimini ona verdi.

Piksodaros
İdriye ölünce Piksodaros yönetimi ele alabilmek için kardeşi Ada’yı sürgün etmişti; fakat Piksodaros satraplık ünvanına sahip değildi. Bu nedenle Persler, Orontobates isminde birini yönetime yardımcı olarak gönderdi. Piksodaros istemeyerek yönetimdeki ortaklığı kabul etti. Piksodaros ölünce (İÖ 336) idare Persli Orontobates’e kaldı ve Orontobates satrap oldu.

Karya, Büyük İskender, Bergama ve Romalılar
İskender babasının ölümü olan İÖ 336 yılında yirmi yaşındayken kral olmuş, böylece gerek Asya, gerek Avrupa için yeni bir çağ başlamıştı. İÖ 334 yılında Makedon ve Yunanlılardan oluşan ordusuyla Çanakkale Boğazı’nı geçerek Troya’ya ulaştı. Şehrin doğusunda, Granikos Nehri civarında Karacabey’de Pers ordusuyla karşılaşıp, Daryus’u büyük bir yenilgiye uğratınca Anadolu’nun kapıları İskender’e açılmış oldu. Ülkenin büyük bir kısmı Ege sahilleriyle birlikte fethedildi.
Pers egemenliğine son darbe ise İÖ 331 de vuruldu. Daryus kaçarak kurtulabildi. Daryus’un hazinelerini ele geçiren İskender’e Hindistan’a ulaşacak yollar açılmış oluyordu. İskender 323 yılında, 33 yaşında Babil kentinde öldü. Generalleri fethedilmiş toprakları aralarında paylaşırken çıkan anlaşmazlık yüzünden birbirleriyle savaşmaya başladılar. Bu karışık dönemde Bergama kralı I. Attalos güneye doğru ilerleyerek Karya’nın tamamını işgal etti. İö 197 yılında V. Filip’le Romalılar arasındaki meydan savaşında Filip yenilince, Romalı komutan Asya’daki tüm Yunan şehirlerinin özgürlüklerine sahip olması gerektiğini söylemişti. Asya’ya yeni gelmiş Roma ordusu İÖ190 yılında Manisa’daki meydan savaşında Suriyeli Antiodios’u yenince Karya ve Likya’nın yönetimi Rodos’a verildi. Rodos’un kötü yönetimi İÖ 167’de Likya’lılar gibi Karya’lıların da ayaklanmasına neden oldu. Aynı zamanda Roma senatosu Karya ve Likya’nın bağımsızlıklarını ve özgürlüklerini kabul etti.
Bergama kralı III. Attalos İÖ 133’te krallığını Roma’ya miras bırakınca Anadolu’da Roma’nın varlığı kabul edilmiş oldu. Başarılı ve kimi zaman da başarısız süren Roma İmparatorluğu’nun Karya’daki egemenliği Bizans’ın doğuşuna kadar sürmüştür. İÖ birinci yüzyılda Roma’da iç savaşlar başlamıştı. İÖ 44’de Julius Cesar, İÖ 42’de Brutus ve Kassyus öldürüldü.
Bu tarihlerde Karya’da bulunan Antonius ve Cleopatra kış mevsimini geçirmek üzere Mısır’a dönmeye hazırlanırken Milas, Alabanda ve bazı kentler ünlü hatip Milaslı İbrea’nın kışkırtmasıyla Romalılara başkaldırarak muhafız kıtalarını yok etmişlerdi. Ancak sonradan Romalıların yeniden fethettiği Milas yakılmış, yıkılmış ve perişan edilmiş, Alabanda halkının da çoğu öldürülmüştür.
Tarihi kaynaklar Romalılar döneminde Anadolu’nun büyük bir yıkıma, zulüm ve işkenceye maruz kaldığını yazmaktadır. Karya da bu felaketin dışında kalamamıştır. Bu olayları izleyen dört yüzyıl Roma döneminin ikiye ayrılmasını hazırlayan ve Bizans dönemini başlatan yıllar olmuş ve İS 395 yılında Karya ve Likya tamamen Bizans yönetimine geçmiştir. Anadolu’nun bir bölümüyle Karya ve Likya 8. yüzyıl başında Harunurreşid tarafından işgal edilmiş, ancak 860’lı yıllarda yeniden Bizans devleti topraklarına katılmıştır.
1100 yıllarına doğru, Anadolu Selçukluları’nın Anadolu’da batıya doğru ilerlediklerini görüyoruz. O tarihten sonra bu topraklar Menteşe Beyliği kuruluncaya kadar Selçuklular’ın yönetiminde kalacaktır.
Menteşe Beyliği Dönemi
Menteşe Bey 1282 yılı yazında Aydın önlerine kadar ilerleyip uzun bir kuşatmadan sonra kentin kalesini fethetmiş ve sonra da Karya içlerine sarkmaya başlamıştır.Menteşe Bey tarafından Karya’nın tamamının fethi kaynaklara göre 1291’de tamamlanmıştır.Menteşe Bey ölünce yerine oğlu Mesut Bey geçmiştir.Mesut Bey 1300 yılında Rodos seferi için Marmaris liman ve kalesini üs olarak kullanmış,Rodos’u fethetmiş,ancak ömrünün sonlarında büyük bir Haçlı donanmasının 1309’da Rodos’u geri almasını önleyememiştir.

Menteşe Beyliği Sücaeddin Orhan Bey zamanında en parlak dönemini yaşamış ve Marmaris büyük bir liman kasabası haline gelmiştir.Orhan Bey’in ölümü üzerine Menteşe tahtına çıkan oğlu İbrahim Bey zamanında ,Girit dukası Marino Morisini 1352 yılında Ayasuluk ve Balat limanlarını beyliğin elinden almış ,ancak tedbirli davranan Marmaris, İbrahim Bey’in oğlu Hakim Gazi Ahmet Bey’in de yardımıyla kendini Girit dukalığına karşı koruyabilmiştir.Gazi Ahmet Bey liman ve kalenin onarılmasını sağlamış,1365 yılında Rodos’la Kıbrıs arasındaki deniz yoluna egemen olduktan sonra Marmaris daha da gelişip önem kazanmıştır.Gazi Ahmet Bey’in ölümünden sonra Menteşe Beyliği Sultan II.Murad tarafından 1424’de Osmanlı topraklarına katılmıştır.

Osmanlı Dönemi
Bu yeni dönemde Menteşe Beyliği’nin toprakları 1444’de II. Murad zamanında Saruhan ve Aydın’la birlikte yönetim şekli olarak ‘has’ haline getirilmiş,Marmaris ise Menteşe sancagına bağlı bir köy olarak kalmıştır.1517 yılındaysa yönetim Muğla tımarı olarak Hasan Nakari adlı şahsa verilmiştir.

Osmanlı İmparatorluğu’nun Akdeniz’de egemen olması için Rodos Adası’nın alınmasının gerekli olduğuna inanan Kanuni Sultan Süleyman 16 Haziran 1522 yılında yüz bin kişilik bir orduyla Üsküdar’dan hareket ederek kırk gün sonra 26 Temmuz Cumartesi günü Marmaris’e ulaşmıştır. Önce kaleyi dolaşan Kanuni,kaleyi küçük bulmuş ve daha büyük bir kale yapılmasını emretmiştir.Bu arada yakınlık duyduğu Sarıana’ya duasını almak için uğramış ve Sarıana Kanuni’ye Rodos’un alınacağını müjdelemiştir.

Rodos seferi nedeniyle Marmaris yeniden önem kazanmıştır.Liman kenti Marmaris sonraları Muğla mütesellimleri tarafından gönderilen voyvodalar tarafından yönetilmiştir.Bunu yönetimde yapılan değişiklik izlemiş ve kasaba Rodos’a bağlanmıştır.Marmaris’in yönetimiyse bir mütevelliye bırakılmıştır.1867’de Marmaris Muğla’ya bağlı bir ilçe haline getirilmiş ve bu tarihten sonra mülki yönetim için kaymakamlar atanmıştır.

I.Dünya Savaşın’da Marmaris
1913 yılında bir Alman gemisi Fransız kruvazörlerinin önünden kaçarak Marmaris limanına sığınmış, limanı koruyan Türk askerleri kendilerine sığınan bu Alman gemisini Fransızlara vermemişlerdir.Bunun üzerine Fransız gemileri Marmaris Boğazı’nı mayınlamışlarsa da kale komutanı ve görevlileri bu mayınları bir gecede toplamış ve zararsız hale getirmiştir.1914 yılının temmuz ve ağustos aylarında yine Fransız gemileri kaleyi topa tutmuş,büyük bir tahribat yapmışlardır.Karaya çıkan Fransız askerleri Türk kumandan ve askerlerinin kahramanca müdafaaları karşısında çekilip gitmişlerdir.


İstiklal Savaşı’nda Marmaris
Sevr Antlaşması’ndan sonra 29 Temmuz 1919’da İtalyanlar’la Yunanlılar gizli bir anlaşma yapmış,İtalyanlar Muğla ve Marmaris’i işgal etmişlerdi.Bu arada İtalyan kabinesi düşmüş,Dışişleri Bakanlığı’na da Kont Sforza getirilmişti.İtalya 22 Temmuz 1922’de Yunanistan’la önceki anlaşmasını tek taraflı olarak bozdu.Türklere yardıma dayanan yumuşak bir politika izledi.Bu nedenle Marmaris halkı İtalyan askerlerine karşı direnmemiş,İtalyanlar ise Yunan saldırısına karşı Türklere yardım etmişlerdir.İtalyan askerleri Marmaris’ten ayrılırken kalede şerefle dalgalanan Türk bayrağına saygı duruşunda bulunmuşlardır


MARMARİS ÇEVRESİNDEKİ ANTİK KENTLER

Physkos
Antik Marmaris kentinin eski bazı kaynaklarda Physkos,Phiscus,Fiskos,Fineks olarak geçtiği görülür.Bilge Umar Kayra adlı araştırma kitabında Fiskos sözcüğü konusunda oldukça geniş bilgi vermektedir.Bu antik kent Marmaris limanının 2 kilometre kadar kuzeyinde,Asar Tepesi’nin yamacında kurulmuştur.Ancak günümüze Klasik ve Helenistik döneme ait surların temel kalıntılarından başka bir şey kalmamıştır.Ünlü tarihçi Heredotos bu tarihi kentten Marmarisisos’ta mutlu ve refah içinde yaşıyorlar.

Bizans tarihçisi Doukas da Mamalos adında bir Karya limanından söz etmektedir.Charles Texier Marmaris ve çevresini anlatırken yörede renkli mermer çıkarıldığını yazar.Gerek Marmarisisos,gerek Mamalos sözcükleri ‘mermer’sözcüğünü anımsattığından çevrenin mermerle ilişkisi açıktır.Nitekim Muğla ve çevresi çok eski dönemlerden beri işletilen mermer ocaklarına sahiptir.Zamanla koşulların değişmesiyle işletilmeyen bu ocaklar günümüzde yeniden çalıştırılmaya başlanmıştır.15. yüzyılın ünlü denizcisi Piri Reis Kitab-ı Bahriye’sinde ve haritasında Mermeris sözcüğünü kullanmıştır.Saydığımız nedenlerle bu sözcük,kente uygun düşmektedir.Yeni araştırmalar Marmaris yakınlarında eski mermer ocaklarının varlığını ortaya çıkarabilir.Bugün gelişmiş olan kent antlik dönemde Fiskos’un iskelesi olmuş olabilir.Zaman içinde Fiskos gerilerken,liman çevresinde yeni bir yerleşim alanının gelişmiş olduğu da düşünülebilir.Herodotos’un bahsettiği Marmarisisos da belki o zamanlar gelişmekte olan bu yerin adıdır.

Elbette bu yazdıklarımız bir varsayımdır.Nitekim ‘Marmaris Kasabasının Kısa Tarihçesi adlı yazısında 0.Levent Seral da Marmaris’in tarih boyunca aldığı isimleri aşağıdaki gibi sıralayıp görüşünü şöyle belirtilmiştir:’Marmaris’in tarih içinde aldığı isimler sırasıyla;Physcus ya da Fiscus,Fisco,Porto Fisko,Vischa,Mamula,Mamalos,Marmara,Porta di Marmora,Marmarista,Marmariçe,Mermeris ve Marmaris şeklilerinde sayılabilir.Bundan başka; idari ve dini yönetim bölgesi olarak;Pereia Rodhionou,Paraea Rodhiorum,Proto Lykia ve Sevahil-i Menteşa adlarıyla tanıyor idi…Yazılı metinlerin çoğu Yunanca olduğundan;yabancı ve bilhassa Luvi kökenli kelimelerin Yunanca’nın yazılış ve anlam çerçevesine sokulmaya çalışıldığı tabidir.Burada kelimelerin hangi manayı taşıdıkları bilgi azlığından dolayı çözülememekle beraber, hatırlanması gereken husus;Marmara Denizi,Marmara Adası’yla Marmaracık,Göl Marmara,Dağ Marmara gibi İç Anadolu kentlerinin ve nihayet Marmaris’in ortak benzerliğinin mermer taşı olmayıp hepsinin bir göl veya göle benzer bir küçük iç deniz kenarında bulunmasıdır.’’

Amos
Burası Marmaris koyunun Turunç beldesi yakınında görülmeye değer antik kentlerden biridir.Denizi,doğası ve arkeolojik kalıntılarıyla ilgi çekmektedir.İÖ 4.yüzyılda surlarla çevrilmiş olan Amos’un çevresini ve kuşbakışı harika manzarasını görmek isteyenlerin biraz zahmete ve yorgunluğa katlanmaları gerekir.Denizden gelenler Hisar Burnu’ndan tepeye çıkabilmek için yokuş olan ve yola dağılmış bulunan büyük taşların üzerinden atlayarak tırmanmak zorunda kalırlar.Yüksek bir tepeden görkemli manzarayı seyredenler yorgunluklarını çabuk unuturlar.Yorulmak istemeyenler antik alana Marmaris-Turunç karayoluyla ulaşabilirler.Antik çağların bu önemli kentinden günümüze kalan sadece sur içinde harap bir akropol,bir tapınak ve bir tiyatrodur.

Kastabos
Marmaris-Datça yolunun 18. kilometresinde görülmeye başlayan Hisarönü Körfezi’nin manzarasına doyum olmaz.Körfezin denizden üç yüz metre yükseklikteki Pazarlık Tepesi’nde bir Yunan tapınağı bulunmuştur.Prof.Cook ve George Bean tarafından yapılan yeni araştırmalarda bu tapınağın Hemitea Tapınağı olduğu anlaşılmıştır.Hemitea çağlar boyunca adına festivaller düzenlenen ve mitolojide yer alan,hastalara şifa dağıtıp hamile kadınların yardımına koşan yarı tanrıçadır.1959-1960 yıllarında yapılan iki kısa kazıda normal boydan büyük,başı ve omuzları olmayan mermer bir heykelle birkaç parça tarihi eser ve toprak kandil bulunmuştur.Tepede,tapınağın yakınında iki bina ve tepenin altında 5000 kişilik bir tiyatroyla ev kalıntıları görülmektedir.Bu antik kalıntılardan çevrenin doğal güzelliğini seyretmenin insana verdiği güzellik duygusunu sözcüklerle anlatmak olanaksızdır.

Bibassos
Burası da diğer tarihi kentler gibi antik dönemden zamanımıza ulaşabilmiştir.Hisarönü Körfezi’nde, Orhaniye köyünün deniz manzaralı dik ve kayalık tepesi üzerinde bulunmaktadır.Az sayıda kalıntı ve koydaki küçük ada üzerinde bir kale kalıntısı vardır.

Erine
Erine’ye Hisarönü köyünden 3 kilometrelik bir orman yoluyla gidilir.Erine Helen ve Roma dönemi kalıntılarıyla tanınır.Yapıların tamamına yakını toprak altındadır.

Sirna
Marmaris-Bozburun yolunun 20. kilometresinde Bayır mevkiindedir.Sirna’dan günümüze ulaşan masalımsı tarih bilgisi şöyladir: Karya kralının kızı Sirna, Troya savaşında Asklepyus’un oğlu ve Yunan ordusunun doktoru Podaleryus’la evlenir.Kral bir düğün hediyesi olarak damadına Loryma Yarımadası’nı verir, damat da bu bölgede iki yeni kent kurar ve kentlerden birine karısının adını verir.Ancak bu kentten günümüze herhangi bir tarihi kalıntı kalmamıştır.

Hidas
Edirane-Bilbassos yolu üzerinde Marmaris’ten 35 kilometre uzaklıktadır.Helenistik çağdan günümüze kadar gelebilmiş sur kalıntıları ve bu kalıntıların güney tarafında kare planlı bir anıt mezar bulunmaktadır.Antik kent ise Selimiye Koyu’ndadır.

Timnos
Rodos’un karşı yakasında, Bozburun’da bir yerleşim yeri olduğu tahmin ediliyor.Çok sayıda yazıt bulunmuşsa da antik yapılara rastlanmamıştır.

Tissanos
Bu tarihi kent Symi (Sömbeki) Adası’nın karşısında, Söğüt Koyu’nda bulunmaktadır.Tarihi kalıntıları Saranda (Cumhuriyet) mahallesinin yakınındadır.Akropol köy okulunun arkasındaki bir tepeciktedir.Surla çevrili akropolün batı ucu Bozburun Limanı’na bakar.Helen,Roma ve Bizans dönemlerini yaşamıştır.
Söğüt köyü sahiline yakın dört küçük adacık vardır.Bunlar Söğüt,Zeytinlik,Değirmen ve Fenaket adalarıdır.Söğüt Adası’nda Bizans döneminden kalmış bir kiliseyer almaktadır.Mersin Burnu’nda ise eski bir manastır,bir kuyu,taştan bir çeşme ve bir de değirmen vardır.

Föniks
Bir ilkçağ kenti olan Föniks bugünkü Taşlıca (Fenaket) köyünün yakınındadır. Taşlıca’yla eski kent arasındaki yolda kayaya oyulmuş mezarlar, duvarlar ve yapı kalıntıları görülmekte, duvarlar Helen çağı işçiliğine benzemektedir. Asar Tepesi’nde surlardan kalma bazı bölümler ve bir de üzerinde yazıları okunamayacak kadar silinmiş bir kaya dikkati çeker.Akropol kent yapısına elverişli bir düzlüktedir.Hemen yakında Sindili adındaki eski bir köyün halkı 1950’li yıllarda burayı terk ederek Fenaket’e göçmüştür.
--------------Tualimforum İmzam--------------
Mesajınızda:


-> Mail Adresinizi verirseniz,
-> Konuyla alakasız yorum yaparsanız / Konuyla alakasız bir soru sorarsanız,
-> Amaçsız, içinde paylaşım olmayan, saçma konular açarsanız,
-> Üstüste mesaj yazarsanız ( Flood yapmakda denir),
-> Küfür ederseniz,
-> Konuyla alakasız bir başlık atarsanız,
-> Mesajınızın tamamını büyük harfler veya puntolar kullanarak yazarsanız,


Mesajınız SİLİNİR ayrıca siz BANLANIRSINIZ.





Admin
Admin isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Tags
bilgi, hakkinda, marmaris


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler

Yetkileriniz
You may not post new threads
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar son Mesaj
Marmaris Sosyal Güvenlik Kurumu Merkezi Adresi ve Telefonu - Muğla Marmaris SGK İleti Goeben Muğla 0 14.09.12 19:04
Marmaris Resimleri - Marmaris Fotografları Okyanus Muğla 0 13.06.12 18:56
Marmaris Kaymakamlığı Adresi ve Telefonu - Muğla Marmaris Kaymakamlığı İletişim Adres Tolga Muğla 0 04.02.12 19:06
Manisa-Kırkağaç Anadolu Teknik Lisesi/Hakkında Genel Bilgi/Hakkında Genel Bilgi SERDEM Liseler - Anadolu Liseleri - Fen Liseleri 0 22.07.09 03:28
Kız Kumu - Marmaris Hakkında Bilgi Okyanus Tatil/Gezi Rehberi 0 22.04.09 17:41


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 22:32 .


Powered by vBulletin Version 3.8.7
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0 RC 2