![]() |
Bekleyen Bekleyen Sen, kaçak bir ürkek ceylansın dağda, Ben, peşine düşmüş bir canavarım! İstersen dünyayı çağır imdada; Sen varsın dünyada, bir de ben varım! Seni korkutacak geçtiğin yollar, Arkandan gelecek hep ayak sesim. Sarıp vücudunu belirsiz kollar, Enseni yakacak ateş nefesim. Kimsesiz odanda kış geceleri, İçin ürperdiği demler beni an! De ki: Odur sarsan pencereleri, De ki: Rüzgar değil, odur haykıran! Göğsümden havaya kattığım zehir, Solduracak bir gül gibi ömrünü. Kaçıp dolaşsan da sen, şehir şehir. Bana kalacaksın yine son günü. Ölürsün... Kapanır yollar geriye; Ben mezarla sırdaş olur, beklerim. Varılmaz hayale işaret diye Toprağında bir taş olur, beklerim... Necip Fazıl Kısakürek |
Ben Ben Ben, kimsesiz seyyahı, mechuller caddesinin; Ben, yankısından kaçan çoçuk, kendi sesinin. Ben, sırtında taşıyan işlenmedik günahı; Allah'ın körebesi, cinlerin padişahı. Ben, usanmaz bekçisi, yolcu inmez hanların; Ben, tükenmez ormanı, ısınmaz külhanların. Ben kutup yelkenlisi, buz tutmuş kayalarda; Öksüzün altın bahtı, yıldızdan mahyalarda. Ben başı ağır gelmiş, boşlukta düşen fikir; Benliğin dolabında, kör ve çilekeş beygir. Ben, Allah diyenlerin boyunlarında vebal; Ben bugünküne mazi, yarınkine istikbal. Ben, ben, ben; haritada deniz görmüş, boğulmuş; Dokuz köyün sahibi, dokuz köyden kovulmuş. Hep ben, ayna ve hayal; hep ben, pervane ve mum; Ölü ve Münker-Nekir; baş dönmesi uçurum... Necip Fazıl Kısakürek |
Bendedir Bendedir Ne azap, ne sitem bu yalnızlıktan, Kime ne, aşılmaz duvar bendedir, Süslenmiş gemiler geçse açıktan, Sanırım gittiği diyar bendedir. Yaram var, havanlar dövemez merhem; Yüküm var, bulamaz pazarlar dirhem. Ne çıkar, bir yola düşmemiş gölgem; Yollar ki, Allah'a çıkar, bendedir. Necip Fazıl Kısakürek |
Benim Nefsim Benim Nefsim Ruhuma bir kefen bezi yeter de, Yetmez aç nefsime sırma ve ipek. Çare yok, yüzünden düştüğüm derde; Yesem de "toprakla karışık kepek..." Güneşle bir tutsam girmez hizaya; Dar bulur, sığmam der, dipsiz fezaya. Kuyruk sallar, sonra hırlar ezaya; Benim nefsim, benim nefsim ne köpek!.. Necip Fazıl Kısakürek |
Beste Beste Halim, açık denizde düdük çalan bir gemi; Kim duyar, ötelerden haber veren beste mi?.. Necip Fazıl Kısakürek |
Bir Bir Varlık yalnız Bir'dedir, toplam bölüm hep birde... Devam eden yalnız bir, sayıda dört tekbirde... Necip Fazıl Kısakürek |
Bir Bir "Bir"i deşerken her ân beynini yiyen adam, Sayılar köpürdükçe "Allah bir!" diyen adam... Necip Fazıl Kısakürek |
Biter Biter Kalkılır bir yerde, kalır oyuncak, Kurgular biter. Ölüm... O geldi mi ne var korkacak? Korkular biter. Fikir, açmaz artık beyinde kuyu; Burgular biter. Unuturuz hayat adlı uykuyu, Uykular biter. Biter, her şey biter; ses, şekil ve renk, Kokular biter. Kabir sualiyle kapanır kepenk, Sorgular biter. Necip Fazıl Kısakürek |
Bizim Yunus Bizim Yunus Bir zaman dünyaya bir adam gelmiş; Okunu kör nefsin, kılıçla çelmiş... Bizim Yunus, Bizim Yunus... Bir zaman dünyaya bir adam gelmiş; Ölüm dedikleri perdeyi delmiş... Bizim Yunus, Bizim Yunus... Bir zaman dünyaya bir adam gelmiş; Eli kaatile de kalkamaz elmiş... Bizim Yunus, Bizim Yunus... Bir zaman dünyaya bir adam gelmiş; Zaman, onun kemend attığı selmiş... Bizim Yunus, Bizim Yunus... Bir zaman dünyaya bir adam gelmiş; Toprakta devrilmiş, göğe çömelmiş... Bizim Yunus, Bizim Yunus... Bir zaman dünyaya bir adam gelmiş; Sayıları silmiş. Bir'e yönelmiş... Bizim Yunus, Bizim Yunus... Necip Fazıl Kısakürek |
Boş Dünya Boş Dünya Gittiler...Bana dünyam Birdenbire boş geldi. Seçilmiş oldu eşyam. Odalarım loş geldi. Gözlerim müebbette, Günü gelir elbette... Gelir Melek nöbette, Safa geldi, hoş geldi. Necip Fazıl Kısakürek |
Boş Odalar Boş Odalar Şu karşı evin boş odalarında, Duvarlara sinmiş bir hayâlet var. Elinde mum, gece ortalarında, Bucak bucak gezer, birini arar. Camlar tutuşurken, eski kafesler, Beyaz duvarlara aksetmiş, durur. Dağınık sürüyü toplayan sesler, Kapıya sokulup tokmağı vurur. Sonra işitilir sert bir hıçkırık, Basar odaları belirsiz cinler. Karanlık avluda döner bir çıkrık; Sanırsın, kundakta bir çocuk inler. Akşam, dağılırken yerli yerine, Bu evin önünde ürperiyorlar. İçlerinden, kendi kendilerine: Şu karşı ev tekin değil, diyorlar. Necip Fazıl Kısakürek |
Boş Ufuklar Boş Ufuklar Ne kervan kaldı, ne at, hepsi silinip gitti, 'İyi insanlar iyi atlara binip gitti. Necip Fazıl Kısakürek |
Bu Dünya Bu Dünya Bu dünya bir tamam'dan eksiklikler âlemi; Kopuşlar, ayrılıklar, kesiklikler âlemi... Necip Fazıl Kısakürek |
Bu Yağmur Bu Yağmur Bu yağmur... Bu yağmur... Bu kıldan ince, Öpüşten yumuşak yağan bu yağmur. Bu yağmur... Bu yağmur... Bir gün dinince, Aynalar yüzümü tanımaz olur. Bu yağmur kanımı boğan bir iplik, Tenimde acısız yatan bir bıçak, Bu yağmur, yerde taş ve bende kemik, Dayandıkça çisil çisil yağacak. Bu yağmur, delilik vehminden üstün, Karanlık, kovulmaz düşüncelerden. Cinlerin beynimde yaptığı düğün Sulardan, seslerden ve gecelerden. Necip Fazıl Kısakürek |
Büyük Doğu Marşı Büyük Doğu Marşı Allah'ın seçtiği kurtulmuş millet! Güneşten başını göklere yükselt! Avlanır, kim sana atarsa kement, Ezel kuşatılmaz, çevrilmez ebet. Allah'ın seçtiği kurtulmuş millet! Güneşten başını göklere yükselt! Yürü altın nesli, o tunç Oğuz'un! Adet küçük, zaman çabuk, yol uzun. Nur yoklu izinden git, kılavuz'un! Fethine çık, doğru, güzel, sonsuzun! Yürü altın nesli, o tunç Oğuz'un! Adet küçük, zaman çabuk, yol uzun. Aynası ufkumun, ateşten bayrak! Babamın külleri, sen, kara toprak! Şahit ol, ey kılıç, kalem ve orak! Doğsun büyük doğu, benden doğarak! Aynası ufkumun, ateşten bayrak! Babamın külleri, sen, kara toprak!.. Necip Fazıl Kısakürek |
Büyük Randevu Büyük Randevu Büyük randevu... Bilsem nerede, saat kaçta? Tabutumun tahtası, bilsem hangi ağaçta? Necip Fazıl Kısakürek |
Çan Sesi Çan Sesi Odamda yanan mumu üfledi bir çan sesi. Gözlerim halka halka gördü bu uçan sesi. Önümden bir hız geçti, aktı ateşten izler; Açıldı kıvrım kıvrım toprak altı dehlizler. Şimşekler yanıp söndü, şimşekler sönüp yandı; Derindeki sarnıçta durgun sular uyandı. Sağa sola sallanıp, dan, dan, dan, çaldı çanlar, Durmadan çaldı çanlar, durmadan çaldı çanlar, Sular ürperdi, eşya ürperdi, tunç ürperdi; Çanlar, kocaman çanlar, korkunç korkuç ürperdi. Gördüm ki, adım adım, gölge gölge keşişler. Ebedi karanlığın mahzenine inmişler... Necip Fazıl Kısakürek |
Canım İstanbul Canım İstanbul Ruhumu eritip de kalıpta dondurmuşlar; Onu İstanbul diye toprağa kondurmuşlar. İçimde tüten birşey; hava, renk, eda, iklim; O benim, zaman, mekan aşıp geçmiş sevgilim. Çiçeği altın yaldız, suyu telli pulludur; Ay ve güneş ezelden iki İstanbulludur. Denizle toprak, yalnız onda ermiş visale, Ve kavuşmuş rüyalar, onda, onda misale. İstanbul benim canım; Vatanım da vatanım... İstanbul, İstanbul... Tarihin gözleri var, surlarda delik delik; Servi, endamlı servi, ahirete perdelik... Bulutta şaha kalkmış Fatih'ten kalma kır at; Pırlantadan kubbeler, belki bir milyar kırat... Şahadet parmağıdır göğe doğru minare; Her nakışta o mana: Öleceğiz ne çare?.. Hayattan canlı ölüm, günahtan baskın rahmet; Beyoğlu tepinirken ağlar Karacaahmet... O manayı bul da bul! İlle İstanbul'da bul! İstanbul, İstanbul... Boğaz gümüş bir mangal, kaynatır serinliği; Çamlıca'da, yerdedir göklerin derinliği. Oynak sular yalının alt katına misafir; Yeni dünyadan mahzun, resimde eski sefir. Her akşam camlarında yangın çıkan Üsküdar, Perili ahşap konak, koca bir şehir kadar... Bir ses, bilemem tanbur gibi mi, ud gibi mi? Cumbalı odalarda inletir "Katibim"i... Kadını keskin bıçak, Taze kan gibi sıcak. İstanbul, İstanbul... Yedi tepe üstünde zaman bir gergef işler! Yedi renk, yedi sesten sayısız belirişler... Eyüp öksüz, Kadıkoy süslü, Moda kurumlu, Adada rüzgar, uçan eteklerden sorumlu. Her şafak Hisarlarda oklar çıkar yayından Hala çığlıklar gelir Topkapı sarayından. Ana gibi yar olmaz, İstanbul gibi diyar; Güleni şöyle dursun, ağlayanı bahtiyar... Gecesi sünbül kokan Türkçesi bülbül kokan, İstanbul, İstanbul... Necip Fazıl Kısakürek |
Cansız At Cansız At Bilmem, kaçı kaç geçe, Bilmem, kaça kaç kala, Ya erkence, ya geçce, Sıram gelir hoppala! Altımda gacır gucur, Kişner durur cansız at... İşte servili çukur; Ve ölümsüz hakikat! Necip Fazıl Kısakürek |
Cehennem Cehennem Ateş benim yıkayan, yuyan, emzirem annem! Bir arınma kurnası olsa gerek cehennem... Necip Fazıl Kısakürek |
Çek Perdeyi Çek Perdeyi Evler döşemekti bendeki tasa, Yaptım, ettim, nöbet mezara geldi. Yeter bana, üç beş arşın bez olsa; Beklenmedik mallar pazara geldi. Penceremde bir gün günlerden bir gün: Ses baygın, renk dalgın ve ışık süzgün; Belirsiz bir semte insanlık sürgün... Çek perdeyi güneş nazara geldi. Necip Fazıl Kısakürek |
Çift Kanat Çift Kanat Biri aşık biri nefret; bizim kanadımız çift... Ateş saçmalı ki nur, erisin kapkara zift... Necip Fazıl Kısakürek |
Çile Çile Gaiblerden bir ses geldi: Bu adam Gezdirsin boşluğu ense kökünde! Ve uçtu tepemden birden bire dam. Gök devrildi, künde üstüne künde... Pencereye koştum: Kızıl kıyamet! Dediklerin cıktı ihtiyar bacı! Sonsuzluk elinde bir mavi tülbent, Ok çekti yukardan, üstüme avcı. Ateşten zehrini tattım bu okun. Bir anda kül etti can elmasımı. Sanki burnum değdi burnuna (yok)un. Kustum, öz ağzımdan kafatasımı. Bir bardak su gibi çalkandı dünya; Söndü istikamet, yıkıldı bosluk, Al sana hakikat , al sana rüya! İşte akıllılık , işte sarhoşluk! Ensemin örsünde bir demir balyoz Kapandım yatağa son çare diye. Bir kanlı şafakta , bana çil horoz Yepyeni bir dünya etti hediye. Bu nasıl bir dünya hikayesi zor; Mekânı bir satıh, zamanı vehim. Bütün bir kainat muşamba dekor, Bütün bir insanlık yalana teslim. Nesin sen , hakikat olsanda cekil! Yetiş körlük , yetiş takma gözde cam! Otursun yerine , bende her şekil; Vatanım, sevgilim , dostum ve hocam! Aylarca gezindim , yıkık ve şaşkın . Benliğim kazan ve aklım kepçe, Deliler köyünden bir menzil aşkın Her fikir içimde bir çifte kelepçe. Niçin küçülüyor eşya uzakta ? Gözsüz görüyorum rüyada, nasıl ? Zamanın raksı ne , bu yuvarlakta? Sonu varmış , onu öğrensem asıl ? Bir fikir ki, sıcak yarada kezzap, Bir fikir ki, beyin zarında sülük. Selâm , selam sana haşmetli azap; Yandıkça gelişen tılsımlı kütük. Yalvardım: Gösterin bilmceme yol! Ey yedinci kat gök, esrarını aç! Annemin duası, düşte perde ol! Bir asâ kes bana , ihtiyar ağaç. Uyku katillerin bile çesmesi; Yorgan, Allahsıza kadar sığınak Teselli pınarı , sabır memesi; Size şerbet , bana kum dolu çanak. Bu mu rüyalar da içtiğim cinnet, Sıırını ararken patlayan gülle? Yeşil asmalarda depreniş , şehvet; Karınca sarayı , kupkuru kelle.... Akrep , nokta nokta ruhumu sokmuş. Mevsimden mevsime girdim böylece Gördüm ki , ateşte cımbızda yokmuş. Fikir çilesinden büyük işkence. Evet her şey ben de bir gizli düğüm Ne ölüm terleri döktüm , nelerden! Dibi yok göklerden yeter ürktüğüm, Yetişir çektiğim mesafelerden! Ufuk bir tilkidir , kaçak ve kurnaz. Yollar bir yumaktır, uzun dolaşık Her gece rüyamı yazan sihirbaz, Tütüyor önümde mavi bir ışık. Büyücü büyücü ne bana hıncın? Bu kükürtlü duman nedir inimde ? Camdan keskin , kıldan ince klıcın, Bir zehirli kımık gibi beynimde. Lügat , bir isim ver bana halimden ; Herkesin bildigi dilden bir isim! Eski esvaplarım tutun elimden Aynalar söyleyin bana ben kimim? Söyleyin, söyleyin, benmiyim yoksa, Arzı boynunuzda taşıyan öküz? Bela mimarının seçtiği arsa ; Hayattan muhacir , eşyadan öksüz? Ben ki toz kanatlı bir kelebeğim, Minicik gövdeme yüklü Kafdağı, Bir zerreciğim ki , Arş ' a gebeyim, Dev sancılarımın budur kaynağı! Ne yalanlarda var , ne hakikatta . Gözümü yumdukça gördüğüm nakış Boşuna gezmişim, yok tabiatta. İçimdeki kadar iniş ve çıkış. Gece hendeğe düşercesine, Birden kucağına düştüm gerçeğin. Sanki erdim çetin bilmecesine, Hem geçmiş zamanın , hem geleceğin. Açıl susam açıl! Açıldı kapı; Atlas sedirinde mavera dede. Yandı sırça saray, ilahi yapı Binbir avizeyle uçsuz maddede. Atomlarda cümbüş, donanma, şenlik Ve çevre çevre nur , çevre çevre nur. İçiçe mimari , içiçe benlik Bildim seni ey Rab , bilinmez meşhur! Nizam kopürüyor, med vakti deniz Nizam köpürüyor,ta çenemde su. Suda bir gizli yol, pırıltılı iz Suda ezel fikri ebed duygusu. Kaçır beni ahenk , al beni birlik Artık barınamam gölge varlıkta Ver cüceye , onun olsun şairlik Şimdi gözüm büyük sanatkarlıkta Öteler öteler, gayemin malı Mesafe ekinim , zaman madenim Gökte samanyolu benim olmalı ; Dipsizlik gölünde , inciler benim. Diz çök ey zorlu nefs , önümde diz çök Heybem hayat dolu , deste ve yumak Sen bütün dalların birleştiği kök Biricik meselem , Sonsuza varmak... Necip Fazıl Kısakürek |
Cinler Cinler Ne derlerse desinler, Yakın dostlarım cinler... Havanın ve alevin Kemiksiz çocukları; Yüzbir odalı evin Haşmetli konukları, Rüzgârdan topukları, Yakın doslarım cinler... Kum gibi kalabalık, Bin şekil ve bin kılık; Suda bir gümüş balık, Postacı güvercinler, Zümrüt yüklü hecinler, Yakın dostlarım cinler... Necip Fazıl Kısakürek |
Çırpınır Çırpınır Dinle, kulağını ver de mezara! Ölüler evlattan yana çırpınır. Nesiller arası korkunç manzara; Domuz yavrulayan ana çırpınır. Kalbten kazıdılar iman sırrını; Her günün bugünden beter yarını. Acı rüzgarlara vermiş bağrını Türk Bayrağı yana yana çırpınır. Necip Fazıl Kısakürek |
Çocuk Çocuk Annesi gül koklasa, ağzı gül kokan çocuk; Ağaç içinde ağaç geliştiren tomurcuk... Çocukta, uçurtmayla göğe çıkmaya gayret; Karıncaya göz atsa "niçin, nasıl?" ve hayret... Fatihlik nimetinden yüzü bir nurlu mühür; Biz akıl tutsağıyız, çocuktur ki asıl hür. Allah diyor ki:"Geçti gazabımı rahmetim!" Bir merhamet heykeli mahzun bakışlı yetim... Bugün ağla çocuğum, yarın ağlayamazsın! Şimdi anladığını, sonra anlayamazsın! İnsanlık zincirinin ebediyet halkası; Çocukların kalbinde işler zaman rakkası.. Necip Fazıl Kısakürek |
Dağlarda Şarkı Söyle Dağlarda Şarkı Söyle Al eline bir değnek, Tırman dağlara, şöyle! Şehir farksız olsun tek, Mukavvadan bir köyle. Uzasan, göğe ersen, Cücesin şehirde sen; Bir dev olmak istersen, Dağlarda şarkı söyle! Necip Fazıl Kısakürek |
Dalgalar Dalgalar Sarmış deniz kızları gibi dalgalar bizi, Uzun saçları gümüş, şeffaf tenleri fosfor. Yumuşak başlarıyla sarsarak teknemizi, Yolcu, gittiğin sahil nerde diye bağırıyor. Ne bir kıyıdan eser, ne bir ışıktan eser, Sulardan daha derin, yolun karanlıkları. Dalgalar, yürüyünüz, arayalım beraber, Başımızı dövecek yalçın kayalıkları!.. Necip Fazıl Kısakürek |
Davetiye Davetiye Telli pullu, anlı şanlı bir gelin; Aynalar, gelin! Bir güzel ki, en güzeli güzelin; Gönüller, gelin! Sonsuz gerçek, habercisi ezelin; Kitaplar, gelin! Ey karanlık, gelmektedir ecelin; Işıklar, gelin! Toplanın hep, derlenin hep düzelin; Yığınlar, gelin! En güzeli, en güzeli, güzelin; Habercisi, habercisi, ezelin; Tellerinde şafak söken bir gelin; Anneler, babalar, çocuklar, gelin!.. Necip Fazıl Kısakürek |
Dayan Kalbim Dayan Kalbim Seni dağladılar, değil mi kalbim, Her yanın, içi su dolu kabarcık. Bulunmaz bu halden anlar bir ilim; Akıl yırtık çuval, sökük dağarcık. Sensin gökten gelen oklara hedef; Oyası ateşle işlenen gergef. Çekme üç beş günlük dünyaya esef! Dayan kalbim üç beş nefes kadarcık! Necip Fazıl Kısakürek |
Değişen-Değişmeyen Değişen-Değişmeyen Sofrada değişir her şey, ekmek değişmez; Ne kanun! Değişmez'e hasret çekmek değişmez. Necip Fazıl Kısakürek |
Deli Deli Mayın tarlasına düşmüş bir deliyim, hudutta; Gözüm, sekizinci renk ve dördüncü bulutta... Necip Fazıl Kısakürek |
Destan Destan Durun kalabalıklar, bu cadde çıkmaz sokak! Haykırsam, kollarımı makas gibi açarak: Durun, durun, bir dünya iniyor tepemizden, Çatırtılar geliyor karanlık kubbemizden, Çekiyor tebeşirle yekun hattını afet; Alevler içinde ev, üst katında ziyafet! Durum diye bir laf var, buyurunuz size durum; Bu toprak çirkef oldu, bu gökyüzü bodrum! Bir şey koptu benden, şey, Herşeyi tutan bir şey. Benim adım bay Necip, babamın ki Fazıl bey, Utanırdı burnunu göstermekten sütninem, Kızımın gösterdiği, kefen bezine mahrem. Ey tepetaklak ehram, başı üstünde bina; Evde cinayet, tramvay arabasında zina! Bir kitap sarayının bin dolusu iskambil; Barajlar yıkan şarap, sebil üstüne sebil! Ve ferman, kumardaki dört kralın buyruğu: Başkentler haritası, yerde sarhoş kusmuğu! Geçenler geçti seni, uçtu pabucun dama, Çatla Sodom-Gomore, patla Bizans ve Roma! Öttür yem borusunu öttür, öttür, borazan! Bitpazarında sattık, kalkamaz artık kazan! Allah'ın on pulunu bekleye dursun on kul; Bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul. Bu taksimi kurt yapmaz kuzulara şah olsa; Yaşasın, kefenimin kefili karaborsa! Kubur faresi hayat, meselesiz, gerçeksiz; Heykel destek üstünde, benim ruhum desteksiz. Siyaset kavas, ilim köle, sanat ihtilaç; Serbest, verem ve sıtma; mahpus, gümrükte ilaç. Bülbüllere emir var: Lisan öğren vakvaktan; Bahset tarih, balığın tırmandığı kavaktan! Bak, arslan hakikate, ispinoz kafesinde; Tartılan vatana bak, dalkavuk kefesinde! Mezarda kan terliyor babamın iskeleti; Ne yaptık, ne yaptılar mukaddes emaneti? Ah! küçük hokkabazlık, sefil aynalı dolap; Bir şapka, bir eldiven, bir maymun ve inkılap! Necip Fazıl Kısakürek |
Dev Dev Öyle bir devim ki, ben, hakikatte pireyim, Bir delik gösterin de utancımdan gireyim... Necip Fazıl Kısakürek |
Devrim Devrim Devrim odur ki, kalbten fâniliği devirsin; Yaşamaktan murad ne, hesabını bildirsin!.. Necip Fazıl Kısakürek |
Dipsiz Kuyu Dipsiz Kuyu Ağzıma soğuk kurtlar dolacak, gözüme kum; Dipsiz kuyu, sürdükçe zaman, sürecek uykum... Necip Fazıl Kısakürek |
Divane Divane Düşün o divaneyi 'her şey içimde' diyen; Ateş denilse yanan, su denilce eriyen... Necip Fazıl Kısakürek |
Dönemeç Dönemeç Bir gündü, hava ılık Ve cadde kalabalık... Bir kadın sapıverdi önümden dönemece; Yalnız bir endam gördüm, arkasından, ipince. Ve görmeden sevdiğim, işte bu kadın dedim, Çarpıldım sendeledim. Bir gündü mevsim bayat Ve esnemekte hayat.... Dönemeçten bir tabut çıktı ve üç beş adam; Yalnız bir âhenk sezdim, çerçevede bir endam. Ve tabutta, incecik, o kadın var, anladım; Bir köşede ağladım... Necip Fazıl Kısakürek |
Dövün Dövün Ben ölünce etsin dostlarım bayram; Üstüste tam kırk gün, kırk gece düğün! Açı doyurmaksa kabirde meram, Yemeğim Fatiha, günde beş öğün. Hey gidi, gölgeler ülkesi dünya! Bir görünmez şeyin gölgesi dünya! Boşlukta ayrılık bölgesi dünya! Bu dünyada yeme, içme ve dövün! Necip Fazıl Kısakürek |
Dua Dua Bıçak soksan gölgeme, Sıcacık kanım damlar. Gir de bak bir ülkeme: Başsız başsız adamlar... Ağlayın, su yükselsin! Belki kurtulur gemi. Anne, seccaden gelsin; Bize dua et, e mi! Necip Fazıl Kısakürek |
Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 02:17 . |
Powered by vBulletin Version 3.8.7
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0 RC 2