Sultan Ülke Sultan Ülke Türedim kutlu ışıktan Cevherimden yükselir tan Benim, tarihin sultanı Benim, oluşa âşk katan Görklü hakan Bilge beyim Hilâl desenli heybeyim At üstünde doğmuşum ben Cihangir bir göçebeyim Çeri benim Eren benim Çeliğe su veren benim Yedi iklim-beş kıtadan Efsaneler deren benim Simurg da ben Simya da ben Asil-terkip: Hikmet-i fen Yüreğim harman yeridir Hasretim tuncu eritir Dörtnala yiğit atlılar Sevdamın gönül eridir Tufan benim Boran benim Gök-nizamı Kuran benim İbrahim’in ahfadıyım Tüm putları Kıran benim! Düşüncem en güçlü silah Edinmem Nemrut’u ilâh Koca acun benim için Erdem öğrenilen dergâh Bıçak da ben İsmâil de.. Sırrın sırrı Mikâil’de Kâh ölmeden ölürüm de, Dirilirim taze gülde Hem neyim Hem de neyzenim Ebed müddet bir düzenim İnsanlığın son menzili Aşkın olanı sezenim Yunus da ben Mevlânâ da Büyülü sözüm dünyada Sahradaki sûfî kervan Bâbı hümayunda dîvan Bilir beni bütün cihan: Asırlara hükmedenim, Nuh’la kardeştir bedenim Ol mukaddes rüzgâr benim Âteşte yanmaz mâdenim Benim adım, Anadolu Benim, uluların yolu. Olcay Yazıcı |
Şehre Yağmur Yağıyor ve Sen Uzaklardasın Şehre Yağmur Yağıyor ve Sen Uzaklardasın Kalbim bir yanardağdır, göğe savrulur külüm Bu özlem ateşinde sen hiç yandın mı gülüm? Efkâr bir daha yıkar, kent bir daha kurulur Çığ düşer uçuruma, düş aynası kırılır! Adlanmamış duygular durur gül tenhasında Arşa erişir hüzün aşkın müntehasında Sevdamı tısım gibi ıssız dağlara asın Şehre yağmur yağıyor ve sen uzaklardasın! Olcay Yazıcı |
Şiiri Yazılamayan Şehir Şiiri Yazılamayan Şehir Gökçe atlar üstünde fethe uçan cihangir: Bu pürfüsun şehire nasıl yazılır şiir? Bir masal diyarının gölge-ışık Kaf’ını Kalem çizebilir mi mânâ fotoğrafını? Medine-i fâzıla, kutsanmış dersaadet İstanbul sevda gibi, ölüm gibi mücerret Yakamoz şehrâyini, tılsımlı, aşkın-verâ Sözle şerh edilemez bu ilâhî manzara Sanatın bütün sırrı mazmun olsa yine zor İstanbul nûr revnakı, İstanbul bir metafor İstanbul şiiristan, bedestân pazarıdır İstanbul, mâverâya dervîşân nazarıdır İstanbul taç-neşide, ona remz olan lâle Dökülür gökyüzünden bediî bir şelâle Aşkbaz suzidîlâra, raks eder leyl ü nehar İstanbul âteşefruz, erguvanî nevbahar O bir teşbîh-i belîğ, hüsne ad olan gazel İstanbul güzelliğin hayran kaldığı güzel Efsaneler sultanı dalmış ulvî-uykuya İstanbul, lâmekânda ruhun gördüğü rüya. Olcay Yazıcı |
Şiirin Şiiri Şiirin Şiiri Şiir elif, şiir lâm Şiir yorumsuz kelâm Şiir ölümün aynası Şiir bir gül kanaması Şiir bir ilkyaz sürgünü Şiir düşlerin yorgunu Şiir seherde kırağı Şiir ırağın ırağı Şiir masal ikindisi Şiir hükmün efendisi Şiir bir efkâr tütünü Şiir sihirin bütünü Şiir buzdağında cemre Şiir âşık Yunus Emre Şiir karınca ordusu Şiir bir efsunlu su Şiir sevdanın tetiği Şiir hüzün estetiği Şiir erilmez Kaf Dağı Şiir sufîler otağı Şiir soylu bir pazar Şiir: o safâ-nazar Şiir bir sır rüyası Şiir sözün son dûası... Olcay Yazıcı |
Taşradan Atılan Taş Taşradan Atılan Taş Kuşluk vakti taşradan atılan taş Kırar şehirlerin kör camlarını Ağıtlı ananın gözündeki yaş Küskün kundaklara sarar yarını! Ağlar eşiklerde körpe bir bakış Kurşun, masalların bittiği yerdir Karanfili kefenleyen kara-kış Baba’nın attaya gittiği yerdir Kar altında çiçek açmış bir tabut Uçurumda çığlıklanan ses yetim Bir sır gibi yüreğinde saklı tut Sabır, sana ilk ve son vasiyetim! Olcay Yazıcı |
Ütopya Ütopya 1. Gökyüzüne, maviye, aşka yasak setlerin Yenik bayraklar geçer üstünden cesetlerin! 2. Hayali ümit yaptın; acıları kardın da.. Sevgili, erişilmez Kaf Dağı’nın ardında 3. Gün: hüzün öğretisi, kurcalar ruhumuzu Kader gizli bir mecaz, ölümün gül-rumuzu 4. İnce elifler düşer bir gecenin karına Buzda güz-yazıları neyi taşır yarına? 5. Ütopya: sığınağı kölelerle, Han’ların Melankolik rüyası erken erguvanların 6. Dolu-dizgin koşarak durulduğumuz kıyı Soylu, gökkır küheylân, kanıksar mı yılkıyı? Olcay Yazıcı |
Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 19:19 . |
Powered by vBulletin Version 3.8.7
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0 RC 2