![]() |
Ümit Yaşar Oğuzcan Şiirleri 14 Şubat Şiiri Ne yaptım ki sana gözümün feri, Döktürdün Şubatta bana bu teri, Yanlış söz dedim de sözümü geri Almam mı gerekir, niyetin bu mu?.. Diyorlar ki bana bir hiç yerine, Hayır demez hatun kişi erine!.. Sırrı çözmek için daha derine Dalmam mı gerekir, niyetin bu mu?... Sabrımı sınadın, denedin lafta, Yıl on iki aydır, ay da dört hafta, Gönlünde yerim yok, sürekli rafta Kalmam mı gerekir, niyetin bu mu?... Yeminime güven sözüme inan, Yalnız sensin benim derdime derman, İkna olman için aleme ferman Salmam mı gerekir, niyetin bu mu?.. Haydi göster artık elden farkını, Meramın yormak mı adı saklını, Gayret edip bir kez daha aklını Çelmem mi gerekir, niyetin bu mu?.. Bilirsin yorulmam hatta acıkmam, Yanlış ise yola en başta çıkmam!.. Doğrusunu söyle, usanıp, bıkmam Yılmam mı gerekir, niyetin bu mu?.. Susuyorsun hâlâ nedir nedeni, Yeni mi tanıdın sanki sen beni, Vurduğun yer olan kalbimden seni Silmem mi gerekir, niyetin bu mu?.. Gösterdi mi takvim on dört Şubatı, Asıyorsun birden gülen suratı, İllâki her sefer geçip sıratı Gelmem mi gerekir, niyetin bu mu?.. Anla beni lütfen ey gözü karam, Hem sırası değil, hem de yok param, Düşüp ardın sıra seni aramam Bulmam mı gerekir, niyetin bu mu?.. Tamam, ruhum kölen, emrinde tenim, Farzet ki sen bensin, ya da ben senim, Bu seferde yine kapıyı benim Çalmam mı gerekir, niyetin bu mu?.. İşin yoktu güya kinle nefretle, Ezim ezim ezdin türlü külfetle, Üç günlük dünyada her gün hasretle Dolmam mı gerekir, niyetin bu mu? Gül gibi gönlümü daldan koparıp, Saklarsın sanmıştım özenle sarıp, Her geçen gün biraz daha sararıp Solmam mı gerekir, niyetin bu mu?.. Bu ayrılığa ben olsam da sebep, Bu mudur büyüklük, bu mudur edep, Saçımı başımı tutam edip hep Yolmam mı gerekir, niyetin bu mu?.. Kalmadı vallahi ağzımda hiç tat, Ne keyfim var şimdi ne gönlüm rahat, Zaten Mecnunundum, şimdi de Ferhat Olmam mı gerekir, niyetin bu mu?.. Sordum ululara, nice âlime, Rastlanmamış senin gibi zâlime, Yoksa ağlanacak garip halime Gülmem mi gerekir, niyetin bu mu?.. "Teşekkür" diyorsun bir de giderken, Demek ki aslında bu vedâ erken!.. Uzun yıllar mutlu yaşamak varken Ölmem mi gerekir, niyetin bu mu?.. Ümit Yaşar OĞUZCAN |
50 Yaş Şiiri 50 Yaş Şiiri Ne zaman baksam çevreme elli yıl sonra Hep aynı gürdüklerim; bir keşmekeş, bir bozuk düzen Bir lokma ekmek uğruna tükenmesi insanların Yaşamak ve ölmek için hep aynı neden Sefil doymazlık:ete, kana, paraya Öylesi bir açlık ki eksilmeyen, bitmeyen İnsan, ezebildiğince mutlu insan, oğul Nereye gidersen git hep o tuzak, o dümen Küçük hesaplarla kabaran büyük hesaplar Ve değişmez çığlığı insanoğlunun: Ben, ben, ben!" Sen yok musun? Onlar yok mu? Biz yok muyuz? Nereye bu gidiş? Delicesine pupa yelken Söyle neyi değiştirebilirsin ki tek başına Yıldırırlar, sustururlar vururlar seni de hemen Düşler bitmişse, gerçekler bir tokat gibi inmişse Tek başına mutlu ol bakalım, olabilirsen En güzeli sevmek diyeceksin insanları tümüyle Usanmadan, bir şey ummadan, beklemeden Ver, durmadan ver, eller uzanmış, baksana Ver ki; kurulsun sofra, başlasın şölen Bir yanda umutların, düşlerin, düşüncelerin Bir yanda aldığını geri vermez koca bir evren Bak! Bütün ağızlar yutmaya hazır seni Bir noktadan, bir lokmadan başka nesin sen Dönüp gerilere bakıyorum, bir de kendime Elli yıl geçmiş, ha gün, ha yarın derken Değişen birşey yok, bir şaşkın benden başka İşte aynı yol, aynı kapı, aynı merdiven Hani nerdeler? Kimi yitmiş kimi gitmiş dostların Bir ak saçlı anan kalmış yolumu bekleyen Sabah-öğle-akşam . . . Hep o tekdüze yaşam Ve kırılmış bir kalple yorulmuş bir beden İşte böyle geçti yıllar. bozbulanık Ben sevdim, ben ağladım, başkalarıydı gülen Ne zaman uzattıysam ellerimi, parçalandı Mutluluk serseri bir mayındı denizlerimde yüzen Ümit Yaşar OĞUZCAN |
Acılar Denizi Acılar Denizi Ben acılar denizinde boğulmuşum işitmem vapur düdüklerini , martı çığlıklarını Dalgalar her gün bir başka kıyıya atar beni Duyarım yosunların benim için ağladıklarını Ölüyüm çoktan, bir baksana gözlerime Gör, içindeki o kanlı cam kırıklarını Bu ne karanlık , bu ne zindan gece böyle Bütün gemiler söndürmüş ışıklarını Ben acılar denizi olmuşum, yaklaşma Sularım tuzlu, sularım zehir zemberek Baksana; herkes içime dökmüş artıklarını Bu karanlık bitse artık, bir ay doğsa Bir deli rüzgar çıksa; alıp götürse Yılların içimde bıraktıklarını... Ümit Yaşar OĞUZCAN |
Adak Adak Sana şiirler okuyacağım, gitme Güneşler doğacak yalnızlığımdan Sana bir ışık getireceğim Büyük aydınlığımdan Sana bir dolu umut getireceğim Küçük ellerine sığmayacak Sana Afrika gecelerini getireceğim Sımsıcak Sana çiçekler getireceğim Bozulmuş güz bahçelerinden Sana bir serinlik getireceğim Yağmur tanelerinden Sana avuç avuç yıldız getireceğim Güneşimden başka Sana engin denizlerin maviliğini getireceğim Köpük köpük dalga dalga Sana bir rüzgar getireceğim Dağlardan, tepelerden Gitme, sana zamanı getireceğim Zamanın bittiği yerden Ümit Yaşar OĞUZCAN |
Affet Beni Dünya Affet Beni Dünya Bugün bütün iyi kalpliliğim üzerimde Cümle düşmanlarımı affettim Yediğim meyvalardan Kokladığım çiçeklerden af diliyorum Yerde yürürken gördüğüm Sebepsiz kanına girdiğim Zevk için öldürdüğüm Böceklerden af diliyorum Dağdan, topraktan, taştan Evlattan, akrabadan, arkadaştan Yağan yağmurdan, doğan güneşten Denizlerden, göklerden af diliyorum Yıllardır kahrımı çeken kadından Ondaki yaşamak ümidinden Baba evinden, ana sütünden Yediğim ekmeklerden af diliyorum Kadrini, kıymetini bilmediğim Hayali ile bahtiyar olmadığım Otuz yıl arayıp bulmadığım Geleceklerden af diliyorum Ümit Yaşar OĞUZCAN |
Ağıt Ağıt Her şey güzeldi bir zaman, çok önce Şehirler, insanlar, güneş deniz Mutluluğumu görebilirdiniz Çökmeseydi içime bu son gece Her şey bir anda bitmeseydi, yazık Olmasaydı gençliğime aptalca Belki de o yerlere varırdık O uzak dağlara ulu: koskoca Orada her şey değişirdi belki Açardı umutlarımız bakarsın Ateş rengi, kan rengi güller gibi Toprağında kimbilir hangi aşkın Oysa şimdi nerdeyiz, neyiz bak Her umut belirtisinden uzağız O sevilmiş gözlerde saf ve berrak Bir ayna bile yok bakacağımız Her şey kurşuni bir renk almış, soğuk Bozkırlardır uzayan önümüzde Kime baksan o yüz: veremli, soluk Tek mavi kalmamış gökyüzümüzde Her yerde bitmişliği güzelliğin Kum kamyonları putreller betonlar Sonra ta beşikten mezara değin Sıfırlar, yüzler, binler ve milyonlar Hadi öl bakalım ölebilirsen Zincirlerle bağlıyken yaşamaya Omuzla yükünü, hadi yalnız sen İsterse gücün olmasın taşımaya Yenik düşmüşüz işte gerçek ortada Çökmüş boynumuza zulmün elleri Bir tutsak, bir dolap beygiri ya da Bir mahkum gibiyiz kaç yıldan beri Yargıç hükmünü çoktan vermiş oku Boynundaki yaşamak fermanını Yaşamak sonra ölmek; iki korku Geri getirmezken bir anını Terkedilmiş şehirleri bilirsin Bilirsin gömülmüş uygarlıkları Ve düşün ki; patlaması bilincin Yırtmaya yetmiyor karanlıkları Öyleyse çek sapla göğe bıçağını De ki; benim işim tanrılıktan güç Benim hem yüksek, hem en aşağı İşte ellerimde sonsuzluk ve hiç De ki; Ömür verdin; en büyük yalan De ki; Beden verdin; içi boş ve kof İşte! Yüce eserin, işte insan Ve yırt göğsünü, bağır: Of Tanrım of. Ümit Yaşar OĞUZCAN |
Andıkça Andıkça Ne zaman seni düşünsem içim ürperir Seninle geçen her saat, her gün gelir aklıma Bir akşam vakti gelir bir deniz kıyısı gelir O eşsiz hatıralar bütün gelir aklıma Ne yapsam unutamam yaşadığımızı Sevgindi sevgilerin en yalansızı Şimdi nerde bir gül görsem kırmızı Dudaklarımı uzun uzun öptüğün gelir aklıma Bir çıban büyürcesine ortasında gecenin Dolar yüreğime hüznü seni sevmenin Dünyada ne benim yerim var artık ne senin Ağlarım başucunda ölümün gelir aklıma. Ümit Yaşar OĞUZCAN |
Anılarda Yaşarken Anılarda Yaşarken Çekingen adımlarla sesiz ve ürkek Bir gün uzaklardan bir giz gibi geldin O büyülü şarkılarını söyleyerek Gençliğimi geri getirdi ellerin Sundun paha biçilmez güzelleğini Öylesine diri öylesine sıcak Böylesine bir mutluluk anladım ki Ömür boyunca bir kez yaşanır ancak Bir kez nefes aldığını anlar bir gün Bir kez bir kişiyle insan bütünlenir Özlem dediğimiz o hançer bir düşün Bir kez saplanmak için kaç kez bilenir Anılarsa bitmez bizimdir daima Umulmadık yerlerde yeşerir büyür Yaşamak baştanbaşa yalan olsa da O alır bizi uzaklara götürür Emzirir gür memelerinden istekle Biz farkına varmadan uzar ömrümüz Anılarda yaşarken bir gün gelir de Biz de birer anı olur ölürüz. Ümit Yaşar OĞUZCAN |
Arayış Arayış Bir tas zehir verin bana içeyim Tek unutmak için acılarımı Baksana; kırdılar kapılarımı Yağmalandı kalbim, ömrüm, herşeyim Kurşuna dizdiler anılarımı Yenik düştüm bu savaşta neyleyim Bir mezar nasılsa işte öyleyim Unuttum en güzel şarkılarımı Gündüzü yok upuzun bir geceyim Yitirdim umut kırıntılarımı Sevgimi, neşemi, bütün varımı Çaresiz bir yokluğun içindeyim Gömdüm içime yıkıntılarımı Arıyor bir yarım öbür yarımı Ümit Yaşar OĞUZCAN |
Aşk Heykeli Aşk Heykeli Bir gün bu şehrin en yüksek tepesine Senin heykelini dikeceğim Limana yanaşan gemilerden önce sen görüneceksin Sen yol göstereceksin karanlıklarda Pullarda senin resmin olacak Vitrinlerde senin fotoğrafların Bu şehre gelenlere Önce seni gösterecekler Bense dilediğim gibi Günün her saatinde yalnız seni göreceğim Ve Karlı, soğuk bir kış günü Senin o duygusuz ayaklarının dibinde Can vereceğim. Ümit Yaşar OĞUZCAN |
Aşk mıydı O Aşk mıydı O Aşk mıydı o, aşkımsı bir şey miydi Neydi çekip kendine, beni bağlayan Kanatan dudağımı, tenimi dağlayan Elleri ta içimde o dev miydi Etime bir alev değmişçesine Nasıl da yakardı öptüğü zaman Bir su gibi akıp gitti avuçlarımdan Yorgunum şimdi bin yıl sevmişçesine Hani o yalnız benim olan gül, kırmızı Gözlerimin önünde açılan sonsuz bahçe Hani, o var olmalarımız öpüştükçe O delice sürdürmeler yaşantımızı Hiç doymamak oysa, tene, kokuya, aşka Sarıldıkça güçlenmek, bütünlenmek Kudurmuş arzularla zamanı yenmek Ve en kuytularda buluşmak korka korka Kimi gün utanmak otlardan, çimenlerden Kimi gece mıhlamak gölgemizi duvara Varmak için o sevgiyle açılmış kollara Apansız düşmek yükseklerde bir yerden Oydu işte alıştığım, özlediğim şimdi de Sevgice bir tutku, aşkımsı bir yakınlık Avunmak... Kırık dökük anılarla artık Kimbilir? o geceler yaşanmadı belki de Ümit Yaşar OĞUZCAN |
Aşk Şairi Aşk Şairi Acılar vardır, bir de çaresizlikler Ne zaman başladıysa benim öyküm Yürüdük, kimbilir kaç yıl beraber Bir yanımda aşk, bir yanımda ölüm Durup durup kirlendim yaşadıkça Aşktı beni yıkayan, Arıtan su Dünyamı saran bir uçtan bir uca Hep o bir gün sevememek korkusu Ben kalbimi o taşlarda biledim Bütün pisliklerini yeryüzünün Kazıdım hançerimle yeniledim Son dakikasında bile ömrümün Ben Tanrıdan başka bir şey istemem Her sevgiye açık olsun pencerem Ümit Yaşar OĞUZCAN |
Aşka Dönüş Aşka Dönüş Dönebilmek o dönüşü olmıyan yollardan Sürekli bir aldanış bir daha bir daha Hiç bitmeyecek gecelerden bir sabaha Çıkabilmek ve sevmek durmadan usanmadan Konuşmak konuşmak gözlerle fısıltılarla Duymak büyülü sıcaklığını beyaz ellerin Her geçen dakika var olduğunu anlamak için Yaşamak arzu dolu dudaklarda, şarkılarla Unutmak ne varsa kötülükten yana İnmek sevilen gözlerin derinliğine Öyle mutlu, öyle sarhoş, alabildiğine Bin yıl içmek o sulardan kana kana Her gün ona koşmak dağlardan tepelerden Her yerde, her zaman onsuz edememek O en tatlı hayal, en büyük gerçek Anlarsın taşan o günlerden gecelerden Sonra bir gün o bütün karanlıkları yırtasın gelir Başını alıp gidesin gelir uzak denizlere Artık her şey boş ve yalan sevdin ya bir kere Her yerinden bir buğu halinde o yükselir Sen yoksun artık anla yeryüzünde bir o var Onun elleri var, gözleri, dudakları Anlarsın tenin beslediği zaman toprakları Ve hala seversin zaman bitinceye kadar Yeniden var oluştur ya da bir başka türlü oluştur bu Nice aldanmalardan sonra bir aşka dönüştür bu Ümit Yaşar Oğuzcan |
Aşktı O Aşktı O Aşktı o! Değiştiren tüm gecelerimi Aşktı o! Beni durup durup yenileyen Oydu, duygulu yapan hoyrat ellerimi Oydu, doludizgin gidişime dur diyen Bir bıçağın keskin yüzünde kan lekesiydim Aşktı yine beni yıkayan, arıtan su Böyle ak pak olacağımı bilir miydim? İçimde açmasaydı o sevmek duygusu Ben bir tutsağım şimdi sevgiye, gönüllü Çözmeyin ellerimi, zincirlerim kalsın Görsün prangalarım o doğacak günü Ve bu dünyaya aşk dolu şiirlerim kalsın Seninle her yerde güzel, her zaman yeni İstemem, sensiz hatırlamasınlar beni. Ümit Yaşar OĞUZCAN |
Ayrılanlar İçin Ayrılanlar İçin Yollarımız burada ayrılıyor Artık birbirimize iki yabancıyız Her ne kadar acı olsa, ne kadar güç olsa Her şeyi evet her şeyi unutmalıyız Her kederin tesellisi bulunur, üzülme İnsan ne kadar sevse unutabilir Mevsimler, gelir geçer, yıllar geçer Sen de unutursun bir gün gelir Hiç yaşamamışçasına, hiç sevmemişçesine Unutursun o günlerimizi, gecelerimizi O günlerce gecelerce sevişmelerimizi Her şeyi evet her şeyi unutabilirsin Hatta bütün yazdıklarımı satır satır Kalırsa, içinde bir derin sızı kalır Ümit Yaşar OĞUZCAN |
Ayrılık Günü Ayrılık Günü Ben nice ayrılıklar gördüm ömrümce Kuşlar gördüm; kırılmış kolu, kanadı Ayrı düşmüş sevdiğinden kuşlar gördüm Hiç bir ayrılık bana bu kadar komadı Ayrılığın bir ağrıdır vurur şakalarımda Ve büyür gözlerimde bir okyanus kadar Derinden ses verir içimde bir tel Sonra, birdenbire kırılır, kopar Yeryüzü çekilir altından ayaklarımın Geçer başıma çöken bir tavan gibi gökyüzü Durmadan çalınır kulaklarımda Şarkıların en hüzünlüsü Seni alıp uzaklara giden otobüs Benim üzerimden geçer hışımla Devrilir, bakakalırım ardından Bir sel gibi akan gözyaşımda... Artık ne yapsam boş, teselliler faydasız Karanlık gitgide en derinlere çeker beni Çaresiz, bütün sokaklarında bu şehrin Böyle perişan beklerim dönmeni Dolaşır birbirine yorgun ayaklarım Ellerimi koyacak bir yer bulamam Nereye gitsem, en koyusu acıların Ne yana baksam, çıldırtan bir akşam İstesem ben bu ömrü, bu talihi istemem Böyle durup durup senden ayrılmak varsa Orada bir mezar kazılır benim için Ayrılığın nerede başlarsa. Ümit Yaşar OĞUZCAN |
Bana Bir Şarkı Söyle Bana Bir Şarkı Söyle Özledim sesini ne olur konuş Bir gül açtır zamanların ötesinden Karanlıklar içindeyim, kapkarayım bugün gel Gök mavisinden, deniz mavisinden Bana bir şarkı söyle İçimde bir şey kımıldıyor Gözlerim kan çanağı, yorgunum, uykusuzum Bir baksana ne haldeyim deli divane Yaralıyım, çaresizim umutsuzum Bana bir şarkı söyle Yağmur ol yağ üstüme, güneş ol ısıt Dökül karanlığıma ışıklar gibi Al beni, en uzaklara götür Sesin aksın içimde bir pınar gibi Bana bir şarkı söyle Bütün renkleri kat birbirine Buram buram bir turuncu getir geçen yazdan Bir tüy gibi, bir bahar dalı gibi Hafiften, inceden, güzelden, en beyazdan Bana bir şarkı söyle Bazan kar nasıl hazin yağar bilirsin Kurşuni bir gökyüzünden ağlamaklı İşte öyleyim, kapkarayım bu gün gel En hüzünlü sesinle, en dokunaklı Bana bir şarkı söyle Ümit Yaşar OĞUZCAN |
Bekleyenler İçin Bekleyenler İçin Bir ayak sesi duymayayım Kapıya koşuyorum Gelen sen misin diye Bir sarı saç görmeyeyim Yüreğim burkuluyor Ağlamaklı oluyorum Her şey bana seni hatırlatıyor Gökyüzüne baksam Gözlerinin binlercesini görürüm Bir rüzgar değse yüzüme Ellerini düşünmeden edemem Yaktığım bütün sigaraların dumanları sana benzer Tadı senden gelir Yediğim yemişlerin İçtiğim içkilerin Ve içimdeki bu dayanılmaz sıkıntı Bu emsalsiz hüzün Seni beklediğim içindir Resmine bakamaz oldum Uykulardan korkuyorum artık Utanıyorum odamdaki bütün eşyalardan Şu sedir hala gelip oturmanı bekliyor Şu ayna karşısında güzelliğini seyretmeni Şu kadeh dudaklarına değebilmek için duruyor masada Ve şu saat geldiğin anda Durabilir sevincinden Zaman çıldırabilir Çünkü benim dünyamda Ölümsüzlük, seni sevmek demektir. Bir çocuk doğmayı bekler Bir ağır hasta ölmeyi Bitkiler yağmur ve güneşi bekler Yalnız bir kadın sevilmeyi Ve düşün ki bir adam İçinde bütün bekleyenlerin korkusu ve ümidi Seni bekler Asılmayı bekleyen bir idam mahkumu gibi Sen gelinceye kadar Pencerem kapalı duracak Rüzgar gelmesin diye Artık perdeleri açmayacağım Gün ışığı girmesin diye Sonra kahrolacağım Bu karanlıkta, bu derin yalnızlıkta Ve günlerce gecelerce haykıracağım Nerdesin diye, nerdesin diye Bir gün bu kapıdan sen gireceksin Biliyorum Er geç bu bekleyişin bir sonu gelecek Yıllarca sonra Öldüğüm gün bile gelsen Bütün bu bekleyişlerimi ve öldüğümü unutup Çocuklar gibi sevineceğim Kalkıp sarılacağım ellerine Uzun uzun ağlayacağım Ümit Yaşar OĞUZCAN |
Ben Bir Eylül Sen Bir Haziran Ben Bir Eylül Sen Bir Haziran Bir eylüldü başlayan içimde Ağaçlar dökmüştü yapraklarını Çimenler sararmıştı Rengi solmuştu tüm çiçeklerin Gökyüzünü kara bulutlar sarmıştı Katar katar gidiyordu kuşlar uzaklara Deli deli esiyordu rüzgâr Dağılmıştı yazdan kalan ne varsa Yaşanmamış bir mevsim gibiydi bahar Neydi o bir zamanlar Sevmişliğim, sevilmişliğim O heyheyler, o delişmenlikler neydi Ne bu kadere boyun eğmişliğim Ne bu acıdan korlaşan yürek Ne bu kurumuş nehir; gözyaşım Önümdeki diz boyu karanlıklar da ne Ne bu ardımdaki kül yığını; elli yaşım Beni kötü yakaladın haziran Gamlı, yıkık eylül sonuma Bir ilk yaz tazeliği getirdin Masmavi göğünle Cana can katan güneşinle Pırıl pırıl engin denizinle girdin içime Çiçekler açtı dokunduğun.. Çimler büyüdü yürüdüğün Ve güller katmer katmer oldu güldüğün yerde Başımda senin kuşların kanat çırpıyor şimdi Oldurduğun yemişlerin ağırlığından Dallarım yere değiyor Güneşi batmadan saçlarının Bir dolunay doğuyor bakışlarından Gün boyu senden bir meltem esiyor yanan alnıma Uykusuz gecelerim seninle apaydınlık Başım dönüyor, off başım dönüyor yaşamaktan Ölebilirim artık Ölme diyorsan; gitme kal öyleyse Sarıl sımsıkı, tenim ol, beni bırakma Baksana; parmak uçlarım ateş Lavlar fışkırıyor göz bebeklerimden Hadi gel, tut ellerimi, benimle yan Benimle meydan oku her çaresizliğe Benimle uyu, benimle uyan Birlikte varalım onuncu aylara Ben bir eylül, Sen haziran... Ümit Yaşar OĞUZCAN |
Ben Orada Sen Burada Ben Orada Sen Burada Ben orada öldüm en çok orada bilmezsin Orada zaman buruşmuş bir eski resimdi Orada sen yoktun, gözlerin belli belirsiz Koptum oradan, bir kırık heykelim şimdi Bir kolum derin denizlerde tek başına Ayaklarım çöllerde kum tepelerinde gömülü Alıp götürür saçlarımı bir soğuk rüzgar Ben orada öldüm, en çok orada bir başka türlü Hiç bende değilsin, burada yoksun ki Orada var mısın, ya da ben yok muyum Tek değiliz seninle, bütün olmadık hiç Şimdi nerdeyiz nasılız bilmiyorum Orada akşamlar daha çok serin Ben bu kadar değilim, bu kadar yıkık Sarhoşum, kederliyim, yoksulum, sensizim Orası sisler içinde orası karanlık. Bensiz olduğun yerde değil mi en güzelsin Bensiz olduğun yerde söyle şarkılarını aşkın Bir mermeri al, yont, şekil ver ona benden Bir günah işlercesine sessiz ve dalgın En iyisi sen burada kal, hep burada Ellerinle kal, dudaklarınla, gözlerinle Tut ki bütün renkler senin mavi kırmızı Burada her şey sen nasıl istersen öyle Bir büyük ayna duvarlar çok büyük Orayı düşünme hiç burada soyun Utandır duvarları pencereleri, kapıları İki yalnızız şimdi anlıyor musun Var sandığın sen sen değilsin bir başkası Benim anlasana benim o yok dediğin Sabahları bir serin havayım içine dolan Benim akşamları pencerende beklediğin Hiç bir şey bilmiyorum, sen anlıyorsun Senin bilmediklerini anladığım gibi Güzel, parmaklarının değdiği bir şey Sensizlikler içinde seninle olmak iyi Orada bulutlar yağıyor paramparça Orada ağlayan dağlardır göğe en yakın Orada sen yoksun, orada bir şey yok Orada kan ve ölüm, orada yangın Ümit Yaşar OĞUZCAN |
Ben Seni Sevdim mi? Ben Seni Sevdim mi? Ben seni sevdim mi? Sevdim, kime ne Tuttum, ta içime oturttum seni Aldım, okşadım saçlarını, öptüm İçtim yudum yudum güzelliğini Ben seni sevdim mi? Sevdim elbette Bendeydi özlemlerin en korkuncu Çıldırırdım sen ne kadar uzaksan, Aşk değil, hiç doymayan bir şeydi bu Ben seni sevdim mi? Sevdim doğrusu Sevdikçe tamamlandım, bütünlendim Biri vardı ağlayan; gecelerce Biri vardı sana tutkun; o bendim Ben seni sevdim mi? Sevdim, en büyük En solmayan güller açtı içimde Ömrümü değerli kılan bir şeydin Sen benim bozbulanık gençliğimde Ben seni sevdim mi? Sevdim, öyle ya Bir çizgiye vardım seninle beraber Ve bir gün orada yitirdim seni Ben seni sevdim mi? Sevdim, Ya sen beni? Ümit Yaşar OĞUZCAN |
Beni Unutma Beni Unutma Bir gün gelir de unuturmuş insan En sevdiği hatırlarsa bile Bari sen her gece yorgun sesiyle Saat on ikiyi vurduğu zaman Beni unutma Çünkü ben her gece o saatlerde Seni yaşar ve seni düşünürüm Hayal içinde perişan yürürüm Sen de karanlığın sustuğu yerde Beni unutma O saatlerde serpilir gülüşün Bir avuç su gibi içime ey yar ! Senin de başında o çılgın rüzgar Deli, deli esiverirse bir gün Beni unutma Ümit Yaşar OĞUZCAN |
Benim Korkum Ölüm Değil Benim Korkum Ölüm Değil Geçen gün senin yanında aklıma ölümüm geldi Sensizlik bir mızrak gibi saplandı kalbime O son anı hatırladım, o seni koyup gidişimi İlk defa bu kadar üzüldüm dünyaya geldiğime Ölüm! kaçınılmaz sonuç o soğuk kelime Bir gün ucuz bir fahişe gibi koynuma girecek Yüzümde gezinecek pis ve iğrenç elleri Korkudan büyümüş gözlerimde hayaller can verecek Biliyorum üzüleceksin, ama bir gerçek Bir yerde sevişmek gibi, bir yerde yaşamak kadar Ne hazin sıcaklığımızın bizi terketmesi Ve yüzümüze birbiri ardınca kapanan kapılar Ergeç uzanır bir el son kampanyayı çalar Anlarız kaçınılmaz anın geldiğini Şehre bir bomba düşmüş gibi aynalar, camlar kırılır İnsan arar da bir türlü bulamaz güzelliğini. Kimse benim kadar bilemez ölümün rezilliğini Seni koyup gitmenin hüznünü ben anlarım Çünkü ben sende buldum kendimi, sende sevdim Senin yanında seninle değerlendi zamanlarım Ne acı gün kadehlerin boş kalması, şarkıların yarım Mevsimlerin birbiri ardınca bir anda bitivermesi Ansızın toprakla dolması gözlerimizin Karnımıza o çirkin böceklerin girmesi Kim bilir ölüm belki de bir çilenin sona ermesi Belki güzeldir, şu sefil dünyaya boş gözle bakmak Ne çare ki sen varsın, o dünyada sen varsın Benim korkum ölüm değil, seni yalnız bırakmak Ümit Yaşar OĞUZCAN |
Beşinci Mektup Beşinci Mektup Ayrılık diye bir şey yok, bu bizim yalanımız Sevmek var aslında,özlemek var,beklemek var. Şimdi nerdesin,ne yapıyorsun? Güneş çoktan doğdu.Uyanmış olmalısın. Saçlarını tararken beni hatırladın değil mi? Öyleyse ayrılmadık.Sadece özlemliyiz ve bekliyoruz. Zamanı hatırlatan her şeyden nefret ediyorum. Önce beklemekten ömür boyunca ya bekliyor, ya bekletiyor insan ikisi de kötü, İkisi de hazin tarafı yaşantımızın. Bir çocuğun önce doğmasını bekliyorlar,sonra yürümesini,konuşmasını,büyümesini... Zaman ilerliyor, bu defa para kazanmasını, kanunlara saygı göstermesini,insanları sevmesini, aldanmasını, aldatmasını bekliyorlar. Ve sonra ölümü bekleniyor insanoğlunun. Ya o ? Ya o ? İnsanlardan dostluk bekliyor, sevgilisinden sadakat,çocuklarından saygı ve bir parça huzur bekliyor, saadet bekliyor yaşamaktan. Zaman ilerliyor, bir gün o da ölümü bekliyor artık. Aradıklarının çoğunu bulamamış,beklediklerinin çoğu gelmemiş bir insan olarak göçüp gidiyor bu dünyadan. İşte yaşamak maceramız bu. Yaşarken beklemek, beklerken yaşamak ve yaşayıp beklerken ölmek! Özleme bir diyeceğim yok. O,kömür kırıntıları arasında parlayan bir cam parçası. O, nefes alışı sevgimizin, kavuşmalarımızın anlamı. O, tek güzel yönü bekleyişlerimizin. İnsanlığımız, özleyişlerimizle alımlı, Yaşantımız özlemlerle güzel. Özlemin buruk bir tadı var, hele seni özlemenin. Bir kokusu var bütün çiçeklere değişmem. Bir ışığı var, bir rengi var, seni özlemenin anlatılmaz. Verdiğin bütün acılara dayanıyorsam; Seni özlediğim içindir. Beklemenin korkunç zehiri öldürmüyorsa beni; Seni özlediğim içindir. Yaşıyorsam; içimde umut varsa, yine seni özlediğim içindir. Seni bunca özlemesem; bunca sevemezdim ki ! Ümit Yaşar OĞUZCAN |
Beyaz gül Beyaz gül Seni arıyorum kalabalık caddelerde, Tanımadığım insanlar geçiyor, sen yoksun... Perişan hayallerimin başladığı yerde, Sana sesleniyorum, duyuyor musun? Beyaz güller açtı bahçelerde, sevdiğin... Ya o karanfil... Baygın kokulu çiçek. Gel, yalnızlık bahçeme beyazlar giyin, Anladım ki, bu ömür sensiz geçmeyecek. Odamı süsleyen ellerini uzat, Hazzından dile gelsin bastığın halı.. Açılsın sevincinden perdeler kat kat... Işık ve ateş senin için yanmalı... Sonra çevir düğmesini, radyonun Sevdiğin musiki dolsun odama, Dinle şarkısını büyük koronun, Beni düşün! beni düşün, ağlama... İçimden bir ses diyor ki; sabret.. Sonu gelecek bu yalnızlığın. Bütün aynalar gülecek elbet, Açılacak kapılar ansızın.. Yalnız sen varsın beyaz gülüm, Evde, bahçede ve sokakta, Bir eylül akşamı gördüğüm , O, beyaz hayalsin uzakta.. Yakınsın; yalnızlık kadar, Uzaksın; yakınmış gibi, Sensiz yaşadığım yıllar Bu kadar güzel değildi. Yeter... Gel artık yeter... Karanfiller açtı gel !! Kış bahçesinde güller, Beyaz güller açtı gel... Ümit Yaşar OĞUZCAN |
Beyaz Güvercin Beyaz Güvercin Süzülüp mavi göklerden yere doğru Omzuma bir beyaz güvercin kondu Aldım elime, usul usul okşadım Sevdim, gençliğimi yeniden yaşadım Bembeyazdı tüyleri, öyle parlaktı Açsam ellerimi birden uçacaktı Eğildim kulağına; dur, gitme dedim Hareli gözlerinden öpmek istedim Duydum; avuçlarımda sıcaklığını Duydum; benden yıllarca uzakliğını Çırpınan kalbini dinledim bir süre Ve uçmak istedim onunla göklere Ak güvercinin iri gözleri vardı Güzelliğinden fışkıran bir pınardı Soğuk sularından içtim, serinledim Çağlayan bir nehrin sesini dinledim Belki buydu sevmek hayat belki buydu Işıl ışıldım, gözlerim dopdoluydu Bir name yükseldi sevinçten ve hazdan Bir name yükseldi, güzelden beyazdan Uzattı sevgiyle pembe gagasını Birden öğrendim hayatın manasını Kaderde sevgiyi sende bulmak varmış Seninle bir çift güvercin olmak varmış Ümit Yaşar OĞUZCAN |
Bildiğim Bir Şarkı Var Bildiğim Bir Şarkı Var Merhametsiz karanlık içindeyim Ne zaman güneş doğacak bilmiyorum Mavi denizlere mor dağlara karşı Bildiğim bir şarkı var onu söylüyorum Bildiğim bir şarkı var onu söylüyorum Bütün şarkılar gibi kederli Sokaklar, caddeler, evler bomboş Yokluğun sırtıma saplandı bir bıçak gibi Yokluğun sırtıma saplandı bir bıçak gibi Akıtır taşa, toprağa kanımı Dünya seninle aydınlık ve güzeldi Şimdi bin güneş doğsa götürmez karanlığımı Şimdi bin güneş doğsa götürmez karanlığımı Yanmaz elinin değmediği ışıklar Gel, o şarkıyı beraber söyleyelim Tut ellerimden beni aydınlığı çıkar Tut ellerimden beni aydınlığa çıkar Yumdum gözlerimi seni düşünüyorum Mavi denizlere, mor dağlara karşı Bildiğim bir şarkı var onu söylüyorum Ümit Yaşar OĞUZCAN |
Bilir misin Bilir misin Tam sınırdan kaçarken vurulmak nedir bilir misin? Nöbetçiler ha gördü, ha görecek Parmaklarının ucu dikenli tellere değdi değecek... Ama... Bir adım daha atamazsın. Uzanıp tutamazsın; Göz pınarlarında donup kalır hayallerin Planların, kaçışın, kurtuluşun Ve deler sevgi dolu yüreğini Sevgi bilmeyen bir kurşun. Bir okyanus da boğulmak nedir bilir misin? Batan bir gemiye el sallayamamak, Oturup ağlayamamak, Birkaç kulaç ötedeki Bir tahta parçasını tutamamak, Nedir bilir misin? Sevmek nedir bilir misin? Bir şeyler tutuşur yüreğinde kıpır kıpır Bütün benliğini sarar, ısıtır. Her gülüşte yeniden doğarsın Ve bin kere ölürsün her iç çekişte Nasıl anlatsam bilmem ki. Yani "sevmek" işte. Duymak nedir bilir misin? Duymak, ama anlatamamak Çemberini kıramamak kelimelerin. Tam dilinin ucuna gelmişken söyleyememek "Seviyorum" diyememek Yani ölümü yaşamak nedir bilir misin? Ümit Yaşar OĞUZCAN |
Bir Ayrılık Gününde Bir Ayrılık Gününde Ne gariptir şu ayrılık günleri Bir dosttan da, düşmandan da ayrılsan Nedense bir tuhaf oluyor insan Derin bir sızı giriyor içeri Son bir defa bakarken caddelere Dükkanlara, evlere, kahvelere Hatıra yüklü kervanlar geçiyor Dolu dolu gözlerinin önünden Bu son yadigar mı bir ayrılık gününden Ne unutulmaz zamanlar geçiyor Ağır ağır biz farkında değilken Gökler masmavi, yaprak yemyeşilken Sen istediğin kadar unutulmaz de Bu son dakika, bu vakitsiz yağmur Unutulur, azizim unutulur Başka ne yapılır böyle bir günde Kapanan bavul, çivilenen sandık Ve sonra kuru bir "Allaha ısmarladık!" Ümit Yaşar OĞUZCAN |
Bir Gece Ansızın Gelebilirim Bir Gece Ansızın Gelebilirim Bu kadar yürekten çağırma beni Bir gece ansızın gelebilirim Beni bekliyorsan, uyumamışsan Sevinçten kapında ölebilirim Belki de hayata yeni başlarım İçimde küllenen kor alevlenir Bakarsın hiç gitmem kölen olurum Belki de seversin beni kim bilir Kal dersen, dağlarca severim seni Bir deniz olurum ayaklarında Aşk bu özleyiş bu, hiç belli olmaz Kalbim duruverir dudaklarında. Ya da unuturum kim olduğumu Hatırlamam belki adımı bile Belki de çıldırır, deli olurum Sana kavuşmanın heyecanıyla Aşk bu, bilinir mi nereye varır Ne durdurur özleyeni, seveni Bakarsın ansızın gelebilirim Bu kadar yürekten çağırma beni. Ümit Yaşar OĞUZCAN |
Bir Gün Bir Gün Apansız uyanırsan gecenin bir yerinde Gözlerin uzun uzun karanlığa dalarsa Bir sıcaklık duyarsan üşüyen ellerinde Ve saatler gecikmiş zamanları çalarsa Bil ki seni düşünüyorum Bir vapur yanaşırsa rıhtımına bin,açıl Örtün karanlıkları masmavi denizlerde Ve dinle kalbimi bak nasıl çarpıyor nasıl O bütün özlemlerin koyulaştığı yerde Bil ki seni bekliyorum Bir sabah gün doğarken aç perdelerini,bak Sevinçle balkonuna konuyorsa martılar Kendini tadılmamış derin bir hazza bırak Dökülsün dudağından en umutlu şarkılar Bil ki seni istiyorum Gecelerden bir gece uyanırsın apansız Uzaklarda elemli,garip bir kuş öterse Bir ceylan ağlıyorsa dağlarda yapayalnız Ve bir gün kabrimde bir sarı çiçek biterse Bil ki seni seviyorum Ümit Yaşar OĞUZCAN |
Bir Gün Anlarsın Bir Gün Anlarsın Uykuların kaçar geceleri Bir türlü sabah olmayı bilmez Dikilir gözlerin tavanda bir noktaya Deli eden bir uğultudur başlar kulaklarında Ne çarşaf halden anlar, ne yastık Girmez pencerelerden beklediğin aydınlık Kapanır yatağına çaresizliğine ağlarsın Onun unutamadığın hayali Sigaradan derin bir nefes çekmişçesine dolar içine Sevmek ne imiş bir gün anlarsın Bir gün anlarsın aslında her şeyin boş olduğunu Şerefin, faziletin, iyiliğin, güzelliğin Gün gelir de sesini bir kerecik duymak için Vurursun başını soğuk taş duvarlara Büyür gitgide incinmişliğin, kırılmışlığın Duyarsın Ta derinden acısını çaresiz kalmışlığın Sevmek ne imiş bir gün anlarsın Bir gün anlarsın ne işe yaradığını ellerinin Niçin yaratıldığını Bu iğrenç dünyaya neden geldiğini Uzun uzun seyredersin de aynalarda güzelliğini Boşuna geçip giden yıllarına yanarsın Dolar gözlerin için burkulur Sevmek ne imiş bir gün anlarsın Bir gün anlarsın tadını sevilen dudakların Sevilen gözlerin erişilmezliğini O hiç beklenmeyen saat geldi mi Düşer saçların önüne ama bembeyaz Uzanır gökyüzüne ellerin Ama çaresiz Ama yorgun Ama bitkin Bir zaman geçmiş günlerin uykusuna dalarsın Sonra dizilir birbiri ardınca gerçekler acı Sevmek ne imiş bir gün anlarsın Bir gün anlarsın hayal kurmayı Beklemeyi Ümit etmeyi Bir kirli gömlek gibi çıkarıp atasın gelir Bütün vücudunu saran o korkunç geceyi Lanet edersin yaşadığına Maziden ne kalmışsa yırtar atarsın O zaman bir çiçek büyür kabrimde kendiliğinden Seni sevdiğimi bir gün anlarsın Ümit Yaşar OĞUZCAN |
Bir Gün Kapına Gelsem Bir Gün Kapına Gelsem Bir karanlık geliyor yokluğunun ardından Ne zaman güneş batsa bu son gecem diyorum Vazgeç yalan dünyanın köhne saltanatından Yetişir bunca keder, bunca elem diyorum Her şey sağır içimde ne şiir ne musiki Dünyadan bezginliğim dünyalar kadar eski Öylesine çözülmüş, öyle dağılmışım ki Be ne bitmez ayrılık bu ne özlem diyorum Beni çağırdığını bir defa duyabilsem Avuçlarımda ateş, yorgun gözlerimde nem Aşarak denizleri bir gün kapına gelsem Başımı duvarlara vurup ölsem diyorum Ümit Yaşar OĞUZCAN |
Bir Nefes Düş Gibi Bir Nefes Düş Gibi Bazı duygular vardır anlatılamaz, anlaşılır sadece. Sevenin sevdiğini bilmesi kadar, sevilen de anlar sevildiğini. Sevgi her zaman belirli kelimelerle söylenmez. Çoğu defa bir bakış yeter de artar bile... Yeryüzünde hiçbir kuvvet insanoğlunu sevme hakkından alıkoyamaz. Sevmek çoğu zaman var olmaktır. Sonunda bizi yok olmaya götürse bile. Ben şimdi varım ve seni sevmek hakkımı kullanıyorum. Sen bile buna karşı koyamazsın. Sana gelinceye kadar sonu gelmez bir arayıştı sevgilerim. Bir zaman başkalarında aradım seni, başka yüzlerde, başka ellerde aradım. Aldandım, fakat birgün seni bulmak ümidini kaybetmedim. Nasıl olsa gelecektin birgün. Ve işte geldin de! Bana tatmadığım hüzünleri tattırmaya, bilmediğim kederleri öğretmeye geldin. Acıdan yana ne kalmışsa yaşamadığım hepsini bir bir sen yaşatacaksın bana. Birgün yaşamanın gereksizliğini de senden öğreneceğim. Bu selin akışını hiçbirşey duduramaz artık. Ummadığım ve ummadığın bir anda çıktın karşıma. Coşkun ırmaklar gibi, amansız seller gibi geldin, mutlaka yıkarak ve benden birçok şeyleri beraberinde sürükleyerek gideceksin. İşte o zaman yoklukların en dayanılmazı ile karşı karşıya kalacağım. Ergeç gideceksin; beni anlayamadan, beni sevemeden gideceksin. Yalnız bir iç kırıklığı kalacak senden, tesellisiz bir hüzün kalacak. Yıllardır aradığım sendin ama sen gittikten sonra başkasını aramayacağım. Gelmeyecek bile olsan, ömrümün sonuna kadar arardım seni Ama geldin bir kere; ister bilerek gelmiş ol, ister bilmeden... Geldin ya! Şimdi herşey güzel seninle. Yürümenin, konuşmanın, nefes almanın bir başka anlamı var artık. Sen varsın ya, herşey bambaşka gözlerimde... Ümit Yaşar OĞUZCAN |
Bir Yalandır Sevmek Bir Yalandır Sevmek Doğurtan aldanır kişi Bir yalandır yaşamak, ucuz Kimbilir hangi ozanın söylediği Bir yalandır ölmek kuşkusuz Bizi hep aldattılar öyle ya Hep yalan bu şeyler, hep yalan bu doğa Ve en büyük yalan bir gün Allaha Ödenecek can borcumuz Peygamberler ki; o şom ağızlılar Yalan söylediler, yalan yazdılar Küfürler, dualar, ilahiler, şarkılar Ne kadar da belli kör olduğumuz. Güneş, deniz, yıldızlar, manzara Nereye baksan tadımlık bir sofra Geceler, düşler, kadınlar ve sonra Bir yasak yemiş; tatsız tuzsuz Eski bir bohçayız biz, yamalı yırtık Açsalar içimizi boydan boya karanlık Şu kirli paçavraları toplayın artık İnanmak bir yalana bütün suçumuz Düşün! Kim söylemiş bu yalanları Hangi boşboğaz, hangi Tanrı En iyisi sevmek yine insanları Ki bi yalandır sevmek; sonsuz... Ümit Yaşar OĞUZCAN |
Bir Yerde Ölüm Güzel Oluyor Bir Yerde Ölüm Güzel Oluyor İnsan bir kere ölüyor ne fena Bu düzeni değiştirmeli Bir kere yaşamalı; çok çok ölmeli En büyük kederler bizim için Bizim için karşılıksız sevgiler Kör kuyular, çıkmaz sokaklar bizim için Dünyaya nasıl gelmişiz sormayın Saygı değer annelerimiz incinmesin Her yerim ayrı ayrı ölmeli Yoksa ölüm yok bana dünyada Bir kurşun beynime girsin Bir bıçak kalbime saplansın Kızgın bir demir dağlasın gözlerimi Sonra gelsin bir manga asker Sert bir komut; bir yaylım ateş Bırak kim bağlarsa bağlasın gözlerimi. Çok düşündüm bilek damarlarımı kesmeyi Rönesans öncesi devirlerden kalma zehir içmeyi Ve düşmeyi yüksek kulelerden mermerler üstüne Ayaklarıma taş bağlayıp denizler altında ölmeyi Yine de ölmedim görüyorsun, ölmedim O asağılık hesaplar, küçük korkular bırakmadı beni Belki de sen bırakmadın, bilmiyorum Bıraksaydın çoktan unutmuş olacaktın Halbuki şimdi benden kaçman da zor Anlıyorum beni sevmen de zor Dedim ya bir yere kadar yaşamak güzel Ama bir yerde ölüm güzel oluyor. Ümit Yaşar OĞUZCAN |
Bırakma Beni Bırakma Beni Bırakma beni sevdiğim Gidişine dayanamam Hasret gözyaşlarımla Kendimi avutamam Dönerim dersin ama Kadere inanmam Bıraktığın anılarınla Ben sensiz yaşayamam Ümit Yaşar OĞUZCAN |
Bitmeyen Sarhoşluk Bitmeyen Sarhoşluk Bütün kadehlerimi hep sana adıyorum Hep senin için bu bir bir boşalan şişeler Umutsuzluğum sarhoşluğum senin eserin Senin yüzünden bu delicesine içmeler Dayanmak zor yalnızlığına akşamların Unutmak mümkün değil seni bir şarkı gibi Ağır ağır ilerleyen bu zaman içinde Her an bir sarhoşluktur sensizliğin verdiği Odur bu boy boy şişeler bu renk renk kadehler Yoksa bu çirkin yalnızlık bu keder o değil Bütün içkilerden sert yokluğundur anladım Yokluğundur yakan kanımı ispirto değil. Ümit Yaşar OĞUZCAN |
Çıkmaz Sokak Çıkmaz Sokak Bir daha dünyaya gelsem Yine seni severdim Beni üzesin diye Beni deli divane edesin diye Biliyorum Sen de bir daha dünyaya gelsen Yine beni sevmezdin Kahrımdan öleyim diye Ümit Yaşar OĞUZCAN |
Çok Geç Çok Geç Israrına kandım diyemezsin, çok geç. Bir anda inandım diyemezsin, çok geç! Kor nerde ki? Bir baksana küller soğumuş... Ateş gibi yandım diyemezsin, çok geç! Ümit Yaşar OĞUZCAN |
Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 20:26 . |
Powered by vBulletin Version 3.8.7
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0 RC 2