![]() |
Bu Dert Beni Verem Eder Bu Dert Beni Verem Eder Eğri büğrü bakar oldum Şaşkın oldum, sakar oldum İkide bir yüreğimi dağa taşa diker oldum Şunca yıldır karanlıkta göz kırpmaktan bıkar oldum Benim annem şeker annem gençlik elden gitti gider Gece gündüz dolaşırım tenhalarda menhalarda Benim annem güzel annem beni beni beni koyver Sağ yanımda bir sızı var sol yanımda dağlar duman Altı patlar, altı patlak bu dert beni bu dert beni verem Eder Dama çıktım damdan düştüm Kılıç kestim rakı içtim Şahin oldum, keloğlanın külahını kaptım kaçtım Yare ağlar, güler uçtum Yarı yolda yorgun düştüm Benim annem kadın annem bu nasıl iş bana de hele Gece gündüz düşünürüm tenhalarda menhalarda Aman annem güzel annem beni beni beni koyver Sağ yanımda bir sızı var sol yanımda yandım allah Altı patlar altı patlak bu dert beni bu dert beni adam eder Ahmet Kaya |
Bu Yalnızlık Benim Bu Yalnızlık Benim Sana birgün bu mektubum ulaşır Açarsın ha eline kan bulaşır Çürür bir yerlerde çırılçıplak cesedim Sedyele taşınır kan çiçekleri Adımların adımların adımların birbirine dolaşır Nazlı ırmak boylarından, ılık rüzgarlarla geldim Çiçek istediler verdim, şarkı dediler söyledim Ömrümün yarısı kavgayla geçti Ben böyle, ben böyle, ben böyle yanlızlık görmedim Beni birgün bu şarkıyla anarsın İçinden kopar bir tel ağlarsın Gecikmiş bir vefa kalıntısıyla Polis kaydından sildirip adımı Pencerenin, pencerenin, pencerenin buğusuna yazarsın Darmadağın bir evden sabah ezanıyla çıktım Denizler üstüme gelmeyin Kuşlar ne olur didişmeyin Şarkımı esmer bir hasrete sundum Bu yanlızlık, bu yanlızlık, bu yanlızlık benim ilişmeyin Ahmet Kaya |
Büyüdün Bebeğim Büyüdün Bebeğim Aklın ermez mapusluğa Bahçede sarı ışığa On üç tane yaş döküldü Ranzadaki yastığına Büyüdün sende Hasret sende sevgi sende Akşamlar söner geceye Geceler gebe gündüze Karanlığa gakıp durma Beni orada arama Ben güneşin açindeyim Beni sabahlarda sra Geleceğim bir gün bende Sevgi büyüt ellerinde Akşamlar döner geceye Geceler gebe gündüze Ahmet Kaya |
Can Yoldaşım Can Yoldaşım Yağmur yağar sel olurum Toprak döner toz olurum hey Seni sevdim gam çekmeden Gün ortasında ölürüm hey Canım benim can yoldaşım Gül tenimde kara benim hey Gül tenimde belam benim hey Gün doğarken meyhanede Bardağım da rakım benim hey hey Çorbam da tuzum közde biberim Belim de silahım benim hey Canım benim can yoldaşım Gül tenimde kara benim hey Gül tenimde belam benim hey Ahmet Kaya |
Cinayet Gibi Cinayet Gibi Haliç te bir vapuru vurdular dört kişi Demirlemişti eli kolu bağlıydı ağlıyordu Dört bıçak çekip vurdular dört kişi Yemyeşil bir ay gökte dağılıyordu Deli Cafer, İsmail, Tayfur ve Şaşı Maktulün onbeş yıllık arkadaşı Üç kamarot öteki ahçıbaşı Dört bıçak çekip vurdular dört kişi Cinayeti kör bir kayıkçı gördü Ben gördüm kulaklarım gördü Vapur kudurdu kuduz gibi böğürdü Hiç biriniz orada yoktunuz Demirlemişti eli kolu bağlıydı ağlıyordu Onüç damla gözyaşı saydım Alllahına kitabına sövüp saydım Şafak nabız gibi atıyordu Sarhoşdum kasımpaşa'daydım Hiç biriniz orada yoktunuz Haliç te bir vapuru vurdular dört kişi Polis katilleri arıyordu Deli Cafer, İsmail, Tayfur ve Şaşı Üzerime yüklediler bu işi Sarhoşdum kasımpaşa'daydım Vapuru onlar vurdu ben vurmadım Cinayeti kör bir kayıkçı gördü Ben vursam kendimi vuracaktım Ahmet Kaya |
Çek Mustafa Çek Mustafa Genç kadınları kültürümüzle etkiledikten sonra Rahibelere saldırdıktan sonra Leylakları yaktıktan bulutları gödükten sonra Elimize ne geçti? Elimize ne geçti? Akademide bi koltuk ve birde çek defteri Akademide bi koltuk ve birde çek defteri Çek mustafa çek Çek çek rakı çek Senin ömrün hep böyle çekmeklemi(ahkam kesmeklemi)geçecek? Müzeleri havalara uçurduktan sonra Ün peşinde koşup o kadınla yattığımızı düşledikten sonra Gazetelere geçsin diye adımız yalvar yakar olduktan sonra Elimize ne geçti? Elimize ne geçti? Akademide bi koltuk ve birde çek defteri Akademide bi koltuk ve birde çek defteri Çek mustafa çek Çek çek rakı çek Senin ömrün hep böyle çekmeklemi(ahkam kesmeklemi)geçecek? Çek mustafa çek Çek çek rakı çek Çek birde benim için akedemik rakı çek Çek çek çek çek Senin ömrün hep böyle çek kesmeklemi geçicek??? Ahmet Kaya |
Çiğdem Çiçek (Aylar Oldu) Çiğdem Çiçek (Aylar Oldu) Aylar oldu yıllar oldu Ben yüzünü görmedim. Yüzüne hasret kaldım kız Yüzüne yüzüm sürmedim Gülen aya sordum seni Küstü yüzünü sakladı Yıldızlara sordum seni Yüzüme bile bakmadı Yıldızlara sordum seni Yıldızlar kan ağladı Aksam olur ay gecede Çiğdem çiçek şenlenir Vallah&Billah düşünmesem seni Derdime dert eklenir Bıçak sapladım sineme Eskidi yaralarım Sabah olsun gelmeye eğer Kendimi yaralarım Ahmet Kaya |
Çilli Kedi Çilli Kedi Bu yoksulluk beni delledi Aldı aklım yaktı külledi Bunu yapan iki kişi Biri erkek biri dişi Halden bilmez iki kişi Vay Çilli kedi, çilli kedi vay Ciğerimi yedin kedi vay Bunu yapan iki kişi Biri erkek biri dişi Halden bilmez iki kişi Vay bee Ahmet Kaya |
Dağlarda Ölmek İsterim Dağlarda Ölmek İsterim Ömrümde nice sızı var Kışların önü yazı var Kalbim kuşatmalarda dar Dağlarda ölmek isterim Verilir hiç tutulmaz söz Her yanımda bin namert göz Gardaşlarım olmuş bir köz Dağlarda ölmek isterim Oy dağlar, oy dağlar Uzaklarda yarim mi var Oy dağlar, oy oy dağlar Evde bekleyen yarim mi var Ben ateşten hınçtan doğdum Zamansız solan gül oldum Üç-beş kuruşa kul oldum Dağlarda ölmek isterim Kaç bahar ağladım kaldım Derin hasretlerde yandım Kentler zalimdi dayandım Dağlarda ölmek isterim Oy dağlar, oy dağlar Evde bekleyen yarim mi var Oy dağlar, oy oy dağlar Uzaklarda yarim mi var Ahmet Kaya |
Dardayım Dardayım Dardayım yalanım yok Baskın yedim gün gece... Örselendi aşklarım üstelik Bir uzak diyardayım... Günaydın anneciğim, günaydın babacığım Yine sabah oluyor Evde sabah olmaz deme Orda günler geçmez deme İçime sancı doğuyor... "Yüreğimi bir kalkan bilip, sokaklara çıktım Kahvelerde oturdum çocuklarla konuştum Sıkıldım dertlendim dostlarımla buluştum Bugün de ölmedim anne. Kapalıydı kapılar, perdeler örtük Silah sesleri uzakta boğuk boğuk Bir yüzüm ayrılığa, bir yüzüm hayata dönük Bugünde ölmedim anne. Üstüme bir silah doğruldu sandım Rüzgar beline dolandığımda bir dal Korktum, güldüm, kendime kızdım Bugünde ölmedim anne Bana böylesi garip duygular Bilmem neye gelir nereye gider Döndüm işte Acı yüreğimden beynime sızar Bugünde ölmedim anne. Ahmet Kaya |
Demedim Mi Haydar Demedim Mi Haydar Biz dağlarda keklik idik Şimdi bu çöplükte karga olduk Bizimde boyumuzu aştı bu şehir Yerlere serildik madara olduk Demedim mi Haydar demedim mi sana Bu İstanbul yutar adamı Demedim mi Haydar demedim mi söyle Bu şerefsiz geceler satar adamı Biz umutlar yolcusuyduk Rakı sofrasında bir meze olduk Bizimde harcımız değildi sevmek Yosmalar içinde kepaze olduk Ahmet Kaya |
Denizin Ardı Özgürlük Denizin Ardı Özgürlük Ne demeli şimdi Bir çiğdemin toprağı yırtışını seyredişim Göğe mi dokunmalı, ucuna mi körpe filizin Öyleyse karanlık sokaklarda koştuğumu düşün Ay gene bir kadın gibi sarkıyorken denize Dirseklerimle böğrüme gömdüğüm titremeyi düşün Oradan göğsümü kaplayışını soğuk bir terin İlk sözcüğü anlamla birleştiren çocuğu düşün Onun kavradıkça derinleşen şarkısını Vay perçemle günün huysuzluğu dolaşan kısrak Vay acemi öpüşlerden gövdeme boşalan acımtırak haz Telaş, kıvranış parıltılı gözlerdeki atılganlık Ya görevin ne senin görevin Oynaşmak değil mi içimdeki savaşmak duygusuyla Ve benim nevresimim kararmışsa kirden, rutubetten Sarhoşsam gülümseyişlerden ağlayışlardan Ve kaynak sularıyla üstüme yağan aydınlık hulyaları Senden gelen ısıyla koruyorsam Ne demeli simdi Ey serçelerin sabahlarla doluştuğu cıvıltı Ey bir romanın olur olmaz yerinde dikkatti çeken hayal Kalbimi çevreleyen sevda gözeneyi Acıyış, şefkat, umursayış, hırçınlık seli Beni düşün öyleyse Beni hayretin ve karanlığın eşiğinde Beni fitillerde başlayan bir fısıltı Anında ilk satırı yazarken bir bildirinin Kulaktan kulağa dolaşan haberlerin bağrında Beni dar camlarda değil Bir bulutun seyrinde düşün Burada ortasında sıçraya sıçraya kabaran alevlerim Ahmet Kaya |
Derin Bir Ah Çektim Derin Bir Ah Çektim Derin bir ah çektin içim yandi Kiyamaz gözüm gözlerine Rüyalarimdan gelip geçersin Varamaz elim ellerine Tren yolunda raylar uzar Uzarda nereye gider Ay'a gider, suya gider ,yola gider, yar gider Benimde basima gelenler adami kanser eder Benimde basima gelenler insani kanser eder Derin ah çektin içim yandi Dayanmaz gönlüm hasretine Arzularýmdan gelip geçersin Yaslanmaz basim dizlerine Gurbet olunca yollar uzar Uzarda nere gider Daga gider, tasa gider, aska gider, yar gider Benimde basima gelenler adami kanser eder Benimde basima gelenler insani kanser eder Derin bir ah çektin içim yandi Yetismez ömrüm gençligine Son nefesimden gelip geçersin Yagmaz gözüm ellerine Daragacinda ipler uzar Uzarda nere gider Cana gider, kana gider, sona gider, yar gider Benimde basima gelenler adami kanser eder Benimde basima gelenler insani kanser eder Ahmet Kaya |
Dersim Dört Dağ İçinde Dersim Dört Dağ İçinde Dersim dört dağ içinde Dersim dört dağ içinde Gülü bardağın içinde Dersimi hak saklasın Bir yarim var içimde Gülü bardağın içinde Dersimi hak saklasın Bir yarim var içimde Noldu agama noldu Noldu ağeme noldu Gül benzin sarar soldu Ağam burdan gidelim Bu yerler viran oldu Ağam burdan gidelim Bu yerler viran oldu Perteyin altı kelek Dersimin altı kelek Perte gel gidek gelek Elim elinde olsun Kapı kapı dilenek Elim elinde olsun Kapı kapı dilenek Noldu agama noldu Noldu ağama noldu Güldü sararıp soldu Ağam burdan gidelim Bu yerler viran oldu Ağam burdan gidelim Bu yerler viran oldu Ahmet Kaya |
Diyarbakır Hasreti Diyarbakır Hasreti Sevince ölesiye sevilir, kalınırdı Gidince kırılmış bir dal gibi gidilirdi Sonra şehirler uyur,kalbim örselenirdi Ne diyarbakır anladı beni, ne de sen Oysa ne çok sevdim ikinizi de bilsen Gidince upuzun,kırılmış dallar gibi Üşürdü ömrümüz,saçakta kuşlar gibi Kederden geberten hasret ezberlenirdi Ne anılar anladı beni yar ne de sen Oysa ne çok sevdim ikinizi de bilsen Geliyorum köpekler gibi acı çekerek Geliyorum hasretinin gözlerinde öperek... Ahmet Kaya |
Diyarbakır Türküsü Diyarbakır Türküsü Diyarbakır etrafında tanklar var Kuşatmışlar dört bir yandan kenti ordular Kalkacak neredeyse ayağa surlar, surlar İstemezler gün görmeden ölesem aman. Namlular göğsümüze dayandı, dayandı Gece bastı gene zulum dadandı vay vay Yağlı ilmik boynumuza dolandı, dolandı İsterler ki gün görmeden ölesem aman Ahmet Kaya |
Doğum Günü Doğum Günü İnsanların yüzlerini Göremiyorum Boğazım düğüm düğüm Çözemiyorum İstesende yanına gelemiyorum Tutsam şu karanlığı Tutsamda yırtsam Ah elim tutuşmasa elini tutsam Susmasan konuşsan Sesini duysam Tutsam güzel yüzünü Bağrıma bassam Doğum günüm bugünüm Doğum günüm gülüm Doğum günüm diyorsun Doğum günün kutlu olsun Mutlu ol senelerce Sana boncuktan kuş yaptım Konacak pencerene Karakollar beni alır Sorgular gecelerce Hiç bekleme belki gelmem Gelemem senelerce Ahmet Kaya |
Dokunma Yanarsın Dokunma Yanarsın Çocukluğum çıraklıkta geçti, kir pas içinde Gençliğim korsan yürüyüşlerde, mitinglerde Hapse erken düştüm.. copla erken tanıştım Küçük voltalardan bıktım, usandım Şimdi uçsuz bucaksız ovalarda Adımlarımı saymadan, geriye dönüp bakmadan Usanmadan, bıkmadan Deli taylar gibi koşmak istiyorum! Ve görüyorsunki aşkı beceremiyorum Beni kendi halime bırak yavrucuğum Ben yolumu nasıl olsa bulurum... Upuzun çayırlarda yalınayak koşmak istiyorum Saçlarım rüzgara konuk..yüzüm dağlara dönük Göğsümün çeperini ölümle sınayan esaret Ve yüreğimi yararcasına zorlayan cesaret Kıyasıya vuruşsun istiyorum! Koşmak.. koşmak istiyorum sevgilim Dönemezsem affet... Firari gecelerin uzmanı olmuşum Bütün istasyonlarda afişim durur Beni bir çocuk bile bulur! Dokunma bana çıldırırsın Dokunma bana sende ellerin tutuşur! Koşmak istiyorum Eksozların, molozların, yağmaların kıyısından Onca insafsızlıkların, onca haksızlıkların Manzarasızlıkların, parasızlıkların Allahsızlıkların kıyısından Kimseye ve hiçbirşeye değmeden Ciğerlerimi yok edercesine koşmak istiyorum! Koşmak istiyorum Şiirimin ve yumruğumun namusuyla Kavgaya karışmadan, tutuklanmadan ve küfür etmeden Kafamı kırarcasına koşmak istiyorum! Avucunu son bir defa, ağlamadan tutmak istiyorum Gözlerim yüzüne küskün, sazım sevgine suskun. Saati ayrılığa krmuşum olmaz teslimiyet ziyan aklımı senle bozmuşum, içerim felaket! Kurşunlara geleyim istiyorum Ölmek..ölmek istiyorum sevgilim Sağ kalırsam affet Firari acıların uzmanı olmuşum Bütün telsizlerde adım okunur Beni bir korkak bile vurur! Dokunma bana fişlenirsin Dokunma bana, sende yanarsın Ahmet Kaya |
Doruklara Sevdalandım Doruklara Sevdalandım Filiz filiz harelendim dağlara uymak için Kan gölünde kurulandım hayatı duymak için Kavgalara kuyulandım sabaha varmak için Kavgalara kuyulandım sabaha varmak için. "Kekik kokusu duydum Kekik kokusu koynunda huysuz gecenin Uyandım birdenbire Haydi dedim yüreğim gidelim bu şehirden Bu şehir koparmak istiyor beni özlemlerimden Yorgunum; Çünkü yorgunluğumun yaşamak gibi bir anlamı var Yine de yaşamaktan duyduğum mutluluğun tadına Düşmanlarım ulaşamazlar..." Katarlar gelir geçer bir geceden bir geceye Yüreğim yare yare iz bırakır bin acıya Gün olur şafaklanır karanlıklar bin parçaya Gün olur şafaklanır karanlıklar bin parçaya. Denizlerde dalgalandım taşları oymak için Doruklara sevdalandım ışığa doymak için Irmaklarda durulandım dağları duymak için Irmaklarda durulandım dağları duymak için. "Bir kuş çiz yavrum yüzüme gözyaşınla Bir kuş tel tel kirpiklerim kanat olsun Bir kuş çırpınan kalbi dudağımda Bir kuş yavrum sıcaklığın beni bulsun. Bahar gelmiş balam benim Bahar gelmiş dayanmış Dalda yaprak bebeciğim Suda köpük uyanmış Kuzulara özenmiş kızım benim Körpe sesler dinlenmiş Ay ışığında yanmış yavrucuğum Onun için beyazmış." Şarkılar gelir geçer bir heceden bir heceye Yüreğim yare yare yankılanır bin acıya Gün olur ufalanır karanlıklar bin parçaya Gün olur ufalanır karanlıklar bin parçaya Ahmet Kaya |
Dost Dost Benim sevdalarım yeni filizlenir Doymasada toprak can, can içinde Şu kara günlerim yeni beyazlanır Doymasada yürek can, can içinde Gül yüzlü gül destim Pirim ben sana küstüm İnan değil sana kastım Cahille sohbeti kestim Dost, dost Filizlerim kokar gül deste gibi Bülbül figan eder sanki yasta gibi Benim deli gönlüm yine hasta gibi Artar eksilmiyor can can içinde Gül yüzlü gül destim Pirim ben sana küstüm İnan değil sana kastım Cahille sohbeti kestim Dost, dost Ahmet Kaya |
Dost Düşmana Karşı Dost Düşmana Karşı Zindanlardan taşa taşa kar beni Mamak'lardan metris'lerden sor beni Diyarbekre kanla bastım mührümü Ceset ceset kefen kefen sar beni Bu türkü mor dağların emanetidir Firari mahpuslara bir avuç su Bir türkü dilimi içerdekine Çeyiz sandıgına oyalı yazma Memeye süt Ve baharın toprağa bereketidir Sığmaz dört duvarın yanına, dikenli tele Cesur mermidir, mavzer yatağında bu Önü kıtlık kıran, zemheri Ardı ateş külü, kızılcık Ve menekşedir Bir teli asuri vurur, bir keldani Ve yeşile çalar her mevsim Petrol mavisini Kan kızılını Kavruk dudakların tuzunda tadı Fırat'ı Dijle'yi vurur Heyy bre Şahin gagasında Can suretidir Kara saçlım Gül benizlim Sevdiğim Bu türkü Mor dağların emanetidir Gün kar yanığı yüze vuranda Debreşir gökçe yürek Kasketi keder gömleği kan Sevdası bir uçurumdur Gözleri kor tanesi gözleri hançer Gözleri cesarettir Krizantem çiçegidir emegi gülüm Elleri cesur vede hünerli Mor dağların ardında Üç koca destan üç koca dünya Üç denklem Üç şifre üç atom çekirdeği ve Bir çakmak bir kıvılcım birde dinamit Gün kar yanığı yüze vuranda Mor dağların türküsü gelir Onlar güneşin bağrında ateş Yer yüzünde bir taze çiçektiler Namluda namusun fişengi İsyanda yürek kara düşte Bembeyaz gerçektiler Ben yılların sevdası Nazlım Sabır kıyısında Kin köpüğü Al almada Başaklarda Gül dudaklarda hasret Söyle türkünü sen Erinme nazlı bacım Ağlamadan Karalara bağlamadan Kına gecelerinin sevincinde Lurke'de Goven'de Temirağa'da Ahmet Kaya |
Dostum Dostum Dostum Dostum Öyle bir yerdeyim ki , ne karanfil ne kurba var Öyle bir yerdeyim ki , öyle bir yerdeyim ki Bir yanım mavi yosun , dalgalanır sularda Bir yanım mavi yosun , dalgalanır sularda Dostum dostum güzel dostum Bu ne beter çizgidir bu Bu ne çıldırtan denge Yaprak döker bir yanımız Bir yanımız bahar bahçe Öyle bir yerdeyim ki , bir yanım çığlık çığlıkğa Öyle bir yerdeyim ki , öyle bir yerdeyim ki Anam gider allah allah , kızım düşmüş sokağa Babam gider allah allah , oğul düşmüş sokağa Dostum dostum güzel dostum Bu ne beter çizgidir bu Bu ne çıldırtan denge Yaprak döker bir yanımız Bir yanımız bahar bahçe Ahmet Kaya |
Evlerinin Önü Evlerinin Önü Evlerinin önü mersin Ah sular akmaz gadınım tersin, tersin Mevlam seni bana versin Al hançeri gadınım vur ben öleyim Ah kapınızda bir danem Kul ben olayım Hayda efeler of Evlerinin önü susam Ah su bulsamda gadinim Çevremi yusam Açsam yüzünü baksam doysam Al hançeri gadinim vur ben öleyim Ah kapınızda bir danem Kul ben olayım Hayda efeler of Ahmet Kaya |
Eylüle İsyan Gibi Eylüle İsyan Gibi Sen betonlar içinde ben senin özleminde Sen yangınlar içinde ben mazlumun türküsünde Aydınlığı aradık karanlıklar içinde Sen dünün hasretinde ben yarınların derdinde Sen bir yana ben bir yana dostlarımız bir yana Bölünsek de çözülsek de başkaldırdık zamana Güneşte kavrulursun kıraç topraklar gibi Hazanda savruluruz serseri yapraklar gibi Yalnızlığı yaşarız geride kalan gibi Düşer düşer kalkarız eylüle isyan gibi Sen bir yana ben bir yana dostlarımız bir yana Bölünsek de çözülsek de başkaldırdık zamana Ahmet Kaya |
Fasso Necdat Fasso Necdat Elinde bir buz bag şise Dolanıyor köşe köşe Şimdi karakola düşe Cop tirina nininom da Hop tirina nirinam Sivri burun top yumurta Nara basar uluorta Bekcileri tarta tarta Tir tinina nininom da Tara tinina nininom Gene bir gün böyle zirzop Gece bekçi buna demis hop Belinin ortasına cop Cop tirina nininom Hop tirina nininom Geçrmis bir siyah salvar Poz kesiyor gaddar gaddar Tesbihi sarı kehribar Hop tirina nininom da Hop tirina nininom Gene bir gün böyle yanya Hava basarak bir yandan Karakolun sokagindan Pat tirina nininom da Pataküte de nininom Sapkası tam sekiz köse Zevkten olmus dokuz köse Güveniyor on kardese Hot tirina nininom da Zot tirina nininom Mahelleyi bezmis ama Çıkamıyor kimse cama Adam degil sanki kazma Host tirina nininom da Fos tirina nininom Gene bir gün böyle calim Yürüyorken adim adim Demislerki gel bakalim Hop tirina nininom Hop da tirina nininom Fosso Necdat demis aman Anlamis vaziyet yaman Kafasindan cikmis duman Fos tirina nininom da Fis tirina nininom Ahmet Kaya |
Gaş Gabah Gaş Gabah Gaş gabahın yerle gödir De görün neylemişem Yüreğim güp güp edir De görün neylemişem Bir mene bak naz eyleme Gaş gabah tökme böle De görün neylemişem Gel mene naz etme böle De görün neylemişem Bir günahım yoktur inan Varsa de olum kurban Gözlerem bu hala men Ölürem az kala men Ahmet Kaya |
Gayrı Gider Oldum Gayrı Gider Oldum Gayrı gider oldum gardaşlar Ve de kızkardaşlar Gayrı haram bu can bana Bu toprak damlar bu yollar bana Bu sevdalar bu ağaçlar haram bana Oğul uşak bir de karım Kurt bana hastır çeker Yılan bana çıyan bana Hastır çeker yılan bana Lan gardaş bu nasıl yara Lan gardaş bu nasıl yara Kanar her yerinden Dövülmüşüm sövülmüşüm kovulmuşum ben Hastir çekilmişim yani kendi öz yurdumdan Çeker giderim. Ahmet Kaya |
Geçmiyor Günler Geçmiyor Günler Burda çiçekler açmıyor Kuşlar süzülüp uçmuyor Yıldızlar ışık saçmıyor Geçmiyor günler geçmiyor Avluda volta vururum Kah duşünür otururum Türlü hayaller görürüm Geçmiyor günler geçmiyor Dışarıda mevsim baharmış Gezip dolaşanlar varmış Günler su gibi akarmış Geçmiyor günler geçmiyor Gönülde eski sevdalar Gözümde dereler bağlar Aynadan hayalin ağlar Geçmiyor günler geçmiyor Yanımda yatan yabancı Her söz zehir gibi acı Bütün dertlerin en gücü Geçmiyor günler geçmiyor Ahmet Kaya |
Gel Haydi Gel Gel Haydi Gel Güller solmadan önce gel Gecenin yarısında gel Gizli gizli gel sessiz gel Ay pencereden aşmadan Karanlık yoldan şaşmadan Yavaş yürü koşmadan gel Kimselere sataşmadan Ekiplere dalaşmadan Belaya bulaşmadan gel Bak ben gelmeden önce gel Ben sana gel demeden gel İşte şimdi gel hadi gel Uykulara karışmadan Yastığımız buruşmadan Rakımız mayışmadan gel Gün sabaha kavuşmadan Ayaklarım dolaşmadan Arzular savuşmadan gel Ay pencereden aşmadan Karanlık yoldan şaşmadan Yavaş yürü koşmadan gel Kimselere sataşmadan Ekiplere dalaşmadan Belaya bulaşmadan gel Ateş sönmeden önce gel Sabahın serininde gel Islak ıslak gel titre gel Ay pencereden aşmadan Karanlık yoldan şaşmadan Yavaş yürü koşmadan gel Kimselere sataşmadan Ekiplere dalaşmadan Belaya bulaşmadan gel Şarkım bitmeden önce gel Söyleyince gel çabuk gel Hadi hadi gel şimdi gel Uykulara karışmadan Yastığımız buruşmadan Rakımız mayışmadan gel Gün sabaha kavuşmadan Ayaklarım dolaşmadan Arzular savuşmadan gel Ay pencereden aşmadan Karanlık yoldan şaşmadan Yavaş yürü koşmadan gel Kimselere sataşmadan Ekiplere dalaşmadan Belaya bulaşmadan gel Ahmet Kaya |
Geleceğim Geleceğim Geçici ayrılık benimkisi Ilkyaz çiçeğine gebeyim Ağıtlar yakmayın adıma Ben ölmedim ölmeyeceğim Sıcak saklayın gecelerimi Karlar altından çıkıp geleceğim Düşlerinizin ateşinden Ilık bir rüzgar gibi eseceğim Demlice bir çay koyun üstüne Aç çocuk gibi besleyin sobayı Nasıl tütüyorsanız gözlerimde Oylece tütsün buharı Uzunca serin yatağımı Boyunca uzansın ayağım El aman deyince gece Usulca kıvrılır yatarım Can canım canlarım Hazır mı koynunuzdaki yerim Gün olur gecikmiş çocuk gibi Ahmet Kaya |
Gençlik Gençlik Hani benim sevincim nerde Bilyelerim, topacım Kiraz ağacında yırtılan gömleğim Çaldılar çocukluğumu habersiz. Penceresiz kaldım anne Uçurtmam tel örgülere takıldı Hani benim gençliğim nerde. Ne varsa buğusu genzi yakan Ekmek gibi aşk gibi Ah... Ne varsa güzellikten yana Bölüştüm, büyümüştüm. Bu ne yaman çelişki anne Kurtlar sofrasına düştüm Hani benim gençliğim nerde. Hani benim sevincim nerde Akvaryumum kanaryam Üstüne titrediğim kaktüs çiçeği Aldılar kitaplarımı sorgusuz. Duvarlar konuşmuyor anne Açık kalmıyor hiç bir kapı Hani benim gençliğim nerde Yağmurları biriktir anne Çağ yangınında tutuştum. Hani benim gençliğim nerde Ahmet Kaya |
Giderim Giderim Artık seninle duramam, Bu akşam çıkar giderim Hesabım kalsın mahşere Elimi yıkar giderim Sen zahmet etme yerinden Gürültü yapmam derinden Parmaklarımın üzerinden Su gibi akar giderim Artık sürersin bir sefa Ne cismim kaldı ne cefa Şikayet etmem bu defa Dişimi sıkar gierim Bozarmı sandın acılar Belaya atlar giderim Kurşun gibi mavzer gibi Dağ gibi patlar giderim Kaybetsem bile herşeyi Bu aşkı yırtar giderim Sinsice olmaz gidişim Kapıyı çarpar giderim Sana yazdığım şarkıyı Sazımdan söker giderim Ben ağlayamam bilirsin Yüzümü döker giderim Köpeklerimden kuşumdan Yuvrumdan cayar giderim Senden aldığım ne varsa Yerine koyar giderim Ezdirmem sana kendimi Gövdemi yakar giderim Beddua etmem üzülme Kafama sıkar giderim! Ahmet Kaya |
Gökyüzü Gökyüzü Geçiyor önümden sirenler içinde Ah eller üstünde, çiçekler içinde Dudağında yarım bir sevdanın hüznü Aslan gibi göğsü, türküler içinde Rastlardım avluda hep volta atarken Cigara içerken yahut coplanırken Kimseyle konuşmaz dal gibi titrerdi Çocukça sevdiği çiçeği sularken Diyarbakırlıymış, adı Bahtiyar Suçu saz çalmakmış öğrendiğim kadar Geçiyor önümden gül güzlü Bahtiyar Yaraldığım yerde kalan sazı kadar. Beni tez saldılar o kaldı içerde Çok sonra duydum ki Yozgat' ta sürgünde Ne yapsa ne etse üstüne gitmişler Mavi gökyüzünü ona dar etmişler. Gazete de çıktı üç satır yazıyla Uzamış sakalı çatlamış sazıyla Birileri ona, ölmedin, diyordu Ölüm yanında hüzünle gülüyordu. Diyarbakırlıymış, adı Bahtiyar Suçu saz çalmakmış öğrendiğim kadar Geçiyor önümden gül güzlü Bahtiyar Yaraldığım yerde kalan sazı kadar. Ahmet Kaya |
Gururla Bakıyorum Gururla Bakıyorum Birer birer, biner biner ölürüz Yana yana, döne döne geliriz Biz dostu'da düşmanıda bilriz Vurulup düşenler darda kalmasın Çünkü isyan bayrağıdır böğrüme saplanan sancı Çünkü harcımı öfkeyle, imanla karıyorum Ve kederin Ve solgun yüzlü işçilerin üzerine Dağ başlarının hırçınlığı savruluyor benden Çünkü beni ateşiyle dimdik tutan kin Çünkü benim gözbebeklerimde tutuşan şafak Miting afişleri cesur pankartlar Ve binlerce militan Derin denizlerin aydınlığı Zorlu sabahlar Gökyüzü ve lale Sıkılmış bir yumruk gibi giriyoruz hayata Çünkü ben sevdigim kızı Yaşamak gibi halkım gibi sevdiğim kızı ki şiirini yazamayan Ve türküsünü söyleyemeyen halkım gibi Binlerce ve binlerce kurşunlanan halkım gibi Zincire vurulan Şavaşlara yollanan Vergilere bağlanan halkım gibi Felç olmuş yalnızlıklara bırakarak Büyük acıların ve göz yaşlarının içine bırakarak Şiirlerimin bir bıçak gibi ışıldadığı Devrim türkülerini Ve baş kaldırmayı öğreten dudaklarını Bir kere olsun öpmeden Bir kere olsun tutamadan kaygısızca Serin bir yaz gecesi gibi ürperen ellerini Hatta boynunu ve ayak bileklerini Bilemeden , Bilemeden, Bilemeden Vurdum yüreğimi şanlı kavgaya Barışın ve özgürlügün dağlarına yürüyorum işte Yiğitsen uslandır beni Ey yasakların, .... Ve soygunların koruyucusu Türkü çağıran kızlarımı sustur Ve kahraman oğullarımı mezar kaza kaza kederli, kızgın Tohum serpe serpe hünerli Ve sömürüle sömürüle bomboş Ve açlığın ve zulmün izlerini Derin uçurumlarında taşıyan ellerimi Naçaklara ve tırpanlara sarılan ellerimi Mavzerlere sarılan ellerimi Zincirlere vur gücün yeterse Ama adına yaşamak dersen Re-zil-ce Çatlayan tomurcuğun Doğan çocugunü çığlığını duymadan Gül benizli sevgilinin Titreyen gögüslerini öpmeden doyasıya Korka korka, yana yana Hergün biraz daha derinden Hergün biraz daha kapkara duyarak ölümü Aç ve arkasız Köpekleşerek yaşamak dersen Bu yürek Çat diye çatlasın be Kirsiz passız Arı duru özümüz Namussuza kanlı hançer sözümüz Çok uzaktır dostlar bizim yolumuz Durana yürüyene bin selam olsun. Gel gelelim parlayan güneşi Emekçi kalkların Kahraman halkların güneşini Şehvetle içine dolduran toprak Şimdi sımsıcak şimdi ulaşılmaz Şimdi olgun meyvalarla dolu Bahar bahçelerini sarmaktadır dünyaya Ve gülbenizli sevgilinin dudaklarında hayat Bizi aşka ve kavgaya çağırmaktadır Bıçak kemiğe dayandıgı Ok yaydan fırladığı için degil Bu bezirgan saltanatı Bu zulüm bitsin diye Ağaran günler için Yeni bir dünya uğruna Yüzlerinde cesaretin onuru Ve imanlı gücü döğüşen dünyanın Ve ölüme Gülerek koşan genç savaşçıların Albayrakları dalgalansın Dalgalansın, dalgalansın Kinle boğuşan yorgun yüregi Aydınlansın diye anamın Dişleri sökülmüş kederli ağzı Ağlamaya hazır gözleri Safrası, ve sonsuz dağları eriten sabrı Merhameti Yani bir bütün halinde insanlığımız Yunsun arısın diye durgun pınarlarda Alınterinin namusu kurtulsun diye Kurtulsun diye sıcak somun Acı soğan ve çiçekli basmalar Ahdettik, vefaettik Kelle koyduk Ölen ölür dostlar Düşmanlar heyy Kalan sağlar... Ahmet Kaya |
Gül Dikeni Gül Dikeni Uçakları nedeyim Gökkuşağı gönder bana Senin olsun süngülerin Gül dikeni yeter bana. Kan kurşundan silinince Kardeş olur, kardeş olur eller bana Kan kurşundan silinince Kardeş olur, kardeş olur, kardeş olur eller bana. Silahları nedeyim Benim sevgim mavzer bana Suya attığım çiçekler Bir gün olur döner bana. Kan kurşundan silinince Kardeş olur, kardeş olur eller bana Kan kurşundan silinince Kardeş olur, kardeş olur, kardeş olur eller bana Ahmet Kaya |
Hadi Bize Gidelim Hadi Bize Gidelim Yapma bana bu nazı Kırarım Şimdi sazı Suratını asıp ta Cehennem etme yazı Hadi bize gidelim yar Şişeleri dizelim yar olmazsa İçelim içelim ölümüne içelim Karakola düşelim yar Bakma öyle gözüme İnanmadım sözüne Ben ne hatunlar gördüm Güvenilmez sözüne Gecelere gidelim yar Ödülleri alalım yar İçelim içelim ölümüne içelim Karakola düşelim yar Ahmet Kaya |
Hadi Sen Git İşine Hadi Sen Git İşine Dağlar dizi dize düz olur mu? Yar gelmesize ne olur Bir yar gider bin yar gelir Düşmanlar görür kor olur Hadi sen git isine de herkes kendi isine Dağlarımda zulüm varma düşemem yar peşine Hadi sen git işi nede herkes kendi isine Dağlarım da zulüm var mı düşemem yar peşine Güle baykuş kondurmayın Küstürüp soldurmayın Yare bir şeyler söyleyip Kafamı bozdurmayın Hadi sen git isine de herkes kendi isine Dağlarımda zulüm varma düşemem yar peşine Hadi sen git isine de herkes kendi isine Dağlarımda zulüm varma düşemem yar peşine Hadi çek git isine de herkes kendi isine Dağlarımda zulüm varma düşemem yar peşine Ahmet Kaya |
Hani Benim Gençliğim Hani Benim Gençliğim Hani benim sevincim nerde Bilyelerim, topacım Kiraz ağacında yırtılan gömleğim Çaldılar çocukluğumu habersiz. Penceresiz kaldım anne Uçurtmam tel örgülere takıldı Hani benim gençliğim nerde. Ne varsa buğusu genzi yakan Ekmek gibi aşk gibi Ah... Ne varsa güzellikten yana Bölüştüm, büyümüştüm. Bu ne yaman çelişki anne Kurtlar sofrasına düştüm Hani benim gençliğim nerde. Hani benim sevincim nerde Akvaryumum kanaryam Üstüne titrediğim kaktüs çiçeği Aldılar kitaplarımı sorgusuz. Duvarlar konuşmuyor anne Açık kalmıyor hiç bir kapı Hani benim gençliğim nerde Yağmurları biriktir anne Çağ yangınında tutuştum. Hani benim gençliğim nerde Ahmet Kaya |
Haramiler Haramiler Yel eser yücelerden Türküler hecelerden Göz değil yaylım ateş Sürmesi gecelerden Olta attım ipi yok Balta tuttum sapı yok Nere gitmiş bu evler Pencere var kapı yok. Oy bahçeler bahçeler Bahçede kuzu meler Vura vura götürdü Yavrumu haramiler Gelen gitti Gelen gitti Ağlayan gülen gitti Yerle yeri Toprak bozuk Gül ektim diken bitti Soba kurdum tütüyor Tütün gül tütüyor Düştü düşman nalına Taş zindanda yatıyor Ahmet Kaya |
Hasretinden Prangalar Eskittim Hasretinden Prangalar Eskittim Ard-arda bilmem kaç zemheri geçti Kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu Dışarıda gürül gürül akan bir dünya Bir ben uyumadım, kaç bahar leylim Hasretinden prangalar eskittim Karanlık gecelerde kendimden geçtim Saçlarına kan gülleri takayım Bir o yandan bir bu yandan Elma yanaktan Açar kan kırmızı yedi verenler Kar yağıyor bir yandan Savrulur karaca dağı savrulur zozan Bak bıyığım buz tuttu, üşüyorum ben Zemheri de uzadıkça uzadı Seni baharmışsın gibi düşünüyorum Seni diyarbekir gibi düşünüyorum Ahmet Kaya |
Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 22:18 . |
Powered by vBulletin Version 3.8.7
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0 RC 2