![]() |
Zülfü Livaneli Şarkı ( Türkü ) Sözleri Belalım Uçurum uçurum gözlerine baktığım sensin Prangalarca boynuma taktığım sensin Dağ gölleri gibi gibi hasret çektiğim Her gece uyku diye yattığım sensin Yanarım yanarım tutuşur Yanarım kavurur ateşim Seni de beni de belalım Gün değmemiş ormanlarda yittiğim sensin Ömrüme ömür diye kattığım sensin Deli deli boranlarda aç denizlerde Teninin tuzunu canım tattığım sensin Damga damga göğsüme vurduğum sensin Öfke dolu şehirlerde bulduğum sensin Yer nerede gök nerede ben neredeyim Diye diye sınırlara geldiğim sensin... Zülfü Livaneli |
Bin Boğalar Efsanesi I-II-III Bin Boğalar Efsanesi I-II-III Kalktık Horasan'dan sökün eyledik Parlar omzumuzda uzun şelfeler Harran ovasında binlerce kişi ceylanlara karışıp semah döndük Ulu şahinler gibi Ve adlarımızı verdik sulara, ovalara, dağlara. Anadolu'nun her karış toprağına damgamızı bastık. Her karış toprağına bir ad bulduk, obamızın adını koyduk. Unutulmasın, bir ulu toprakta soyumuz boy versin diye... Düşürdüler bizi tozlu yollara, aşırdılar bizi karlı dağlardan. Düşürdüler bizi halden hallere... Anadolu'nun taşıyla toprağıyla, akan suyu, esen yeliyle, Binlerce yıldan bu yana işlenmiş, gelişmiş, yeşermiş, boy atmış kervansarayları, Sarayları, tapınakları, ulu şehirleri, türküleri, gelenekleri, görgüsü, bilgisiyle bir olduk, kaynaştık. Etle kemik gibi... Yağmurla toprak gibi... Binlerce kişi, binlerce ceylanla birlikte semah tuttuk üç gün üç gece, kırk gün kırk gece... Zülfü Livaneli |
Bir Çift Turna Bir Çift Turna Bir çift turna geldi Kars illerinden Öter garip garip bizim ellerde Evrilir çevrilir de göle konmaya Korkar ki avcı var göllerde Sakın ey sevdiğim Urum kışıdır Yağmur yağar cıgaların üşüdü Konup göçmek erenlerin işidir Konup göç ki söylenesin dillerde Eşinden mi ayrıldın nedir firkatin Çık yıldız dağına bir semah tutun Orda Pir Sultan var ervah-ı zatın O seni geçirir coşkun sellerden Varıp da sılaya çıkarsan böyle Kötülük gördüysen iyliğim söyle Derdim çoktur halim dosta arz eyle Benim gibi olmuş var mı kullarda... Zülfü Livaneli |
Bir İnsan Ömrünü Neye Vermeli Bir İnsan Ömrünü Neye Vermeli Bir insan ömrünü neye vermeli Harcanıp gidiyor ömür dediğin Yolda kalan da bir yürüyen de bir Harcanıp gidiyor ömür dediğin Yüreğim ürperir kapı çalınsa Esleyen yelimden hile sezerler Künyeler kazınır demir sandıkta Savrulup gidiyor ömür dediğin Dışı eli yakar içi de seni Sona eklenmeli sözün incesi Ayrılık gününü kör dereleri Bölünüp gidiyor nehir dediğin Bir insan ömrünü neye vermeli Para mı onur mu taş dikenli yol Ağacın köküne inmek mi yoksa Çırpınıp duruyor yaprak dediğin... Zülfü Livaneli |
Bir Karanlık, Bir Aydınlık Bir Karanlık, Bir Aydınlık Bir karanlık, bir aydınlık Geçip gider günlerimiz Bir hayale uzanır da Değmez olur ellerimiz Hoşçakalın der gibidir Ufka giden kırlangıçlar Ayrılığın ilk çizgisi O umutlu başlangıçlar İnan bana sevdiceğim Aynalar da yalan söyler Şarkılardır bize kalan Bir de çılgın öpüşmeler... Zülfü Livaneli |
Bir Seni Özledim Bir de Memleketimi Bir Seni Özledim Bir de Memleketimi Yine hasret duman duman gönlümde Bir seni özledim bir de memelektimi Ağzımda cigaram yüreğimde sen Bir seni özledim bir de memleketimi Uzandım ranzama boyu boyunca Gardiyan kapıya canım kilit vurunca Duvarda asılı sazım alınca Bir seni özledim bir de memleketimi Hasretinden benim yüreğim yanık Bir avuç gökyüzü gökyüzü canım etraf karanlık Karşımda duruyor zalım parmaklık Bir seni özledim bir de memleketimi... Zülfü Livaneli |
Bizim Bizim Canlar canı dosta giden Kahır dolu yollar bizim Sevdamızdan sual eden Sevda bilmez kullar bizim Bir başına türkü yakan Kuş altında dallar bizim Bizden kopup bize akan Çorak ilde seller bizim Samanyolu sarı diken Ayda açan güller bizim Gün devşirir yıldız eken Karanlıkta yıllar bizim Harap olmuş gönül evi El gönlünde çöller bizim Yanıp gitmiş gökte mavi Yere yağan küller bizim ... Zülfü Livaneli |
Boz Atlı Hızır Boz Atlı Hızır Sabah namazında çıktım Kozan'dan Gözüm korktu hızan oğlu hızandan Kör olmuş kahyası düşmüş izandan Yürü Sultan Hızır car günün geldi Yetiş merdan Ali car sende kaldı Atlar dizim dizim kardan çıkmıyor Kamber cevabetmiş daha gitmiyor Çağırdım pirime gelip yetmiyor Yürü Sultan Hızır car günün geldi Yetiş merdan Ali car sende kaldı Atların gözünü duman bürüdü Gözüm yaşı sel oldu yürüdü Takatım dermanım gitti çürüdü Yürü Sultan Hızır car günün geldi Yetiş merdan Ali car sende kaldı Dağların başı yavuzdur yavuz Er odur ki daim gezer yalavuz Boz atlı Hızır bize olsun kılavuz Yürü Sultan Hızır car günün geldi Yetiş merdan Ali car sende kaldı Gediğin başından baktım geriye Birisi kıra binmiş biri doruya Birini benzettim Şahım Ali'ye Yürü Sultan Hızır car günün geldi Yetiş merdan Ali car sende kaldı Kul Ahmed'im çok ağladı çok güldü Boz atlı Hızır bize kılavuz oldu Car diyen kulların carına geldi Yürü Sultan Hızır car günün geldi Yetiş merdan Ali car sende kaldı... Zülfü Livaneli |
Bozgun Öter Telimiz Bozgun Öter Telimiz Yüce dağlar benim bir sualim var Hani size konup göçen ilimiz Arap ata binip cirit atanlar Görünmüyor gözü kanlı delimiz Öterse de bozgun öter bağlama Hançer alıp dertli sinem dağlama Gider oldum kömür gözlüm ağlama Hakkın emri ayrı düştü yolumuz Kahpe felek kıyma bana yazıktır Ayrılık elinden bağrım eziktir Çekilmiş siyeçler bağlar bozuktur Ayrılık gazeli döktü gülümüz Üç beş kişi kalmış türkü diyenler Al üstüne yeşil donu giyenler Kıl kara çadırda geçmiyor günler Onun için bozgun öter telimiz Karac'oğlan der ki yazsam bir satır Kadir mevlam işimizi sen bitir Kısmet nerde ise çeker iletir Kimse bilmez nerde kalır ölümüz... Karacaoğlan Zülfü Livaneli |
Bulut mu Olsam Bulut mu Olsam Denizin üstünde ala bulut Yüzünde gümüş gemi İçinde sarı balık Dibinde mavi yosun Dibinde mavi yosun Kıyıda bir çıplak adam Durmuş düşünür Bulut mu olsam gemi mi yoksa Yosun mu olsam balık mı yoksa Ne o ne o ne o ne o Deniz olunmalı oğlum Bulutuyla gemisiyle balığıyla yosunuyla Bulutuyla gemisiyle deniz olunmalı oğlum... Zülfü Livaneli |
Büyük İnsanlık Büyük İnsanlık Büyük insanlık gemide güverte yolcusu Trende üçüncü Mevki şosede Yayan büyük insanlık. Büyük insanlık sekizinde işe gider Yirmisinde evlenir Kırkında ölür Büyük insanlık. Büyük insanlığın toprağında gölge yok Sokağında fener Penceresinde cam Büyük insanlık Ekmek büyük insanlıktan başka herkese yeter Pirinç te öyle Şeker de öyle Kumaş ta öyle Kitap ta öyle Ama umudu var büyük insanlığın Umutsuz yaşanmıyor... Zülfü Livaneli |
Ceylan Ceylan Kova kova indirdiler yazıya Tut ettiler al kınalı tazıya Kıyma zalim kıyma körpe kuzuya Kaç kuzulu ceylan yad avcı geldi Avcılar elinde kaç kuzun kaldı Kanlı olur avcıların tazısı Kara imiş yavruların yazısı Meme mi istersin ana kuzusu Kaç kuzulu ceylan yad avcı geldi Avcılar elinde kaç kuzun kaldı Süre süre indirdiler dağlardan Mor sümbüllü bahçelerden, bağlardan Kerem der ki şu geçtiğim yollardan Kaç kuzulu ceylan yad eller geldi Avcılar elinde kaç kuzun kaldı... Zülfü Livaneli |
Çağrışa Çağrışa Çağrışa Çağrışa Çağrışa çağrışa havada turnam Bagdat'tan mı geldin, ağzında hurman Emanetin sana, sılama uğra Eğlen turnam, eğlen, pire gidelim Ali'nin çağırdığı yere varalım Hasan'la hüseyin'e gönül verelim On iki imamlara yüz sürelim Eğlen turnam, eğlen, pire gidelim Kerbela çölünden sakin mi geldin Ne yaman ötersin, bağrımı deldin Sen de benim gibi yetim mi kaldın Eğlen turnam, eğlen, pire gidelim Alamışam ela gözde yaşım var Kaynamışam her ocaktan aşım var İmam hüseyin eşiğinde isim var Eğlen turnam, eğlen, pire gidelim Kul hüseyin'im der ki kaynadım coştum Bu aşkın elinden serimden geçtim Çağrışa çağrışa aralar aştım Eğlen turnam eğlen, pire gidelim... Zülfü Livaneli |
Çırak Aranıyor Çırak Aranıyor Elim sanata düşer usta Yürek acıya Ölüm hep bana, bana mı, Düşer usta? Sevda ne yana düşer usta Hicran ne yana Yalnızlık hep bana, bana mı, Düşer usta? Gurbet ne yana düşer usta Sıla ne yana Hasret hep bana, bana mı, Düşer usta? Zülfü Livaneli |
Çok Uzak (Bu Bulanık Anıyı) Çok Uzak (Bu Bulanık Anıyı) Bu bulanık anıyı anlatmak isterdim Ama silinmiş nerdeyse bir şey kalmamış Çok eskiden çok ta gençlik yıllarımdan Bu bulanık anıyı anlatmak isterdim Bir giysiydi sanki yaseminler Ağustostaydı ağustosta bir akşam Gözlerini hatırlıyorum biraz sanırım maviydiler Ah evet maviydiler mavi gökyakuttan... Zülfü Livaneli |
Dağlara Küstüm Dağlara Küstüm Tozlu yollarına düştüm de geldim Haramiler kesmiş suyun başını Yolların bacını verdim de geldim Bilmem kim silecek gözüm yaşını Kendime kastım Ali, dağlara küstüm Ali Dar günde dostum Ali Kınama hallerimi, bağlama dillerimi Açık et yollarımı Zalimin elinden kapına geldim Kan gölü içinde bunaldım kaldım Yetiş ya erenler canımdan oldum Bilmem kim saracak yaralarımı... Zülfü Livaneli |
Doğdukları Yerde Ölenler Doğdukları Yerde Ölenler Bozkırda bir kasabadan geçerken Tozlu yolda iki sıralı kahveler Öyle sakin kıpırtısız Otobüsü süzerler Doğdukları yerde ölenler Sıcak öğle sonları, kan uykularda Serinliği dipsiz kuyuların Soğutulmuş testilerde sızıntı Güneş birden devrilir gider Ve geceleri titrek fenerler Hiç şıkayet etmezler Doğdukları yerde ölenler Dağ başında bir köyde Kar altında dal gibi bir kız Munzur dağı gibi köye yazgılı Çeşme başındakı gülüşmeler Dünya onlar için dönmez Bilmezler yol yorgunluğunu Sesleri yankı bulur Hep aynı kayadan, aynı saat diliminden Düşlerinde Çin-ü Maçin'e giderler Doğdukları yerde ölenler... Zülfü Livaneli |
Dönen Dönsün Dönen Dönsün Ela gözlüm benle gitmek dilersen Eylen güzel eylen bile gidelim Yel vursun erisin dağların karı Koyun kuzu melesin de gidelim Irak derler Karaman'ın ilini Köprüsü yok geçemedim selini Menevşe yaylanın perçem belini Lale sümbül bürüsün de gidelim Karacaoğlan der ki geçti ne fayda Merhamet kalmadı yoksula bayda Bu ayda olmazsa gelecek ayda On bir ayın birisinde gidelim Kadılar müftüler fetva yazarsa İşte kement işte boynum asarsa İşte hançer işte başım keserse Dönen dönsün, ben dönmezem yolumdan Bir gün mahşer olur divan kurulur Suçlu suçsuz gelir orda derilir Piri olmayanlar orda bilinir Dönen dönsün, ben dönmezem yolumdan Pir Sultan'ım arşa çıkar ünümüz O da bizim ulumuzdur pirimiz Hakka teslim olsun garip canımız Dönen dönsün, ben dönmezem yolumdan... Zülfü Livaneli |
Duvar Duvar Dağ başını duman almış Gümüşdere hiç akmıyor Yolu tutmuş eşkiyalar Bırakmıyor bırakmıyor Bu gökdeniz nerede var Nerede bu dağlar taşlar Ah şu yıkılası duvar Bırakmıyor bırakmıyor Şu ağaçlar güzel kuşlar Kuşlar dallara konmuşlar Geçit vermez sıra dağlar Bırakmıyor bırakmıyor... Zülfü Livaneli |
Duvarlar Duvarlar Duvarları kuşatın da Tutuklayın hepsini Ne böyle gurbet olsun Ne böyle ayrılıklar Kaldırın duvarları Yıkın gitsin hepsini Ne böyle zulüm olsun Ne de böyle şarkılar Duvarları devirin de Kül edin betonları Ne böyle sınır olsun Ne böyle düşmanlıklar Kaldırın duvarları Yıkın gitsin hepsini Ne böyle zulüm olsun Ne de böyle şarkılar... Zülfü Livaneli |
Düşlerin Parlayıp Söndüğü Yer Düşlerin Parlayıp Söndüğü Yer Düşlerin parlayıp söndüğü yerde Buluşmak seninle bir akşam üstü Umarsız şarkılar dudağımda bir yarım ezgi Sığınmak gözlerine sığınmak bir akşam üstü Gözlerin bir çığlık bir yaralı haykırış Gözlerin bu gece çok uzaktan geçen bir gemi Bir orman bir gece kar altındayken Çocuksu uçarı koşmak seninle Elini avucumda bulup yitirmek yitirmek Sığınmak ellerine sığınmak bir gece vakti Ellerin bir martı telaşlı ve ürkek Ellerin fırtınada çırpınan bir beyaz yelken Bir kenti böylece bırakıp gitmek İçinde bir kaygı binbir soruyla Bitmemiş bir şarkı dudağımda bir yarım ezgi Sığınmak şarkılara sığınmak bir ömür boyu... Zülfü Livaneli |
Düşmüş de Gölgesi Düşmüş de Gölgesi Düşmüş de gölgesi çökmüş de sisi Şu karşı ki toprak Anadolumdur Kesti ışığını paşası beyi İki kaşın arasına ay düştü Palazını şahin gibi konması Dostları ardından varır sanması Yol olmuştur her yiğidin yanması Sana bu ateşten çokça pay düştü Su yürümeyince dağ uçmayınca Sevdiğin Şirin'i sarabilmezdin Genç idin tez idin sıra bilmezdin Bir idin peşine on alay düştü... Zülfü Livaneli |
Eski Tüfek Eski Tüfek Bir insan ömrünü neye vermeli Tükenip gidiyor ömür dediğin Yolda kalan da bir, yürüyen de bir Savrulup gidiyor ömür dediğin Yüreğin ürperir kapı çalınsa Esmeyen yelinden hile sezerler Künyeler kazılır demir sandıkta Harcanıp gidiyor insan dediğin Dışı eli yakar içi de seni Sona eklenmedi önce gideni Ayrılık gününün kör dereleri Bölünüp gidiyor nehir dediğin Bir insan ömrünü neye vermeli Para mı onur mu kaç dikenli yol Ağacın köküne inmek mi yoksa Çırpınıp duruyor yaprak dediğin... Zülfü Livaneli |
Eşkiya Dünyaya Hükümdar Olmaz Eşkiya Dünyaya Hükümdar Olmaz Sene 1341 mevsime uydum Sebep oldu şeytan bir cana kıydım Katil defterine adını koydum Eşkiya dünyaya hükümdar olmaz Çok zamandır çektim kahrı zindanı Bize de mesken oldu Sinop'un hanı Firar etmeyilen buldum amanı Eşkiya dünyaya hükümdar olmaz Bir yanımı sardı müfreze kolu Bir yanımı sardı Varilcioğlu Beşyüz atlıylan kestiler yolu Eşkiya dünyaya hükümdar olmaz... Zülfü Livaneli |
Geceleyin Geceleyin Geceleyin karanlıkta Suya attım ben sesimi Türkü oldu birdenbire Denizinden geçen gemi Geceleyin karanlıkta Gülümsedim buluta ben Saçlarına düşen yağmur Gökkuşağı oldu birden Geceleyin karanlıkta Yıldız tuttum gökyüzünde Işığını sana vurdu Bir gül açtı yüreğimde... Zülfü Livaneli |
Geldi Geçti Ömrüm Benim Geldi Geçti Ömrüm Benim Geldi Geçti Ömrüm Benim Şol yel esip geçmiş gibi Hele bana şöyle gelir Bir göz açıp yummuş gibi İş bu söze hak tanıktır Bu can gövdeye konuktur Bir gün ola çıka gide Kuş kafesten uçmuş gibi Miskin adem oğulları Ekinlere benzer gider Kimi biter kimi yiter Yere tohum saçmış gibi Bu dünyada bir nesneye Yanar içim göynür özüm Yiğit iken ölenlere Gök ekini biçmiş gibi Bir hastaya vardın ise Bir içim su verdin ise Yarın anda karşı gele Hak şarabın içmiş gibi Yunus Emre bu dünyada İki kişi kalır derler Meğer Hızır İlyas ola Ab-ı hayat içmiş gibi... Zülfü Livaneli |
Genç Olmak Genç Olmak Sisli bir kent puslu akşam Camlarına yaslanmada Odada sen bir başına Kaygılarla kuşatmada Söyle canım söyle bana Anlat nedir genç olmak Her akşam bu yalnızlıkta Öksüz bir kuş havalanır Kanat çırpar karanlıkta İnsanlardan yaralanır Söyle canım söyle bana Anlat nedir genç olmak Paylaşma bu yalnızlığı Düşlerinin hızı ile Türkülere dök içini Öyle binbir sızı ile Söyle canım söyle bana Anlat nedir genç olmak... Zülfü Livaneli |
Gidelim Gidelim Ela gözlüm benle gitmek dilersen Eylen güzel eylen bile gidelim Yel vursun erisin dağların karı Koyun kuzu melesin de gidelim Irak derler karaman'ın ilini Köprüsü yok geçemedim selini Menevşe yaylanın perçem belini Lale sümbül bürüsün de gidelim Karacaoğlan der ki ne fayda Merhamet kalmadı yoksula bayda Bu ayda olmazsa gelecek ayda Onbir ayın birisinde gidelim... Zülfü Livaneli |
Gökte Uçan Huma Kuşu Gökte Uçan Huma Kuşu Gökte uçan huma kuşu Ne bilir gülün kıymetini Kargayı kondurmam dala Ne bilir dalın kıymetini Saga sola laf atanlar Gerçege yalan katanlar Sonra beylige yetenler Ne bilir ilin kıymetini Çift sürüp tarla ekmeyen Meydana sofra dökmeyen Arıya hizmet etmeyen Ne bilir balın kıymetini... Zülfü Livaneli |
Gökten Uçan Telli Turnam Gökten Uçan Telli Turnam Gökten uçan telli turnam Bizim beyler yerinde mi Türlü tevrü cenge giren Demirci'oğlum yerinde mi Leyli Sohbet ile saz eyleyen Her türlü avaz eyleyen Her mecliste naz eyleyen Han Ayvaz'ım yerinde mi Oğlum Yalan koç Köroğlu'm yalan Ülkelere saldım talan Yar gecede hafik olan Telli Nigar yerinde mi Ömrüm Zülfü Livaneli |
Gökyüzü Herkesindir Gökyüzü Herkesindir Bir gün Çok bunalırsan Denizin dibinde Yosunlara takılmış gibi soluksuz... Sakın unutma gökyüzüne bakmayı Gökyüzü senindir Gökyüzü herkesindir... Zülfü Livaneli |
Gözlerin Gözlerin Düşlerin parlayıp söndüğü yerde Buluşmak seninle bir akşam üstü Umarsız şarkılar dudağımda bir yarım ezgi Sığınmak, gözlerine sığınmak bir akşam üstü Gözlerin bir çığlık, bir yaralı haykırış Gözlerin bu gece çok uzaktan geçen bir gemi Bir orman bir gece kar altındayken Çocuksu, uçarı koşmak seninle Elini avcumda bulup yitirmek, yitirmek Sığınmak, ellerine sığınmak bir gece vakti Ellerin bir martı, telaşlı ve ürkek Ellerin fırtınada çırpınan bir beyaz yelken Bir kenti böylece bırakıp gitmek İçinde bin kaygı, binbir soruyla Bitmemiş bir şarkı dudağında bir yarım ezgi Sığınmak, şarkılara sığınmak bir ömür boyu Gözlerin bir çığlık, bir yaralı haykırış Gözlerin bu gece çok uzaktan geçen bir gemi Ellerin bir martı, telaşlı ve ürkek Ellerin fırtınada çırpınan bir beyaz yelken... Zülfü Livaneli |
Güldünya Güldünya Güldünya güldünya Ağla dünya gül dünya Güldünyayı vurdular Bunu böyle bil dünya Güldünya gül dünya Ağla dünya gül dünya Gül dünyayı vurdular Bunu böyle bil dünya İstanbul yalı yalı İçi beyaz boyalı Güldünyayı vurdular Kırdılar taze dalı İstanbul çarşı pazar İçinde cellat gezer Töre evin yıkılsın Sonu hep kara mezar Güldünya gül dünya Ağla dünya gül dünya Güldünyayı vurdular Bunu böyle bil dünya Zülfü Livaneli |
Güldür Gül Güldür Gül Bugün ben pirimi gördüm Pirin eşiği güldür gül Eğildim yüzümü sürdüm Pir'in eteği güldür gül Gülden terazi yaparlar Gülü gül ile tartarlar Gül alırlar gül satarlar Çarşı pazarı güldür gül Gülden değirmeni döner Nun ile gül üğünür Akar arkı döner çarkı Bendi pınarı güldür gül Gel ha, gel ha, can Hatayi dostun nefesi güldür gül Şu öten garip bülbülün Derdi figanı güldür gül... Zülfü Livaneli |
Gün olur Gün olur Gün olur alır başımı giderim Denizden yeni çıkmış ağların kokusunda.. Şu ada senin,bu ada benim Yelkovan kuşlarının peşi sıra.. Gün olur başıma kadar güneş Gün olur başıma kadar mavi Gün olur deli gibi... Gün olur alır başımı giderim Denizden yeni çıkmış ağların kokusunda.. Şu ada senin,bu ada benim Yelkovan kuşlarının peşi sıra.. Gün olur başıma kadar güneş Gün olur başıma kadar mavi Gün olur deli gibi... Gün olur alır başımı giderim!.. Zülfü Livaneli |
Güneş Topla Benim İçin Güneş Topla Benim İçin Seher yeli çık dağlara Güneş topla benim için Haber ilet dört diyara canım Güneş topla benim için Umutların arasından Kirpiklerin karasından Döşte bıçak yarasından canım Güneş topla benim için Seher yeli yar gözünden Havadaki kuş izinden Geceleyin gök yüzünden canım Güneş topla benim için... Zülfü Livaneli |
Günlerimiz Günlerimiz Çözülen bir yün yumağı Akıp giden günlerimiz Mezar taşlarından suskun Sessiz sitemsiz.. Savrulan yapraklar gibi Akıp giden günlerimiz Cenaze törenlerinde Sessiz sitemsiz.. Bir suçluyu aklar gibi Akıp giden günlerimiz Sanki bir sır saklar gibi Sessiz sitemsiz.. Bir kitaba başlar gibi Koşarken yavaşlar gibi öÖen arkadaşlar gibi Sessiz sitemsiz.. Sessiz sitemsiz... Zülfü Livaneli |
Hep Seni Anar Hep Seni Anar Esip durur gün boyunca Yaylalarda bir rüzgar Ama ne rüzgar Hep seni anar Yaprak salar bir ormanda Göğe doğru bir çınar Ama ne çınar Hep seni anar Gidip konmuş kuş gözüne Küçük diri bir pınar Ama ne pınar Hep seni anar... Zülfü Livaneli |
Her Ağacın Kurdu Her Ağacın Kurdu Seyyah olup ayrı düştüm elinden Bize de bir kanlı zalimden oldu Kişi benlik ile düşer belaya Bela çekmek bana dilimden oldu Her ağacın kurdu özünden olur Yiğidin kemliği sözünden olur El için ağlayan gözünden olur Ağlayan gözlerim selinden oldu Dilber senin aşkın serimden eser Nerde güzel görsem o benden küser Erenler kılıcı yolsuzu keser Yolsuz neyler bana yolumdan oldu Aştığım dağların lalesin derdim Kırdım küffarın kalesin aldım Balın yemedim belaya kaldım Arı iner bana balından oldu Pir Sultan pirinin damenin tutar Gün olur koç yiğit menzile yeter Havada turnalar çığrışıp öter Öten telli turnam telinden oldu... Zülfü Livaneli |
Hiroşima Hiroşima Kapıları çalan benim Kapıları birer birer Gözünüze görünemem Göze görünmez ölüler Hiroşima'da öleli Oluyor bir on yıl kadar Yedi yaşında bir kızım Saçlarım tutuşdu önce Gözlerim yandı kavruldu Bir avuç kül oluverdim Külüm havaya savruldu Çalıyorum kapınızı Teyze amca bir imza ver Çocuklar öldürülmesin Şekerde yiyebilsinler... Zülfü Livaneli |
Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 14:46 . |
Powered by vBulletin Version 3.8.7
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0 RC 2