![]() |
Sabahın Düşündürdüğü II Sabahın Düşündürdüğü II Puslu gri bir sabahın Ilık esintili serinliğinde, Parça-parça bulutların dağların Neftiye çalan sihirli eteklerinde; Ve de göl'ün koyu maviliğinde Yakaladım okşadım yaşantının En doyumsuz sevincini gülücüklerini, Göl'de yankılanan ışınların, Rengârenk pırıltılarını Sanki aynalardan taşan Dilim-dilim kristallerden oluşan, Renkli dünyalar demetinde okşadım... Rüzgâr nemlendi tanelendi, Yağmur olup serpildi Tepelerin eteklerine; Yedi renkli gökkuşağiyle El-ele verdi göl'ün orta yerinde, Düşlerimde yarım kalan sevinci Yeniden yaşadım çocuklar gibi.. Gözlerimle-öpücüklerimle yakaladım İsviçre'nin göller yöresi'nde, Gri bir çerçeve içerisindeki Cennet'in basamaklarını.. Bu sessiz tablonun derinliklerinde Yalnız aşk vardı; sevgi vardı, Martıların kanat sesleri sardı Eski kucaklaşmaların renkli anılarını Parça parça bulutlar okşamaktaydı. Kaynak: İstanbul Mavisi Necdet Evliyagil |
Sessiz Yolculuk Sessiz Yolculuk Alışkanlıklarımızı yılmadan-usanmadan sürdürürken, Niçin geçmiş günlere içtenlikle özlem duyuyoruz; Yarınları da bugün yeniden yaşamıyor muyuz? Anımsadığımız güzel anılara tutsak oluyoruz... Uykular da tümden yitirdi renkli düşlerini, Bulutların, rüzgârların ve çiçeklerin seslerini Duymasak da-koklamasak da yaşadık mı diyeceğiz? Yaşantı boyu mavi'yle bir kez olsun öpüşmek, Bu ölümlü dünya'ya gelmeye ve de çile çekmeye değmez mi ki?.. Unutulmuşsan-kaybolmuşsan sessizliklerde, bir yerlerde, Neyi aramak, neyi yakalamak uğruna nam gülüşlerde? Koyulursun ıssız, sisli, sarp çetin yollara; Dilediğince sevdikten ve sevildikten sonra, Doldurma gözlerini ve sevinçlerini acı rüzgârlarla... Uzun ve dönüşü olmayan karanlık bir yolculuğa çıkarken, Çıplak, yalnız ve solumayan toprağa doğru yaklaşırken, Hiç görmediğin, bilmediğin, tanımadığın kimselerle çok yakından, Kıyamete dek komşu olacağını, konuşmayacağını, ayrılmayacağını; Hiç düşündün mü ve de geçirdin mi aklının kenarından? Gerilerde kaldı tüm sevgiler, öpücükler, sevinçler-kederler, Yaşantının güzellikleriyle beraber hırçınlıklar da, savaşlar da bitti. Artık yalnızlığında mutlu olmalıdır ölüler, çimenler ve çiçekler; Gözyaşları aldatan dünya'da kaldı, yağmurlar toprağı ıslattı, Mavi'yle yeşil yaklaştı-kucaklaştı, göğe doğru uzanırken serviler. Kaynak: İstanbul Mavisi Necdet Evliyagil |
Sevgiliye Sevgiliye Sen olmasan da yapraklar Rüzgârın peşi sıra gidecek. Sen gülmesen de bahar Sevincini, renkli bahçelere götürecek.. Rüzgâr esecek; Deniz ve gök Maviliğini sürdürecek; Sen olmasan da kalbimdeki Ses, gene uzaklara; Hem de çok uzaklara gidecek. 1955 Kaynak: Eski Yalı Necdet Evliyagil |
Sevmek Sevmek Sanıyor musun O mutlu O güzel Günlerin; Ve de özlem dolu Yılların Geri gelecek? Zamanın böylesine Hızlı geçip-gideceğini, Ne bilirdin ki? Yaşantının gülümsemesine Gözyaşı'nın yanıt vereceğini Düşleseydin hiç sever miydin ki? Kaynak: İstanbul Mavisi Necdet Evliyagil |
Sıkıntı Sıkıntı Bir sessizlik Döküldü bakışlarınızdan. Bulut, Yağmurunu bırakmadı boşluktan; Sessizlik ve bulut, Sıkıntıdan taştılar; Damla oldular, Gözlerden aktılar. Ankara - 1960 Kaynak: Duyabildiğine Necdet Evliyagil |
Sonbaharın Gözyaşı Sonbaharın Gözyaşı Yapraklar dökülünce Niçin kederleniriz? Oysa gelen Sonbahar'dır, Mevsimlerin tacıdır; Sevincini paylaşırız serinliğinde, Yağmurun serpintisinde Kuru yaprakların Sararan gölgelerinde, Mutluluklarla Dolup-taşarız.. Belki de düşlerimizde Ölümü anımsattığından Duyarız ürperdiğimizi, Yaşantıdan uzaklaştığımızı Sıcak güzellikleri yitirdiğimizi Çevremizden kopup ayrıldığımızı Sanırız sanırız da; Niçin doğa'nın hırçınlığında Bu canım mevsimle yaşamayız? Belki de Sonbahar'la Birlikte oluruz toprakta, Ama yüreğimizde aşk varsa Çiçeklendiririz dikeni; Yıllarımızın en güzelini Bırakma hiç kimseye, Boğaziçi'nin eski bahçelerini Düşleriz dünleri anımsayarak; Dertleniriz bugüne bakarak, Anadolu Hisarı'nın çayırını, Boğaziçi'nin iki yakasını Betonla donatanlara İçimizden haykırarak Lanetler yağdırırız, Arkasından oturup ağlarız. Kaynak: İstanbul Mavisi Necdet Evliyagil |
Uyanmamak Korkusu Uyanmamak Korkusu Bitmeyen-tükenmeyen Acılara kederlere karşın Tadı tuzu mu kaldı yaşantının? Yeknesak bir uğultuda Gömütlerle dolu bir dünya'da Neyi beklemek ve imrenmek? Yarınlarla oyalanıp gitmek... Oysa bir uykuluk yoldayız, Niçin yeniden uyanmaktayız? Ve de uyanmamak korkusundayız? Kaynak: İstanbul Mavisi Necdet Evliyagil |
Yalnız ve Yalnız Yalnız ve Yalnız Yalnızlıklar içerisinde Bir bahar bekliyorum, Sessiz, göz kırpan bakışlarla.. Yalnızlıklar içerisinde Bir ömür sürüyorum, Hatırası bitmeyen sevgilerle. Ankara - 1960 Kaynak: Duyabildiğine Necdet Evliyagil |
Yalnızlığa Övgü Yalnızlığa Övgü Ne güzeldir yalnızlık, İnsan bir yerde Kendini bulur, Ve tek başına avunur. Düşler işte Bu anda kurulur; Kaybedilen günlerle Ve de sevgilerle Birer birer buluşulur. Boğaziçi'nin sisli sabahlarında, Gönlümüzce yalnız kaldığımızda, Yürürken-koşarken kıyılarda Bile yakalayamıyoruz kendimizi; Sesimizi de duyamıyoruz, Böylesine gürültülü bir yaşantıda Adımlarımızın arasında kayboluyoruz; Bilerek-bilmeyerek kahr'oluyoruz. Kaynak: İstanbul Mavisi Necdet Evliyagil |
Yaşantı ve Ölüm Yaşantı ve Ölüm Yarınlar deyip geçmeyelim, Üzüntülerimize-sevinçlerimize Yenik düşmeyelim. Yarın her şey değişirken; Çocuklar doğarken, Bebekler büyürken; İnsanlar yaşlanırken, Mezarlar çoğalırken Değişmeyen nedir? Yalnız aşk değil midir? Yaşantımız sevmekten Sevilmekten fazla Gözyaşıyla dolsa da, Arzular yeşermeyip solsa da, Dallar çiçeklenmeden kırılsa da, Yine bir gülücükle gelen bahardır; Ölüm, servi ağaçlarının altındadır, Bulutlarla-rüzgarlarla Sonsuza dek arkadaştır. Newyork - 1991 Kaynak: İstanbul Mavisi Necdet Evliyagil |
Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 15:37 . |
Powered by vBulletin Version 3.8.7
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0 RC 2