Ölü Arkadaşın Yası Ölü Arkadaşın Yası Ölü bir arkadaşın yasını tutuyorum, Benim gibi iyi bir marangozdu o da. Birlikte sokaklarda ve düzlüklerde gezdik, Ve savaşlarda, kayalıklarda, hüzünlerde. Nasıl da görürdü her şeyi Benim için: Bir torba ışıltılı kemik... Gülüşü, ekmeğimdi benim; Sonra görmez oldu bizi ve o kendine bir çukur kazdı toprakta Onu o çukura sürdüler. O günden bu yana onu daha yaşarken avlayanlardır Süsleyen, çomaklayan, Kurdelelerle bezeyip rahat vermeyen, Çalılarla donatıp, zavallı uyuyan arkadaşımı Üzerime salanlar, beni öldürmek için. Kimin durumu daha iyi, söyle bana, sevgili ölü: Senin mi, yoksa benim adımı taşıyan kardeşinin mi? Bunlar konuşulmalı: Dinleyecek birini arıyorum, Ama bu yıkılmışlığı ve acılar şölenini anlayan yok görünürde. Bir yücelik yitirildi, Bir daha gülmeyecek; O şafaklarda öldü, beni dinleyen yok; Bundan bir yere varılmaz, hepsi boşuna, Çünkü o kendi ölüm kentinde şimdi, Acısı tamamlanmış, Bense bir başka işte, Marangozlar olarak, zavallı marangozlar: Birbirize onur sözüyle yazılmış, Birimiz ölüme birimiz yaşama yazılmış... (*) Bu şiir, Neruda'nın yakın arkadaşı, Peru'lu ozan Cesar Vallejo'nun ölümünden söz etmektedir. Pablo Neruda |
Ölüm I Dünyaya birçok kez gelmişim Yok olmuş yıldızların dibinden Ellerimde tuttuğum Ölümsüzlük bağlarını dokuyarak Şimdi öleceğim yeniden Vücudumu örten toprağa sarınarak! II Ne papazların sattığı Gökyüzünden bir parça aldım. Ne de tembel zenginler için Metafizikçilerin, Düzüp koştuğu, karanlıklardan. III Ölüm içinde yoksullarla bir olmak istiyorum Göğü elinde tutanların kamçıladığı İnceleme yeteneği olmayanlarla! Şimdiyse ölüme hazırım Beni saran bir elbise gibi Sevdiğim renkten Boyu posuma tıpatıp; uygun Ve benim için gerekli olan Beni saran bir elbise gibi! Pablo Neruda |
Plaza Ölüleri Plaza Ölüleri Düştükleri yere ağıt etmeye gelmiyorum, Size koşuyorum yaşayanlara; Hepinize koşuyorum Ve göğsümü yumrukluyorum: Sizlerden önce ölenler de oldu hatırında mı? Onların aynı adları ve soyadları vardı. San Gregorya'da, Lon Qimay'da yağmur altında, Ran Qüil'de rüzgarda tökezlenmiş, İkik'de kumlar arasında Ve çölde, denizde, yağmurda ve dumanda, Yarımadada, pampa toprağında Onlar da öldürüldü senin gibi, Onların da adı Antonyo idi, Balıkçı ya da denizciydiler. Hepsi de etiyle kanıyla Şili'li Yel vurdu yüzlerine, Acılar damgasını vurdu, Şehit etti pampa. Yurdumun duvarları önünde, Karda, Yeşil kollu ırmağın ötesinde Billurlaşmış gördüm kanı Başak altında. Nitrat altında, Halkımın damlayan kanını gördüm Ve ateş gibi tutuşuyordu Her damla! Pablo Neruda |
Unutmak Yok Unutmak Yok Bunca zamandır nerede olduğumu soracak olursan 'Oldu birşeyler' demeliyim oturmalıyım bir taşa kararan dünyada, kendini yemiş bitirmiş bir nehirde. Korumasını bilmiyorum yitirdiklerini kuşların Geride bıraktığım denizi ya da çığlığını kızkardeşimin. Nedir bu toprağın zenginliği? Gün neden günle kapanıyor? Neden karanlık gece çalkalanıyor ağzımda? Ve ölüm neden? Nereden geldiğimi sormayacak mısın? Anlatayım sana; Kırık şeyleri Acılı kapları Sık sık tozlanan koca sığırları ve tutulu kalbimi. Bunlar ne belleğimizde uyanan sarı güvercinler, ne de anılardır kuşaktan kuşağa akan. Ağlayan yüzlerdir bunlar, Parmaklardır gırtlağımızdaki, ve toprağa düşen yapraklardır. Yiten günün karanlığıdır. Yeşertir kaleleri hüzünlü kanımızdaki. İşte menekşeler ve işte kırlangıçlar, Sevdiğim her şey Tatlı mesajlar veren günbegün açıkta zaman tatlılığı artan. Kaçamayız biz; Dişlerimizin arasından: Neden kemiriyor boşa giden zaman sessizlik kabuğunu? Ne yanıt vereceğimi bilmiyorum. O kadar çok ki ölümüz Ve o kadar çok ki kızıl güneş önünde setler Ve o kadar çok ki çarpık kabuklu başlar Ve o kadar çok ki öpücüklerimizi engelleyenler Ve o kadar çok ki unutmak istediklerim... Pablo Neruda |
Pablo Neruda Şiirleri Pablo Neruda Şiirleri Teşekkürler |
Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 15:47 . |
Powered by vBulletin Version 3.8.7
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0 RC 2