tualimforum.com

tualimforum.com (http://www.tualimforum.com/)
-   Türk Şairlerin Şiirleri (http://www.tualimforum.com/turk-sairlerin-siirleri/)
-   -   Hünkar Dağlı Şiirleri (http://www.tualimforum.com/turk-sairlerin-siirleri/12495-hunkar-dagli-siirleri.html)

Josephine 20.08.08 05:35

Hünkar Dağlı Şiirleri
 
Ben Hep Seni Düşünürüm

Sen uyurken rahat, gevşek
Ben hep seni düşünürüm
Sarar seni yorgan, döşek
"Ben hep seni düşünürüm"

Duru sular gibi yüzün
Karanlıkla gelir hüzün
Gece boyu ve gündüzün
"Ben hep seni düşünürüm"

Aş başında, iş başında
Yaz biterken kış başında
Unutulmak telaşında
"Ben hep seni düşünürüm"

İftar etsem orucumu
Ovalarım avucumu
Dama atıp pabucumu
"Ben hep seni düşünürüm"

Yağmur yağıp ıslanırken
Bir ağaca yaslanırken
Türkülerle seslenirken
"Ben hep seni düşünürüm"

Sıra beklerken durakta
Parklardaki oturakta
Daldan düşen her yaprakta
"Ben hep seni düşünürüm"

Düzde gezsem, yokuş çıksam
Bir şey yapsam veya yıksam
Üşüyüp de ateş yaksam
"Ben hep seni düşünürüm"

Işık görsem pencerede
Hicran sarsa perde perde
Kayalar'ın o derede
"Ben hep seni düşünürüm"

Çay, kahve, kola içerken
Bayiden bilet seçerken
Site'den gelip geçerken
"Ben hep seni düşünürüm"

Girer çıkarım Ruşen'e
Girer gibi bir gülşene
Ne zaman uğrasam Şen'e
"Ben hep seni düşünürüm"

Güçsüzlerin Bahçesi'nde
Yersizliğin pençesinde
Emel'in şakrak sesinde
"Ben hep seni düşünürüm"

Çiçeklerden gülü görsem
Sonu olmaz yolu görsem
Benim gibi deli görsem
"Ben hep seni düşünürüm"

Yaklaşır bana mezarım
Taşına şiir yazarım
Senden yanadır nazarım
"Ben hep seni düşünürüm"

Hünkâr Dağlı

Josephine 20.08.08 05:36

Ağır Ol Molla Desinler
 
Ağır Ol Molla Desinler

Bak evladım! ''besmele''yle, ilk adımı attın şu an
Zihnin açık olsun daim, yardım etsin yüce ''Rahman''

Edeb ile erkan ile, devam eyle ömür boyu
Ağır ol molla desinler, demesinler (ne afacan!)

Öğretmene saygılı ol, onu benden ileri bil
''Bir harf öğretenin kırk yıl, kölesi''dir Ebu'l-Hasan

Her gün yeni bir şevk ile git okula; orda ise
Yalnız orada bulursun, bütün dertlerine derman

Öğrenmenin ne zamanı, ne de sonu yoktur evlat!
''Beşikten mezara kadar'' ilim öğrenmeli insan

Yılmamalı, bıkmamalı; yükün ağır olsa bile
Dirgene dayanmayana dar gelir koskoca harman

Her bilgiyi öğren amma; kullanma her bildiğini
Zararlı, faydasız ilim; ilgisiz bilgiden aman!

''İlim okumak ma'nisi, ibret almadadır ancak''
Nakış nakış, oya gibi işlenmeli beyin, vicdan

''Kalem kılıçtan keskindir'', kitaplar delinmeyen zırh
Bilim, ufuk çizgisidir; vardıkça kaçan küheylan

Okuldur bu küheylanın yetiştiği büyük hara
Öğretmenin elindedir kamçı, dizgin, eyer, palan

..........(üstüne söz söylemenin sonu yok bu mübareğin
..........asırlardır uğraşılır, konuşulur zaman zaman)

Bak evladım! ''besmele''yle ilk adımı attın şu an
Hayırlı olsun başlangıç, hayır olsun bütün zaman

Hünkâr Dağlı

Josephine 20.08.08 05:36

Anılardan Pasajlar
 
Anılardan Pasajlar

Bu şehrin içinde ve bir zamanlar
Ne aşklar yaşanmış, haberin var mı?
Şehir Şen'miş ve Ruşen'miş, bahtiyar
Şehir şimdi o günleri arar mı?

Gönlüm bir değirmen, sevgi öğütür
Ya suyunu kesme, ya taşı götür

Bu şehrin parkları az şey mi görmüş!
Sımsıkı sarılmış hırslı bedenler
Banklar, oturaklar muhabbet örmüş
Şehir şimdi üzgün; nerde sevenler?

Gönlüm anı dolu, arzu doludur
Seni arıyorum.. Arayan bulur!

Hünkâr Dağlı

Josephine 20.08.08 05:37

Arayış Kurbanı Olmamalı
 
Arayış Kurbanı Olmamalı

Neden bilmem bana her şey karışık
Ufuk alacalı, günü seçemem
Yollar sapa, sular taşkın; geçemem!
Dağları dolanıp varılmaz Ay'a
Bu gönül ya hasta veyahut âşık!

Dağları dolanıp varılmaz Ay'a
Çıkınım azıksız, el ayak sus pus!
Ben; bin kargaşanın içinde mahpus
Acep istediğim serbesti midir?
Hevesler kanatlı, mantığım yaya

Acep istediğim serbesti midir?
Hayvanca yaşamak fani hayatı
Fuhş edebiyatı, uçkur sanatı
Arayış kurbanı olmamalıyım
Kahreden arayış elemi midir?

Arayış kurbanı olmamalıyım
Aslında hazırdır ölçüm, mihengim
Gayrı belli olsun benim de rengim
Muazzam nizamın enginliğine
Dalmalı, boşlukta kalmamalıyım

Muazzam nizamın enginliğine
Dalıp, teslimiyet hazzı yürüsün
İnancı kavile, isyan çürüsün
Her taraf kasırga boş dalı tutma!
Gir müstakim yolun güvenliğine

Her taraf kasırga boş dalı tutma!
Yanarsın, nedamet beş para etmez
Mahluğun kudreti her şeye yetmez
İnkârı mümkünsüz bir "Kaadir" vardır
Sen; aciz, biçare.. Sakın unutma!

İnkârı mümkünsüz bir "Kaadir" vardır
Tesadüfleri de yaratan O'dur
Gün olur, âleme mizan kurulur
Mü'min seyyieden yanar, paklanır
"Muhakkak müşrikler pistir, murdardır"*

Mü'min seyyieden yanar, paklanır
Eni sonu görür izzet ü ikram
Bundan gayrı eder ebedi bayram
Kâfirin nasibi sınırsız azab
Düşündükçe yüreğim yumaklanır!
Gönül; hevesleri kırar, aklanır...

* Ey İman Edenler! Muhakkak ki müşrikler pistirler.. (Tevbe-28)

Hünkâr Dağlı

Josephine 20.08.08 05:38

Arz-ı Hâl
 
Arz-ı Hâl

Bir özür beyanı değilse de bu
Sen yine de affet!
Simsiyah gecenin orta yerinde
Parlak bir yıldız olup,
Sipsivri geliyorsan üstüme!
Ve açılıyorsa gözlerim,
Kapanmayasıya..
Dur orda, insaf et!
Bunca hıncına rağmen
Yine de affet!

”Biz bir taneyiz” zirvelerinde
Kayıp gitmişsem ellerinden;
Buz kalıbı gibi!
Sensizliğin ateşiyle yaklaşma
Mecbura şartlanmış,
Özür beyanı ile eritme de
Sevgi sıcağınla yok et
Gör güzelliğini,
Affet!

Hasretinden
Her gün ayakta karşılıyorsam
Güneşin doğuşunu
Ancak senli zamanların yadı
Ayak uydurabiliyorsa
Sabahların aydınlığına
Yüzüme çarptığım buz gibi sular
Hemen de kuruyorsa
Ve acıkmışlığım sadece sensen
Özür beyanı olmasın
Kahvaltı fidyem
Güçlü sensin, idrak et
Sen yine de aç koma
Affet!

İş, güç, talim..
En meşgul vakitlerimde
Geçmişten ve duygulardan
En uzak olduğum zamanlar
Bir cümle, bir kelime, bir mimikle
Geliyorsan yanıma kadar
Ve ben taş taşısam bile
Tebessüm edebiliyorsam
Al birazını sırtımdan,
Yükümü hafiflet
Gençsin;
Durdur zamanı özür olmadan
Sen yine affet!

Denemekle varılmıyor her yere
Yaklaşsam bile
Dışlayamamışsam seni benliğimden
Olanlara rağmen
Zulmüm geri tepti herhalde
Ve sen hala dipdiri
İçimdeysen..
Gayrı hüküm sana geçti muhakkak
Sür saltanatını, devam et
İster vur yerlere burnum üstüne,
İstersen öldürmeye kıyam et
Özür beyanıyla sevgi alınmaz
Bil ki sen sensin
Ya seversin, ya seversin!
Ya da yırt kalbini inkar et
Sevmesen bile
Affet!

Hünkâr Dağlı

Josephine 20.08.08 05:39

Arzu Edersen
 
Arzu Edersen

Gönül sarayının kapısındayım
Arala be afet, arzu edersen!
Ya temelli hapset yahut kalbini
Kirala be afet, arzu edersen!

Bulaşmaya görsün sevda adama
Odur en bahtiyar, ona acıma
Terk edip gitsen de ölmem ben ama
Yarala be afet, arzu edersen!

Mantığa muhalif olsa da bazan
Aslanı devirir zarif bir ceylan
Tut ki ben bir avım, ya da bir kurban
Parala be afet, arzu edersen!

Nedir bu temayül ve neden, hayret!
Daha başlangıçta yakıyor hasret
Önce gül, sonra naz ve sonra sabret
Sırala be afet, arzu edersen!

Işık ol gönlüme, zulmeti dağıt
Dinsin, yüreğimden boşalan ağıt
Sen bir karakalem, ben beyaz kâğıt
Karala be afet, arzu edersen!

Hünkâr Dağlı

Josephine 20.08.08 05:40

Asker Uğurlaması
 
Asker Uğurlaması

Dün küçüktün, bugün büyüdün oğul!
Haydi, oğul haydi! Güle güle git
Bu günlerin için büyüttüm seni
Haydi, oğul haydi! Güle güle git

Çocuklar vatanın bağında gülmüş
Er kişi olmuşsun, bak çağın gelmiş
Er olan erliğin askerde bilmiş
Haydi, oğul haydi! Güle güle git

Sabrına itaat, gayreti ekle
Sen gidip sınırda nöbeti bekle
Ara sıra bizi mektupla yokla
Haydi, oğul haydi! Güle güle git

Biz uyurken vatan sana emanet
Er olan yurduna etmez hıyanet
Öğren vazifeni, göster metanet
Haydi, oğul haydi! Güle güle git

Deden ve ben güldük, sen de gülesin
Bu görev kutsaldır bunu bilesin
Tezkereni alıp geri gelesin
Haydi, oğul haydi! Güle güle git.

Hünkâr Dağlı

Josephine 20.08.08 05:40

Ayrılık Hasreti
 
Ayrılık Hasreti

Ayrılık hasreti vurdu bağrıma
Neden ayrı düştük, bilemiyorum!
Sen yoksun sevdiğim, gönlüm virane
Üzüntüm çoğalır, gülemiyorum! .

Gönlüm ateş sanki, kor gibi yanan
Hasret mızrak mızrak, vermiyor aman
Derdimle baş başa kaldığım zaman
Akar gözüm yaşı, silemiyorum..

Gittiğin gün dünya zındana döndü
Ümidin, hayalin ziyası söndü
İdrak paramparça, duygu bölündü
Bir türlü kendime gelemiyorum! .

Hıçkırır yüreğim firkât yasında
Gönlüm kürek çeker, gam deryasında
Muhabbet düşünde, aşk rüyasında
Arıyorum seni, bulamıyorum..

Hünkâr Dağlı

Josephine 20.08.08 05:41

Babam'a
 
Babam'a

Günü güne, ayı yıla ekledin
Bitmedi ah! Bizim için çırpınış
Belki de çok el kapısı bekledin
Hep çalıştın; hiç durmadan, yaz ve kış

Ömrümüzde tok yaşadık sayende
Çıplaklığın utancını duymadık
Belki üzdük, belki kırdık.. Bak sende
Saçta siyah, dizde derman koymadık

Her babada fedakârlık var amma
Bizim için senin yerin bambaşka
Büyüdükçe zor geliyor adama
Takdir dolu yas tutuyor bu aşka

Babam benim mutlu ol sen, hakkın bu!
Ya Rabbi! O rahat etsin biraz da
Eksik etme başımızdan sen O'nu
Yalvar yakar biz ve anam niyazda.

Hünkâr Dağlı

Josephine 20.08.08 05:42

Başlasa Gündüz
 
Başlasa Gündüz

Gece;
Her taraf ufuksuz,
Her taraf durgun
Gölgesiz karaltılarla dolu ortalık
Ölüm ağırlığınca çökmüş karanlık
Etrafta sükûn,
Sessiz kalabalık!

Odam;
Her şey darmadağın!
Konuşurlar kelimesiz, hecesiz
Dört duvardan özge dört canavardır
Üstüme gelmeye ahdleri vardır
An geçmez işkencesiz!
Mübarek, sanki mezardır

Ben;
Gözlerim faltaşı,
El ayak düşmüş
Tek bir seğrime yok, kaskatı bir yüz
Uykuyla kavgalı, huzurdan öksüz
Başına binlerce soru üşüşmüş!
Gayrı ufuklardan başlasa gündüz...

Hünkâr Dağlı

Josephine 20.08.08 05:43

Bayramlar Bayram Olacak
 
Bayramlar Bayram Olacak

A. Karakoç'a

Evet, sen haklısın! Bu bayram değil
Bayramlar acaib, bayramlar sefil
Lakin toplansa da bin Ebu Cehil
Gönül kal’asını iman alacak
Yine bu bayramlar "bayram" olacak

Kunduradan mahrum o güzel kızlar
Yamalı yiğitler dava omuzlar
Analarda güm güm atar nabızlar
Hanelerden keder, dert kaybolacak
Yine bu bayramlar "bayram" olacak

On bir aya sultan olur Ramazan
Gönülleri basar sevinç, heyecan
Bu canlar bu yola oldukça kurban
Son Türkeli yine İslam kalacak
Yine bu bayramlar "bayram" olacak

Döner sürgündeki babayiğitler
Ayıklanır baştan pireler, bitler
Bayramı Noel’e çeviren itler
Aczinden "irtica" zili çalacak
Yine bu bayramlar "bayram" olacak

Kıymeti bilinir kutsal mahpusun
Denilir: «içilen kanları kusun»
Adından ürkenler arın, namusun
Medeni zinadan tüm kurtulacak
Yine bu bayramlar "bayram" olacak

Yoksulun azığı zenginden hayır
Din emretmiş; zekat, sadaka, fıtır
Eğer verilmezse zorla alınır
Yine fakirlerin yüzü gülecek
Yine bu bayramlar "bayram" olacak

Daha çizeceğiz özlü resimler
Yine göreceğiz güzel mevsimler
Olmayanı bayram yazan takvimler
Ya yakılacaktır, ya yırtılacak
Ya da bu bayramlar "bayram" olacak.

Hünkâr Dağlı

Josephine 20.08.08 05:44

Ben mi?
 
Ben mi?

Ne sevdaya gücüm var, ne aşkdan bigâneyim
Şeş cihet arasına sıkışmış, biçareyim

Gayretim yok vuslata, firkat imiş nasibim
Yerim yok bu ellerde.. bir garib avareyim!

Mamur konaklar ister; sevgili, barınmaya
Özenmedim cihana.. Issızım, viraneyim

Hoş vakit murad etse çeker yudumlar beni
Sevgilinin elinde dolu bir piyaleyim

Geçici heveslerin yorgunuyum, erenler!
Kısa saadetlerden baygınım, mestâneyim

Vız gelir cevr-i canan, üşenmem gafletinden
Dönerim biteviye; çarhında seyyareyim

Kavuşmak olmasa da sevgiliye ölmeden
Korkmam ben bu ateşten.. Ümitsiz pervaneyim

Bu sevda sıracası sarmış cümle bedenim
Timsalim derd-i aşka, hicrane nişaneyim

Aldırmam gülüp geçsin; ağyar, istihza ile!
Ben bu sevda uğruna abdalım, divaneyim

Ne Mecnunum sahrada, ne dağ başında Ferhad
Konuşur yâr u ağyar.. Dillerde efsaneyim!

Dehre ferman olsun ki boş değil bu alaka!
Benzeri yok aşkımın.. Ben; benim, yegâneyim...

Hünkâr Dağlı

Josephine 20.08.08 05:44

Ben Sallamam
 
Ben Sallamam

Ben salmam dilimi öyle başıboş!
Her döndüğünü söylemesin alabildiğince
Ya sana zarar verirse..
Ben sallamam dilimi öyle!
Sen rahat ol, olabildiğince
Hatta emin.
Kayıtsız kalma hakkını kullan,
Görmezden gel istersen
Ya da reddet; itekle gitsin!
Hatta çamur atmanın keyfini sür
Karalamanın küçüklüğünü,
İhanetin düşüklüğünü yaşa
Ben tutarım dilimi,
Çevirmem senden yana
Sen, gerçekten özgürsün..

Ben salmam elimi öyle hoyrat!
Her uzandığına değmesin
Ya sana çarparsa, ayarsız..
Ben sallamam elimi öyle!
Sen irkilme, sakin ol
Hatta emin.
Dik durma hakkını kullan,
İtiraz etmenin keyfini sür
Hatta biraz dayılan!
İstersen zırh kaplat üstünü, başını
Temasın zevkini unut,
Seni benden mahrum tut
Ben tutarım elimi,
Uzatmam senden yana
Sen gerçekten serbestsin..

Ben salmam yüreğimi öyle her yere!
Her vardığına girip kalmasın
Ya seni bunaltırsa, darda koyarsa..
Ben sallamam yüreğimi öyle!
Sen sıkma canını, serin ol
Hatta emin.
Aldırmama hakkını kullan,
Sere serpe kayıtsız ol istersen
Hatta tamamen duygusuz kal
Kendine mekanik bir sağlamlık edin!
Taş kalpli ol en azından,
Ya da usandır da nazından,
"Ben kazandım" diye sevin
Ben tutarım yüreğimi,
Bırakmam senden yana
Sen, zaten bendesin...

Hünkâr Dağlı

Josephine 20.08.08 05:45

Bestekâr
 
Bestekâr

Bir ilahi hikmet tecellisidir
Şu ihtiyar dünya döner, aheste!
Sanki bu nizamı ters çevirecek
Nafile bir gayret, telaş; herkeste!

Endişe içinde, suratlar asık
Kiminde dert mide, kiminde kasık
Kimisi kart yobaz, kimi de fâsık
Toparlanamadık aynı adreste

Sen bu kargaşada duru su gibi
Berrak bir ışıltı, görünür dibi
Hüner ve sevgiden alıp nasibi
Sanki bir bülbülsün; altın kafeste

Terbiye, tefekkür, hakiki sohbet
Tanrı vergisidir insana, elbet!
Ruhunda güzellik var demet demet
Elinde çiçekler, gül.. deste deste

En güzel musiki, manalı sesin
Beğendiği sensin, hemen herkesin
Keşke şu Dağlı'ya bir görünesin
Sonsuza dek sürsün bu mahur beste...

Hünkâr Dağlı

Josephine 20.08.08 05:46

Bir Uğraşının Hikayesi
 
Bir Uğraşının Hikayesi

I.
Hayır, aşk mücadele değil!
Yeter artık boşu boşuna uğraşma
O, ilk göz göze geldiğimizde başladı telaşe
Seferberlik zamanı tedirginliğini
Yükleyip bakışlarına, en keskin
Ve en ihtiyat zabiti süngüsünde
Vurdun ya yüreğime
Büyüdü sevda çınarı o ışıklarla
Kökleri ulaştı en ücra hücrelere
Sökemezsin, yıkamazsın, kesemezsin
Görmezden gelme baltalarıyla savaşma
Yeter artık, uğraşma!

II.
Hayır, aşk mücadele değil!
O, ilk "bu kadar yeter" isyanında
Dut yaprakları arasında, ipekböceği gibi
Devam ediyordun
Işığa koşan pervane misali
Ve en anafor caziben
Döndürüp duruyordu etrafında
İlk vuslat vaktinde, hayretle
"Sen miydin o" diyordun
Teferruat benden başka her ne varsa
Acele etme, böyle sırnaşma
Yeter artık, uğraşma!

III.
Hayır, aşk mücadele değil!
O ilk ellerini tutuğumdaki cereyan
Marşına basılmış motor gibi ateşledi
Bir günebakan gibi döndüm yönümü
Gayrı sen güneşsin
Ve en alacalı zamanlar bile
Çeviremezsin yüzümü
Görünmese de kıyamete kadar baki güneş
Su yürüdü bir kerre en ücra dallara
Aşk batağı bu çıkamazsın, dolaşma
Yeter artık, uğraşma!

IV.
Hayır, aşk mücadele değil!
Boşuna mı eziyetti
Küçük parktaki kaçamak buluşmalar
Kırlangıç zikzağında giderdik
Aç kurt gözü keskinliğinde dolaşırdı bakışlar
İyice yanaşıp, yan yana oturduğumuzda
Kof muydu, sağlama yaslanma rahatlığı
Şubat ayazı mıydı beni tir tir titreten
Yüreğimin silkelemesidir mutlaka
Ve en saadetli heyecanlarla
Her yerinle ritim tutardın bu sallantıya
Darmadağın etseler de küçük parkı
Yükselse yerinde bir beton yığını
Kelebek kanadında titreyişler
Kaskatı durmaya çalışma
Yeter artık, uğraşma!

V.
Hayır, aşk mücadele değil!
Evet, çok riski vardı birlikteliğimizin
Tetikteydi ekmek dağıtan kapılar
Bir gören olsa, bir duyan olsa
Barınamazdık gökkubbenin altında
Sığınıp tanrının merhametine
Ve bir avuç kum atıp üstüne nöbetçilerin
Geçer giderdik mayınların arasından
Fıldır fıldır bakan gözlerden kurtulup,
Geçince "baraj" sınırını
Tavşanlar gibi çalılar arasına sokulurduk
Üniformalıların düdüklerinden
Tıpır tıpır etse de yüreğimiz
Koca koca sopaların gölgelerine rağmen
Denerdik her fırsatta, derleme-toplamayı
Çoban ateşi yakardım açığa, yağmur yağarken
Üstüne yapışmış elbisenin kıvrımlarında
Alevlerin ritmiyle dolaşırdı gözlerim
Mecusi tapınağı gibiydi dağ, bayır
Hiç sönmedi ateş
İsine, dumanına bulaşma
Yeter artık, uğraşma!

VI.
Hayır, aşk mücadele değil!
Onlarca mübareze peydah oldu bu meydanda
Nice serbülend pehlivanlar çıktı da,
Hiç kaale almadım ben
Yüreğim çeviriyordu bileğimi
En zülfikar sevdaya hasım mı olur
Deve yürüyüşüydü belki de yolculuğumuz
Ve en paha biçilmez hazine bu kervanın yükü
Nice harami saldırsa da sağdan, soldan
Ne darboğazlar, ne uzun çöller
Yol boyu tükenmez azığı, bitmez suyu
Varıp ulaşacak menzil-i maksuda
Devireceğim bütün silahşorları upuzun
Gördüğün serapların ardına aşma
Yeter artık, uğraşma!

VII.
Hayır, aşk mücadele değil!
O, ilk güneşimin tutulmasında
Zifiri zulmetlerde kaldım da, umarsız
Işık edindim kendime, dişlerimin gıcırtısından
Bir bakmalık yakındaydı, biliyordum
Yine de görmüyordum, göstermiyordun
Ömrünü tüketemez geyikler bu şehirde
Etle besleniyorlardı, kızıyordum
Sağmal inek çobanı mıydın sen
Döke-saça süt taşıyordun öte yakaya
Tepedeki taşa yaslanmış, taş gibi duruyordum
Çönelerin fitne-fücurundan
Toprağı sıkıyordum, otları eziyordum
Baştan mı belliydi bu ağılın dağılacağı
Boş yere taşları üst üste diziyordun
Az geri dur, bu kadar yanaşma
Yeter artık, uğraşma!

VIII.
Hayır, aşk mücadele değil!
Göçmen kuşların ardına takılıp,
Çekip gitmiştim güneye doğru
Belki de tutup götürdüler elsiz-ayaksız
Heyula gibi aramıza girdi sıradağlar
Bol kıvrımlı uzaklıkların ardında kaldı umut
Nefti bir kalabalığın arasında,
Durmadan kuzey türküleri çığırıyordum
Ve her gece yıldızları alıp karşıma,
Senden haber soruyordum
En hasret duygular yükleyip ışıklarına
Ve en titrek selamlar salıyordum
Sen, göç etmeyen serçeler gibi
Kar eşeliyordun
Döneceğimden o kadar emin değildin de
Niye baharı bekliyordun
Kuzey tutkunu bir serseriydim ben
Kar vardır orda hala, etraf bembeyazdır
Temizdir, bulanmamış düşlerim kadar
Ya da güneşin pırıltılarına uyup damlalar
Özlem ninnileri çalan sazdır
Halbuki hoyrat kaçamaklar sinsice
Tuz-buz edip kardan adamları
Kuzeyi baştan başa çamurla boyuyordun
Ve bilmeden ne yaptığını, inadına
Yer değiştiriyordun
Bilmediklerinle kucaklaşma
Yeter artık, uğraşma!

IX.
Hayır, aşk mücadele değil!
Bir daha tutulduydu güneş, hem de ay
Asfaltların katılığı eklendi, karanlığın karasına
Ebleh yüzlerde mesafelerin sakalları
Kara bir çadırdı; beyaz güvercinleri hapseden
Üstüme üstüme geldi koskoca şehir
Kaçıp büyük büyük binaların arkasına,
Küçücük bir kulübeye sığıştırdım heveslerimi
Daracık bir çile hane sayıp dünyayı,
Topladım çırpınan kanatlarımı
Olmayanı görmek zaten muhal ya
Lakin gözleri kapalıyken de görüyor insan
Yedi tepeli şehrin en yüksek tepesinden
Hep bu tarafa bakıyordun
Ne kadar tecrübe etsen
Burdan kopamıyordun
Hiç telaşe etmedin mi kale kapılarında
Aslına rücu etmek elzemdi, biliyordun
Benliğine sataşma
Yeter artık, uğraşma!

X.
Hayır, aşk mücadele değil!
O, ilk geri döndüğün zaman
Kaçıncı bahardı, o en güzel bahar
Bütün dalını, yaprağını yeniden açıyordun
Sıkıştırılmış muştular uçuştu etrafa
İhya etmeye yettiydi, kaporası bile
Süt kuzularının salınması,
Nehrin denize varması gibi doymanın tadındaydık
Ahmak ıslatan yağıyordu saadet
Ne kadar aydınlıktı İskele Sokağı'nın başı
Daracık odalarda haz ikram ediyordun
Ampulsüz aydınlıkları yaşıyorduk geceler boyu
En zevkli çıtırtılarla,
Huzur ısınıyorduk
Ve en zahmetli günlerin maişetini güdüyorduk
Yedi tepeli şehirde mi alıştıydın lükse
Cepkenimin boş cebindeki söküğü
Ve "bazlama" pişirirken terlediğin huzuru
Mekanik bir konfor acılığına bıraktın
Rahmet ve zahmet tedirginliği,
Kararsızlığın sürüncemesine takılıp gitti
Daha rahat meylinin kasisleri
Ahengi eskitti
Sertçe yağan kar kapatırken İskele Sokağı
Sen hala, "yaz bitmedi" diyordun
Mevsimlerin seyrine karışma
Yeter artık, uğraşma!

XI.
Hayır, aşk mücadele değil!
Ne de çok tutulur bu güneş,
Niye kararır ikide bir okyanusların yüzü
Silindiği yetmedi üstüne yazılan yazının
Bütün buzları eritti, yok etti ihanet
Tek damla bile su kalmadı zannettim o sıra
Diz boyu kan olmalıydı etraf,
Boğuluyordum
Bir katre yaş çıkmasa da gözlerimden
Cayır cayır bir yangınla
Ağlıyor, ağlıyordum
Kafamdaydı en dargın nedametler
Ve en kanlı parçalanmışlıkta yüreğim
"Ey Tanrım, değseydi bari"
Ve "Ey kahpe dünya!" diyordum
Hayat uçup gitmişti bedenimden
Kendi sınırlarımda uzatılmış bir cenazeyim
Zannediyordum
Bu kadar yanaştın da bu kanıya,
Tam mührü basarken kaçırdın altından
Artık istersen ömrün boyunca dene
Yeniden doldurdu sevda, denizleri damla damla
Bu yelkenli varacak o limana
Bir bardak suda fırtına koparmanın alemi ne
Gayrı durulma zamanı
Lök gibi bir asudeliğe mecbur
Ve hayat harmanının hasadına memuruz
Şimdi iş vakti, sıvışma
Yeter artık, uğraşma!

XII.
Hayır, aşk mücadele değil!
Hep istediğiniz gibi sürmez bu devran
En umulmadık vakitte gelir yağmur kuşları
Dağılır serseri kurşunlar sağa-sola,
Çürür çok katlı pastalar
İnip-çıkmaktan bitkin düşersin nihayet
Dolanma bu ormanın kralı emniyetinde
Sabır taşır karıncalar ufak ufak
"Fındık kırma"ya da muhtaç değil miyiz
Hep mi kaldırım taşlarını sayacağım
Bir de bakarsın, bir deli boran olur
Yırtılır en sağlam yamacın bağrı
Yanıp tutuşmaya başlarsın farkında olmadan
Tükenir biri kapanınca diğeri açılan kapılar
Banknotların üstüne oturur, ağlarsın
Sırf gitmiş olmak için ayrılacağım
Yakarım gemileri, boğazı geçdikten sonra
Boşluğun kütlesi çöreklenir kalır da önüne
"Neden" diye sorarsın
Sorumsuzluk neymiş anlarsın
Dolap beygiri gibi dolaşma
Yeter artık, uğraşma!

XIII.
Hayır, aşk mücadele değil!
Birlikte boyamalıyız geleceği, olduğu kadar
-Katılmak ve denk gelmektir aşk-
En uyumlu renklerde görünecek manzara
Ve en yakışık çiftte, bir var
Hiç görülmedi nağmenin bunca ahengi
Bize çalacak enstrümanlar, keyifle
-Suların biteviye denize koşmasıdır aşk-
Ne kadar zevk varsa, hepsini alacağız
Capcanlı gönül sükuneti dolduracak çevreyi
Başımın üstünde taşıyacağım gaileni,
Yüreğimdeki kadar
-Razı olmak ve katlanmaktır aşk-
Acıkmış bebelerin memeye höykürdüğünce
Koşup, yapışacağız teslimiyete
-Önceden tespit edilmiş yazgıdır aşk-
Alternatifi yok, böyle istemiş Tanrı!
Göstereceğiz aleme; sevda neymiş
-Bir olmak, birde durmaktır aşk-
Sen bana yegânesin nazlı yar
Gayrı dur, boş yere koşma
Yeter artık, uğraşma!

Hünkâr Dağlı

Josephine 20.08.08 05:47

Biz Hep Burdayız
 
Biz Hep Burdayız

Ey gönül! beyhude gezip dolaşma
Cadde pislik dolu, sokak rezalet
Asrın işretine değme, bulaşma
Evvel hoş ise de, sonu nedamet

Gir ulu mabede, eriş huzura
Şehir yansa bile orası serin
Hepimiz muhtacız bir parça nura
Şu mübarek safta bana yer verin

Otur şadırvanın nurlu taşına
Temizle üstünden gaflet kirini
Eli-yüzü yıka, mesh et başına
Sıyır at nefsini; kır zincirini!

Dinle ezan sesi hiç eksik değil
Felaha çağırır günde beş defa
Kıyam et nefsine, rükuya eğil
Mutmain olup gör; ne haz, ne sefa..

Selam ile gönül, bitir işini
Bil ki ''bir duvarın tuğlaları''yız
Eğ, niyaz et.. sonra dikip başını
Yürü metanetle.. biz hep burdayız...

Hünkâr Dağlı

Josephine 20.08.08 05:48

Bize Hep Gurbet
 
Bize Hep Gurbet

Zamanın birinde, durup dururken
Bir sefere çıktık; hazırlık yoktu
Ne geçmiş maziydi, ne ati erken
Senin zamanların soluk soluktu

Kim kimi kandırdı bu zor sefere
Bende az kabahat yok değil hani!
Nedir bu sahrada bu dağ, bu dere
Senin tavırların hepten yabani

Bir soru üstünde sen duruyordun
Benim sorduklarım zaten cevaptı
Herhalde hep vaha uyduruyordun
Ya da uçtuğumuz düştü, seraptı..

Böyle zalim midir bu insafsız yol
Ya hiç arkası yok, ufuktan uzak
Ya da dik yamaçlar, uçurumlar bol
Ve.. her ümidinin arkası tuzak

Eminim ki asla bitmeyecek bu
Bize hiç sıla yok, bize hep gurbet
Yan yanayken özlem berbat doğrusu
Her ikimizi de yakacak hasret!..

Hünkâr Dağlı

Josephine 20.08.08 05:49

Böylece!
 
Böylece!

Uzak diyarlarda gece yarısı
Ben hala ayakta, hala uyanık
Gurbet ızdırabı, mide ağrısı
Ve çaresizlikten yüreğim yanık

Geceler ufuksuz, şafak ağarmaz
Gün doğsa da beni heyecan sarmaz
Özlem nar-ı zerdüşt; sönmez, kararmaz
Eve vardığıma olmazsa tanık

Ümidi katleder bedbin kaygılar
Bitkin bedenimi hasret sargılar
Özlem bu nizamı kınar, yargılar
Sebebi ne, bu davada kim sanık?

Beklerim.. Beklemek sıra dağ gibi
Gözlerim ufukta bir çerağ gibi
Özlem kandillerde yanan yağ gibi
Fitil şişmiş, vuslat yolu tıkanık...

Hünkâr Dağlı

Josephine 20.08.08 05:49

Böyledir Bu Gönül
 
Böyledir Bu Gönül

Bu kadar vefasız olduğun halde
Girip, hala ne var benim gönlüme
Lakin sen de gitsen hepten ıssızdır
Kim göçer, kim konar benim gönlüme

Hüzüne sözcüyüm bunca senedir
Bu tahammül müdür, şikâyet midir?
Doyum denilen şey, aşk denen ecir
Gelir, azar azar benim gönlüme

Tattığım hazların hepsi de yarım
Ya sükût, ya firkat bütün efkârım
Sevda çarşısında sergi açarım
Kurulur bir pazar, benim gönlüme

Dert alıp zevk satan var mı dünyada
Pazarlık mı olur hep bedavada
Mecburiyetlerin patlar havada
Bir fırtına kopar benim gönlüme

Hiç mi yanlış çıkmaz bence tespitler
Hala tekrar eder bizim ahitler
Kanadı kırılmış topal ümitler
Gelir, yuva yapar benim gönlüme

Elim erişmiyor gayrı her yere
Ne yara kurudu, ne bitti çare
Önü kesilmeyen yüzlerce dere
Biteviye koşar benim gönlüme

Ay yüzün gördüğüm vakitten beri
Ne tam akıllıyım, ne de serseri
Sevda denizinin vuslat feneri
Bir söner, bir yanar benim gönlüme

Koyuna uzaktan hoş gelir kaval
Bu sonuçsuz sevda, bitmeyen masal
Ummana gömülen küçük bir sandal
Nihayet bir mezar benim gönlüme...

Hünkâr Dağlı

Josephine 20.08.08 05:50

Bu Gidişin Sabahı
 
Bu Gidişin Sabahı

Sabahın o tatlı serinliğini
Hiç mi yaşamadın buluğdan beri
Uykuda geçirdin bu kadar fecri
Bilmedin uykunun derinliğini

Kuşluk vakitleri yıkandı yüzün
Ufkun alacası kandırdı seni
Camına tırmandı devedikeni
Çiçek açmasını bekledin güzün

Öğle sıcağında yola çıkılmaz
Şu kafatasımız buzdolabı mı?
Tecrübe ettiğin sur kalıbı mı?
Kaç kez tekrar ettin yine yıkılmaz

İkindi gölgesi olsa da ömür
Gün batar üstüne, durduramazsın
Hiç mi attığını tam vuramazsın
Gözünü diktiğin geceye yürür

Yarasalar ile dolu ortalık
Akşamın hüznünü atayım derken
Kanı görmedin mi senden emerken
-Bu gidişin sabahı yok, olamaz-
İliklerimize doldu karanlık...

Hünkâr Dağlı

Josephine 20.08.08 05:51

Bu Şehir 1
 
Bu Şehir 1

Yabancıyım burda, böyle tanıyor
Hiç kol-kanat germez bu şehir bana
Bak gözlerim cayır cayır yanıyor
Bir damla su vermez bu şehir bana

Hep üstüme, hep üstüme yürüdü
Kan gelir, içimi duman bürüdü
Yere çala çala sırtım çürüdü
Hasır bile sermez bu şehir bana

Hedef oldu sinem nice pençeye
Satmadım sevdamı üç-beş akçeye
Yıllardır bakarım bağa, bahçeye
Tek dal çiçek dermez bu şehir bana

Üflese yıkılır, değse göçerim
Kalkarım, tırmanıp suru geçerim
Aslında ben ne istese seçerim
Hiç bir şey önermez bu şehir bana...

Hünkâr Dağlı

Josephine 20.08.08 05:51

Bu Şehir 2
 
Bu Şehir 2

Bu şehir bize küçük gelecek!..
İhanet kesti yağmurları;
Yıkanmıyor caddeler
Sokaklar satıcı pisliği dolu
Boşuna çıkma bulvara
Kaldırım çiğneyemez yüksek topuklar
Gözlerin çakılıp neon lambalara
Ne bakacak, ne görecek
Bu şehir bize küçük gelecek!..

Bu şehir bize dar gelecek!..
Hıyanet kuruttu ağaçları;
Yaprak döktü bütün parklar
Vitrinleri kütük dolu çarşının
Ve bir çift siyah göz,
Kararacak küller arasında
Adımlarımız sığmayıp çarşafa
Ne gidecek, ne dönecek
Bu şehir bize dar gelecek!..

Bu şehir bize az gelecek!..
Nedamet uyuttu asrın bebeklerini
Zifiri karanlık kundaklarımız
Mezarlıkta sıra taşlar;
Önünü keser rüzgarların
Bilmem nasıl salınacak sitede
Gecekondu endamın
Avuçla boş böğrünü cüzdan yerine
Ne yetecek, ne bitecek
Bu şehir bize az gelecek!..
Bu şehir bize sıkıcı gelecek!..
Atalet doyurmuş insanları
Bir adım gayret yok huzura doğru
Gündoğumundaki köpek uykusu;
İştahını açar çakalların
Boşuna yutkunma miden bozulur
Yağmurda ıslanmayı sevemedin ömür boyu
Seyreyle cam kenarından
Ne bakacak, ne dönecek
Bu şehir bize sıkıcı gelecek!..

Bu şehir bize gülünç gelecek!..
Sefalet parlıyor kadın gözleri
Mart kedisi gibi ortalıkta,
Farelerle dans eder
Delik-deşik asfaltlar ne hacet arabaya
Nasırına mı bastılar gözlerin doldu
Yüz yıkamak için midir küvetler
Asansörde kaldın ya sen
Ne çıkacak, ne inecek
Bu şehir bize gülünç gelecek!..

Hünkâr Dağlı

Josephine 20.08.08 05:52

Bu Şehir 3
 
Bu Şehir 3

Şu Ankara şehri, şu koca başkent
Hiç beş para etmez sen yoksan eğer
Sen ordayken bana öyle gelir ki
Değiştirsek onu cennete değer

Sensin bu şehirin en güzel gülü
Seninle mest eder şehir gönülü
Şu fâni dünyanın nefis ödülü
Bana bahşedilen yegâne eser

Sen aydınlatırsın sokaklarını
Sen yeşerttin parkın yapraklarını
Saçının telini, tırnaklarını
Bütünüyle sensin bence muteber

Meftunum bu şehre sen varsın diye
Bozmam adresimi ararsın diye
Sen tam bana göre bir yarsın diye
Sırf senin adındır bildiğim ezber

Şehir ve sen canım, bütün günümsün
İstikbâlim sensin, sen hem dünümsün
Sağım, solum, yanım, arkam, önümsün
Şehirden bana ne! Bana sen yeter...

Hünkâr Dağlı

Josephine 20.08.08 05:53

Cenk Duası
 
Cenk Duası

Yüce tanrım! Dizildik biz önünde
Aşağı düşürme dik başımızı
Gayrı dindir akan gözyaşımızı
Zafere eriştir kavga gününde

Tekbir sesleriyle kutlu akında
Her yiğit kendini ileri attı
Sıçrayıp geçtiler ateşten hattı
Beklenen zaferi getir yakında

El açıp Allaha dua ederiz
Silinsin tüm alınlardan karalar
Bir zaferle kapatılsın yaralar
Bu duayla kalkıp cenge gideriz...

Hünkâr Dağlı

Josephine 20.08.08 05:54

Çağrı
 
Çağrı

Hüzünle sarardı ümid goncası
Daha açamadan solsun mu dersin
Başucunda şifa, çaresiz hasta
Edeb ve mantıkla ölsün mü dersin

Akıl pazarına çekme gönlümü
Menfaat kaygısı kesmez önümü
Bir tebessüm için seçen ölümü
Gül yüzüne kurban olsun mu dersin

Lezzet aramadım günlük heveste
İçtenliğim mahcub durur, kafeste
Sen varsın aldığım her dem nefeste
Firakın sinemi delsin mi dersin

İstemem kuru bir gönül oyunu
Sen sensin be gülüm! Bilirim bunu
İstemem düşmanca biterse sonu
Keşke belasını bulsun mu dersin

Mecburunum kötü yorma herşeyi
Gönül sırça saray, kırma şişeyi
Muhabbet bezminde görsek neşeyi
Az da bizden taraf gelsin mi dersin

Esrar perdesini arala gayrı
Kendini bir dinle çevrenden ayrı
Dostluktur insanın insana hayrı
Gayrı yüzlerimiz gülsün mü dersin...

Hünkâr Dağlı

Josephine 20.08.08 05:55

Çekerim Üstünden
 
Çekerim Üstünden

Çekerim üstünden bakışlarımı
Mutlu ol prenses, bensiz de olsa
Aşka inanmadın.. Evet inanma!
Belki de doğru bu; kızma, utanma!
Ne çıkar bir gonca açmadan solsa

Kaldır gözlerini endişen yersiz
Çekerim üstünden bakışlarımı
Zaten pırıltı yok, gözlerim fersiz
Başım hafif eğik; belki üzgünüm
Benim yarınım yok, olmadı dünüm

Vebal mi? zahirde benimdir mutlak
Lakin isteyerek düşer mi yaprak
Çekerim üstünden bakışlarımı
Sevgim yüreğimde müebbet hapis
Çağın insanına hükmeder nefis

Genç, güzel, güçlüsün.. Gayen olacak
Hayatı, her şeyi gırgıra almak
Devam et yılmadan, engeller biter
Çekerim üstünden bakışlarımı
Sen iste, sen iste, sen iste yeter!

Gerek yok bilmeye ne oldu, neden
Belki de istedin bu aşkı, "rağmen"
Her şeyi, her şeyi iste.. Hakkın var
Yüreğim yansa da sonsuza kadar
Çekerim üstünden bakışlarımı!

Hünkâr Dağlı

Josephine 20.08.08 05:56

Çığlık
 
Çığlık

Kırdı, -Narin bildiğim- sarılan kollar beni
Yönüm gurbete dönsem, bırakmaz yollar beni
Bıktım bu dikenlerden; uzandığım her yerde
Görmeye tahammülsüz bağdaki güller beni
Ne haldeyim bilmezler, tanıyan kullar beni!

Hünkâr Dağlı

Josephine 20.08.08 05:56

Dağ Yerinde Durdukça
 
Dağ Yerinde Durdukça

Sevda hengâmesinde berbad eyler yar beni
Vazgeçmeye yeltensem, yuhalar ağyar beni!

Yazar arzuhâlimi, bıçak sırtı bakışlar
Kınından sıyrılmışa eyleme duvar beni

Perçinledi aczimi soru işaretleri
Zar-ı figân-ı kaygı sarıp sarmalar beni

Gururum eşiğinde eski bir pöstekidir
Duvara tırmandırır senden bir nazar beni

Zafiyet teşhisinde uykusuzluk illeti
Geceleri korkular ayakta tutar beni

Toplayıp yıldızları gözlerinin içine
Çerağ-ı ümid-i aşk.. Korkarım yutar beni

Bu hesabın hâkimi mutlak sensen, meğerki
Adl-i Nuşirevanca, bu işten kurtar beni

Kumandam kilitlenmiş bu sevda hedefine
Saptıramaz rotamdan, bozamaz ayar beni

Elhak bir dağa çarptı; infilak kaçınılmaz!
Dağ yerinde durdukca.. İhtimal anar beni...

Hünkâr Dağlı

Josephine 20.08.08 05:57

Daha Herşey Bitmedi
 
Daha Herşey Bitmedi

Pembe bir gurubun letafeti
Hoş dokunuşlarla sıvazlar önce
Rehavete sarınır bütün beden
Uzanır dimağın sükûnetle
Haz duyarak gevşer el ve ayaklar
Süzülür gözlerin, meyletmez bakışa
Toplanır günebakanlar, kapanır dışa
Kendiliğinden gelir yasaklar

Daha bu saadet hazmedilmeden
Batmış olur güneş, değişir renkler
Suyu kesilir zevk çeşmesinin
Işıkla beraber yavaş, usulca
Geri çekilir saadet ve haz
Hafifçe sallanırsın biraz
Bronz bir grilik buz keser önünde
Ürperirsin, üşümeye ramak kalır
Gözlerin tutunacak bir yer aramaktadır
Hangisi nedir? Kestiremezsin
Sağa-sola seğirtirsin kısa kısa
Hep tereddüt, hep çekince
Bitiyor dürtüsü aklından geçince
Zınk diye çakılır kalırsın

Birdenbire çöker üstüne gece
İliklerine sokulmaktadır karanlık
Bigâne olmaya kalksan bir anlık
Acı dürter zehir gibi
Bütün bedene yayılır da işkence
Hiç kımıldamadan put gibi durursun
Çaresizlikten kudurursun
Her taraftan siyah yağar, doldurur
Ve her şey bu siyahta kaybolur

Tam bitti artık zamanındayken
Serin bir yel gelip çarpar yüzüne
İncecik bir pırıltı titreşir önce
Yeniden uyanır yüreğin
Ağarma başlar doğudan azar azar
Gayrı ihtiyari de olsa, o yana dönünce
Şafak atar ufukta,
Şafak atar yürekte..
Ve en kılcal damarına kadar
Uzanır hayat yine, yeniden

Güneş serper ışıklarını cömertçe
Alır, dirilirsin
Tad olur, doyum olur, hırs olur
Suyun ışıltısını, kuşun kanat sesini
Tekerin gıcırtısını, menekşenin rengini
Her şeyi, herşeyi kucaklar, gerilirsin
Dinamik bir patlamaya can atarcasına
Azmine biraz da şevk katarcasına
Canlılık büyür alabildiğine
Gerekenlere verilirsin
Ve bilinmez bu ne kadar sürer
Bir de bakarsın uzun uzun olmuş gölgeler
Boşalmış bir çuvalcasına
Yerlere serilirsin..
Daha her şey bitmemiştir hâlbuki
Daha her şey bitmedi!..

Hünkâr Dağlı

Josephine 20.08.08 05:58

Davetiye
 
Davetiye

Gel ey canan, cevr eyleme; bir beni yar eyle gel
Yâd ellerle ülfet olmaz, terk-i ağyar eyle gel

Reva mıdır mah yüzünü, saklamak sevgiliden
Âşık-ı sadıktan utan, hicab et, ar eyle gel

Şimdiye dek geldiklerin bana fayda etmedi
Önde gelmiş olsan bile yine tekrar eyle gel

Kınanmazmış mecnunluğu aşığın vuslat içün
Gel çekinme, gel utanma.. Sevgin izhar eyle gel

Yok, bilmesin ahvalini hiç kimse, kendin bile
Guruba dal, subha karış; cismi esrar eyle gel

Senin derdin ile asla gözüm uyku görmüyor
Ne var terk et gafletini, dil-i bidar eyle gel

Cevrin ile bi-nihaye, gece gündüz boşalan
Gözyaşıma bedel olsun; zülfünü tar eyle gel

Kavuşmadan öldüğümde inlemek neye yarar
Pişmanlığı hatırda tut, peşinen zar eyle gel

Hayaline yüz tutuben hasbıhal olsa bile..
İsterim ki nazlı canan, arz-ı didar eyle gel

Âdetidir güzellerin, tebessüm dağıtalar
Goncalar açsın yüzünde, gamze nisar eyle gel

Ayrı düşme bu sevdadan, dolan dur çevresini
Pervane ol; gönlü nara at, giriftar eyle gel

Sana hemcins olduğundan utansın tüm Leylalar
Mürvetinden cümlesini.. Var, haberdar eyle gel...

Hünkâr Dağlı

Josephine 20.08.08 05:59

Dede'me
 
Dede'me

Kör bir gece içimizden ayrılıp
Çıkıp gittin, ebediyen; sensize
Günahınla cehennemde kavrulup
Sevabınla cennettesin; sonsuza..

Haber saldık akrabana, geliniz
Son kere görmeye geldiler seni
Bu âlemden ayrılıyor, biliniz
Kapandı gözleri, kurudu teni

Son defa temizlen diye yıkadık
Salanı verdiler minarelerden
Namazını kılıp, dua okuduk
Sıyrıldın dünyadan, viranelerden

Doğduğundan beri günleri sayıp
Bir taşa yazarak başına diktik
Daracık, derince çukura koyup
Ve sonra toprakla üstünü örttük.

Hünkâr Dağlı

Josephine 20.08.08 06:00

Değişen Birşey Yok
 
Değişen Birşey Yok

Değişen bir şey yok bu şehirde
Yine Karapürçek'ten doğmada sabah güneşi
Bekçiler karakola yöneldiğinde
Başlar dolmuş ve otobüs seferleri
Yalnız uyandığım vakitler, kuş sesleri nerede
Hala değişen bir şey yok bu şehirde

Değişen bir şey yok bu şehirde
Sokaktaki hoparlör ve klakson gürültülerini
Acı fren sesleri durdurabiliyor ancak
Üstünüze yapışsa da elbiseniz
Gecekonduda da giyen var aynı ayakkabıyı
Yine kabzımalların insafında beslenmemiz
Artık gözlerde arıyoruz yeşili
Çok farklı değil meclis ve mahalle kahvemiz
En az üç öğün yutuyoruz acıyı
Hiç mi açılmayacak bu perde
Hala değişen bir şey yok bu şehirde

Değişen bir şey yok bu şehirde
Kalenin karşısındaki tepeden
Taşlar yuvarlanır bazı zamanlar
Kulenin karşısındaki binada
Çığlıklar bölüyor şuh kahkahaları
Üç-beş kişi okuryazar daracık odalarda
Terminal ve istasyon
Doymadı asırlardır hüzüne ve sevince
Ben yine türkü çığırıyorum aklıma estikce
Sen orda öylece dur, göğsünü ger de
Hala değişen bir şey yok bu şehirde...

Hünkâr Dağlı

Josephine 20.08.08 06:01

Dehlize Dalmak
 
Dehlize Dalmak

Yakın aramızda olan uzaklık
Gönül köPage Rankingüsünü kur da geçelim
Büyüklere saygılı ol ufaklık
Hafifce boynunu bur da geçelim

En güzel öten kuş bülbüldür derler
Yine de kanarya bakar, beslerler
Bizim yolumuzda çok engebeler
Var ya, farkındayız.. dur da geçelim

Layığını bulmak her zaman zordur
El altındakiler bir parça hordur
Altının var ise sarrafa bozdur
Menfaati yere vur da geçelim

İçten pazarlıklı ahbabın varsa
Ondan bil ayağın düzde kayarsa
Bu yarışta hedef, sona kadarsa
Şimdi erken, öbür turda geçelim

Zalim meziyeti hafife almak
Kolay mı hayatta ayakta kalmak
Kaderde var ise dehlize dalmak
Bırak karanlığı nur da geçelim...

Hünkâr Dağlı

Josephine 20.08.08 06:02

Denemek
 
Denemek

Düzde gezmek sana pek yaramadı
Var yarın başına, atla aşağı
Canım ne olacak, macera olsun!
Boynuna bir kemend.. Devir şu dağı

Dibi görünmeyen suya girilmez
Kim demiş, gidip gör; dibinde ne var?
Belki hazineler orda saklıdır
Gerçi biliyorsun ordan dönülmez
Fakat ne gam ola.. Denemek de kar!

Bırak artık dalı.. Hazan mevsimi
Savrulan yapraklar olursa gazel
Sen, neden yerlerde sürünmeyesin
Üstünde dolaşsın meçhul ayaklar
İnle; çıtır çıtır.. O ses de güzel!

Kim bilir neler var, gir şu ormana
Arkanda kalanlar.. Ne yapan yapsın!
Bir kaç gün, bir kaç ay, belki bir kaç yıl
Gezer, dolanırsın.. Ve eğlenirsin
Kanadın kırılır, yaralanırsın
Bunca zevki görüp, tatdıktan sonra
Dert değil, isterse tilkiler kapsın!..

Hünkâr Dağlı

Josephine 20.08.08 06:03

Dertli'ye Nazire
 
Dertli'ye Nazire

Çekme kendin zillete; tut nefsini, zindâne çek
At elinden mey-i câmı; tesbih-i mercâne çek

Meclis-i vaızda ey can! Dürr-ü gevher saçılur
Koyma elden, koyma dilden.. Zikr-ü tesbih cane çek

Meclis-i işrette ey saf! Gönlü mahzun eyleme
Kalma şeytan mahbesinde, al başın bir yane çek

Pir-i mugan, şuh-u saki akçeye hizmet eder
Verme nakit, kalma borçlu.. Onları hicrâne çek

Pembe hissin, mor hayalin, sahte zevkın menba'ı
Taşmadan taşraya bunlar tut başın, urgane çek

Amma lazım yapmak içün bunları pek er kişi
İtimadın varsa çağır, er dile, meydâne çek

Dağlı; yardım eyleyesün cümle Dertli kullara
Etme ihmal hemşerim gel bizleri dermâne çek...

Hünkâr Dağlı

Josephine 20.08.08 06:04

Dibace-i Serancam
 
Dibace-i Serancam

Bir haber yolladım sevdiceğim'e
"Boş yere hayaller kuramam" dedi
Bir yuva kuralım senle ikimiz
"Ben sana yar diye varamam" dedi

Deli gönlüm sevda derdine yandı
Sevdiğim ellerin sözüne kandı
Bana bend'olmayı esaret sandı
"Sizin evinizde duramam" dedi

"Dönsün, benden başka kapıya baksın
Nice güzelleri koluna taksın
Kabaran gönlünü ateşe yaksın
Ben senin yaranı saramam" dedi

"Şakıyan bülbüller dert ile ötse
Bağımda gül değil dikenler bitse
Benim derdim ile kaybolup gitse
Ardına düşüp de aramam" dedi...

Hünkâr Dağlı

Josephine 20.08.08 06:06

Dost'a Mektuplar 1
 
Dost'a Mektuplar 1

Aziz Dostum, mektubunu okudum
Başlangıcı acı, sonu üzüntü
Okudukça zora koştu zihnimi
Başlangıcı acı, sonu üzüntü

Selamsız, sabahsız satır dizmişsin
Anladım ki; hayatından bezmişsin
Bir de ağlamaklı şiir yazmışsın
Başlangıcı acı, sonu üzüntü

Dedin ki: "murada olmadım visal
Verilmez haklarım, olsa da yasal
Hayatım hikâye veyahut masal"
Başlangıcı acı, sonu üzüntü

Neşeyle yiyemem bir öğün aşı
Bağımda eğlenmez muhabbet kuşu
Nihayet seninki bir âşık işi
Başlangıcı acı, sonu üzüntü...

Hünkâr Dağlı

Josephine 20.08.08 06:06

Dost'a Mektuplar 2
 
Dost'a Mektuplar 2

Bu acı,
Bu dert,
Bu özlem, Dostum!
Bir ömürce sürecek
Bunca geçse zaman,
Bunca ezse de çevre,
Bunca "olmaz" dese akıl
Bıkıp usanmayacak gönlüm.
Bu aşk,
Bu arzu,
Bu istek, Dostum!
Bir zerre eksilmeyecek

Ah! Ne çare, yanarım
Hep yanarım..
Rahat bulmasam da asla
İsterim bu yangını, ararım...

Hünkâr Dağlı

Josephine 20.08.08 06:07

Dost'a Mektuplar 3
 
Dost'a Mektuplar 3

Aziz Dostum, mektubuna cevaptır
Senden gelen her şey benim baş tacım
Diyorsun ki, medet! "Tarağım da yok"
Velâkin tarumar bak kendi saçım

İyiyi, kötüden çekip ayırsam
Menfaatten yana seni kayırsam
Bir zengin sofrayla karnın doyursam
Nerde kaldı! Önce ben kendim açım

Sevdiğin güzelle bulsam aranı
Güzel görün diye silsem karanı
Himmet edip Dostum, sarsam yaranı
Lâkin bana fayda etmez ilacım

Yön verelim desek şu zanlarına
Sakın uyma gönül fermanlarına
Karşı dursak senle düşmanlarına
Fakat gizli durur asırlık öcüm

Baharı olmadık kış yok demişler
Ayağa değmedik taş yok demişler
Şu başa gelmedik iş yok demişler
Ele gitti işte özbeöz bacım

Aziz Dostum, sakın darılma bana
Aklını çevirme hepten bu yana
Yani ki nasihat veremem sana
Daha kendim nasihate muhtacım...

Hünkâr Dağlı

Josephine 20.08.08 06:08

Döner İkinci de Evet Merakı (Akrostiş)
 
Döner İkinci de Evet Merakı (Akrostiş)

Didem'e

Dur gülüm, hayatın sonunu bekle
İkinci kez için gelmeyeceksin ki
Davran yaşamaya arzu, istekle
En küçük ümitle, en büyük şevkle
Mutluluğa açıl, solmayacaksın ki

Dert yağsa sürekli denizler taşmaz
İnci tükenir mi okyanuslarda
Dermansız dert olmaz, ölüm bulaşmaz
Ecel hata yapmaz, vaktini şaşmaz
Merhamet aranmaz bu hususlarda

Durma orda öyle, atıl ileri
İşte hazır sana, bir yığın çiçek
Dönmek mümkün değil, gidilmez geri
Ellerinle bitir güzel eseri
Mümkün olan her şey yeterli gerçek

Davet bekliyorsan yaşamak için
İlk nefeste sana verilen neydi
Denk getirmek için çabala, didin
Elbet aşacaksın hadi, aferin
Mecburiyetlerin sona ereydi!

Dost acı söylermiş, ne dedim bilmem
İyi ya da kötü, bitti sözlerim
Deniz taşsa bile, kuma eğilmem
En uzağı, yani ufku gözlerim
Mesud bir Didem'i bekler, özlerim...

Hünkâr Dağlı


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 13:34 .

Powered by vBulletin Version 3.8.7
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0 RC 2