tualimforum.com

tualimforum.com (http://www.tualimforum.com/)
-   Yabancı Şairlerin Şiirleri (http://www.tualimforum.com/yabanci-sairlerin-siirleri/)
-   -   Pablo Neruda Şiirleri (http://www.tualimforum.com/yabanci-sairlerin-siirleri/1138-pablo-neruda-siirleri.html)

Josephine 23.08.08 10:27

Bir Bir Sayayım Onları
 
Bir Bir Sayayım Onları

Bu akşam onlardan söz etmeliyim bir bir
Bu akşam, bu yerde anıma geliniz

Manuel Antonio Lopez
Kardaş

Lizboa Calderon
Diğerleri hayınlık ettiler biz yolumuza devam ediyoruz

Alejandro Gutieerrez
Seninle düşen bayrak
Ayağa kalkıyor
Bütün yeryüzünde

Cesar Tapia
Bu bayraklar üstünde yüreğin
Bu gün Plaza'da çırpınıyor

Filomeno Chavez,
Elini asla sıkmadım, ama elin burada
Bu ölümün öldüremediği temiz bir eldir

Ramona Parra
Genç parıldayan yıldız
Ramona Parra
Kahraman kadın
Ramona Parra kanlı çiçek
Dostumuz, ey yiğit yürek
Örnek çocuk, altın gerilla
Adına bu savaşı izleyeceğimize yemin olsun
Yayılan kanın her yanda çiçekler gibi açsın...

Pablo Neruda

Josephine 23.08.08 10:28

Bu Gece En Hüzünlü Şiirleri Yazabilirm
 
Bu Gece En Hüzünlü Şiirleri Yazabilirim

Bu gece en hüzünlü şiirleri yazabilirim

Şöyle diyebilirim : 'Gece yıldızlardaydı
Ve yıldızlar, maviydi, uzaklarda üşürler'

Gökte gece yelinin söylediği türküler

Bu gece en hüzünlü şiirleri yazabilirim
Hem sevdim, hem sevildim, ya da o böyle söyler

Bu gece gibi miydi kucağıma aldığım
Öptüm onu öptüm de üstümde sonsuz gökler

Hem sevdim, hem sevildim, ya da ben böyle derim
Sevmeden durulmayan iri, durgun bakışlı gözler

Bu gece en hüzünlü şiirleri yazabilirim
Duymak yitirdiğimi, ah daha neler neler

Geceyi duymak, onsuz daha ulu geceyi
Çimenlere düşen çiy yazdığım bu dizeler

Sevgim onu alakoymaya yetmediyse ne çıkar
Ve o benimle değil, yıldızlıdır geceler

Yürek zor katlanıyor onu yitirmelere
Bakışlar sanki onu bana getirecekler

Böyle gecelerdeydi ağaçlar beyaz olur
Artık ne ben öyleyim ne de eski geceler

Sesim ara rüzgarı ona ulaşmak için
Şimdi sevmiyorum ya, eskidendi sevmeler

Şimdi kimbilir kimin benim olduğu gibi
Sesi, aydınlık teni, sonsuz uzayan gözler

Sevmiyorum doğrudur, yürek bu hala sever
Sevmek kısa sürdüyse unutmak uzun sürer

Bu gece gibi miydi kollarıma almıştım
Yüreğimde bir burgu ah onu yitirmeler

Budur bana verdiği acıların en sonu
Sondur bu onun için yazacağım dizeler...

Pablo Neruda

Josephine 23.08.08 10:30

Buğdayın Türküsü
 
Buğdayın Türküsü

Halkım ben, parmakla sayılmayan
Sesimde pırıl pırıl bir güç var
Karanlıkta boy atmaya
Sessizliği aşmaya yarayan

Ölü, yiğit, gölge ve buz, ne varsa
Tohuma dururlar yeniden
Ve halk, toprağa gömülü
Tohuma durur bir yerde
Buğday nasıl filizini sürer de
Çıkarsa toprağın üstüne
Güzelim kırmızı elleriyle
Sessizliği burgu gibi deler de...

Biz halkız, yeniden doğarız ölümlerde.

Pablo Neruda

Josephine 23.08.08 10:31

Gemi
 
Gemi

Bağırıyordum, bağırıyorduk
'Daha ne kadar sürecek?'
öldürmüştü toprak daha şimdiden
biz, biz çocuklarını
kaktüsün ateş dikenleriyle,
demirden analığıyla,
baştan başa bu çöle,
terler, rüzgarlar kumla,

Pablo Neruda

Josephine 23.08.08 10:32

Gülüşün
 
Gülüşün

Ekmegi al benden istersen
havayi al, ama
alma benden gülüsünü.

Alip götürme gülü,
kopardigin ok cicegini,
sevincinde ansizin
öne atilan suyu,
sende dogan apansiz
dalgasini gümüsün.

Savasimim uzun-zor, dönerim
gözler yorgun
kimileyin görmüsken
degismeyen topragi,
ama gülüsün girisken
yükselir gökyüzune kosturarak pesimden
ve acar bana tüm
kapilarini yasamin.

Sevgilim, en karanlik
saatte aciverir
gülüsün ve eger ansizin
görürsen ki saciliyor kanim
sokagin taslarina,
gülüver, cünkü gülüsün
denk gelir ellerime
bir kilic gibi yalin.

Denizle birlikte güzün
gülüsün yükseltmeli
köpüklü caglayani
ve baharin sevgili,
gülüsünü ararim
bekledigimce o cicegi,
mavi cicegi, gülü
yankiyan memleketimin.

Gül gecede,
gündüz de ayda,
gül carpik
sokaklarinda adanin,
gül sana sevdali
bu kaba saba oglanda,
ama ben actigimda
gözlerimi ve kapadigimda onlari,
ayaklarim alip götürdügünde beni,
dönüp getirdiginde beni ayaklarim,
esirge benden ekmegi, havayi,
isigi, bahari,
ama gülüsünu asla
ölürüm çünkü....

Pablo Neruda

Josephine 23.08.08 10:33

Güzde Unutulmuş
 
Güzde Unutulmuş

Saat yedi buçuğuydu güzün
Ve ben bekliyordum
Kimi beklediğim önemli değil.
Günler, saatler, dakikalar
Bıktılar benle olmaktan
Çekip gittiler azar azar
Kaldım ortada, tek başıma

Kala kala kumla kaldım
Günlerin kumuyla, suyla
Bir haftanın artıklarıyla kaldım
Vurulmuş ve hüzünlü

Ne var, dediler bana Paris'in yaprakları
Kimi bekliyorsun?

Kaç kez burun kıvırdılar bana
Önce ışık, çekip giden
Sonra kediler, köpekler, jandarmalar

Kalakaldım tek başıma
Yalnız bir at gibi
Otların üstünde ne gece, ne gündüz
Sadece kışın tuzu

Öyle kimsesiz kaldım ki
Öyle bomboş
Yapraklar ağladılar bana
Sonra, tıpkı bir gözyaşı gibi
Düştüler son yapraklar

Ne önceleri, ne de sonra
Hiç böyle yalnız kalmamıştım
Bu kadar
Ve kimi beklerken olmuştu
Hiç mi hiç hatırlamam.
Saçma ama bu böyle
Bir çırpıda oldu bunlar
Apansız bir yalnızlık
Belirip yolda kaybolan

Ve ansızın kendi gölgesi gibi
Sonsuz bayrağına doğru koşan.
Çekip gittim, durmadım
Bu çılgın sokağın kıyısından
Usul usul, basarak ayak uçlarıma
Sanki geceden kaçıyor gibiydim
Ya da karanlık, kükreyen taşlardan

Bu anlattıklarım hiç bir şey değil
Ama başıma geldi bütün bunlar
Birini beklerken bilmediğim
Bir zamanlar...

Pablo Neruda

Josephine 23.08.08 10:34

Maruri Sokağındaki Pansiyon
 
Maruri Sokağındaki Pansiyon

Karşı karşıya değildi evler, sevmezlerdi birbirlerini,
yine de yan yanaydılar.
duvar duvara, fakat
pencereleri
bakmazdı sokağa, konuşmazdı,
öyle sessizdiler.

Bir kâğıt uçuruyor havalanır gibi ağaçtan
kışın kirli bir yaprak.

Akşam ortalığı tutuşturuyor, kaygı içinde
yok oluveren bir ateş boşaltıyor gök.

Kara sis balkonları örtüyor.

Açıyorum kitabımı. Yazıyorum
bir maden ocağının
çukurunda sanıp kendimi,
bir ıslak,
bırakılmış dehlizde.
Biliyorum kimse yok şimdi
evde, sokakta, acı kentte.
Bir mahkûmum açık kapısının önünde,
açık dünyanın önünde,
akşam alacasında şaşkın, gamlı bir öğrenciyim,
çıkıyorum işte o zaman şehriye çorbasına,
iniyorum ardından yatağa ve yarına...

Pablo Neruda

Josephine 23.08.08 10:35

Matilde'ye Sone
 
Matilde'ye Sone

Seni sevdiğimi göreceksin sevmediğim zaman,
çünkü iki yüzüyle karşına çıkar hayat.
Bir sözcük sessizliğin kanadı olur bakarsın,
ateş de pay alır kendine soğuktan.

Seni sevmeye başlamak için seviyorum seni,
sana olan sevgimi sonsuzlaştıracak
bir yolculuğa yeniden başlamak için:
bu yüzden şimdilik sevmiyorum seni.

Sanki ellerindeymiş gibi mutluluğun
ve hüzün dolu belirsiz bir yarının anahtarları
hem seviyorum, hem de sevmiyorum seni.

Sevgimin iki canı var seni sevmeye.
Bu yüzden sevmezken seviyorum seni
ve bu yüzden severken seviyorum seni.

(cevat çapan)

Pablo Neruda

Josephine 23.08.08 10:36

Nokta
 
Nokta

Acılardan daha büyük bir yer yoktur
Bir tek evren var, o da kanayan bir evren...

Pablo Neruda

Josephine 23.08.08 10:37

Oğulları Ölen Analara Türkü
 
Oğulları Ölen Analara Türkü

Onlar ölmediler yok,
Ateş fitilleri gibi:
Dimdik ayakta,
Barut ortasındalar!

Karıştı, bakır tenli
Çayır çimene,
Karıştı,
O canım hayalleri:
Zırhlı bir rüzgâr,
Perdesi gibi;
Bir set gibi:
Kızgın çehreli,
Göğüs gibi:
Göğün görünmez göğsü gibi!

Analar, onlar ayakta
Buğday içindeler, onlar,
Yücelerden yüce dururlar:
Dünyayı doruktan seyreden,
Bir öğle güneşi gibi.
Bir çan darbeleri gibi,
Onlar.
Ölmüş gövdeler arasında,
Zaferi çekiçleyen bir ses gibi
Onlar,
Kara bir ses gibi.
Ey canevinden vurulmuş,
Toz duman olmuş bacılar!
İnanın oğullarınıza.
Kök oldu onlar,
Sade kök:
Kan suratlı,
Taşlar altında.
Karışmadı toprağa,
Dağılmış kemikçikleri.
Ağızları ısırır hala,
Kuru barutu;
Ve demir bir okyanus gibi,
Titreşirler hâlâ.
Ben ölmedim, der,
Yumrukları;
Yukarı kalkık yumrukları,
Daha.

Bunca yere düşmüşlerden,
Yenilmez bir hayat doğar:
Bir tek beden olur,
Analar, bayraklar, çocuklar,
Hayat gibi canlı tek bir beden;
Bir yüz bekler karanlıkları,
Ölü gözleriyle,
Kılıcı dopdolu,
Dünya ümitlerinden.

Dursun,

Dursun yas esvaplarınız.
Yığın derleyin,
Gözyaşlarınızı;
Bir metal oluncaya kadar:
Bununla vuracağız,
Gündüz gece;
Bununla çiğneyeceğiz,
Gündüz gece;
Bununla tüküreceğiz
Gündüz gece
Kin kapılarını,
Kırıncaya kadar.

Oğullarınızı bilirdim,
Unutmadım acılarınızı.
Ölümleriyle nasıl kıvandıysam,
Hayatlarıyla da öyleyimdir.
Onların gülüşleridir:
Karanlık atölyeleri ışıtan.
Her gün metroda, yanıbaşımda:
Onların ayak sesleridir,
Çın çın.
Akdeniz portakallarında,
Güney ağları içinde;
Yapılarda,
Basımevi mürekkeplerinde;
Kalplerini tutuşur gördüm onların,
Güçle, yangınla.

Ben de sizler gibiyim, analar.
Benim kalbim de yas dolu, ölüm dolu.
Gülüşlerinizi öldüren kanla,
Serpilip gelişmiş;
Bir orman gibidir kalbim.
Günlerin kahredici yalnızlığı,
Uyanışın sisli öfkeleri
Girmiştir içine.

Susamış sırtlanları,
Bitip tükenmez ürmeleriyle
Afrika'dan gürleyen hayvan sesini;
Öfkeyi, iniltileri, hoş görmeleri,
Bırakın, bir yana bırakın.
Ölümün ve tasanın
Çemberinden geçmiş analar,
Doğan ulu günün ortasına bakın:
Bu topraktan güler ölüleriniz.
Kalkık yumrukları titrer,
Buğdayın üstünde,
Bilesiniz...

Pablo Neruda


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 19:25 .

Powered by vBulletin Version 3.8.7
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0 RC 2