tualimforum.com

tualimforum.com (http://www.tualimforum.com/)
-   Türk Şairlerin Şiirleri (http://www.tualimforum.com/turk-sairlerin-siirleri/)
-   -   M. Fethullah Gülen Şiirleri (http://www.tualimforum.com/turk-sairlerin-siirleri/12938-m-fethullah-gulen-siirleri.html)

Josephine 24.08.08 01:29

Son Ufuk
 
Son Ufuk

Sevmek ve sevilmekten gaye O’ymuş meger,
Iç içe aşk ve hicran;
Seven gönül tipki bir buhurdanlik gibi tüter,
Aşk ateşiyle her ân,
Uzat elini Ey Dost rûhum sevgine muhtaç!
Sensin derdime derman!
Hasretle yananlara vuslat yollarını aç!
Kalksın hicap aradan!
Kahr u lütfun gönlümde her zaman bir nevbahâr,
Canım yoluna kurban!
Her yerde ağın âşikâr, rûhum sana şikâr...
Olsun katlime ferman!
Gerçi cürmüm çok ama, gönlüm müptelâ Sana;
Ben bir muhtâc-ı ihsan...
İnayetinle tut kalbimi kendinden yana!
Ey gönlümü Yaratan!
Nefsim mavi, mor, pembe renklerle geceliyor,
Her halim Sana ayân...
Ve duygularım her zaman Sen’i heceliyor,
Yoktur ilmine pinhân...
Görsem şayet görecegimi aklim dagilir,
Işigin mâh-i tâbân...
Hülyalarim rengini hep ufuktan alir,
Çaglar ruhumda ziyân.
Hep kara yalnizlik soluklar Sensiz sîneler,
Hicranla yanar vicdan...
Nûrunun lem’asına cihan verilse değer,
Işığın bize bürhan...
Seninle güneş gibi doğar hayatın sonu,
Damlalar olur ummân...
Duyar ancak ufuk ötesi yaşayanlar bunu,
Bu ne büyük bir irfan!

Kaynak: Sızıntı, Ocak 1996

M. Fethullah Gülen

Josephine 24.08.08 01:30

Soyumun Şarkısı
 
Soyumun Şarkısı

Soyumun gezdiği bahçede güller açarmış,
Dudağında kıpkızıl kan yanağında jale...
Sabâyla salınan zülüfler koku saçarmış,
Alev alev yanan sînelerdeki âmâle...

Yaprak sesleri ve ardarda bülbülün âhı,
Kulaklara çarpıp geçen mâhûr âhengiyle;
Sanki Cennetlerden akseden hûri nigâhı,
Ölümsüz güzelliği ve solmayan rengiyle...

Her yanı "Bağ-ı irem" bu bahar ülkesinde,
Tıpkı buhurdan gibi tütüp-duran gönüller;
Solukladıkları ölümsüzlük bestesinde,
Akşam ayrı, sabah da ayrı bir türkü söyler.

Güneşi hiç batmayan gündüzlerin bağrında,
Goncalarla başbaşa çiçekler arasında...
Her gün bir başka fasıl bahçesinde, bağında...
Ve rengârenk güzellik akında, karasında...

Böyle bir dünyâ bugün hayâl sayılsa bile,
Ölümsüz sesler duymuştuk bu altın yapıdan...
Geçerken evlâd-ı fâtihân debdebesiyle,
Dünyâlara açılmıştı o ulu kapıdan.

Gürül gürül her yöreye bir karanlık gece,
Uçmuştuk üveyk gibi ışıktan kanatlarla...
Işığımızla aydınlanmıştı her bilmece,
Yıllarca savaşmıştık köhne kanaatlarla...

M. Fethullah Gülen

Josephine 24.08.08 01:30

Su
 
Su

Dupduru bir derinlikle yollardadır sular,
İçinde varlığa erdiği yerden duygular;
Yüz sürer yerlere, sürer, kıvrım kıvrım akar,
Bir gözü bulutta, diğeri ummâna bakar...
Vuslat şevkiyle çağlar, çağlarken de tüllenir,
Bu tatlı mûsıkî ile ruhlar neşelenir.
Köpüren dalgacıkları okşar-geçer rüzgar,
Ve bir ivme neşvesiyle soluklanır dalgalar;
Vurur başını taştan taşa hicranla yanar,
Süzülüp göklere yükseldiği günleri arar...
Bir tül gibi yırtılır her aşılmaz tümsekte,
Akseder çığlıkları etrafa perde perde...
Koşar binlerce defa arınarak havzına,
Ses katar çevre onun hüzünlü avazına.
Ermek için deryaya hiç durmaz çağlar-coşar,
Bu coşkun sevdayla ne aşılmazları aşar...
Şevkle şiirler sunar sesten, sözden âzâde,
Çevreye büyüler salar aktığı her yerde.
Su ufkunda her zaman bir teselli duyulur,
Gönül bu teselliden aradığını bulur...
Hisler su çağıltılarıyla sükûna erer;
Toprak ufkunda su, insan ufkunda peygamber...
Cennet gibi yeşerir uğradıkları her yer,
Hem vuslatı hem aşkı suymuş meşk eden meğer...

Kaynak: Sızıntı, Aralık 1996

M. Fethullah Gülen

Josephine 24.08.08 01:31

Sultanım
 
Sultanım

Başım fedâ olsun nurlu yoluna,
Gönlümü fetheden Sultanım, canım!
N’olur merhamet kıl kıtmîr kuluna,
Gönlümü fetheden Sultanım, canım!
Kapına baş koymuş kulların bekler,
Herbirinden yığın yığın dilekler,
Sen el atmayınca boşdur emekler,
Gönlümü fetheden Sultanım, canım!
Senin olmadığın her bucak ıssız,
Gönüller kararır inan ki sensiz!
Gel rûhuma bir nazar eyle sessiz;
Gönlümü fetheden Sultanım, canım!
Din yolunu açıp şehrâh eyleyen,
Pinhân-ayân her gerçeği söyleyen;
Gökte, yerde ümmetini dileyen,
Gönlümü fetheden Sultanım, canım!
Hakk’a varılamaz senden amansız,
Arkanda olmayan gider îmânsız...
Kulunu mahşerde bırakma yalnız!.
Gönlümü fetheden Sultanım, canım!

M. Fethullah Gülen

Josephine 24.08.08 01:32

Sürpriz Veda
 
Sürpriz Veda

Hacı Kemal Erimez’e...

Ölüm kapı önünde bir davetsiz konuk,
Kimine muştuyla, kimine hasretle gelir;
Hiç beklenmedik bir yerde ansızın belirir...
Ötesi ya bir cennet bahçesi ya bir kovuk...
Ruh, bu dünyadan kaçmak için heyecanda,
Soluklar ard arda ve nefesler boğuk boğuk;
Herkeste hafakan, mevtâ ortada sopsoğuk,
Azrâil’in solukları duyulur her yanda.
Yalnız yaşayan yalnızlık içinde ölür,
Bu kapkara vahşetle düşer-kalkar-emekler,
Ufku, inancı korkusuna korkular ekler,
Sonra gider ruhundaki yokluğa gömülür...
Mümine öteler ses verir kendi sesinden,
Bir damla gibi düşse de, ummâna ulaşır;
Aşar kendi çerçevesini ve sonsuzlaşır,
Kurtulur fâni varlığın dar hendesesinden.
Erer rûhânîlerin gezindiği bahçeye
Ve gökkuşağı gibi tâklar altında yürür,
Yol boyu neşeler yağar, sevinçler köpürür;
Anlar neymiş bu uzun yoldaki sırlı gaye...

Kaynak: Sızıntı, Nisan 1997

M. Fethullah Gülen

Josephine 24.08.08 01:32

Sürprizler Şöleni
 
Sürprizler Şöleni

Günler yağmur öncesi kasvetli havaya eş,
Aniden üst üste geldi sis, duman ve güneş;
İç içe giriyordu ışık ve zulmet birden,
Dehşetle gürledi gökler, gürledi derinden.
Bahçelerde zambaklar, papatyalar, lâleler,
Uyandı bülbüle uyandığı gibi güller...
Narin yapraklar üstünde kırağı telaşı,
Bu, yepyeni bir şölen için yeni bir aşı.
Gamlanma öyleyse, zira mevsim hazân değil;
"Kader" de ve eğilebildiğin kadar eğil!
Gidecektir bu son gaileler de ard arda,
Kimbilir nasıl bir lütuf var şimdi sırada.!
Bunlar birer bahar çağrısı hazan içinde,
Yankılanıyor o ulu ses Çin ‘de-Maçin ‘de...
Duyuluyor ruh ufkunda geçmişin öyküsü,
Duyulsa da ara-sira bir nefret türküsü.
Göklerde emare, yerde alamet iç içe,
Gurup tulûun çehresinde ince bir peçe.
Fesatçı kendi ağında tutsak kıvranıyor,
Büyüsü bozulan fitne sırf homurdanıyor...
İlimler metafizik diyor, artık düşünce azat,
Gün döndü; zamanla savaşsa da birkaç inat.
Âtiye açılan koylarda sürprizler şöleni,
Sürprizler arkasında O Bilinmezin Eli.
Gönüllere ilham iniyor sırlı bir sesle,
Dirildi tüm ölüler bu ılâhi nefesle.
Cemrenin kardelenle buluştuğu çağ geldi;
Karanlık çağlara öteden bir çerağ geldi...
Zekeriya’nın biçildiği yerde lâleler,
Sevr‘e giden dikenli yollarda taze güller.
Hira’da bir sessizlik bestesi için için,
Bütün yanıp-yakılmalar gül bitirmek için.
Kilitlendi gönüller sonsuzluğa yeniden,
Gökler bahar muştusuyla gürlüyor derinden.
Bir kez daha sema ve arz buluşma yolunda,
Son bir "şeb-i arûs" ki meleklerin dilinde.
Cihanlar bütünüyle mânâya teslim gibi,
Söz metafizikte, göründü fiziğin dibi.
Ve madde bitevi târûmâr, maddeci şaşkın,
Şimdi devran bir mânâda ki aşkın mı aşkın...
Her şey Haktan, bunu son bir kere daha duyduk,
Son bir kere daha uhrevîliklerle doyduk.
Hak isterse, kar da dolu da yağmura döner,
Kış gününde dahi her yana rahmetler iner.
Gayri baharı durduramaz kapkara inat,
Hep hezeyan peşindeki o şaşkın irtidat...
Artık kalb ve kafa fikir alışverişinde,
Ruh yitirdiği mâmûr dünyaların peşinde.
Âyin başlamak üzere tam fecir rengiyle,
Muştusu peygamberden göklerin ahengiyle.
Şimdi, yalvarıp ağlamak düşer hepimize,
Tıpkı ağladığı gibi göklerin üstümüze.
Kazarak hiç durmadan kuyu üstüne kuyu,
Ve bulmalıyız o "ab-ı hayat" denen suyu...

Kaynak: Sızıntı, Ağustos 1999

M. Fethullah Gülen

Josephine 24.08.08 01:33

Şafak Garipliği
 
Şafak Garipliği

Gecelerin ardından bir şafak garipliği,
Sisli ufuk ve biz,

Durmuş gözlerken huzuru, neş'eyi, sevgiyi,
Hâlimizce sessiz.

Bora gibi zorlu esmeye başladı kader,
Yürekler temelsiz...

Kuluçkadaymış bütünüyle kin, nefret meğer
Sîneler pek hissiz...

Deldiler zamanı, şu delik bir lehim ister,
Sapasağlam eksiksiz...

Yüreğimde sancı, şakaklarımda kanlı ter,
Hislerim direksiz.

Bir baştan bir başa ufku şafaklar tutmuşken,
Dupduru lekesiz;

Zulmet yırtılmış, aydınlık geceyi boğmuşken...
Ve yollar hendeksiz...

Yürüyorduk, rüyâlı baharlara ardarda,
Mânisiz, engelsiz...

Her yanda kızaran erguvanlar arasında,
Pür-şevk, gösterişsiz...

Gök bir yanda, yıldızlar bir yanda, biz bir yanda,
Nûrefşân tertemiz;

Zaman "vefâ, vefâ" diye inledi bir anda,
Acıklı, mecalsiz...

Yeniden gün denizde söner gibi olmuştu,
Ölgün ve bedelsiz...

Yeniden bu hasta gönlüm hasretle dolmuştu,
Hicrânlı-tâli'siz...

M. Fethullah Gülen

Josephine 24.08.08 01:33

Şafaklar Tüllenirken
 
Şafaklar Tüllenirken

Hicrânla gezen ruhlar, hicrânla yanar-ağlar,
Birbir göçerken dostlar hiç arkaya bakmadan...
Ölüm şarkılarıyla eser esince rüzgâr
Ve söndürür geçer, tek meş'ale bırakmadan...

Yoldaş yok, dost yok ve yapayalnızlar yollarda,
Dünyâlarını kâbus üstüne kâbus sarmış;
Hazanla dökülen yapraklar gibi ardarda,
Düşenler uçup gitmiş, kalanlar da sararmış.

Rikkatle bakınca hasreti sîneme doldu;
Dalgındı durduğu yerde, bakışları ürkek...
Bugünü-yarını andı, andı ve burkuldu...
Yaşamak buysa, hayat, kabir azabına denk...

Korkuyla döner-durur afal afal o gözler,
Zihni allak-bullak, kalbi hüzünle burkulu;
Doğduğuna bin pişman, ölüp gitmeyi özler,
Dokunsan ağlayacak bahtsız, o kadar dolu.

Uyandı dün onunla beraber uyuyanlar,
Şimdi dünyâları cennetler gibi bambaşka.!
Sînelerinde ezelî nağmeler duyanlar;
Bir hamlede erdiler Hakk'a götüren aşka.

Şimdi gel kanatlan, durma süzül enginlere!
Sakın rûhuna dar gelen eb'âda takılma!
Sendedir sığmayan sır göklere ve yerlere,
Yaraşmaz sana; göğe, yere sıkışıp kalma!

Şahlan daha coşkun, daha canlı, daha gergin,
Bir hayat üfle etrafa rûhunun sesinden!
Şimdi meydanlar senin, dem senin, devran senin,
Kükre ve anlat mâzînin altın nefesinden...

Pancurlar açılmışken zümrütten tepelere,
Şafaklar pırıl pırıl ufukta tüllenirken;
Kalk ömrün ikbâlini duyur, duyur her yere!
En erken kalktığın gecelerden daha erken...

M. Fethullah Gülen

Josephine 24.08.08 01:34

Şimşekler Gibi
 
Şimşekler Gibi

Şimşekler gibi zuhûr etmiştik bir devirde,
Her yanda karanligi delerek perde perde...
Işiklara binip yagmiştik çok ötelerde,
Tuna boylarinda ve daha bir sürü yerde.

Her bucakta bir zafer tâki, bizler de şendik,
Yildirimlar gibi dünyânin bagrina indik...
Allah’a tevekkül olup Allah’a güvendik,
Zâlimleri te’dîb için gönderilen bizdik.

M. Fethullah Gülen

Josephine 24.08.08 01:34

Tatlı Rüyâlar
 
Tatlı Rüyâlar

Bir akşam üstüydü geçmişteki bahçelerde,
Vedâ ediyordu hasretle güller hayata...
Küskündü çemenler ve çemenzâr kâinâta;
Kapanıyordu her yandan akşam perde perde...
Ve serin bir poyraz esiyordu bahçelerde...

Tasa bürümüştü bütünüyle çiçekleri,
Tülleniyordu bayrak gibi kasvetin tülü;
Kışa dâvetiyeler vardı, bahar örtülü;
Sihirli türküleriyle aldatan bir peri,
Aldatmıştı birer birer bütün çiçekleri...

Acı acı uğulduyordu her yanda rüzgâr,
Hazanla buruktu papatyalar, karanfiller...
İrem bağlarına denk o sihirli bahçeler;
Kalmamıştı bahçelerde tılsımlı lâleler,
Hep kâbus gibi esiyordu esince rüzgâr...

Kuğular, yaslı yaslı yüzüyordu sularda,
Çaylar sisle örtülmüş ve sis de dinmiyordu;
Kıyıda altın sesli kuşlar gezinmiyordu...
Hüzünlü ağıtlar "tın, tın" inlerken koylarda,
Bir ürperten yankı yükseliyordu sularda.

Geceler başıboş ve derinleşen saatler,
Çılgıncaydı o esnada karanlığın hızı,
Bitevî yarasaların keyfi gül kırmızı...
Ve derin hicrânlarla kıvranıyordum yer yer,
Aczimize göklerin açıldığı saatler.

Derken sabâ esmeye başladı bir aralık,
Diriliş kokusu geliyordu ötelerden:
Bir zaman güneşlerin kol gezdiği yerlerden;
Yırtılıyordu artık perde perde karanlık...
Ve gök kapılarında mübârek bir aralık...

Aralıktan ruhlarımıza doğan rüyâlar,
Mesajlarla rengârenkti mutlu gelecekten...
Neler bekledikse şimdiye kadar felekten,
Yoldaydı... bir bir gerçekleşiyordu hülyâlar
Ve hicrân dönemindeki en tatlı rüyâlar...

M. Fethullah Gülen

Josephine 24.08.08 01:35

Ten Bir Kadavradır
 
Ten Bir Kadavradır

Ten bir kadavradır, içinde cân olmayınca,
Gönül bir havradır, özde irfan olmayınca.
Dünyâ iç içe kuyu ve karanlık bir zindan,
Sinelere ışık saçan îmân olmayınca.
Dimağlarda burkuntu, yüreklerde hafakan,
Esip "üns" yelleri derde dermân olmayınca.
Beşer huzursuzluğa düştü huzur ararken,
Önünde semadan gelmiş Furkan olmayınca.
Kaybetti her şeyini kazanacağım derken,
Yolunu aydınlatacak bürhân olmayınca.
Senelerdir aynı şaşkınlık sürüp gitmekte,
Düşüncelere hükmeden vicdan olmayınca.
Zâhire bakılırsa ümit mumu sönmekte,
"Neylesin Mahmutlar" O'ndan ihsân olmayınca.
Yıllar var ki bizler, su dövüp durduk havanda,
Îmân ve fikir karışıp harman olmayınca...

M. Fethullah Gülen

Josephine 24.08.08 01:35

Toplum ve Teessür
 
Toplum ve Teessür

Ne yürekte heyecan ne kafada bir karar,
İrâdede can yoksa yaşamak neye yarar.
Yığınlar iflasta ve zarar üstüne zarar,
İnan gözlerim şimdi eski günleri arar.
Düşüncede sefâlet, mukaddesler târ u mâr,
Cemiyet bir yığın; cemiyet kendinden firar;
Yaşamak zillet oldu, yaşamak insana âr,
Hayat denen bu ise, rûhum her şeyden bîzâr...

M. Fethullah Gülen

Josephine 24.08.08 01:36

Ufuk Göründü
 
Ufuk Göründü

Yolculuk son bulmak üzere, ufuk göründü,
Sapsarı neyi varsa o yemyeşil baharın.
Ruh uçup gitmeye âmâde bir yaprak gibi,
Son noktayı koyacak kaleme kalmış karar.
Birden renk renk her şey uhrevîliğe büründü,
Meltemleri duyuluyor öteki diyarın;
Bir bir göründü yalancı hülyaların dibi,
Sırtımda koskoca dağ, ümitlerimde bahar...
Titriyor ağaç yaprakları gibi her yanım,
Âdeta bir ızdırap terazisiyim şu an;
Bir kefede endişe, öbüründe tam güven,
Sevinçleri sarıyor dalga dalga kederler;
Bazen tam mesrûr, bazen de nâlân u giryanım,
Gördüğüm ihsanlara denk her günkü imtihan...
Tıpkı kar karışımı yağmur ufkuma inen;
Her gün bir başka türde kapanmakta perdeler...
Mîad tamam gibi ufukta yeni bir şafak,
Her zaman başucumda ötelerin gölgesi;
Görmüştüm o tulûu gönlümde perde perde,
İlk günümün ışıklarından daha da rengin,
Hizmet varsa şayet değer az daha yaşamak;
Şimdilerde göz ağrım sırf O'nun bilinmesi.
Bir şey diyemem, belki birkaç adım ilerde,
Tam biliniverir beklediğimden de engin...

Kaynak: Sızıntı, Mart 2000

M. Fethullah Gülen

Josephine 24.08.08 01:36

Uhrevî Esintiler
 
Uhrevî Esintiler

Hissediyorum yavaş yavaş ihtiyarlığı,
Çatladı artık hayat rüyâsının billûru...
Kirpiklerimin ucunda ötelerin nûru...
Bir başka aydınlık görüyorum yaşlılığı...

Gençlik tutkularından uzak, hep ötelerde,
Tülleniyor gözlerimde Sonsuz’un serhaddi.
Zaten bir zaman rûhumu saran hayâlimdi,
Şimdi gönlümde agaran şeyler perde perde...

Artik ne şafak arzusu, ne akşam tasasi;
Yok düşüncemde hiçbirinin o eski yeri;
Ayni şey bence dünyânin lezzeti-kederi,
Meltemi-sabâsi ve tûfânı-fırtınası...

Ne eski köşkler, ne yeninin gökdelenleri,
Ne kırların lâlesi, zambağı, papatyası;
Ne yokluğun acısı, ne varlığın safâsı;
Ne de dünün dillere destan ma’mûreleri...

Artık hiçbiri bir şey anlatmıyor kendince.
Felek devirdi hepsinin kâsesini bir bir...
Ve şimdi dalgalanıyor derûnumda tekbir:
"Allah bes bâki heves!" işte hayat bu, bence.

Geceler gündüzlerle içiçe ve aydınlık,
Yıllarca kaderden beklediğim buymuş meğer;
Uğrunda bin ömür fedâ edilmeye değer,
Bir dünyâ ki, yok hiçbir yöresinde karanlık...

Elvedâ gece gazelhanlığına, elvedâ...!
Ve yarasalar yarasalarla kalsın artık.
Işık dalgaları içinde yüzerken varlık,
Karanlığa türkü söylemek bir kuru sevdâ...

M. Fethullah Gülen

Josephine 24.08.08 01:37

Ukbâ Mülâhazası
 
Ukbâ Mülâhazası

Ölüm bir derin uyku, uyku ölüme tam eş;
Biri dünya, öbürü ukbâ buudlu kardeş.
Ölüm hareketsiz bir saat, durgun bir ırmak;
Uyku akrep-yelkovan arasındaki tik-tak...
Birinin nabzı ölüm hissiyle atar-durur,
Birinden taşan endişe, tâ rûhlara vurur.
Ölüm sırlı yolculuk, mezar tıpkı bir konak;
Her yanda sereserpe insanlar yaprak yaprak...
Hepsinde ukbâ ciddiyeti, uhrevî vakar...
Ve bir diriliş ümidiyle beklerler bahar...
Sessiz bir çağlayan içinde yüzerler gamlı;
Sevinç ve endişeyle yutkunurlar devamlı...
Kiminin rengi apak, kiminin ki sapsarı,
Kimi de hazan ortasında bekler baharı.
Kiminin çehresine âdeta ziftler akar,
Kiminin sîmasında sanki şimşekler çakar...
Bîhuzûr bakışlar... huzûrla tüllenen yüzler...
Kapkaranlık geceler... pırıl pırıl gündüzler...
Kan-irin içenler... ve ziyâ yudumlayanlar...
Sürüm sürüm olanlar... her dem O’nu duyanlar...
O’na uyanmış gözlerde sevinç damlaları,
Cennetlere denktir onların hâtıraları.
Görür gibi olurlar Firdevs’i az ötede...
Ve hûri besteleri dinlerler perde perde...
Ayak basıyor gibi bir gelin odasına,
Yürürler aşkla dopdolu vuslat adasına.
Menzilin, mesafenin olmadığı o dünyâ,
Uğrunda canların fedâ edildiği rüyâ...
Daha ötede ise sessiz bir sürü hayran;
Ne zaman var, ne de mekân, bir O, bir de insan...

M. Fethullah Gülen

Josephine 24.08.08 01:37

Uyan
 
Uyan

Karanlık günlerin vâveylâsı...
Her yerde sanki hazân!
Bağ bozuk, bağbân gamlı!
İnâyet Rabb’im aman..!
Dağ sisli, ova yaslı,
Etrafı sarmış duman...
Paslı gönül, sefil ruh,
Amanın buna dermân!
Azgınlaşmış her gürûh,
İnsan değil, bir azman.
Böylesi görülmedi,
Baş yaba, ayak saman.
Görenler gerilmedi,
Bu ne müdhiş bir zaman.
Kırık, dökük cemiyet,
Durum duman mı duman;
Zillet üstüne zillet,
Bekliyoruz kahraman...
Herkes başka şey söyler,
Gerekli bir tercüman;
Sağa-sola tökezler,
Görüş ufku toz-duman...
Hırsız evlere girmiş,
Adam yaman mı yaman,
Sevgili uçup gitmiş,
Avdetine yok güman.
Herkes uykuda hâlâ,
Gaflet derin bir umman;
İşleri serâb, hülyâ,
Ne nâdim ne de pişman.
Uyan ve kendine gel!
Akıp gidiyor zaman,
Derlen gelmeden ecel!
Mümkünse erken davran!

M. Fethullah Gülen

Josephine 24.08.08 01:38

Uyandığım Şafak
 
Uyandığım Şafak

Uyandığımda ilk şafak, kar-kış başımdaydı,
Derken sabâ etrafa bahar muştusu yaydı.

Hicran demine denk bir lezzet çağı açıldı,
Ümît dünyâma rengârenk ışıklar saçıldı.

Gönlüm şahlanıp, rûhum büyülendi bu hazla,
Eğildim benliğimi saran hiss-i niyâzla. *

Fecir karanlığın önünde ilerliyordu,
Yâkûb’a Yûsuf’unun kokusu geliyordu...

Bir başka çark ediyordu tâliime felek,
Ufkumda Leylâ ümîdi Mecnûn’unkine denk...

Hayat fışkırıyordu, hava, su ve topraktan;
Kurtuluyorduk artık milletçe yok olmaktan...

Sımsıcak günlerin râyihasıyla yeniden,
Şahlandı vatan ve vatan evlâdı derinden.

Artık güller, çiçekler, çemenlerle beraber,
Her şeyde bu kutlu doğuştan bir sırlı haber...

Bu lâtif bahar örtüsü altında ölüler,
Şâd oldu... Şâd oldu gökler, yerler ve öteler.


* Cenâb-ı Hakk'a duâ arzusuyla

M. Fethullah Gülen

Josephine 24.08.08 01:38

Uzayan Bir Şafak Sonrası
 
Uzayan Bir Şafak Sonrası

Ufuklar sisli, yıldızlar süzgün, ay buğulu,
Ölgün bakıyor muhteşem Kehkeşan öteden.
Gözlerim birkaç asırlık hicranla dopdolu,
Kulaklarımda hasret nağmeleri her telden.
Her gece bin bir duyguyla etrafı süzerken,
Ümit-inkisar arası ve hep yapayalnız;
Ne çığlıklar duyarım böyle yalnız gezerken,
Çevre alaca karanlık, dört bir yan ıpıssız...
Düşer gönlümün enginliklerine hep hüzün,
İçerim bazen göz yaşlarımı sessiz sessiz...
Peltekleşir hislerim, dili tutulur sözün,
Sesler dinlerim ruhumdan güftesiz, bestesiz.
Bir de kalbimin ritmi inkisarla vurunca,
Salarım kendimi en uzun ağlamalara
Ve ne hafakanlar yaşarım gece boyunca,
Dökerken içimi kapkaranlık kuytulara.
Söyleyin güneş ne zaman doğacak acaba!.
Gece sürüp gidemez şafak söktükten sonra...
Bir deyin yağmur ne zaman yağacak acaba!.
Kar-buz böyle kalamaz cemre düştükten sonra...

Kaynak: Sızıntı, Şubat 1998

M. Fethullah Gülen

Josephine 24.08.08 01:39

Ümidin Solukları
 
Ümidin Solukları

Tüllenirken tam bir dirilişle hayat arşı
Ve çözülüyorken karanlıklar dilim dilim;
Az ötelerde apak bir iklim,
Esiyordu sert bir poyraz çiçeklere karşı,
Tüllenirken tam bir dirilişle hayat arşı.
Bir düzine o eski düşünce artıkları,
Gayretleri güneşi devirmek; bu apaçık...
İlhad ölüp gitti, ölüler dirilmez artık;
Ama anlamaz ki bunu fikir yırtıkları,
Bir düzine o eski düşünce artıkları.
Anlamadı, baharın bağrına kurşun sıktı,
Her yerde çığlık çığlık tomurcukların âhı
Ve allak-bullak renklerin beyazı-siyahı;
Şeytan bir kez daha fitne ateşini yaktı,
Yürüdü ve baharın bağrına kurşun sıktı.
Her fitne gibi o da er-geç bir gün sönecek,
Hep zulmetin ışığa yenik düştüğü gibi...
Şimdiden göründü o koca yalanın dibi,
Belki yarın ona da "İnnâ lillah" denecek;
Her fitne gibi o da er-geç bir gün sönecek.
Başladı sıra sıra yollar iniyor düze,
Yamaçlarda her tonuyla bizim renklerimiz;
Özüne yürüyor köylerimiz-kentlerimiz
Ve bahar bulutları akıyor üstümüze,
Başladı sıra sıra yollar iniyor düze.
Hâl biraz gri, ahvâl görülse de kapkara,
Yine de sen gamı-kederi bir yana bırak.!
Hakk’ın vâdettiği o aydınlık günlere bak!
Bahar patlayışlarını gelecekte ara.!
Hâl biraz gri, ahvâl görülse de kapkara.
Mefkûren için gerilebildiğince geril.!
Kalk kendine değil de ölüme mezarlar kaz.!
Varlığını haykır dört bir yana avaz avaz.!
O âriye ruhu kaldır at, özünle diril.!
Mefkûren için gerilebildiğince geril.!
Kanatlan, uçarak geç bütün uçurumları.!
Hiç durma yürü ardından kutlu rehberlerin.!
Boşalsın ötelerde boşalacak terlerin,
Ateşinle kışı erit, tutuştur baharı.!
Kanatlan, uçarak geç bütün uçurumları.!
Bile her zaman azmini ve yolundan dönme.!
Dirilişle çağla ölüm akan derelerde.!
Ve koşsun sana dirilmek isteyen her yerde,
Gün gelip güneşler sönse de, sen sakın sönme!
Bile her zaman azmini ve yolundan dönme.!
Almadan ver vereceğini bütün çevrene.!
En yeni nağmelerle bir ses ol dört bir yanda.!
Hep söyle hakkı, söylendiği gibi Kur’ân’da,
Duyur ilhamlarını semtine her erene.!
Almadan ver vereceğini bütün çevrene.!
Haykır her yerde kendini çelikten sesinle.!
Hızır gibi seccâdeni ser her yan yeşersin;
Hayat solukla, ölülere diriliş insin
İkbâlimizi söyle o altın nefesinle.!
Haykır her yerde kendini çelikten sesinle.!

Kaynak: Sızıntı, Mayıs 1998

M. Fethullah Gülen

Josephine 24.08.08 01:40

Ümit ve Endişe
 
Ümit ve Endişe

Sırtımda müthiş bir dağ, ufkumda taze bahar,
Gözlerimde sevinç, sînemde ürperten acı;
Her lâhza yudumladığım bir zakkum ağacı,
Hicranla inliyorum, inliyorum hep zâr zâr...
Dertten anlayan pek az, onun da gönlü harap,
Kıvrım kıvrım zavallı cismaniyet ağında;
Kalmamış ne fitil ne kıvılcım çerağında;
Hissedip yaşayana kalıyor her ızdırap.
Cız cız ediyor için, hep o hüzünlü melâl,
Ancak her zaman nabzım da ümitle atıyor.
Ve imanım bütün ufkumu aydınlatıyor,
Şimdilerde bir tüy gibiyim, önümde visal...

Kaynak: Sızıntı, Nisan 2000

M. Fethullah Gülen

Josephine 24.08.08 01:40

Üslûbumuz
 
Üslûbumuz

Üslûbumuz sevgi, aşka adanmış canımız,
Karşılıksız çarpar sînelerimiz, çarpınca...
Herkese şefkatle ulaşmak heyecanımız;
Hele içimizi Muhammedî Ruh sarınca.
Son neferi olarak kalsak da bu cephenin,
Beklemeye kararlıyız tâ subh-i haşre dek,
Ümidiyle herkesi sevip Hakk’a ermenin,
Çöllerde Mecnûn’un Leylâ’ya tutkusuna denk...
Yönelip gönüllerimizin derinliğine
Ve ötelerden varlığa bir maya katarak,
Koşacağız rahmet arşının serinliğine,
Ruhlarımızdaki kini, nefreti atarak.
Yürüyeceğimiz mihverde bir başka ışık,
Aşarız gayızla oyulan uçurumları;
Öbür tarafta herkes birbiriyle barışık,
Duyarız hislerimizde yeşeren baharı...

Kaynak: Sızıntı, Haziran 1998

M. Fethullah Gülen

Josephine 24.08.08 01:41

Üstad
 
Üstad

Gönlüm yine seni andı bu akşam
Karanlık gecemin şafağı üstad!
Gül gül açtı dimağımda tüm ecram;
Dolduğu an feyzin gönlüme üstad!
Bir şey var sanıyordum kendimde ben
Bütün sermayem bir ten bir de kefen
Meğer zuhur edinceye kadar sen
Aldanmıştım böyle, kanmışım üstad!..

1962

M. Fethullah Gülen

Josephine 24.08.08 01:41

Varlığın Dili
 
Varlığın Dili

Gördüğün bütün eşya Hakk'a burhandır bize;
Sayfa sayfa bu varlık ayn-ı furkandır bize.
Seyreden hayran olur kâinat meşherini;
Sunduğu her mânâ açık irfandır bize.
Mest ü mahmurdur ey Rabb görenler cemalini,
Tek bir şuâı O’nun bütün cihandır bize.
Sensin bütün eşyayı kendine şahit kılan;
Şahitler doğru söyler, sözler ayândır bize.
Bildiğimiz ne varsa, tek zerredir irfandan,
Zerresi o irfanın tıpkı ummândır bize.
Rengârenk bu atlasa saçılan engin mânâ,
Sözlere taç giydiren sessiz beyandır bize.
İbretle bakanlara her varlık fasih lisan,
Duymayan bu lisanı gizli düşmandır bize.

Kaynak: Sızıntı, Mayıs 1999

M. Fethullah Gülen

Josephine 24.08.08 01:42

Varolma Sevinci
 
Varolma Sevinci

Varolma sevinci bizlerde büyük mutluluk,
Ölmezliğe, solmazlığa erdik bu îmânla...
Hasretle yanan sînelerin hasreti yokluk,
Geçmiş gidiyor en mes’ûd anları hicrânla...

Binbir tûfânın kol gezdiği iklimlerinde,
Ne bir şafak ağarır ne de bir güneş doğar...
İnkâra açık dünyâlarında perde perde;
Yeis nâralar atar, zulmet ışığı boğar...

Varlık acı bir hülyâ, ölüm korkulu rüyâ;
Bütün bir hayat boyu düşer, kalkar, sürünür...
Ve dörtbir yanıyla cehennem kesilen dünyâ,
Ölüm soluklar ruhlarına, ölüm üfürür...

Bizim ötelere açık sinelerimizde,
Ne tipi boran duyulur, ne de hazan ağlar.
Zamanın kesiksizleştiği uhrevî yüzde,
Her an ayrı bir bahar açar, neş'eler çağlar...

Guruplar, vuslat perdesini aralar geçer;
Şafaklar toyla, düğünle ağarır her gece...
Ruh bu hülyâlarla en sezilmezleri sezer;
Çözülür, çözülmeyen o bir yığın bilmece...

Duygular köpürdükçe yollar inişe döner,
İnsan kanatlanmış gibi tepelere inâd...
Her dönemeçte pırıl pırıl ayrı bir fener,
Sönmeyen ışık kaynağından ki, odur murad...

M. Fethullah Gülen

Josephine 24.08.08 01:42

Vefâya Elveda
 
Vefâya Elveda

Artik vefâya eyledik vedâ
Sizliyor içim her şeyden cüdâ,
Her çehrede yalanci bir edâ.
Bir zamanlar canli ve kivraktik,
Çaylar gibi sonsuzluga aktik
Her tarafta bir meş’ale yaktık.
Biz neş’eliyken herkes de şendi,
Ruhlara bir ugursuzluk sindi,
Sanki üstümüze belâ indi.
Kalmadi eski günlerin tadi
Bilinmez nedir Hakk’ın murâdı,
Her yanı bir belirsizlik sardı.

M. Fethullah Gülen

Josephine 24.08.08 01:43

Velâdet
 
Velâdet

Doğdu mâh-ı Hüdâ ufk-ı beşerde bu gece,
Güller açıldı lâle-misâl serde bu gece.
Sarsıldı baştan başa yine eyyâm-ı tâğut,
Şakıdı bülbül-i şeydâ seherde bu gece.
Çınladı arz u semâ bir ulvî beşâretle,
Geldi ulaştı dermânlar her derde bu gece.
Velâdet! âvâzıyla zeminde bin velvele,
Duyuldu nefha-i üns perde perde bu gece.
Pervâne oldu nûruna O’nun ârz u semâ,
Kevn oldu makar şâh-i mûtemede bu gece.
Sarıldı hânesi öteden hâle-i nûrla,
Tüllendi İlâhî esrâr her yerde bu gece.

M. Fethullah Gülen

Josephine 24.08.08 01:43

Vuslat
 
Vuslat

Ömrünü bitevî Dost yolunda yaşayanlar,
Ruhlarinda her lâhza bir başka zevk duyarlar.

Hülyâlarina akan binbir manâyla tutkun,
Bilmezler geceyi-gündüzü sanki hep meftûn.

Her mevsim bir bahar, her ses bir bülbül nağmesi,
Bu tatlı rüyâda her taraf Cennet bahçesi.

Yamaçları kar-kış bilmez, rengârenk çiçekler,
Yapraklarda cilve çakar, ötüşür böcekler.

Bu bitmeyen koroda başka şey işitilmez;
Burada güller solmaz, bu bahçe hazan bilmez.

Gökler pırıl pırıl, bir sonsuz ilmin hecesi,
Sevdâlı hülyaların büyülü bilmecesi.

İnsan bir kez bu ışık ikliminde yaşasa,
Esip Sonsuz’un meltemleri de rûhunu sarsa;

Sermest olur, O bilinmezin râyihasiyle,
Coşar ve nâra atar elinde kâsesiyle.

Hiç kanmayan meykeşler gibi içtikçe içer,
Rûhunu saran manâ ile kendinden geçer...

Duyduğu her yeni hazla bir başka hâl alır;
İnsan bu zevk için dünyada kalır.

Şevk onları coşturduğu demlerde öteden,
Cennet’e erer başlari olduklari yerden.

M. Fethullah Gülen

Josephine 24.08.08 01:44

Yâ Rab
 
Yâ Rab

Ey Rab, varlığın evvelden evvel,
Nezdinde bu ma’nânın adı "Ezel"...
Yok nihayetin, olmaz Sana hitam,
Halk eden Sensin, Seninledir devam...
Tekmil varlık, nezdindeki bir nurdan,
"Ol" dedin, oldu bir ışık billûrdan.
Her şey o baş döndüren âhengiyle,
Göz kamaştıran nûru ve rengiyle;
Dellâldır varlığına şüphemiz yok,
Her yanda akan nurlar oluk oluk.
Sendendir her çehrede parlayan nur,
Sendendir ruhlarda duyulan huzur.
Yeryüzü Senin ihsanlarınla var,
Tek bir lem’asıdır Cemâlin bahar.
Bir cilvesi de onun sımsıcak yaz,
Haykırır varlığını avaz avaz.
Söyler Seni nûruyla ay ve güneş,
Sözleri melek şehâdetine eş.
Dalga dalga denizler "Hû" der coşar,
Irmaklar durmadan hep Sana koşar.
Ormanlar uğuldar durur derinden,
Mûsikîler yükselir her birinden.
Nağmelerle inler bahçeler bağlar,
El kaldırır Sana tepeler, dağlar...
İsmini yâd eder burçlar felekler,
Yâd ettiği gibi gökte melekler...
Rikkatle uçan kuşlar Seni anar,
Bir hür mavilikte sonsuza kadar.
Bilen bilir; onların önü açık,
Bilmeyenlere de lûtf eyle azıcık..!
Pervâne gibi ışığa koşanlar,
Her an bir korla yanıp tutuşanlar;
Başları dönmüştür Senin şevkinden,
Mahmur gezinirler Senin zevkinden.
Senden gayrı her şey onlara ağyâr,
Sensin bu kudsîlere biricik yâr.
Duymuşsa Seni bir ruh candan geçer,
Nâm u şandan, inci mercandan geçer.
Sensin her şeyi var eyleyen kudret,
Sun, hep sunduğun gibi bir inâyet!
Aç ardına kadar kapını bize,
Göster teveccühünü hepimize.
Kalmasın nûruna ermedik gönül,
Kalmadı pek çoğumuzda tahammül...
Bizler Senin elinde bir ‘ney’iz,
Her zaman Seni söyleyen nağmeyiz.
Sal gönüllerimize bir inşirah,
Gelsin artık va’d eylediğin sabah.
Yıllar var ki, gönüllerimiz kebap,
Ruhlarımızda acı bir ızdırap.
Boynumuz tasmalı birer bendeyiz,
İltifatını umacak ‘sin’deyiz.
Gerçi bazen sarsık, bazen zindeyiz,
Ancak, her dem Peygamber izindeyiz.
Doğsun ey Rab beklediğimiz felâh,
Ve dinsin artık her türlü âh u vâh!
Gelsin o nûrefşân günlerden haber,
El açıp inlediğimiz bir seher...
Arza ne hâcet, halimiz ayândır,
Nur bekliyoruz bir hayli zamandır...

Kaynak: Sızıntı, Aralık 1999

M. Fethullah Gülen

Josephine 24.08.08 01:44

Yağmur Mûsikisi
 
Yağmur Mûsikisi

Ötelerin gülücükleri gibi damlalar,
Dolaşır, ayrı düştüğü deryaları arar.
Ses verir ud telleri gibi ince ince,
Yerin solukları duyulur yağmur deyince...
Bir şiiri meşk ediyor gibi fasıl fasıl,
Süzülür beyaz kelebekler gibi muttasıl...
Hep bir mûsıkî ritmiyle kulaklarda çağlar,
Sanırsın gökler coşmuş da çemenlere ağlar.
Her damla veda eder semâvî hayatına
Ve döner ummanlarla coşan kâinatına.
Toz-toprak lâl kesilir ve durup onu dinler;
Sarı, yeşil, pembe çiçekleriyle bahçeler,
Yağmur mûsıkîsiyle dirilir birer birer,
Her damlayla yere sanki bir melek gibi iner...
Gözlere gelip çarpan nakış nakış damlalar,
Bu sihirli armonide tüllenir verâlar.
Gökler güler ve tebessümler yağar her yana,
Duyar bu semâvî şiiri herkes kana kana...
Ve yükselir bazen dağlar cesametinde buhar,
Yerde yeşili, maviyi, turuncuyu arar...
Her zaman hususî bir lezzetle iner yağmur,
Cennet kokularıyla duyulur buhur buhur.
Siner her yana ruhları saran bin râyiha,
Toprak hayatla tüter, çiçekler kalkar şaha...
Erer bir tatlı rahata bütünüyle varlık,
Ve görülür ötelere açılan aralık...

Kaynak: Sızıntı, Kasım 1995

M. Fethullah Gülen

Josephine 24.08.08 01:45

Yakîn Gelinceye Dek
 
Yakîn Gelinceye Dek

Ruha açılan kapı,
Ötede sırlı yapı;
Çileli yolun sonu,
Yolların en uzunu...
Her yanda mavilikler,
Her köşede şenlikler,
Üstüste göğe doğru,
Yolda ışık ve buğu.

Şimşekler oynar yer yer,
Rüzgâr öfkeyle eser...
Nurlar yağar ardından,
Nurlandırır Yaradan.
Bulutlanır semâlar,
Zikzaklaşır düz yollar.

Kararında kalmaz hiç,
Ne keder ne de sevinç:
Elemler, zevklere denk,
Yakîn gelinceye dek.

Bedenin yüzü yerde,
Rûhunki tâ göklerde...
O büyük gün ilerde,
Doğmakta perde perde...

M. Fethullah Gülen

Josephine 24.08.08 01:45

Yananlar
 
Yananlar

Yananlar yanar durur, tıpkı ocaklar gibi,
Ateşi rûha vurur, her dalgası bir tipi...

Muzdarib olan ağlar, çağlayanlar utansın;
Dertli sînesin dağlar, ruhsuz ne sanar sansın!

Bahis açma gamsızdan, içime sis saçılır;
Nefes et kardan buzdan, gözüm gönlüm açılır...

Çoklarda yürek paslı, ölmeden ölüp gitmiş...
Bedende ruhlar yaslı, sanki işleri bitmiş.

İnâyet ola Hakk'tan, nabızda teklemeler;
Şapa oturduk çoktan, ruhlarda eklemeler...

Azme kemend vurulmuş, yiğitlikten yok eser;
Yorulmazlar yorulmuş, diri ölüden beter...

Başını yere koyup, inlesin inananlar;
Gönlünde Hakk'ı duyup, ağlasın uyananlar..!

M. Fethullah Gülen

Josephine 24.08.08 01:46

Yarınların Meşki
 
Yarınların Meşki

Her yerde bahar ve çiçeklerde naz,
Bülbül seslerinde sırlı bir niyaz;
Tül tül emârelerle apak bir yaz,
Meşk ediyor yarını âvâz âvâz...
Her yanda İsrafil’in gür sadâsı,
Her ufukta bir diriliş edâsı
Ve ruhlarda geleceğin sevdâsı,
Meşk ediyor yarını âvâz âvâz...
Gerçi tasa hep bizleri seçiyor;
Ne gam, her şey bir bir gelip geçiyor,
Kader bizi bir ikbâle çekiyor,
Meşk ediyor yarını âvâz âvâz...
Başladı, ruhlara ilham iniyor,
Sînelerde hafakanlar diniyor;
Her yanda sanki Hızır geziniyor,
Meşk ediyor yarını âvâz âvâz...
Şimdi artık her şeyde bir neş’e var,
Güller açmış bülbül sesini arar;
Masmavi bir vuslat çağıyla bahar,
Meşk ediyor yarını âvâz âvâz...

Kaynak: Sızıntı, Mart 1998

M. Fethullah Gülen

Josephine 24.08.08 01:46

Yaslı Dudaklarda Tebessüm
 
Yaslı Dudaklarda Tebessüm

Her lâhza bir ayrı bahardır gönlüm
Sen’inle,Yüzüne nûr saçtığın gökkubbenin altında...
Güneşlere tâc giydiren o Kutlu Elinle,
Sır kapısını açtığından beri katında...

Yeryüzü tıpkı bir Cennet varlık harmanıyla;
Tekmil bezmine ermişlerin başları tutkun.
Dünkü şu köhne cihân dahi dörtbir yanıyla,
Sunduğu kadehin sermesti olmuş Sonsuz’un...

Yaslı dudaklarda beliren tebessümlerden,
Artık gök kapılarının açıldığı belli.
Meltemler esiyor amber kokulu günlerden;
Ay kadehini toprağın bağrına dökeli.

Gecenin kıvırcık saçları darmadağınık,
Aklın dizginleri semânın eline geçti...
Sözü Başbuğlar Başbuğu söylüyor uyandık,
Sevinin bir kasvet dolu devir daha geçti!

Geçti geçiyor bir bir önü-sonu olanlar;
Sonsuz’un boyasıyla boyananlarda huzûr...
Ölüm diyarında ölümsüzlüğü bulanlar,
İçlerinde aydınlık ve çevrelerinde nûr.

Onların hiç solmayan baharları yanında,
Sönük bir masaldan farksızdır irem bağları...
Ve gidip sonsuzla bütünleşen ruhlarında,
Birden duyar ve yaşarlar aydınlık çağları.

Eskiyen eskiyip gitti söz eskimeyende,
Ölenlere merasim kalanlara ta’ziye...
Ve artık boynunu kaptırdı ilhâd kemende,
Muştular geleceğe, selâm şânlı mâziye!

M. Fethullah Gülen

Josephine 24.08.08 01:47

Yeşeren Ümitler
 
Yeşeren Ümitler

Tül pembe artık o ümit dolu bekleyişler,
Perde araladı fecir ufukta sabah var,
Bir ses ırmağı şimdi o içli seslenişler
Tülleniyor sînelerde rengârenk bir bahar.
Sanki bir başka çerçeve gördüğümüz her yan,
Efsanelere denk köpürüyor güzellikler;
O bilinmezden tebessümler yağıyor ayân,
Zarif tepelerin belinde çiçekten kemer...
Hızır-İlyas yan yana yer göklere ufuk,
Çemenler rengini tavus tüyünden almış...
Şimdi sadece yarasaların boynu buruk...
Ve gece mahlûkları hayrette kalakalmış...
Gezdiğimiz yerlerde gizli hâtif sesleri,
Her taraf lâle dudağı gibi tebessümde...
Sarmış cennet tutkusu hisleri, hevesleri,
Artık geceler geçmişe denk ayrı bir demde...
Kumru ve bülbül aynı koronun hânendesi,
Mesih’in diliyle Musa’nın eli yan yana;
Zirvelerde duyulan Sonsuz Nur’un nefesi,
Irmaklar kavuşma çaginda bir bir ummana...
Üstümüzde bulutlar, önümüzde selvilik,
Ve göklerin sirlari kudsîlerle beraber...
Sonsuza uzayan yollarda hep bir mavilik,
Çekilen çileler bu şehrâyin içinmiş meger..!

Kaynak: Sızıntı, Agustos 1996

M. Fethullah Gülen

Josephine 24.08.08 01:47

Yobaz
 
Yobaz

Masum duygularimizin korkulu rüyasi,
Her baskininda zulmü bir başka kan kirmizi...
Kaba kuvvetin mazlum vicdanlara cezasi;
Hür düşünme ile savaşmada bütün hizi...
Her zaman ayni "yâ leyl" tekmil miriltilari,
Rûhu da ufkuna benzeyen sisle örtülü
Ve arenalardakine denk hırıltıları...
O âlemde her yer bir mezar, her rûh da ölü.
Zincirler içinde her zaman duygular, düşler,
Kurulmuş her köşe başında bir kanlı pusu...
Mazlum tabiatlarda sürekli ürperişler
Ve herkesin ense kökünde korkunun korkusu...
Zulmün en sağlam bir sütunu gibidir yobaz,
Ona göre "yaşam" bir başka yıldızda hayat...
Onun ikliminde esen hummalı bir poyraz...
Ve ona benzemiyorsa bir kafa, kaldır at!
Ya ona her işinde çengilik yapan zümre!
Düşünceleri ve doğruları tek mevsimlik...
Bitirdiler millî ruhu kemire kemire;
Ufukları karanlık, fikirleri gündelik.
Ey zalim hiç durma mahmuzla atını ve sür!
Kim bilir ezip geçeceğin daha kimler var.?
Senin ettiklerin küfürden öte küfür,
Sende kinler, nefretler, cinnetler, hafakanlar...

Kaynak: Sızıntı, Eylül 1997

M. Fethullah Gülen

Josephine 24.08.08 01:48

Yola Düşen Ötelerin Gölgesi
 
Yola Düşen Ötelerin Gölgesi

Bir gurbet ve yolculuktur insana bu ömür,
Koşar bir sınırsız çölde nefes nefese.
İnananlarda bir sevinçli telaş köpürür;
Kulak verenler için öteden gelen sese,
Bir temâşâ zevki olur yolculuk herkese.
Kimiler yol boyu tökezler durur ard arda,
Bin yeis akseder yüzüne, dudaklarına;
Kimi de imanla, ümitle yürür bu yolda,
Yüz sürer yürüdüğü yollar ayaklarına
Ve selâm durur ruhânîler bayraklarına...
Rengiyle, ziyâsıyla sonsuzluk güneşinden
Ve yağar her yana yağdığı gibi maytaplar,
Yürür hiç aldatmayan rehberlerin peşinden,
Yürür ve yollarda yitirdiklerini toplar...
Her yanda işaret ve işaretler de pâr pâr...
Salıverir kendini kaderin rüzgârına
Ve netleşir zamanın nabzındaki tik taklar;
Yürür öteye yürüdüğü gibi yarına
Ve ukbâ bağrında ona ne sürprizler saklar...
Oturur-kalkar Hak otağlarında konaklar.
Önüne çıksa ölüm ona terhis töreni,
Dâyeler gibidir içinde yattığı toprak;
Birkaç adım ötede ölümsüzlük şöleni,
Bir bir canlanır hazanla savrulan her yaprak;
Yeni bir fecir tulû eder ufukta apak.
Işık her yanı sarar ve zulmetler boğulur,
Sûr sesi duyulur âdetâ, herkes uyanır...
Bir bir devrilenler günü gelince doğrulur.
Yollar gider yitirilen cennete dayanır;
Herkes kendini nurdan bir helezonda sanır...

Kaynak: Sızıntı, Kasım 1998

M. Fethullah Gülen

Josephine 24.08.08 01:49

Yollardayız
 
Yollardayız

Yollardayız gün battığından beri,
Söyleşerek yıldızlarla yarını...
Bir yalvarma koyu her gece bize;
Sızlanıyor sîneler kederinden.
Bekliyoruz, ümitle ve dipdiri,
Hep bu ifritten kışın baharını...
Renkli hülyalarımızla biz bize,
Âtînin düşleriyle tâ derinden..!
Ard arda geceler peçe aralıyor;
Az ötelerde bir sihirli şölen...
Tekmil sevdalılar ve sevgililer,
Yüz yüzeler bu ümit şafağında.
Dalga dalga ufku ışık sarıyor;
Hiç de hayal değil şimdi görülen;
Bir bir diriliyor artık ölüler,
Söz, yeninin eski ölüm avında.
Muştuyla esiyor seher yelleri;
Bülbül, güle karşı soluk soluğa...
Sis ve duman artık yol azığında..
Her yana sessizce rahmet yağıyor!
Geçtik geçiyoruz eski günleri;
Elveda gayrı o uzun boşluğa...
Gün döndü, mevsim tomurcuk çağında;
Bir bilsen, ne mavi günler doğuyor!

Kaynak: Sızıntı, Ekim 1999

M. Fethullah Gülen

Josephine 24.08.08 01:49

Yolları ve Yolumuz
 
Yolları ve Yolumuz

Pür heyecân yollarda
Ümît, korku ardarda
Koşuyoruz durmadan
Bir lâhza ayrılmadan
Rengârenk hülyâlarla
Billûrdan rüyâlarla...

İnançla gerilerek
Kabre girinceye dek
Azmettik dönmemeye
Dönmektense ölmeye!
Dünyâyı terkederek
Ukbâdan vazgeçerek
Acz u fakr kanadıyla
Câna can Hak yâdıyla
Şevke açık sîneler
Bizler o tâlihliler...

Yığınlar sürünüyor
Düşe-kalka yürüyor
Başsız gövdeler hepsi
Ne fikri var ne hissi
Şeytanı çok, meleksiz
İlhâmları nesebsiz
Düşünce, düşürüyor
Hep boşluğa sürüyor
Sînesinde yok îmân
Bilgisi sırf bir gümân
Akla takılıp kalmış
Mantığıyla aldanmış...

İç âlemi sis duman
Zannınca koca ummân
Bir damlada boğulmuş
Yürümeden yorulmuş...

Senin hâlin bir ihsân
Yolun Hak yolu inan
Eğil rûhunu dinle
Yer-gök bütün seninle
İftihârda berâber
Haber veren peygamber...
Bak şu aydınlık yola
Nurlularla kolkola
Hep kendi kendimize
Yollar uzuyor öze...

Yer yer tozuyor yollar
Yollarda sâdık kullar
Korksalar da azıcık
Ümît kapısı açık
Düşer yine kalkarlar
Kalkar O'nu ararlar...
Bir yerde karışıklık
Olsa, gelir bir ışık
Karanlığı delerek
Teessüs eder âhenk...

M. Fethullah Gülen

Josephine 24.08.08 01:50

Yüzü Yerde
 
Yüzü Yerde

Yüzü yerde olur her kimde kemâl var ise;
Sürüm sürümdür kim de bencil ve cebbâr ise.
Haddini bilmez azar, kendi kuyusun kazar,
Dış yüze "Durmaz sızar" içte gurur var ise.
Nefsi herkesden hakîr, yaşlanıp olmuş bir pîr,
Eli, alnı bütün kir yârânı ağyâr ise...
Başını almış gezer, ne anlar ne de sezer,
Hayâle inci dizer şeytanlara yâr ise.
Gönül bir taht-ı revân muhabbet onda sultan,
Cennet’e girer insan hep sevgi arar ise.
Hak kullarını sever, kullar Cennet’e iver,
Kimi dizini döver, hak bilmez gaddar ise...

M. Fethullah Gülen

Josephine 24.08.08 01:50

Zaman Asimetrisi
 
Zaman Asimetrisi

Zaman gelip geçmiş hissizlere ne!
Tulû’u, gurûbu gözsüz ne bilir!
Körler üzerinden geçse de sene,
Zaman der inler, zaman der esirir...
Zaman iç içe bir düğüm,
Zaman sırlı bir kördüğüm...
Geçen günler defterlerde hâtıra,
Defterler hesaplaşma kefesinde...
Sıkıştırılmış bir-iki satıra,
Hüzünlü melodi ölgün sesinde.
Hazanla dökülmüş yaprak,
Yerlerde sürünen bayrak...
Zaman fıkır fıkır her yanı işve,
Çapkınlara tuzak bir karadelik;
Farkedinceye dek hep tatlı neşve,
Beylik sayılan bir sefil kölelik...
Aydınlık ruhlar öğünsün,
Gafletli başlar döğünsün...
Onda sonsuzluğa uzanan yollar,
Onda meknî ebediyet şuuru;
Bizi kucaklayan ışıktan kollar,
Kapalı fânusta sırlar menşûru...
O "Ben O’yum" dediği sır,
Darda kalmışlara Hızır...

M. Fethullah Gülen


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 01:44 .

Powered by vBulletin Version 3.8.7
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0 RC 2