![]() |
Dua Dua Bende sıklet, sende letafet... Allah'ım affet! Lâtiften af bekler kesafet... Allah'ım affet! Etten ve kemikten kıyafet... Allah'ım affet! Şanındır fakire ziyafet... Allah'ım affet! Âcize imdadın şerafet... Allah'ım affet! Sen mutlatsın, bense izafet! Allah'ım affet! Ey kudret, ey rahmet, ey re'fet! Allah'ım affet! Necip Fazıl Kısakürek |
Düşmanıma Düşmanıma Ey düşmanım, sen benim ifadem ve hızımsın; Gündüz geceye muhtaç, bana da sen lazımsın!.. Necip Fazıl Kısakürek |
Düzen Düzen Doğan güneşler her gün aynı da her gün yeni; Ezelden ebede dek, işte İslam düzeni!.. Necip Fazıl Kısakürek |
Ebedi Taze Ebedi Taze Bir yer var ki, orada sayı üstü endaze; Ne solmak, ne yıpranmak, her şey ebedi taze... Necip Fazıl Kısakürek |
Ecel Ecel Yetişir boğuştuğum gece gündüz ecelle; Allah Rahim ve Rahman, Allah Azze ve Celle... Necip Fazıl Kısakürek |
Eksik Eksik Göz attığım her şeyde işte o şeydir eksik; Mekân kopuk kopuktur, zaman da kesik kesik... Necip Fazıl Kısakürek |
Emanet Emanet Bir anlık emanetle ne türlü övünelim; Gel, rahmet kapısında ağlayıp dövünelim!.. Necip Fazıl Kısakürek |
Emanet Olsun Emanet Olsun Ey genç adam, bu düstur sana emanet olsun: Ötelerden habersiz nizama lanet olsun!.. Necip Fazıl Kısakürek |
En Yakın En Yakın Bütün insanlığı dövsen havanda, Zerre zerre herkes yine yalınız. Boşlukta yol alan uçsuz kervanda, Her şey tek başına, dağ, taş ve yıldız. Herkes bir vücutsuz hayal peşinde; Eşini kaybetmiş herkes eşinde. İçinizde yiv yiv derinleşir de, Çıksın karşınıza en yakınınız Necip Fazıl Kısakürek |
Erken Gel Erken Gel Ey genç adam, yolumu adım adım bilirsin! Erken gel, beni evde bulamayabilirsin! Necip Fazıl Kısakürek |
Eser Eser Gecekondu yapısı, bir üfürüklük eser... Elbet beklenen rüzgar bir gün Kıbleden eser!.. Necip Fazıl Kısakürek |
Esfel-i Safilin Esfel-i Safilin Bir bak, zaman ve mekan, nasıl kuşatılmışız; Belli ki, en tepeden en dibe atılmışız... Necip Fazıl Kısakürek |
Eski Rafta Eski Rafta Oyuncak kırılır, haydi, ya insan, Nasıl parçalanır, nasıl bölünür? Söylerler, mezara kulak dayasan; Bir daha ölmemek için ölünür. Çekilmez akılda bu kadar sancı; Akıl bir küçük diş, at, kurtulursun! Ölmemenin olsa gerek ilacı; Eski rafta ara, belki bulursun!.. Necip Fazıl Kısakürek |
Evim Evim Ahşap ev; camlarından kızıl biberler sarkan! Arsız gökdelenlerle çevrilmiş önün, arkan! Kefensiz bir cenaze, çırılçıplak, ortada... Garanti yok sen gibi faniye sigortada! Eskiden ne güzeldin; evdin, köşktün, yalıydın! Madden kaç para eder, sen bir remz olmalıydın! Bir köşende annanem, dalgın Kuran okurdu; Ve karşısında annem, sessiz gergef dokurdu. Semaverde huzuru besteleyen bir şarkı; Asma saatte tık tık zamanın hazin çarkı... Çam kokulu tahtalar, gıcır gıcır silinmiş; Sular cömert, "temizlik imandandır" bilinmiş... Komşuya hatır soran sıra sıra terlikler. Ölçülü uzaklıkta, yakın beraberlikler... Seni yiyip bitiren, kırk katlı ejder oldu; Komşuluk, mana ve ruh, ne varsa heder oldu; Bir yeni nesil geldi, üstüste binenlerden; Göğe çıkayım derken boşluğa inenlerden... Seninle sarmaş dolaş, kökten bozuldu denge; Vuran kimse kalmadı bu davayı mihenge... Şimdi git, mahkemede hesap ver, iki büklüm; Cezan, susuz, ekmeksiz, olduğun yerde ölüm!.. Evim, evim, vah evim, gönül bucağı evim! Tadım, rengim, ışığım, anne kucağı evim! Necip Fazıl Kısakürek |
Ezan Ezan Ölürken aynı ahenk, sala sesinden sızan: Kulağıma doğduğum günde okunan ezan. Necip Fazıl Kısakürek |
Feza Pilotu Feza Pilotu Yirminci yüzyılın ablak yüzlü pilotu Buldun mu Ay yüzünde ölüme çare otu? Bir odun parçasına at diye binen çocuk! Başında çelik külah, sırtında plastik gocuk. Uzakları yenmiş Fatih edasındasın! Dipsizliğin dibini bulmak sevdasındasın... Allah'a dil çıkarır gibi küstah bir yarış... Farkında değilsin ki, Ay Dünya'ya bir karış Fezada milyarlarca ışık, yol, mesafe; Seninki, saniyelik zafer, ilmi hurafe Kavanozda, kendini deryada sanan balık; Ne acı vahşet, mağrur ilimdeki kalabalık; Fezada 'Allah diye bir şey yok' iddiası!!! Gel gör, kaç füzeye denk, bir mü'minin duası; Rafa kaldırmak için ruhlarını dürdüler; Güneş diye kalpteki güneşi söndürdüler. Bilmediler; kalptedir, kalptedir asıl feza; Kalptedir, ölümsüzlük kefili kutsi imza. Sayıdan sonsuzluğa sınıf geçirtecek not; Bizdedir ve bizdedir Arş'a giden astronot, Ve mekandan arınmış ve zamandan ilerde, Fezayı teslim alma sırrı bizimkilerde. Bizimkiler ışığa gem vurur da binerler; Yerden göğe çıkmazlar, gökten yere inerler... Necip Fazıl Kısakürek |
Fikir Sancısı Fikir Sancısı Lafımın dostusunuz, çilemin yabancısı, Yok mudur, sizin köyde, çeken fikir sancısı? Necip Fazıl Kısakürek |
Garipçik Garipçik Bahçemde Yusufçuk adlı kuş Öter hep; Necipçik, Necipçik! Bir iğne, kalbime sokulmuş, Başımda küt diye bir dipçik. Tabiat, gurbetten bir pusu; Çırpınır, denizi arar su. Haykırır, baykuşu, kumrusu: Var yürü, garipçik, garipçik... Necip Fazıl Kısakürek |
Gece Yarısı Gece Yarısı Her gece periler uyur odamda, Derinlerden gelir uzun nefesler, Yanan mum bir rüya seyreder camda, Bir ağır hastanın nabzıdır sesler. Gittikçe alçalır, yükselir tavan, Duvarda küçülür, büyür parmaklar, Elbisem çivide canlanır o ân, İçinde bir başka vücudu saklar. Her perdeden çıkar sivri sinekler, Sanki bir tel gevşer, bir tel burulur. Sokakta uyanık kalan köpekler, Yıldızlara bakıp durmadan ulur. Birdenbire bir şey çıtırdar, derken, Merdivenden gelir bir ayak sesi, Basamaklar birer birer esnerken, Kilitli kapının düşer perdesi. Gözler parlayınca karanlıklarda, Kemikten parmaklar terimi siler, Yanyana oturmuş, bekler dışarda, Sarışın kediler, siyah kediler... Necip Fazıl Kısakürek |
Geçen Dakikalarım Geçen Dakikalarım Kimbilir nerdeseniz, Geçen dakikalarım? Kimbilir nerdesiniz? Yıldızların korkarım, Düştüğü yerdesiniz; Geçen dakikalarım? Acaba tütsü yaksam, Görünür mü yüzünüz? Acaba tütsü yaksam? Siz benim yüzümsünüz Eğilip suya baksam, Görünür mü yüzünüz? Gitti bütün güzeller; Sararmış biri kaldı, Gitti bütün güzeller. Gün geldi saat çaldı, Aranızda verin yer; Sararmış biri kaldı!. Necip Fazıl Kısakürek |
Geçer Geçer Hasret bir rüzgâr, kapı kapı aralar geçer; Gördüğüm her güzel şey, beni yaralar geçer... Necip Fazıl Kısakürek |
Geçer Akça Geçer Akça Hasis sarraf, kendine bir başka kese diktir! Mezarda geçer akça neyse, onu biriktir! Necip Fazıl Kısakürek |
Geceye Şiir Geceye Şiir Kalbim bir çiçektir, gündüzler ölgün; Gelin, gelin, onu açın geceler! Beni yadedermiş gibi, bütün gün Ötün kulağımda, çın çın geceler! Geceler çekmeyin benim için hüzün, Gelin siz, ruhumu tenimden süzün; Bırakın naşımı yerde gündüzün, Gölgemi alın da kaçın geceler! Necip Fazıl Kısakürek |
Geceye Şiir I Geceye Şiir I İnsanlar içinde en yalnız insan; Düşün, taş duvara başın gömülü! Ve kapan sükûta, granitten, taştan, Mazgallı bir kale gibi örülü. Gözünü tavandan ayırma ki, sen, Üşürsün, gölgeni yerde görürsen. Dikilir karşına, mumu söndürsen, Ölüler içinde en yalnız ölü... Necip Fazıl Kısakürek |
Geceye Şiir II Geceye Şiir II Sesimi alıp da kaybetse rüzgâr, Versem gözlerimi bir sonsuz renge! İçimde bir mahşer uğultusu var; Ruhumdur çağıran, tenimi cenge. Gözlerim bir kuyu, dilim kördüğüm, Bir görünmez âlem olsa gördüğüm; Mermer bir kabuğa girip, ördüğüm, Kapansam içimden gelen âhenge... Necip Fazıl Kısakürek |
Geçilmez Geçilmez Bu kapıdan kol ve kanat kırılmadan geçilmez; Eşten, dosttan, sevgiliden ayrılmadan geçilmez. İçeride bir has oda, yeri samur döşeli; Bu odadan gelsin diye çağrılmadan geçilmez. Eti zehir, yağı zehir, balı zehir dünyada, Bütün fani lezzetlere darılmadan geçilmez. Varlık niçin, yokluk nasıl, yaşamak ne topyekün? Aklı yele salıverip çıldırmadan geçilmez. Kayalık boğazlarda yön arayan bir gemi; Usta kaptan kılavuza varılmadan geçilmez. Ne okudun, ne öğrendin, ne bildinse berhava; Yer çökmeden, gök iki şak yarılmadan geçilmez. Geçitlerin, kilitlerin yalnız O'nda şifresi; İşte, işte o eteğe sarılmadan geçilmez! Necip Fazıl Kısakürek |
Geçti Geçti Geçti Geçti Geçti, geçti mevsimler... Süpürüldü takvimler. Gidenlerden kalan şey; Duvarlarda resimler, Mezarlarda isimler... Geçti, geçti mevsimler... Hani eski iklimler? Has ekmekten dilimler. Hey gidi zamane hey! Tesellisiz ilimler, Adaletsiz taksimler... Hani eski iklimler? Necip Fazıl Kısakürek |
Gel! Gel! Yüzün bir sebepsiz korkuyla uçuk, O gün başucuma karalarla gel Arkanda, çepçevre, kızıl bir ufuk, Tepende simsiyah kargalarla gel Elinden, dal gibi düşerken ümit, Ne bir hasret dinle, ne bir ah işit; Bir yaprak ol, esen rüzgarlarla git, Kırık bir tekne ol, dalgalarla gel.. Necip Fazıl Kısakürek |
Gözler Gözler Bir şey kalmaz, yalınız, Kalır maziden gözler. Ölür de her yanımız, Sağ kalır, neden gözler? Birer yıldız olur da, Kırpışırlar havada, Kupkuru bir kafada, Apaçık giden gözler... Necip Fazıl Kısakürek |
Gurbet Gurbet Dağda dolaşırken yakma kandili, Fersiz gözlerimi dağlama gurbet! Ne söylemez, akan suların dili, Sessizlik içinde çağlama gurbet! Titrek parmağınla tutup tığını. Alnıma işleme kırışığını Duvarda, emerek mum ışığını, Bir veremli rengi bağlama gurbet Gül büyütenlere mahsus hevesle, Renk renk dertlerimi gözümde besle! Yalnız, annem gibi, o ılık sesle, İçimde dövünüp ağlama gurbet!.. Necip Fazıl Kısakürek |
Hakikat Hakikat Allah'a hakikatten yola çıkmak, meşakkat; Allah'tan yola çıkıp varılan şey, hakikat... Necip Fazıl Kısakürek |
Hasret Hasret O ki, kadını var, kadına hasret; Hasret, kelimeye, kelimelerde. Bir damla bal tadsa, tadına hasret; Peşinden koştukça ufuk ilerde. Allah'ım, eşyanın hicabındasın! Sensin suda, kuşta, telde ses veren. Nice hasret varsa gıyabındasın; Aynalarda sensin seni gösteren... Necip Fazıl Kısakürek |
Hokkabaz Hokkabaz Marifetli hokkabaz, başını kaldır da bak! Gökte bir oynayan var, yıldızlarla kaydırak... Necip Fazıl Kısakürek |
İnsan ve Allah İnsan ve Allah İnsan... İplikte büklüm, suda bir anlık suret... Allah... Olmanın ona mahsus olduğu kudret... Necip Fazıl Kısakürek |
İstasyon İstasyon Burda gelir insana, Boş günlerin usancı. Çalar birden kampana, Ölüm çanından acı. Sonra bir düdük öter, Kesik çığlıklarla der: Burdan bildik gidenler, Yarın döner yabancı... Necip Fazıl Kısakürek |
Kaldırımlar I Kaldırımlar I Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında, Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum. Yolumun karanlığa saplanan noktasında, Sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum. Kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık. Evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar. İn-cin uykuda, yalnız iki yoldaş uyanık. Biri benim, biri de serseri kaldırımlar. İçimde damla damla bir korku birikiyor, Sanıyorum her sokak başını kesmiş devler, Üstüme camlarını hep simsiyah dikiyor. Gözüne mil çekilmiş bir ama gibi evler. Kaldırımlar, çilekeş yalnızların annesi, Kaldırımlar, içimde yaşamış bir insandır. Kaldırımlar, duyulur ses kesilince sesi, Kaldırımlar, içimde kıvrılan bir lisandır. Bana düşmez can vermek yumuşak bir kucakta, Ben bu kaldırımların emzirdiği çocuğum... Aman sabah olmasın bu karanlık sokakta, Bu karanlık sokakta bitmesin yolculuğum. Ben gideyim yol gitsin, ben gideyim yol gitsin, İki yanımdan aksın bir sel gibi fenerler... Tak tak ayaksesimi aç köpekler işitsin. Yolumun zafer takı gölgeden taş kemerler. Ne sabahı göreyim, ne sabah görüneyim! Gündüzler size kalsın verin karanlıkları. Islak bir yorgan gibi sımsıkı bürüneyim. Örtün üstüme örtün, serin karanlıkları. Uzanıverse gövdem taşlara boydan boya, Alsa buz gibi taşlar alnımdan bu ateşi. Dalıp sokaklar kadar esrarlı bir uykuya. Ölse kaldırımların bu kara sevdalı eşi. Necip Fazıl Kısakürek |
Kaldırımlar II Kaldırımlar II Başını bir gayeye satmış kahraman gibi, Etinle, kemiğinle, sokakların malısın! Kurulup şiltesine bir tahtaravan gibi, Sonsuz mesafelerin üstünden aşmalısın! Fahişe yataklardan kaçtığın günden beri, Erimiş ruhlarımız bir derdin potasında. Senin gölgeni içmiş, onun gözbebekleri; Onun taşı erimiş, senin kafatasında. İkinizin de ne eş ne arkadaşınız var; Sükût gibi münzevi, çığlık gibi hürsünüz. Dünyada taşınacak bir kuru başınız var; Onu da, hangi diyar olsa götürürsünüz. Yağız atlı süvari, koştur atını, koştur! Sonunda kabre çıkar bu yolun kıvrımları. Ne kaldırımlar kadar seni anlayan olur, Ne senin anladığın kadar kaldırımları.. Necip Fazıl Kısakürek |
Kaldırımlar III Kaldırımlar III Bir esmer kadındır ki, kaldırımlarda gece, Vecd içinde başı dik, hayalini sürükler. Simsiyah gözlerine, bir ân, gözüm değince, Yolumu bekleyen genç, haydi düş peşime, der. Ondan bir temas gibi rüzgâr beni bürür de, Tutmak, tutmak isterim, onu göğsüme alıp. Bir türlü yetişemem, fecre kadar yürür de, Heyhat, o bir ince ruh, bense etten bir kalıp. Arkamdan bir kahkaha duysam yaralanırım; Onu bir başkasına râm oluyor sanırım, Görsem pencerelerde, soyunan bir karaltı. Varsın, bugün bir acı duymasın gözyaşımdan; Bana rahat bir döşek serince yerin altı, Bilirim, kalkmayacak, bir yâr gibi başımdan... Necip Fazıl Kısakürek |
Kesiksiz An Kesiksiz An Zamanın olmadığı diyar acaba nasıl?.. Kesiksiz bir ân mıdır bundan sonraki fasıl? Necip Fazıl Kısakürek |
Madde ve Ruh Madde ve Ruh Ne versa nakış nakış, tabiatta, maddede, Gözlerimdeki nurun aksi, beyaz perdede... Necip Fazıl Kısakürek |
Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 02:17 . |
Powered by vBulletin Version 3.8.7
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0 RC 2